SİİRT İLİ ŞİRVAN İLÇESİ MADEN KÖYÜ’NDE FAALİYET GÖSTEREN MADEN OCAĞI İŞLETMESİNİN ÇEVREYE VE KÖYLÜLERE VERDİĞİ ZARARLARA İLİŞKİN ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU
12.10.2010
İHD SİİRT ŞUBESİ
OLAY
2004 Yılında Siirt İli Şirvan İlçesi Maden Köyü’nde Ciner Grubu tarafından Kurulan Maden Ocağı İşletmesinin çevreye, köye, köylülere ve bölgede yaşayan tüm canlı popülâsyona zarar vermesi ve Maden İşletmesi tarafından akıtılan atık sudan içen koyunların zehirlenmesi olayı.
AMAÇ
Bu işletmenin doğurduğu olumsuz sonuçlar nedeniyle mağdurlar varsa, görgü tanıkları ile görüşme, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler sonunda rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndererek maddi gerçeğin açığa çıkarılmasında katkıda bulunmak, kamuoyuna gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, faillerin bulunması ve haklarında gerekli idari ve cezai soruşturmanın başlatılmasını talep etmek, mağdurlara hukuki destek sunmak amacıyla bir insan hakları heyeti oluşturulmuştur.
HEYETİN OLUŞUMU
Heyet İnsan hakları Derneği Siirt Şubesine 12.10.2010 tarihinde Siirt İli Şirvan İlçesi Maden Köyü Köylüleri tarafından yapılan yazılı başvuru sonucu İHD Siirt Şube Yöneticilerinden Zana Aksu, Hasan Ceyhan, Av. Roja Arslan, Ramazan Ural, M. Salih Kılıçaslan ve Cahfer Saraç’tan oluşmuştur.
HEYET GİRİŞİMLERİ
12.10.2010 tarihinde Söz Konusu heyet bileşeni Siirt İli Şirvan İlçesi Maden Köyü’ne giderek olay yerinde incelemelerde ve köylülerle görüşmelerde bulunmuş ve fotoğraflar çekmiştir. Heyet aynı gün Maden Ocaklarını işleten Ciner Grubunu temsilen İşletme de bulunan yetkililerle konu hakkında görüşmek istemiş ise de sözlü olarak yapılan görüşme talebi kabul edilmemiştir.
HEYETİN OLAY YERİNE GİDİŞİ VE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
Heyet 12.10.2010 tarihinde olay yerine gitmiştir. Heyet saat 14.00 gibi olay yerine vararak görüşme ve incelemelerine başlamıştır.
Heyet işletmenin ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlardan ötürü mağdur olduklarını ifade eden köylülerle görüşmelere başlamıştır.
Heyet görüşme, inceleme ve kayıt altına alma işlemlerini tamamladıktan sonra saat 17:00 sularında olay yerinden ayrılmıştır.
Heyet Yaptığı Görüşmeleri Olduğu Gibi Aktarmaktadır
Şakir Anık ( Hüsnü Oğlu)1962 Şirvan Doğumlu ( Şubeye Başvuruda Bulunmuştur)
Bu fabrika 2004 yılında Köyümüzde kuruldu. Fabrika kurulmadan önce köy ahalisi olarak tarım ve hayvancılıkla geçimimizi sağlıyorduk. Fabrikanın atık olarak attığı siyanürlerden ve kimyasal atıklardan dolayı artık bu geçim kaynaklarımız ortadan kalkmıştır. Bizde bu konu hakkında Kaymakamlık ve Valiliğe gittik. Bizleri dışarı attılar. Valilik bize Sözleşmeyi imzalattı. Geçici köy korucularını güvenlikçi olarak aldılar. Eski çalışanların çoğunu işten attılar. Bizleri Asker ve Kaymakamlık Yolu ile korkutuyorlar. Asker Köyün içinde sürekli nöbet tutuyor. Mağduruz.
Fahrettin Anık ( İbrahim Oğlu) ( Şubeye Başvuruda Bulunmuştur)
Köyümüzde kurulan Maden şirketi çevre kirliliğine koyun ve keçi ölümlerine neden oluyor. Fabrikanın atıklarını evimizin önüne akıtıyorlar. İznim olmadan bunu yapıyorlar. Fabrikada patlatılan dinamitlerden dolayı rahatsız oluyoruz. Daha önce köylüler olarak bizler tarım ve hayvancılıkla uğraşırken hayvanlarımızın telef olması ve tarım alanlarının kirlenmesinden dolayı verimsizleşen bir tarıma sahip olduk. Bu geçim kaynaklarımız tıkanmıştır. Bizlerde hastalıklar baş göstermeye başlamıştır. Köylülerimiz kandırılarak bu fabrika kurulmuştur. Kağıtlar okutulmadan ve anlatılmadan imzalar atılmıştır. Suyumuzu kullandıkları için tarım arazilerimizi sulayamıyoruz. Ben ve oğlum 4 yıl fabrikada çalıştık fakat bizi işten attılar. Mağduruz.
