İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi imzacısı üç akademisyenin tutuklanmasını kınıyoruz. Bildiriye imza atan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya (kendisi yine bu bildiriye imza attığı için Nişantaşı Üniversitesindeki görevinden atıldı) ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy 15 Mart günü İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu. İstanbul’daki Çağlayan Adliyesine arkadaşlarına destek amacıyla giden ve kendisi de imzacı olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Chris Stephenson ise çantasında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Newroz davetiyesi bulundurduğu için gözaltına alındı. Stephenson savcılık tarafından serbest bırakıldı ancak polis tarafından Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldü. Ancak Stephenson hakkındaki kararın çıkmasını beklemeden Türkiye’den ayrılma kararı aldı.
11 Ocak tarihinde açıklanan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisinin imzacısı diğer akademisyenlere yönelik gözaltı, idari ve adli soruşturma, tehdit vb. fiiller gibi 3 Akademisyenin tutuklanması anayasa ve uluslararası insan hakları belgelerince güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlalidir. Mevcut anayasanın 26. Maddesi: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Demektedir. Benzer şekilde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. Maddesi şu şekildedir: “Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.”
Ders anlatmanın, araştırma yapmanın yanı sıra toplumsal meselelere ilişkin görüş bildirmek akademisyenin toplumsal misyonunun gereğidir. Dolayısıyla, görüşlerini açıkladıkları baskıya maruz kalmaları sadece bireysel bir baskı değil akademik özgürlüğün ihlalidir.
Bu nedenle, tutuklu akademisyenler derhal serbest bırakılmalıdır. Aksi halde, yalnızca hürriyetlerinden mahrum bırakılmış olmayacaklar aynı zamanda başta çalışma hakkı olmak üzere birçok hakları ihlal edilmiş olacaktır.
Akademisyenlere yönelik bu baskı ülkemizde barış isteyen, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri için mücadele eden sendikacı, gazeteci, avukat, insan hakları savunucusu aktivistlere yönelik baskıdan bağımsız değildir.
İHD olarak başta tutuklu akademisyenler olmak üzere imzacı tüm akademisyenlerin yanında olduğumuzu ve mücadelelerine sonuna kadar destek vereceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