15 KASIM 2005 YÜKSEKOVA OLAYLARINA İLİŞKİN RAPOR

15 KASIM 2005 YÜKSEKOVA OLAYLARINI

ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU

İHD MAZLUMDER ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DER. VAN ŞB. UMUT-DER VAN BÖLGE BAROSU TMMOB VAN ÇEV-DER
A. OLAY:
Şemdinli ilçesinde 9-10 Kasım 2005 günü meydana gelen bombalama olaylarını protesto etmek amacıyla, 15 Kasım 2005 günü Yüksekova ilçesinde yapılmak istenen kitlesel basın açıklaması sonrası göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma yaşandığı, yaşanan bu çatışmada bazı göstericilerin yaşamını yitirdiği bazılarının da yaralandığı, aynı çatışmada polis memurlarının da yaralandığı haberleri basında yer almıştır.

Olaylar esnasında yaşam halkının ihlal edilmesi, Yüksekova’da toplumsal tepkilerin gelişmesi üzerine bu konuda bir rapor tanzim edilmesi lüzumu doğmuştur.

B.HEYET OLUŞUMU :
Hadisenin bu şekilde basından duyulması üzerine; iddiaları araştırmak, araştırma ve incelemeler sonrasında kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak ve çeşitli ulusal ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan “yaşam hakkı”nın korunmasına katkı sunmak amacıyla;
İHD Van Şube Başkanı Av. Cüneyt CANİŞ,
MAZLUM-DER Van Şubesi Başkan Yardımcısı Mecit EMEN ve MAZLUM-DER Van Şubesi Denetleme Kurulu Başkanı Av. Faruk POLAT,
Çağdaş Hukukçular Derneği Van Şube Başkanı Av. Murat TİMUR,
Umut-Der Üyesi İsmail ALMALI,
Van Bölge Barosunu temsilen Av. Hamdi TURGUT,
TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Şevket AKDEMİR,
Kesk Van Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özdal ÜÇER,
Van ÇEVDER Şube Başkanı İbrahim ŞAHİN, yer aldığı “İnsan Hakları Heyeti” oluşturulmuştur.

C. İZLENİMLER :
Heyetimiz 16 Kasım 2005 günü saat 10:00 gibi ilçeye varmıştır. Yol boyunca sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı, ilçe girişi boyunca helikopterlerin uçtuğu, ilçe merkezinde ise kepenklerin kapalı olduğu, öğleden sonra üç adet fırının açıldığı ilk öğretim ve liselerin tamamen boykot edilmiş olduğu, güvenlik güçlerinin ortalıkta görünmediği ve sadece hükümet konağı ile emniyet müdürlüğünün korunduğu, çevrelerinde sivil giyimli, kar maskeli, uzun namlulu silah, sopa taşıyan şahısların bulunduğu, ana caddenin güvenlik güçleri tarafından barikatlarla kapatılmış olduğu, ara caddelerin ise halk tarafından tutulduğu, ana caddenin sonuna doğru halk tarafından büyük ateşlerin yakıldığı, ateşin etrafında kalabalık bir topluluğun bulunduğu, cadde üzerinde moloz yığınlarının, yanmış lastik tekerlerinden arta kalan tellerin, ateşli silahlardan atılmış bulunan çok sayıda kovanın, yaralılardan akmış bulunan kan izlerinin bulunduğu, gece vakti heyet ilçeyi terk ederken yoğun silah seslerinin gelmesi üzerine heyetimizin ara sokaklardan ilçe dışına çıkmak zorunda kaldığı heyetimiz tarafından gözlemlenmiştir.

D. YAPILAN GÖRÜŞMELER :
Heyetimiz aynı gün resmi görüşme taleplerini İHD ve MAZLUM-DER Genel Merkezi üzerinden iletmiştir. Resmi görüşmelerde problem çıkarılmadan görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda resmi görüşme kapsamında;

