İnsan Hakları Derneği, Tüzüğünün 2. maddesinde de yer aldığı gibi eşitlik ilkesini savunmakta ve hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ayrımcılığa karşı çıkmaktadır.
Kadın haklarının, evrensel insan haklarının ayrılmaz bir parçası olduğu kabulünden hareket eden İnsan Hakları Derneği, kadına yönelik şiddeti, kadınların insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görmektedir. Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Ortadan kaldırılmasına yönelik BM Sözleşmesinde de tanımlandığı gibi kadınlara yönelik şiddet erkeklerin hakimiyetine ve kadınların ilerlemesini engelleyen, kadınla erkek arasındaki çağlar boyunca sürmüş eşit olmayan güç ilişkilerinin görünen yüzüdür.
İHD, şiddete dayalı iktidar ilişkilerini şiddetle reddetmektedir. Bu çerçevede kadına karşı şiddet kullanımının ortadan kaldırılması için kadınların bilgiye, yardım ve korunma hizmetlerine ulaşabilirliğinin artırılmasını, kadına yönelik şiddeti etkin bir biçimde önleyecek yasaların çıkarılmasını, şiddetin nedenleri ve sonuçlarını ele alacak eğitsel araçların kamu eliyle geliştirilmesini savunmaktadır.
Türkiye’de kadınlara yönelik hak ihlallerindeki artış, mevcut hukuki düzenlemelerin hayata geçirilemediğini ve kadını yeterince koruyamadığını göstermektedir. Yargıya intikal eden kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve cinsel saldırı dosyalarında etkili soruşturmaların yürütülmediğine, çok sayıda dosyanın yargı eliyle sürüncemede bırakıldığına, hala kadına yönelik şiddet davalarında erkek failin haksız tahrik, iyi hal indiriminden yararlandırıldığına tanıklık etmekteyiz.
Kadının öz gücü ve varoluşuna yönelik kıyım, inkâr ve imha yargı eliyle ödüllendirilmekte ve dolayısıyla mevcut durumun önüne geçmek bir yana yeni şiddet, cinayet ve tecavüze teşvik niteliğinde kararlarla erkek vahşeti her gecen gün artmaktadır. Biz kadınlar ise var olan bu eril zihniyetin her türlü can yakıcı sonuçları ile karşı karşıya kalmaktayız.
Bu can yakıcı sonuçlardan biri de şudur ki Ortadoğu da devam eden erkeklerin iktidar ve paylaşım savaşları kadınların bedenlerini, hayatlarını, yaşam alanlarını da savaş alanına çevirmiştir. Devam eden bu paylaşım savaşları nedeniyle yüz binlerce kadın yerinden edilmiş, sığınmacı ve göçmen durumuna düşen kadınlar gittikleri her yerde birçok tehlikeye karşı yüz üstü bırakılmış, sistematik cinsel işkenceye, tecavüze, köle pazarlarında satılmaya maruz kalmıştır.
Yine Türkiye’de neredeyse her gün üç kadın katledilmektedir. Kadınlar boşanmak istedikleri eşleri, ayrılmak istedikleri partnerleri, ağabeyleri, babaları ve en yakınlarındaki erkekler tarafında şiddete uğramakta veya öldürülmektedir. Ev içi şiddet, ev içi taciz çoğu zaman yargıya taşınamamakta, ev ve aile içinde konu kapatılmaktadır. Yargıya taşınabilen vakalarda failler, genel olarak iyi hal ve tahrik indirimi gibi nedenlerle cezasızlıkla mükafatlandırılmaktadırlar.
Kadınların şiddete uğradığı alanlardan biri de hapishanelerdir. Gerek hapishanelerin içindeki görevliler tarafından gerekse hastane ve mahkemeye yapılan sevkleri esnasında kolluk tarafından fiziksel olarak işkenceye uğrayarak darp edilen kadın mahpuslar bulunmaktadır. Ancak şiddet uygulayan görevlilerin hiçbiri hakkında soruşturma başlatılmamakta ve cezasızlık nedeniyle sorunlar artarak devam etmektedir.
Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almalıdır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmedir.
İstanbul Sözleşmesinin 5. Maddesi ile devlete yükümlülükler yüklenmiştir. Buna göre;
1) Taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.
2) Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu Sözleşmenin kapsamı dahilinde ki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarf edilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
Devlet; kadın cinayetleri faillerini, kadınlara yönelik taciz , tecavüz, şiddet faillerini korumaktan vazgeçmeli ve İstanbul Sözleşmesi’nin 5. Maddesinde belirtilen kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir.
Türkiye’de kadın-erkek arasındaki ücret eşitsizliği yüzde 20 seviyelerindedir. Ekonomide, eğitimde, kentleşmede ve iletişimde görülen tüm gelişmelere rağmen, istatistikler kadınların Türkiye’de istihdama giderek daha az katıldığını, istihdamda kısa sürelerle kaldıklarını göstermektedir. Başka bir deyişle, kadınlar çalışma yaşamına ya hiç girmemekte ya da girseler bile ilk fırsatta ve kolayca ayrılmaktadırlar. Bu durumun nedeni, kadınların erkeklere göre sigortasız, güvencesiz, örgütsüz, düşük ücretli, çalışma zamanı çoğu zaman belirsiz ve uzun, çalışma koşullar kötü olan kayıt dışı sektörde çalışmalarıdır.
Türkiye’de yönetici ve karar verici mercilerin çoğunluğu erkeklerden oluşmakta, kamu politikaları ise adeta kadınlar aleyhine işletilmektedir. Cinsiyet eşitsizliğini önlemeye dönük adımlar atılmadığı gibi kadınların karar mercii olmaları erkek siyaset anlayışı tarafından tehlikeli olarak görülmektedir. Ülkemizde yönetici ve karar mercilerinin çoğunlukla erkeklerden oluşması kamu politikalarının da cinsiyet körü olmasına neden olmaktadır.
İlimiz Adana’da ve yaşadığımız coğrafyada kadınların yaşadıkları hak ihlalleri bu şekildeyken ve giderek de artış göstermekteyken biz kadın insan hakları savunucuları kadına yönelik her türlü şiddetin, tacizin, tecavüzün, cinayetin bir insanlık suçu olduğunu her defasında dile getirmekteyiz. Bu şiarla Tüm kadınları; Kadına yönelik cinayetlerin, şiddetin, tacizin, tecavüzün, her türlü ayrımcı politikaların son bulduğu ana kadar susmamaya, ses çıkarmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz!
Raporun tamamını okumak için: 2019 Yılı Adana İli Kadına Yönelik Hak İhlalleri Raporu
HAKLARI DERNEĞİ
ADANA ŞUBESİ
KADIN HAKLARI KOMİSYONU