961 haftadır, devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen, akıbetleri karanlıkta bırakılan sevdiklerimizin başına neler geldiğini öğrenmek için toplanma ve gösteri yapma özgürlüğümüzü kullanarak sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Ancak 25 Ağustos 2018 tarihinden bu yana bu özgürlüğümüzü kullanmamız, mülki amirlerin yasaklama kararları ve kolluğun hukuk dışı şiddeti ile engelleniyor. Üstelik bu engelleme, hak ihlali olduğuna dair iki Anayasa Mahkemesi kararı olmasına rağmen devam ediyor. Beyoğlu Kaymakamı kendisini Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ve Anayasa’nın üzerinde konumlandırmaya devam ediyor. Hiç şüphe yok ki, bu hukuk dışı, etik dışı uygulama yalnız İstanbul Valisinin, İçişleri Bakanının değil, Cumhurbaşkanının da onayı ile gerçekleşiyor.
961 haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: AİHM ve AYM içtihatları uyarınca, mülki amirler toplantı ve gösteri hakkının kullanılmasını ortadan kaldıracak kararlar alamaz. Aldıkları kararların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa ile uyumlu olması yükümlülüğü altındadırlar. Dolayısıyla, Beyoğlu Kaymakamlığının Galatasaray’ a çıkışımızı engelleyen yasaklama kararları ve bu kararlar dayanak gösterilerek 20 haftadır işkence koşullarında gözaltına alınmamız AİHS ve Anayasa’nın ihlalidir, hukukun inkarı, keyfiyetin ilanıdır, kabul etmiyoruz.
Biz, evlerinden, iş yerlerinden, öğrencisi oldukları üniversitelerin kapılarından, otobüs duraklarından, kafelerden gözaltına alınan ve devletin sorumluluğu altındayken kaybedilen insanlarımızın başına neler geldiğini öğrenmek istiyoruz. Onları kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmalarını istiyoruz.
Ancak, siyasi iktidarlar değişse de, devlet aklının ve onun ürünü olan cezasızlık rejiminin devam etmesi sonucunda ne kayıplarımıza ne de adalete ulaşamıyoruz.
Hukuka aykırı fillerini örtbas etmek için adeta bir koruma kalkanı yaratan sistem, sorularımıza cevap vermek ve hesap verebilirliği sağlamak yerine haksız, mesnetsiz ithamlarla bizi suçluyor. Bizi bütün hukuki güvencelerimizden yoksun bırakmak istiyor.
28 yılla sınanmış kararlılığımızla söylüyoruz: Tüm engellemeleriniz boşuna, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizden vazgeçmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun ‘çiçeklerle donatacağımız bir mezar’ düşümüzden vazgeçmeyeceğiz.
27 yıl önce bugün Hakkari’nin Otluca köyüne yapılan askeri operasyonda gözaltına alınarak kaybedilen Ahmet Bozkır, Süleyman Tekin, Selahattin Aşkan, Lokman Kaya, Halit Ertuş’u ve tüm kayıplarımızı unutmayacağız.
Bir daha hiç kimse bize yaşatılanları yaşamasın diye susmayacağız. İnsan olmakta, insan kalmakta ısrar edeceğiz. Çeyrek asrı aşan bir emek ve bedelle gözaltında kaybetmelerle ilgili hafıza mekanına dönüştürdüğümüz Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon