Gaziantep L Tipi Cezaevi’nde Yaşanan Hak İhlallerine İlişkin Rapor

31.08.2016

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ

GAZİANTEP L TİPİ CEZAEVİ 2016 YILI AĞUSTOS AYI HAK İHLALLERİ RAPORU

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ’NE 18.08.2016 TARİHİNDE YAPILAN BAŞVURULAR:

1-)Başvurucu Leyla KARAASLAN, oğlu olan Mağdur Mahpus Yusuf KARAASLAN’IN isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Gaziantep L Tipi Cezaevine sürgün edildiğini, oğlunun çırılçıplak soyularak işkenceden geçirildiğini, susuz bırakıldığını, çırılçıplak soyunmadığı için hücrede tutulduğunu, her türlü kötü muameleye uğradığını, radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarından mahrum bırakıldığını ve açık görüşlerde yan yana oturmalarına izin verilmediğini belirtmektedir.

2-) Başvurucu Emine TUGAN, oğlu olan Mağdur Mahpus Erhan TUGAN’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Gaziantep L Tipi Cezaevine sürgün edildiğini, sürgün sürecince 18 gün boyunca oğlu ile hiç görüşemediğini, oğlunun bu süreç boyunca tek kişilik hücrede tutulduğunu, onun Gaziantep L Tipi Cezaevine geldiği gün dövüldüğünü, elbiselerinin yırtıldığını, tek kişilik hücreye konulduğunu, vücudunun morluklar içinde olduğunu, konuşacak hali kalmadığını, üstünde kendisine ait olmayan elbiselerin olduğunu, saatinin kırık olduğunu, iç çamaşırının bulunmadığını, içme suyu bulmakta ciddi zorluklar yaşadıklarını, çarşaf ve battaniyelerinin olmadığını, radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarından mahrum bırakıldığını ve içeride dahi kantinden iç çamaşırı temin edemediklerini belirtmiştir.

3-) Başvurucu Fırat ARALAN’IN babası olan Mağdur Mahpus Fahri ARALAN’IN isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Gaziantep L Tipi Cezaevine sürgün edildikten sonra darp edilmeye başlandığını, haksız yere 1 Hafta Hücre Cezasına tabi tutulduğunu, hakaret ve zorla çıplak aramaya tabi tutulduğunu, gardiyanlar tarafından psikolojik baskıya tabi tutulduğunu, gardiyanların ziyaretçilere sebepsiz yere bağırıp çağırdıklarını, içme suyu sıkıntısı yaşadıklarını, banyo yapamadıklarını, ayrıca babasının hasta olduğunu ve Gaziantep L Tipi Cezaevinde ziyaretçilerin bekleyebileceği bir yerin hazırlanmadığını belirtmektedir.

4-) Başvurucu Azize ERCAN Mağdur Mahpus İbrahim Halil ERCAN’IN  isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Gaziantep L Tipi Cezaevine sürgün edildiğini, içeri girer girmez soyulduklarını, işkence ettiklerini, günde sadece iki defa olmak üzere banyo ve içmek için su verildiğini, elbiselerinin  görevlilerce yırtıldığını, 10 kişiye bir kavun verildiğini, yakınları tarafından getirilen televizyon ve elbiselerin verilmediğini, buzdolabının olmadığını, radyo ve televizyonun bulunmadığını, soyunmadıkları için hücrede tutulduklarını, sağlıklı görüş olmadığını, tutuklu yakınlarının taciz eder gibi arandığını, eskiden açık görüşlerde görüşçü ile mahpusun yan yana oturmasına izin verilirken Gaziantep L Tipi Cezaevi’nde engel olunduğunu, birbirlerine dokunmalarına izin verilmediğini belirtmektedir.

5-) Başvurucu Zeliha ALKAY, yakını olan Mağdur Mahpus Ferhat ALKAY’IN isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Gaziantep L Tipi Cezaevine sürgün edildiğini, beş gün boyunca tek kişilik hücrede bekletildiğini, yemek ve suda sıkıntılar olduğunu, mahpusun çokça gardiyan tarafından işkence gördüğünü, mahpusun sağ ayak bileğinde olan platinli bölgeye coplarla on gün boyunca vurulduğunu, cezaevinde ziyaretçi bekleme odasının olmadığını, bir lavabo ihtiyacı için 5 km yürümek zorunda kaldıklarını ve çevrede ne bir su ne de bir yiyecek olmadığını belirtmektedir.

6-) Başvurucu Nevruze OLGAÇ, yakını olan Mağdur Mahpus Recep OLGAÇ’IN isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, babası mağdur mahpusun kötü koşullarda kaldığını, bulunduğu yerde su olmadığını, görüşlerde sandalye olmadığını, Mahpus Recep OLGAÇ’ın çok hasta olduğunu, ona iyi bakılması ve hazır su içirilmesi gerektiğini fakat hazır suyun olmadığını belirtmektedir.

7-)Başvurucu Nebahat DAĞ, eşi olan Mağdur Mahpus İhsan DAĞ’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildikten sonra suların kesik olduğunu, yemek verilmediğini, hiçbir eşyanın dışarıdan alınmadığını, ağır işkence görmüş olduğunu, görüşçülere “arama” adı altında taciz yapıldığını, eşi olan Mahpus İhsan DAĞ’ın çırılçıplak soyulduğu ve işkence gördüğünü, gardiyanlara tepki gösterince gardiyanların ‘’Burası Gaziantep!’’ diye bağırdıklarını ve iş yavaşlatma eylemi yapıp görüşçüleri içeri geç aldıklarını belirtmektedir.

😎Başvurucu Ferhat ÖZGÜN, ebeveyni olan Mağdur Mahpus Başar ÖZGÜN’ün isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, Mahpus Başar’ın çıplak aramadan geçirildiğini, işkenceye maruz kaldığını, aç bırakıldığını ve hakarete uğradığını belirtmektedir.

9-) Başvurucu Rojda KARGILI,  ebeveyni olan Mağdur Mahpus Şemsettin KARGILI’nın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, Mahpusun sağ kolda uyuşma, kısmi felç, görme problemi, kalp hastalığı, böbrek kitlesi kanseri ve benzeri birçok rahatsızlık geçirdiğini, 2 defa ameliyat olduğunu ve 2 defa anjiyo olduğunu belirtmektedir.

10-)Başvurucu Aynur PAKDEMİR AYAZ , eşi olan Mağdur Mahpus İsmet AYAZ’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, eşinin çolyak hastası olduğunu, özel diyet yemeği yemesi gerektiğini, lakin cezaevinde diyet yemeği yapılmadığını, eşinin tiroit kanseri olduğunu, %68 oranında kemik erimesi mevcut olduğunu, sağlığıyla ilgili ciddi sorunlar yaşadığını, Gaziantep L Tipi Cezaevi’nde su, yemek ve iletişim sıkıntısı yaşadıklarını, eşinin sağlık sorunlarıyla ilgili çözüm bulunmasını istediğini ve cezaevi koşullarında eşinin hastalığının daha da fazla nüksettiğinin raporlarla ispatlı olduğunu belirtmektedir.

11-)Başvurucu Özgür TÜZÜN, abisi olan Mağdur Mahpus İsmail TÜZÜN’ün isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, abisinin görüş anındaki yüzündeki darp izlerinin dikkatini çektiğini, çıplak arama konusunda müdürle görüşmek istediğini, 6 gardiyan tarafından darp edilerek çırılçıplak soyulduğunu, yüzü koyun yere yatırılarak sol kolunun hasar göreceği şekilde ters kelepçelendiğini ve havalandırma olmayan kör bir hücreye hapsedildiğini, günde sadece yarım saat içme suyu olarak kullanılamayacak bir suyun akıtıldığını, temizlik ve banyo için yeterli su verilmediğini, verilen suyun ise yağlı ve gazlı olduğu, içme suyu ihtiyacının kantinden karşılanmasına izin verilmediğini, ağabeyinin hasta mahpus olduğunu, çok sayıda hastalıkla boğuştuğunu, gece uyurken nefes kesilmesi yaşadığını, tek kişilik hücrede yaşamını idame ettirmesinin mümkün olmadığını, tek kişilik hücreye sevkinin hayatına kasıt anlamı taşıdığını, 1 Eylül 2016 tarihinde Diyarbakır’da ameliyat olmuş olmasına rağmen apar topar Gaziantep Cezaevi’ne naklinin tedavisini engellediğini, cezaevinde yaşanan sorunlarla ilgili gereken mücadelenin yapılmasını istemektedir.

12-) Başvurucu Hacire KARADAĞ,  yakını olan Mağdur Mahpus Müslüm KARADAĞ’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, Mahpusa temizlik için su verilmediğini, sürgün edildiği yerden gelen hiçbir eşyasının kendisine verilmediğini, ciddi manada sözlü şiddete maruz kaldığını, görüşe gelen ailelerin arama işlemlerinin resmen taciz boyutunda olduğunu, gardiyanlar ve kayıt memurlarının ‘’Burası Gaziantep, istediğimizi söyleriz!’’ şeklinde konuştuklarını ve açık görüşte ailelerin mahpusların yanına oturmasına izin verilmediğini, belirtmektedir.

13-) Başvurucu Beritan ÖZKAN, yakını olan Mağdur Mahpus Nevzat ÖZKAN’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, günde yarım saat su verildiğini, çıplak arama reddedilince işkence yapıldığını, şahsi eşyalarının mahpuslara verilmediğini, ailelerin gönderdiği semaver, buzdolabı ve kıyafetlerin mahpuslara verilmediğini, görüşçüler üzerinde büyük baskılar olduğunu, arama yapılırken kötü muamele yapıldığını ve iç çamaşırların içeri alınmadığını belirtmektedir.