İlçe kaymakamı Aytaç AKGÜL, İlçe Emniyet Müdürü Ergin İŞLER, İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet IŞIK, Cumhuriyet Savcıları Ahmet GÜLER ve Yalçın GÖNENÇ, ilçe Belediye Başkan vekili Şükrü ERGÜDER ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Görgü tanıklarından ise; Yüksekova DEHAP İlçe Başkanı Şahabettin TEMUR, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İrfan SARI, Nurhan ARSLAN, Gewer Kültür Merkezi Yetkilisi Abdullah GÜNGÖR ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Aytaç AKGÜL (İlçe Kaymakamı)
Aytaç AKGÜL yapılan görüşmede: "Vali bey konu ile ilgili ayrıntılı açıklamayı yapmıştır. Dün saat 13:30 sıralarında DEHAP il başkanlarının organize ettiği ve yaklaşık bin kişinin katıldığı bir basın açıklaması yapıldı. Yarım saat sonra kitle dağılmak üzereyken elli altmış kişilik bir grup emniyet güçlerine molotof kokteyliyle, taş ve sopalarla saldırdı. Kitle tüm uyarılara rağmen dağılmamakta direnince emniyet güçleri de gaz bombası kullanarak kitleyi dağıtmaya çalıştı. Ancak buna rağmen kitle dağılmamakta direndi. Bunun üzerine su panzeri halkın üzerine su sıkıp dağıtmak için girdi. Buna rağmen kitle dağılmayınca ikinci panzer devreye girdi. Ancak su panzeri olmayan bu ikinci panzerimiz Cengiz Topel Caddesi üzerinde kaldırıma çarparak devrildi. Panzerin devrilmesinden güç alan grup güvenlik güçlerine doğru ateş etmeye başladı. Vatandaşlardan ve güvenlik görevlilerinden yaralananlar var. Emniyet görevlileri olaya müdahale ederken mülayim ve mutedil davrandı. Bunun üzerine kriz masası oluşturuldu. Kriz masası vali beyin başkanlığında, belediye başkan yardımcısı, Esendere Belediye Başkanı, Esnaf Sanatkarlar Odası, tüm mahalle muhtarları, İl Encümenleri ve bir kısım STÖ’nün temsilcilerinden kuruldu. Masanın amacı ilçede yükselen tansiyonu düşürmeye yönelikti. Kriz masası ayrıca cenazelerin defni konusunu değerlendirdi. Ayrıca ilçede tansiyonun düşürülmesi konusunda bütün STÖ ler ile çalışma için hazır olduğumu da beyan ettim. İlçeye giriş ve çıkışlar serbesttir. Eğitim ve Öğretim üç okul dışında devam etmektedir. İlçenin emniyeti şu an emniyet görevlileri tarafından sağlanmaktadır. Ancak İlçe Jandarma Görevlileri de olabilecek olağanüstü bir duruma karşı teyakkuz halindedir.Esnafın işyerini kapatması konusunda bizim her hangi bir etkimiz bulunmamaktadır. Biz PKK ve halkı ayırıyoruz. Halk sivil tepkisini göstererek kanunlar çerçevesinde demokratik hakkını kullanmıştır. Yarın ki cenaze töreninde de bu haklarını kullanacaklardır. Yaşanan bu olaylarda ikisi ağır olmak üzere 7 polis memuru, 9 sivil yaralanmıştır. Ayrıca İslam BARTIN, Abdulhalik GEYLANİ ve Ergin MENGEŞ adlı kişiler de hayatını kaybetmiştir. 13 kişi de göz altına alınmıştır."

Heyetimiz olaylara polis güçlerinin mi yoksa jandarmanın mı müdahale ettiği sorusunu yöneltmiş ve kaymakam cevaben:"Olaya genel anlamda emniyet güçleri müdahale etti. Ancak akşam saatlerinde linç girişimlerinin yaşanması üzerine İlçe Jandarma’dan takviye kuvvet istendi." şeklinde konuşmuştur.

Heyetimiz idari bir soruşturmanın başlatılıp başlatılmadığını sormuş ve cevaben: "Olayla ilgili her hangi bir fail belli olmadığından şimdilik her hangi bir idari soruşturma yapılamamıştır." şeklinde konuşmuştur.

Ergin İŞLER (İlçe Emniyet Müdürü)
Heyetimiz İlçe Kaymakamı ile görüşürken bu arada İlçe Emniyet Müdürü de görüşme odasına girmiş, Ankara’dan bazı STÖ’lerin kendilerinden fax ile görüşme talebinde bulunduğunu, kendisinin de bu görüşmeye katılıp katılamayacağı konusunda İlçe Kaymakamından izin istemiş, uygun görülmesi üzerine ilçe emniyet müdürü ile de burada görüşülmüştür.

Ergin İŞLER beyanında: "DEHAP ilçe binasından çıkan ve buna eklenen grup ilçe meydanında toplanıp basın açıklaması yaptı. Bu esnada bir çok yasadışı slogan atıldı. Grup içerisinde değişik bez parçaları ve amblemler taşındı. Basın açıklaması sırasında biz gruptan yaklaşık 150 metre uzakta konuşlanmıştık. Ancak karşı taraftan molotof kokteyli ve taş atıldı. Biz de gaz bombaları ile olaya müdahale ettik. Grubun ateş yakıp barikat kurması üzerine ateşin söndürülmesi için alana su panzeri gönderdik. Su panzerine taşlı, molotoflu saldırı oldu. Bunun üzerine ikinci panzer olay yerine gönderildi. Bu panzere grup içinden silah atıldı. Bunun üzerine gaz bombalarıyla olaya müdahale ettik. Ateşler yakıldıktan sonra söndürülmesi için alana su panzeri gönderdik. Panzere taşlı molotoflu saldırı oldu. Bunun üzerine ikinci panzer olay yerine gönderildi. Bu panzer olay yerinde kaldırıma çarparak devrildi ve iki polisimiz yaralandı. Yaralanan polis memurlarımız halk tarafından linç edilmek istendi. Bunun üzerine beklettiğimiz ikinci grup polisimiz devreye girdi. Bu gruba da halk tarafından taşlı sopalı saldırı oldu. Günbatımına kadar olaylar devam etti. Orman, Güngör, Yeşildere ve Mezarlık mahalleleri gibi beş mahallede ateşler yakıldı. 800 ile 1000 civarındaki bir grup tümden blok halinde harekete diyordu. Ateşli silahtan yaralanan polis memurumuzun tedavisi hastanede yapıldı, ayağından ameliyat oldu ve taburcu oldu." şeklinde konuşmuştur.

Heyetimiz ölen göstericilerin olayın hangi aşamasında yaşamını yitirdiğini sormuş cevaben: "Bu konuda net bir şey söyleyemem. Balistik inceleme sonrası anlaşılabilir. Hangi yaralının nerede ve nasıl yaralandığı konusunda bilgi sahibi değilim. Ancak ambulansların onları nereden aldığını sorarak öğrenebiliriz." şeklinde konuşmuştur.

İlçe Emniyet Müdürü ile görüşüldüğü sırada telsizden bir grubun emniyet müdürlüğüne doğru hareket ettiği anonsu duyulmuş bunun üzerine görüşme yarıda kesilerek ara verilmiş, 20 dakika sonra ise görüşmelere kaldığı yerden devam edilmiştir.

Mehmet IŞIK (İlçe Cumhuriyet Başsavcısı)
İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet IŞIK ile yapılan görüşmede diğer iki C. Savcısı Ahmet GÜLER ve Yalçın GÖNENÇ de hazır bulunmuştur.

İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet IŞIK beyanında: "Hazırlık soruşturmasını iki savcımızla birlikte yürütmekteyiz. Olayla ilgili makul her şey yapılmıştır ve yapılacaktır. Olay yerinde henüz keşif yapılmamıştır. Göz altına alınan şahıslar ve yaralılar konusunda bana henüz evrak ulaşmadı." şeklinde konuşmuştur.

Heyetimiz olay yeri tespitinin henüz yapılmadığını, göz altılar konusunda savcılığın bilgisinin bulunmadığını, yaralı sayısı hakkında da savcılığın bilgisi olmadığını belirterek bu durumun delillerin karatılmasına sebebiyet verip vermeyeceği sorusunu yöneltmiş, bunun üzerine cevaben: "Şundan emin olun ki ne gerekiyorsa yapılmıştır ve yapılacaktır." şeklinde konuşmuştur.

Özellikle savcının "Şundan emin olun ki ne gerekiyorsa yapılmıştır ve yapılacaktır." demesi üzerine heyetimiz heyette yer alan avukatlar aracılığıyla ve avukatlık yasasına istinaden dosyayı inceleme talebinde bulunmuştur. C. Savcısı ise beyanında dosyanın incelebilmesi için vekaletname gerektiğini belirtmiştir. Heyetimiz avukatları ise dosya inceleme için vekaletname gerekmediğini hatırlatınca; savcı "yeni CMK yönetmeliğine göre vekaletnamesiz inceleyemezsiniz." şeklinde konuşmuştur. Ayrıca yine soru üzerine savcı dosya hakkında gizlilik kararı alınmadığını da belirtmiştir.

