4857 SAYILI İŞ KANUNU VE ÇALIŞANLARIN HAKLARI

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 22. maddesinde herkesin sosyal güvenliğe sahip olma hakkının olduğu, herkesin ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını devletin teşkilat ve kaynaklarına uygun olarak gerçekleştirme hakkı olduğu, 23. madde ile herkesin çalışma hakkına, adil ve elverişli çalışma şartlarına, işsizlikten korunma hakkına, eşit iş karşılığında eşit ücret alma hakkına, adil ve elverişli bir ücret alma hakkına, 24. maddede dinlenme hakkına çalışma sürelerinin makul suretle sınırlandırılması hakkına, ücretli tatil hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.

Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirgesinde yer alan ekonomik ve sosyal haklar Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 16 Aralık 1966 tarihli kararı ile kabul edilen uluslar arası ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Anayasamızın temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısmının üçüncü bölümünde sosyal ve ekonomik haklar düzenlenmiştir. Buna göre; çalışma yaşamı ile ilgili olarak 45. maddede tarım hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması gerektiği, 48. maddede çalışma ve sözleşme hürriyeti, 49. maddede çalışma hakkı, 50. maddede çalışma şartları ve dinlenme hakkı, 55. maddede ücrette adalet sağlanması hakkı, 60. maddede sosyal güvenlik hakkı düzenlenmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde işyeri tanımı değiştirilerek, işyerinin sınırları belirsiz hale getirilmiştir. Bu şekilde işçinin klasik anlamdaki işyeri dışında işverene ait yada bir başka işverene ait işyerlerinde çalışmasının önü açılarak, çalışma şartları işveren lehine değiştirilmiştir.

Kanunun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı yerlerde 50'den az işçi olması durumunda bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilerek Anayasanın 45. maddesinde özel korunması gereken kesimlerin hakkı ihlal edilmiştir.

Kanunun 7. maddesi ile geçici iş ilişkisi kurularak, işçinin işverenin holdingine yada şirketler topluluğuna bağlı herhangi bir işyerine devrine imkan vermekte, bu şekilde işçi bir meta konumuna sokulmaktadır. Bu husus ekonomik ve sosyal hakların yanı sıra kişisel ve siyasal haklara da aykırı bir durumdur.

Kanunun 13. maddesi ile kısmi süreli ve tam süreli iş sözleşmesi getirilerek asgari ücretin altında ücretle kısmi süreli işçi çalıştırma yoluna gidilebilecektir. Böylece ücrette adalet ilkesi ve adil ve elverişli bir ücret alma hakkı ilkesi ihlal edilmiştir.

Kanunun 14. maddesi ile çağrı üzerine çalışma düzenlenmiştir. Bu şekilde düzenli bir çalışma saati ve haftalık çalışma süresine sahip olmadan, işçinin işveren çağırdığı zaman hemen işe gitmesini gerektiren bir uygulama yaratmıştır. Esnek çalışma kavramının en belirgin uygulamalarının birisi budur. Esnek çalışma ile işçi bir meta gibi her zaman işe hazır hale getirilmekte, sosyal ihtiyaçları göz ardı edilmektedir. Dinlenme hakkı ihlal edilmiştir.

Kanunun 41. maddesinde fazla çalışma ücreti düzenlenmiş bu ücretin haftalık 45 saati aşan kısmı için ödenebileceği belirtilerek, işçinin hafta içi bir gün fazla, bir gün az çalışmasına imkan tanımaktadır. Böylece işverenler işin durumuna ve yoğunluğuna göre bazı günler işçileri köle gibi çalıştırıp, bazı günler ise az çalıştırarak fazla çalışma ücretinden kurtulmuş olacaklardır. Bu şekilde dinlenme hakkı ile ücrette adalet ilkeleri göz ardı edilmiştir.

Kanunun 63. maddesi ile haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu, bu sürenin haftada 6 güne bölünebileceği belirtilerek fiili olarak önceden belli olan Cumartesi öğleden sonra ve Pazar günlerinin tatil olması geleneği kaldırılmış durumdadır. Bu şekilde işçiler ne zaman haftalık tatil yapacaklarını ancak işverenin belirleyeceği günü seçerek öğrenebileceklerdir. Bu düzenleme ile haftalık çalışma süresinin daha da kısaltılması ve dinlenme hakkının tanınması gerekirken bu haklardan geriye gidilmiştir.

Kanunun 64. maddesi ile telafi çalışması getirilerek işçinin iradesi dışında bir nedenle işin durması halinde geçecek sürenin bir başka zaman işçiyi çalıştırarak telafi edilmesi getirilmiştir. Buda tipik bir esnek çalıştırma uygulamasıdır.

Kanunun 65. maddesi ile kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği getirilerek aslında ücretsiz izin durumu düzenlenmiştir. Bu şekilde işverenin işçilere ücretsiz izin kullandırılması yasal hale getirilmektedir.

Kanunun 90. maddesi ile iş ve işçi bulmaya aracılık getirilerek özel istihdam büroları kurulması sağlanmış bu şekilde işçi simsarlığı kurumsallaştırılmıştır.

Kanunun geçici 6. maddesi ile kıdem tazminatı fonu kurularak işçilerin sosyal güvenliklerinin ayrılmaz bir parçası olan kıdem tazminatı hakları belirsiz bir fona devredilerek sosyal güvenlik haklarına ağır bir darbe vurulmuştur.

İş kanununun iş güvencesini düzenleyen hükmü ile iş güvencesinden en az 30 işçi çalışan işyerlerindeki işçilerin yararlanabileceği belirtilerek SSK'ya kayıtlı işçilerin %75'i kapsam dışlı bırakılmış olup, ILO'nun 158 sayılı sözleşmesi ihlal edilmiş, çalışma hakkı ve iş güvencesi hakkı istisna haline getirilmiştir.

İnsan Hakları Derneği olarak temel hak ve özgürlüklerin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu, bu yasa ile ekonomik ve sosyal haklarda geriye gidişe karşı mücadele edeceğimizi, bu alandaki hak ihlallerine karşı duyarlılığımızın artarak devam edeceğini kamuoyunun bilgisine sunarız.

İNSAN HAKARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın