6 AYI AŞKIN BİR SÜREDİR ÖLÜMÜ KONUŞUYORUZ

Ölüm orucu eylemcisinin neden böyle bir eylem biçimini seçtiğini tartışmıyoruz. Eylemcinin ölüm orucu eylemi yapma hissiyatını anlamaya çalışmıyoruz. Söz konusu olanın, bu hissiyatı ortadan kaldırmak olduğunu düşünmüyoruz. Bu hissiyatın, ancak yaşam koşullarındaki değişikliklerle ortadan kalkacağını anlamıyoruz.

6 ayı aşkın bir süredir ölümü konuşuyoruz.

Ölüm orucu eylemcisi hergün eriyor. Zaman, iki yönlü işliyor. Eylemci açısından O yaşamını yitiriyor ya da sakat kalıyor. Bakanlık açısından zaman, eylemcinin direnci ve yaşamı üzerine kurgulanmış görünüyor. "Zaman içinde direnci kırılanlar bırakır, ölen ya da sakat kalan da ölür ya da sakat kalır. Zaman içindeki sonuçlar böyle olur. O nedenle dialog gereksizdir. O nedenle çözüm, bırakmadadır, aksi halde ölüm kaçınılmaz olur." Böyle bir düşünce tarzında, eylemcinin yaşam koşulları tartışmasına yer yoktur.

6 ayı aşkın bir süredir ölümü konuşuyoruz.

Ölümlerle birlikte insanlığımızın eksildiğini, ölenlerin örgüt-mörgüt olmadığını, senin benim gibi herbiri birer ana kuzusu olduğunu biliyor muyuz?
Ölüm orucu eylemcisinin düşünen, konuşan, tartışan bir varlık olduğunu; yeme, içme, gülme, ağlama gibi ihtiyaçlarının olduğunu ve bunların karşılanması gerektiğini biliyor muyuz?
Biliyor muyuz, bazıları öykü,şiir yazar; bazılarının sevgilisi vardır, eşleri, çocukları?
Ey insanlık, onları bağlı oldukları varsaydığın örgüt adları ile değil, adları ile an ve anla!
Ey insanlığın vicdanı, lütfen aya kalk ve haykır!
"Tecrite hayır. Dialog sürecini başlatın. Ölümleri durdurun!"

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın