19 Aralık 2013
19 ARALIK 2000 VAHŞETİ TARİHİMİZE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇMİŞTİR.
Türkiye, hapishaneler konusunda karanlık bir geçmişe sahiptir. Bugün daha mı iyidir? Hayır. Cezaevlerinde neredeyse dünü aratacak inanılmaz insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır.
Yarın daha iyi olabilir umudumuz ise bugünkü uygulamalar nedeniyle hızla tükenmektedir.
İnsan Hakları Derneği, 16-17 Kasım 2002 tarihlerinde gerçekleştirdiği Genel Kurulu’nda 19 Aralık gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan etti. Bu gün amacımız, tutuklu ve hükümlülerle dayanışmak, onların cezaevlerinde de insan onuruna uygun koşullarda yaşaması için mücadele etmektir. Mahpusların ulusal-üstü insan hakları belgelerinde yer alan haklarına gösterilen saygısızlığa dikkat çekmek ve saygının gösterilmesini sağlamaktır. Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada cezaevlerindeki koşullara dikkat çekmek ve insan onuruna saygı gösterilmesini istemektir. Evlatlarını cezaevlerinde yitiren ailelerin acılarını paylaşmaktır.
Türkiye ve dünya kamuoyu,19 Aralık 2000 tarihinde büyük bir şaşkınlık ve üzüntü ile Türkiye’de 20 cezaevine yapılan operasyonu izledi. İnsanlık, yüzlerce tutuklu ve hükümlünün maruz kaldığı şiddete, yanmış vücutlara, cezaevlerinde yükselen alevlere tanık oldu.
İkisi asker toplam 32 insan yaşamını yitirdi ve yüzlercesi yaralandı, yandı, yakıldı.
Bu kanlı operasyonun öncesinde, 20 Ekim 2000 tarihinde bazı tutuklu ve hükümlüler F tipi cezaevlerinin tecrit koşullarını içermesine karşı çıkmak içinaçlık grevine başlamışlardı. Demokratik kamuoyu tarafından F tipi cezaevlerine yöneltilen tepki ve eleştiriler karşısında, Zamanın Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 9 Aralık 2000 tarihinde bir açıklama yaparak, toplumsal mutabakat sağlanmadan F tipi cezaevlerinin kullanıma açılmayacağını duyurmuştu.
Ancak kısa bir süre sonra sorunun diyalog yoluyla çözümü yöntemi terkedildi ve bilinen trajik gelişmeler yaşandı. Operasyonun akabinde de devam eden ve İki yıldan fazla süren ölüm orucu eylemlerinde ve bununla bağlantılı olaylarda toplam 104 kişi yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin nedeninin, yürürlüğe konan tecrit sistemine dayalı cezaevi politikası ve uygulaması olduğu açıktır.
Üzerinden tam 13 yıl geçti.
Bugün hala cezaevlerinden yükselen çığlıkları duyuyoruz.
Bugün mahpuslarla dayanışma gününde insan hakları savunucuları olarak yetkili makamlara,
Bir kez daha sesleniyoruz;
Failleri yargılanıp cezalandırılıncaya kadar 19 Aralık katliamını unutmayacağız,
Cezaevlerinde yaşam savaşı veren, her geçen gün ölüme yaklaşan 163’ü ağır, 544 hasta mahpusu unutmayacağız. Yasal düzenlemeler yapıp cezaevlerinden tahliyelerini imkânsız hale getirdiğinizi, ölüme terk ettiğinizi unutmayacağız.
Ailelerinden, topraklarından 1648 km uzağa sürgün yolladığınız mahpusları unutmayacağız,
Asılsız iddialarla gözaltına alıp, cezaevlerine tıktığınız gençleri unutmayacağız,
Cezaevlerinde yoğunlaşan çıplak arama, tükürük örneği, parmak izi alma, haksızlığına maruz bıraktığınız insanları, kadınları unutmayacağız,
Kelepçe ile muayene etmek istediğiniz, kabul etmediği için darp edip muayene etmeden koğuşuna gönderdiğiniz mahpusları unutmayacağız
Yirmi dört saatlerini kamera ile izleyemeye çalıştığınız, uğradıkları haksızlıklara karşı geldikleri için hücrelere attığınız mahpusları unutmayacağız,
Cezaevlerinde cinsel istismara uğrayan çocukları sindirmek için sürgüne yolladığınızı, yaşlarını büyütüp ceza verdiğinizi, dışarıda ve içeride çocuklara yaptığınız işkenceleri unutmayacağız,
Yaşanan bu hak ihlalleri sonlandırılıp fail ve sorumlulardan yargı eliyle hesap soruluncaya unutmadıklarımızı her yerde haykıracağız. Cezaevlerinde uygulanan bütün insan hakları ihlalleri sona erinceye kadar mücadele edeceğiz.
Ne 19 Aralık 2000,nede bugün insan onurunu çiğnediğiniz cezaevlerini
unutmayacağız, unutturmayacağız !
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