Abdulmutalip Anık (İbrahim Oğlu) ( Şubeye Başvuruda Bulunmuştur)
Bakır maden işletmesi yapılan fabrika 2004 yılında köyümüzde kuruldu. Köyümüz içersinde kurulan bu tesis çevreye ve insanlarımıza zarar vermektedir. Zararlardan dolayı çoğu hayvanlarımız telef oldu. Ağaçlarımız kurudu. Enerji ve Tabii kaynaklar bakanlığına dilekçe yazdık. Fakat herhangi bir cevap alamadık. Tam tersine Kaymakam ve Karakolun baskısına maruz kaldık. Karakol Köylüleri tehdit ediyor şikayetçi olursanız hesabını sorarız diyor. Mezarlarımızı bile tahrip edip sondaj için kullanıyorlar. 150 yıllık cevizlerimiz kimyasal ve siyanürden dolayı kurumuştur. Köylerdeki cevizlerin ¼ kurumuştur. Hayvanlarımız dereye akıtılan atıklardan dolayı ölüyor. Mağduruz.
Sait Anık ( Raşit) 1974 Şirvan doğumlu ( Şubeye Başvuruda Bulunmuştur)
Bakır maden işletmesi yapan fabrika 2004 yılında köyümüzün içinde kurulmuştur. Bu köy tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Ama bu fabrikadan çıkan atıkların çevreye verdiği zararlardan dolayı hayvanlarımız telef oldu. Ağaçlarımız kurudu. Enerji Bakanlığına dilekçe yazdık. Herhangi bir cevap alamadık. Tam tersine Kaymakam ve Karakolun baskısına maruz kaldık. Okumadığımız bir belgeye imza attık. Köylüler olarak şikayetçi olmamız yönünde tehdit ediliyoruz. Hayvanlarımız dereden su içtikleri için ölüyorlar. Ceviz ağaçlarımızın ¼ kurumuştur.
Kerime Anık (Olay Yerinde Beyanına başvuruldu)
Akşam dinamitlerden dolayı evlerimiz sallanıyor. Patlatma sırasında askerler bizleri zorla evlerimize koyuyorlar. Taşlar üzerimize yuvarlanacak diye korkuyoruz.
Musa Haydaroğlu 1961 Doğumlu (Olay Yerinde Beyanına başvuruldu)
Gece 00.01-00.03 sıralarında dinamit patlatıyorlar. Korkudan dolayı geceleri evlerimizin üzerimize yıkılmaması için dışarıya çıkıyoruz. Köyün çocukları bu patlamalardan dolayı çok korkuyorlar. Teftiş olduğu zaman dinamitler az patlatılıyor fakat, olmadığı zaman çok fazla dinamit patlatıyorlar. Taşlar evlerimize kadar geliyor. Fabrikanın çevresinde yapılan çitler yeni yapıldı daha önce yoktu.
Zeynep Anık 32 yaşında (Olay Yerinde Beyanına başvuruldu)
Ben üç çocuk annesiyim. Çocuklarım 13, 12 ve 6 yaşlarındadır. Gece saatlerinde üç defa dinamitler patlatılıyor. Evimiz fabrikanın hemen dibinde olduğu için çocuklarım çok kötü bir şekilde bu patlamalardan etkileniyor. Çocuklarım korkudan dolayı artık uyuyamıyorlar. Evimin çoğu yeri bu patlamalardan dolayı çatlamış.
İsmini vermek istemeyen ve Olay Yerinde Beyanına başvurulan Köylü
Köyümüz 700 nüfusludur. 4 ayrı köyden köyümüze taşımalı eğitim yapılıyor. Çocukların servisler ile getirilişi sırasında da dinamitler patlatılıyor. Çocuklar çok kötü şekilde etkileniyorlar. Sağlık ocağı hemen işletme ocağının altında kurulu. Böyle bir yerde muayene olmaktan bile korkuyoruz. Şirket askerler ile anlaşarak askerler için iki lojman yaptırmış. Onlarda bunun karşılığında köyde nöbet tutuyorlar. En büyük ağabeyim fabrikada çalışıyordu fakat işten çıkarıldı. Şirket çalışanlarından aldığım duyumlara göre bu şirket gizlice altın çıkarıyor. Büyük makinelerle eritip bilinmeyen bir yere sevkiyat yapılıyor.
Olaya İlişkin İddialar
Köyde kendileri ile görüşülen köylüler, maden ocağının kendilerine çok büyük hayati tehlike arz ettiğini, mevzuata göre çalışmadıklarını, çevre kirliliği yarattığını ve genel sağlığı tehlikeye attıklarını iddia etmişlerdir. Yine bilmedikleri ve tam olarak anlamadıkları belgelerin kendilerine imzalattığını iddia etmektedirler.
HEYETİN YAPTIĞI GÖZLEM VE TESPİTLER
1- Öncelikle maden işletmesinin Köyün Orta yerinde kurulduğu tespiti yapılmıştır. Gözle görülür yüksek bir önlem veya tedbire rastlanmamıştır.
2- Madenden çıkarılan molozlar gelişigüzel köyün her tarafına dökülmektedir.
3- Maden çalışması sırasında yıkanan hammaddeden çıkan atık sular köyün altından geçen sulama ve içme amaçlı da kullanılan dereye akıtılmaktadır.
4- Köylülere ait eskiden kullanılan mezarlıkta sondaj çalışmaları yapıldığı gözlemlenmiştir.
5- Maden ocağında kullanılan dinamit patlamaları sonucu birçok köylünün evinde derin yarıklar oluştuğu tespit edilmiştir.
6- Maden ocağı tarafından dereye akıtılan sudan zehirlenerek telef olan hayvan tespit edilmiş ve teknik araç ile görüntülenerek belgelenmiştir.
7- Heyetin olay yerinde bulunduğu sırada da maden çalışması için kulakları sağır edecek tarzda bir sinyal sesinden 2 dakika sonra çok büyük bir gürültü ile dinamitlerin patlatıldığı gözlemlendi.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
– 5177 Sayılı Yasa ile değişik 3213 sayılı Maden yasasının Madde 7’nin 2. Paragrafı “ İlgili bakanlıkların mevzuatı gereği yapacakları inceleme ve denetimlerde; ruhsat alanlarında bu yönetmelik esaslarına uygun çalışılmadığının tespiti halinde, mevzuat çerçevesinde yapılacak işlemler Genel Müdürlüğe bildirilir. Çevre ve insan sağlığına zarar verdiği tespit edilen madencilik faaliyetleri gerekli önlemler alınıncaya kadar durdurulur.”
– Yine aynı maddenin 5. Paragrafı “Kamu hizmeti veya umumun yararına ayrılmış yerlere ve bu tür tesislere 60 metre mesafe dahilinde madencilik faaliyetleri Bakanlığın, binalara 60 metre, özel mülkiyete konu araziye 20 metre mesafe dahilinde ise mülk sahibinin iznine bağlıdır.”
– Aynı kanunun ilgili maddeleri gereğince “Kanalizasyon şebekesine verilmesi sakıncalı Maddeler ile içme suyu alınan havzaların korunması için gereken tedbir ve düzenlemeler, 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri çerçevesinde Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Genel Müdürlükçe çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” Denmektedir.
– 2872 sayılı Çevre kanunun 3. Maddesinin
a) Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.”
b) Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar.”
f) Her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması esastır”
g) Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır. Kirletenin kirlenmeyi veya bozulmayı durdurmak, gidermek veya azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli harcamalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kirletenden tahsil edilir.” Denmektedir.
Türk Ceza Kanunu Madde 170
(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
a) Yangın çıkaran,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Yine ;Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması
TCK MADDE 171
(1) Taksirle;
a) Yangına,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına,
Neden olan kişi, fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması hâlinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. “ denmektedir.
Söz konusu bu olayda yukarıda ifade edilen kanun maddelerinin ihlal edildiğini değerlendiriyoruz.