Şükrü ERGÜDER (İlçe Belediye Başkan Vekili)
Yüksekova Belediye Başkan Vekili Şükrü ERGÜDER beyanında: "Resmi makamlardan bana iletilen bilgiye göre, dünkü olaylarda üç ölü ve yirmiye yakın yaralı bulunmaktadır. Bunun dışında haricen aldığım bilgilere göre yaralanıp da korkusundan hastaneye müracaat edemeyip evlerinde tedavi olmaya çalışan 5-6 kişi daha bulunmaktadır. Dünkü olaylarda binalardan sivil polisler halkın üzerine ateş açtı. Olaylara müdahale edilirken hiçbir ikaz yapılmadan dağılmak üzere olan göstericilerin üzerine ateş açıldı. Ben o esnada göstericiler ile güvenlik güçleri arasında ki diyaloğu sağlamaya çalışıyordum. Ancak güvenlik güçleri beni hiç dikkate almıyordu. Hatta ben kaymakamı ölü ve yaralı yokken arayarak güvenlik güçlerinin çekilmesini istedim. Bu talebim de dikkate alınmadı. Sokakta bulunan güvenlik güçlerinin göstericiler üzerine ateş açtığını görmedim. Sokak kenarlarında bulunan çatılara yerleşmiş bulunan keskin nişancılar ve o sokakta kirada oturan asker ve polis görevlileri evlerinden halkın üzerine ateş açtı. Basında çıkan muhtelif nitelikteki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Mesela Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezinden ÇİTLİOĞLU “gösterilerde Türk bayrağı yakıldığını, sağlık ocağının basılarak PKK lilerin tedavi edilmeye çalışıldığını” belirtti. Oysa bunların hiçbiri doğru değildir. Yüksekova’da 15 şubatta yapılan kepenk kapatma eylemi ile birlikte esnafa ekonomik ambargo uygulanmaktadır. Askerler 8-9 aydır ilçemizden alışveriş yapmamaktadır. Askerler hafta sonları izne çıkarılmamaktadır" şeklinde konuşmuştur.

Şahabettin TEMUR (Yüksekova DEHAP İlçe Başkanı)
Şahabettin TEMUR beyanında :"3 aydır Yüksekova’da sık sık bombalama olayları oluyor. Özellikle Zagros İş Merkezi, Huzur Lokantası ve DEHAP’a yönelik bombalamalar oldu. Bana göre Şemdinli’de ki bombayı bırakanlar buradaki bombalamayı da yapanlardır. Şemdinli olayların faillerinin yargılanması için Oslo Oteli önünde 30-35 bin kişinin katıldığı kitlesel bir basın açıklaması yaptık. Açıklamadan sonra halkın partiye doğru dağılmasını istedik. Giderken üzerimize gaz ve sis bombası atıldı. Kitle kendini bombalara karşı korumaya çalıştı. Güvenlik güçleri bize dağılın ihtarı yapmadı. Ben DEHAP görevlisi olarak dağılma ihtarı yaptım. Jandarma sabahtan itibaren ilçe merkezinde konuşlanmıştı. Yoksa birilerinin iddia ettiği gibi olayların çıkması üzerine gelmiş değil. Yüksek binalara keskin nişancılar yerleştirilmişti. Ölenler buradan açılan ateşlerle öldü. Halkın içinden güvenlik güçlerine kesinlikle silah atılmadı. Halk sadece kendini taşla korumaya çalışıyordu. Bu olaylar önceden tasarlanmış gibiydi. Biz kesinlikle yaşananları tasvip etmiyoruz." şeklinde konuşmuştur.

İrfan SARI (Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı)
İrfan SARI beyanında: "15 şubat tarihinde kepenk kapatma eylemi gerçekleşmişti. Üst düzey bir komutan bunun üzerine iki saate kadar esnafın kepenklerini açmaması durumunda esnafa ambargo uygulanacağını, alış verişin ilçede bulunan esnaftan yapılmayacağını askeri ihalelerin de ilçe halkına verilmeyeceğini belirtti. Hemen akabinde belirtildiği şekilde esnafa ambargo uygulandı. Biz bu ambargonun ortadan kaldırılması ve askerin tekrar çarşıya çıkması için Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile birlikte askeri yetkililerle görüştük. Fakat bize bazı konularda tavizler vermemiz gerektiğini aksi taktirde bu ambargonun devam edeceğini söylediler. Tabi ki bizim taviz vermemiz mümkün değil. Bunun yanında bizim buradaki Zagros İş Merkezi bugüne kadar defalarca bombalandı. Hatta Roketatarlarla dahi saldırı yapılmıştı. Olay anında da Zagros iş merkezinin kolonuna çarparak yıkmak amacıyla panzerle geçilmesi çok zor olan 40-50 cm yükseklikteki kaldırımı geçerek çarpmak istediler. Panzer cadde ortasında zaten bunun için devrildi. Odamızın bulunduğu iş merkezine birkaç defa bomba bırakıldı. Son olarak dünkü olaylarda ben de kurşun sekmesi sonucu başımdan yaralandım." şeklinde konuşmuştur.

Nurhan ASLAN (Görgü tanığı)
Nurhan ASLAN beyanında: "Yaklaşık 35 bin kişi Oslo Oteli’nin önünde toplanarak Şemdinli olaylarını protesto etme ve olay faillerinin serbest bırakılmasına tepki amacıyla basın açıklaması yapıyorduk. Kitle DEHAP ilçe binasına doğru yöneldi. Bayanlar önden gidiyordu. Ardından kitleye dağılma ihtarı yapılmadan müdahale edildi ve saldırıldı. Kitlenin üzerine panzerlerden gaz ve sis bombası atıldı. Bundan etkilenen halk ara sokaklara dağıldı. Su panzeri tazyikli su sıktı. Ardından başka bir panzer de kitleye doğru yöneldi. Elbiselerinden dolayı kaçamayan bir bayan panzerin altında kaldı ve panzer bu bayanın üstünden geçti. Ancak bu bayanın mucize eseri yaralanmadığını gördük. Ben bayanın panzer altında kaldığını görünce adeta dizlerimin bağının çözüldüğünü gördüm ve çok korktum. Panzerin sürücüsü aracını kontrolsüz sürüyordu. Amacı sağa sola manevra yaparak halkı panzerin korkusuyla dağıtmaktı. Kitlenin bulunduğu yerdeki yüksek binalarda bulunan görevliler ve bazı evlerin pencerelerinden halkın üzerine ateş açıldı. Özellikle elektrik tellerine ateş açılıyordu." şeklinde konuşmuştur.

Abdullah GÜNGÖR (Gever Kültür Merkezi Yetkilisi-mağdur yakını)
Abdullah GÜNGÖR beyanında : "Olayın olduğu esnada amcamın oğlu Erdal GÜNGÖR (16-17 yaşlarında) ile birlikte caddedeydik. Bu esnada elektrik direkleri ile tellerine ateş açıldığını fark ettim. Kendisine ortalığın karıştığını ve eve gitmesini söyledim. Benden ayrıldıktan sonra bir binadan ateş açıldı ve amcam oğlu vuruldu. Yetiştim. Kurşunun sırtından girip karnından çıktığını gördüm. Kaldırıp sağlık ocağına götürdük. Bu arada panzerli görevliler gelip yaralıyı almak istediler. Doktor da yaralıyı vermek isteyince halk tepki gösterdi. Bunun üzerine görevliler geri gitti. Yaralımız şu an Van Araştırma Hastanesinde tedavi görmektedir. Bu arada halka ait olan işyerleri tarandı. Benim kendi dükkanımda 11 adet kurşun deliği mevcuttur." şeklinde konuşmuştur.

HEYETİMİZİN YAPMIŞ OLDUĞU TESPİTLER :

  • Heyetimiz yapmış bulunduğu ayrıntılı araştırma ve inceleme sonucunda aşağıda belirtilen tespitler ulaşmıştır.
  • Yüksekova halkının Şemdinli’de yaşanan olayları protesto etmek amacıyla kitlesel basın açıklaması yapması demokratik bir hakkın kullanımıdır.
  • Demokratik haklarını kullanarak gösteri yapmak isteyen ancak bu arada güvenlik güçlerine karşı taş atan halkın üzerine su panzerleriyle tazyikli su sıkmak ve gaz bombası atmakla yetinmeyen güvenlik güçleri orantısız güç kullanarak göstericilerin üzerine ateş açmış ve ölüm ve yaralanma olayları açılan bu ateş sonucu gerçekleşmiştir
  • Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar elektrik direk ve tellerine doğru ateş açmıştır.
  • Olaydan bir gün geçmiş olmasına rağmen C. Savcısı tarafından olay yeri tespitinin yapılmadığı, olay yerinde bulunan boşkovanların bile toplanmadığı, ölüm ve yaralama olaylarının gerçekleştiği yerlerde kan bulunmasına rağmen bunların bile tespitinin yapılmadığı anlaşılmıştır.
  • C. Savcısı heyet içinde bulunan avukatlara gizlilik kararı bulunmamamsına rağmen dosyayı incelettirmemiştir.
  • Bazı basın-yayın organlarında yer aldığı gibi gösteriler esnasında Türk bayrağı yakılmadığı gibi resmi görüşmelerde de böyle bir iddiada bulunulmamıştır.

AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR :

  • Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancıların göstericilerin üzerine ateş açma emrini kim vermiştir? Eğer bu konuda bir emir verilmemişse bu grevliler kendi başlarına mı hareket etmiştir? Yüksek binalara yerleştirilen bu şahısları kimlerdir?
  • Olaylar bu kadar vahim olmasına rağmen neden bugüne kadar idari bir soruşturma açılmamıştır? Bu şekilde ölüm ve yaralanma olaylarına sebebiyet veren görevliler korunmaya mı çalışılmaktadır?
  • Bu kadar vahim bir olayda neden savcılık tarafından deliller en kısa sürede toplanmamış, olay yeri tespiti yapılmamıştır?
  • Gösteri esnasında kamu görevlilerinin kiracı olarak oturdukları bazı evlerden de göstericilerin üzerine ateş açılmış mıdır?

KANAAT :
Heyetimiz yapmış bulunduğu inceleme, araştırma ve etraflı görüşmeler sonucunda aşağıdaki kanaatlere ulaşmıştır :

  • Jandarma güçleri olaylar başladıktan sonra değil basın açıklamasından önce ilçe merkezinde konuşlandırılmıştır.
  • Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancıların elektrik direk ve tellerine doğru ateş açmasının sebebi tellerin koparak göstericilerin üzerine düşmesi sonucu dolaylı olarak ölüm ya da yaralanmaya sebebiyet vermektir.
  • Heyetimizin ilçeye vardığı gün ilçe kontrolünün tamamen güvenlik güçlerinde olduğu, sokaklarda kimselerin bulunmadığı tarafımızca gözlenmesine rağmen olay yeri tespitinin halen yapılmamış olması, delilerin toplanmasın da savsama gösterildiği kanaati uyandırmıştır.
  • Göstericiler tarafından silah kullanılmamıştır.
  • Bazı basın-yayın organlarında ilçede meydana gelen olaylar bir “isyan” olarak nitelendirilmiştir. Heyetimiz aynı kanaatte değildir. Halkın hem mağdur edilip hem de suçlu sayılması heyetimizce haksızlık olarak değerlendirilmiştir.
  • Yüksekova ve bölge halkının bu şekilde infial halinde olmasının asıl sebebi Şemdinli’de açığa çıkan hukuk dışı yapılanmanın üzerine ciddi anlamda gidilmemesidir.
SONUÇ :
Her halükarda demokratik haklarını kullanarak gösteri yapmak isteyen halkın üzerine ateş açılarak üç kişinin ölümü çok sayıda kişinin yaralanması yaşam hakkının ciddi anlamda ihlalidir.

Kamu personelinin yurttaşla ilişkilerinde, görev ve yetki sınırını aşmasına göz yumulmamalıdır. Hukukun kayırmacılık özelliği yoktur, olmamalıdır.

Hukukun bağlayıcılığı herkes için geçerlidir. Yargı mekanizması en etkin şekilde ve kısa zamanda adil sonuca ulaşmalıdır. Hukuk kurumu olması nedeniyle ve yasaca insan haklarını koruma göreviyle yükümlü kılınan barolar, iç hukukun etkin sonuca ulaşımı için yargısal sürecin takipçisi olmalıdır.

En kısa zamanda, ilçede yaşanan yaşam hakkı ihlallerinin açığa kavuşturulması, sorumlular hakkında hukuksal ve idari kovuşturmanın yapılması için TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu inceleme başlatmalıdır.

 

Cüneyt CANİŞ

İHD Van Şube Başkanı Av. 

 Mecit EMEN

MAZLUM-DER Van Şubesi Başkan Yardımcısı 

Faruk POLAT

 MAZLUM-DER Van Şubesi Denetleme Kurulu Başkanı Av.

 Murat TİMUR

Çağdaş Hukukçular Derneği Van Şube Başkanı Av. 

 İsmail ALMALI

 Umut-Der Üyesi

 Hamdi TURGUT

 Van Bölge Barosunu Temsilen Av.

 Şevket AKDEMİR

TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi 

 Özdal ÜÇER

KESK Van Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü 

İbrahim ŞAHİN

Van ÇEV-DER Şube Başkanı 

Bir cevap yazın