ÖNERİLER
Şirvan Cumhuriyet Savcılığının evlerde meydana gelen yarıkların sebebinin araştırılması, hayvanların telef olmasının nedenleri, dikili ceviz ağaçlarının kuruması nedenlerinin araştırılması maksadı ve faillerin bir an önce açığa çıkarılması amacıyla soruşturma başlatmasını ve soruşturmanın tüm boyutları ile derinleştirilmesi,
Bu olay ile beraber köylülerin de beyanlarında anlaşıldığı üzere geçmişte de birçok defalar aynı yerde çevrenin kirletildiği iddiası ile beraber Şirvan Cumhuriyet Savcılığının geçmişe yönelik soruşturma başlatmasını, meydana gelen çevre kirliliği ile beraber tespit edilen diğer mağduriyetlerin nedenlerinin süratle ortaya çıkarılması,
Bu olayların meydana geldiği köyde Maden İşletmesinden dolayı zarar gören Köylülerin ilkin zararlarının Kaymakamlıkça tespit edilmesi ve en kısa sürede zararlarının karşılanması yoluna gidilmesi,
Maden arama ruhsatlı alanlarda arama sürecinde ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) zorunluluğu olmamasına karşın ÇED’in ölçütleri göz önünde bulundurularak çalışma yapılmalıdır. Kazı gerektiren işlerde, sondajlı aramalarda bitki örtüsüne en az zarar verecek biçimde çalışılmalı yer altı suyunu kirletebilecek kimyasallar kullanılmamalıdır.
Doğal kaynaklarımızın toplumsal faydaya dönüşümünü içermeyen salt parayı ön planda tutan her türlü faaliyet derhal durdurulmalıdır.
Toprağı, suyu ve havayı temiz kullanmak insan hakkıdır. Ülkemizin kimyasallarla kirletilmesinin önüne geçilmelidir. Maden arama ve işletmeciliğinde Yargı kararlarına uyulmalıdır.
AYDINLATILMASI GEREKEN YÖNLER
Maden İşletmesinin İşletme süresinin dolup dolmadığının ve ne zamana kadar işletme hakkını kullanacağının belirlenmesi,
Çevreye verilen zararlardan dolayı İşletmenin herhangi bir ağaçlandırma faaliyetine gidip gitmediği,
Maden ocağı tarafından işletme sırasında açığa çıkan atık sudaki kimyasal maddelerin neler olduğu ve nereye akıtıldığı, insan ve çevre sağlığı yönünde tehlikesinin neler olup olmadığı,
Günlük olarak maden ocağında patlatılması gereken dinamit miktarının ne kadar olup olmadığı ve ne kadar patlatıldığı,
Maden Ocağının yerleşim yerlerine ve eğitim faaliyeti yürüten bir okula ve sağlık hizmeti veren bir ocağa uzaklığının ne kadar olup olmadığının tespiti ve mevcut İşletmenin bu Mevzuata uyup uymadığının tespiti,
Mevzuat gereği yerleşim yeri sakinlerinin yazılı izni aranırken bu izin gelecekte doğacak olan tüm olumlu ve olumsuz yönleri ile Köylülere belirtilip izinin alınıp alınmadığının tespiti,
Maden ocağında Bakır dışında herhangi başka bir madenin aranıp aranmadığı aranıyor ise bunun mevzuata uygun yapılıp yapılmadığı konularının aydınlatılması gerekmektedir.
KANAAT VE SONUÇ
Söz konusu olay ile ilgili İnsan Hakları araştırma ve inceleme heyeti işletmenin bulunduğu yerde gerek köylüler ile yapmış olduğu mülakatta ve yine kendi gözlemleri neticesinde işletmenin haksız ve hukuksuz bir şekilde faaliyet yürüttüğü kanaatine varmıştır.
Heyet bu anlamda olayla ile ilgili çok etkin ve kapsamlı bir soruşturma yürütülmesi kanaatindedir.
Heyetçe meydana gelen bu olayının Türk Ceza Kanunu, Maden kanunu ve Çevre kanunu kapsamında suç teşkil ettiği ve bu kapsamda ele alınması gerektiği sonucuna varmıştır.
Bir fidanın ağaç olmasının yılları aldığı nazara alındığında sorumluluk duygusunu yeterince yerine getirmeyen kişilerce yapılan bu uygulamaların ekolojik dengeyi tahrip ettiği, verilecek olan maddi tazminatlarında ortaya çıkan zararları karşılamada çok yetersiz kalacağı ve tüm insanlara zarar verdiği unutulmamalıdır.
Hak temelli çalışan gönüllü bir sivil toplum kuruluşu olarak hukuka aykırı bir şekilde işlenen bu fiilin tüm boyutları ile açığa çıkması ve sorumlularının hesap vermesini takipçisi olacağımızı kamuoyuna ve ilgili tüm kurumlara saygı ile bildiririz.