14-) Başvurucu Selma ÖZKAN, yakını olan Mağdur Mahpus Murat ÖZKAN’ın isteği ve talebi olmamasına rağmen Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, günde yarım saat su verildiğini, çıplak arama reddedilince işkence yapıldığını, şahsi eşyalarının mahpuslara verilmediğini, ailelerin gönderdiği semaver, buzdolabı ve kıyafetler mahpuslara verilmediğini, görüşçüler üzerinde büyük baskılar olduğunu, arama yapılırken kötü muamele yapıldığını ve iç çamaşırların içeri alınmadığını belirtmektedir.

GAZİANTEP L TİPİ CEZAEVİ İLE İLGİLİ ÖN BİLGİ

2016 yılı Aralık ayında açılması planlanan Gaziantep L tipi Cezaevi, 5 ay öncesinden açılarak 2016 Temmuz ayında açılmıştır. Çevre illerden getirilen yaklaşık 1000 hükümlü cezaevine yerleştirilmiştir. Gelen hükümlüler, adli suç işleyen hükümlüler ve siyasi mahpuslardan oluşmaktadır. Nakli gerçekleşen 14 mahpusun ailesi derneğimize ulaşarak yukarıda belirtilen durumlar ile ilgili başvuruda bulunmuşlardır.

Dernek olarak öncelikle savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş daha sonra savcı ve cezaevi müdürü ile görüşmek için randevu talebinde bulunulmuş ne yazık ki bu talebimiz geri çevrilmiştir.

 

DİYARBAKIR D TİPİ CEZAEVİ’NDEN GAZİANTEP L TİPİ CEZAEVİ’NE NAKLİ GERÇEKLEŞEN AZAD BALTAŞ İLE AV. AHMET HARTAVİ’NİN YAPTIĞI GÖRÜŞMENİN İÇERİĞİ

Hükümlü Azad Baltaş’ın ailesinin derneğimize yaptığı başvuruda cezaevindeki hak ihlalleri ile ilgili görüşmek üzere avukat talep etmiştir. Talep neticesinde 10 gün içerisinde Azad Baltaş ile birlikte söz konusu şahsın ziyaretine iki defa gidilmiş ve aşağıdaki şikâyetleri dillendirdiği görülmüştür:
Gaziantep L Tipi Cezaevi’ne iki grup halinde toplamda 93 hükümlü nakil ile gelmiştir. Başvurucu ilk grupta yer almış ve çıplak aramayı kabul etmediği için darp edilmiştir. Kendisi ile gelen toplam 21 mahkûmun 12 si ağır şekilde darp edilmiştir. 2 kişiye falaka uygulanmıştır. Çıplak aramaların sürekli ve sistematik olduğu kanaatindeyiz. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan bu uygulamaya bir an önce son verilmelidir.
Sosyal faaliyetler hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmektedir.
İnfaz koruma memurları konumlarının farkında olmayıp kendilerini komutan, bizleri ise erler olarak görmekteler. İletişimleri emir kipi üzerinden olup; azami disiplin uygulanmaya çalışılmaktadır. (Başvurucu “esir kampında yaşadığını” dile getirmiştir.)
Gün içinde tüm ihtiyaçların karşılanması için 14 kişinin kaldığı bir koğuşa 20’şer dakikadan toplamda 5 defa su verilmekte olup sıcak su verilmemektedir. Sadece 2 kova ve 2 leğene izin çıktığından, temizlik ihtiyaçları karşılanamamaktadır.
Masa ve sandalyeler ihtiyaçlara cevap vermediğinden yemekler yerde yenilmektedir.
Kalem ve kâğıt ihtiyaçları yeterince karşılanmamaktadır (uçlu kalemin verilip ucunun verilmemesi).
Hasta hükümlüler ile yeterince ilgilenilmemekte, ilaçlarına ulaşımı sağlanmamaktadır. Şu ana kadar yazılan hiçbir dilekçeye cevap verilmemiştir. Müdür ile görüşme talepleri karşılanmamıştır. Şu ana kadar hiçbir gazetenin ulaşımına izin verilmemiş olup her defasında gelecek haftaya şekilde geçiştirilmiştir.
Evvelce cezaevi kantininden alınmış radyolara el konulmuş olup hala iade edilmemiştir. Telefon görüş hakkı kullanımı sırasında karşı telefonun cevap vermemesi halinde en fazla 2 defa aramaya izin verildiğini; 2 defa aramanın sonunda karşı tarafın telefonu açmaması halinde telefon hakkının bittiğini bildirmektedirler.
Ziyarete gelen aileler fiziki ve sözlü tacize maruz kalmaktadırlar. Ailelerin çoğu uzak şehirlerden gelmekte olup görüş süresi sadece 40 dakikadır. Bu sürenin 1 saate çıkartılması bu sorunu çözecektir. Ayrıca, aynı anda sadece 5 kişi ile görüş izni verilmektedir. Bu sayının da arttırılması gerekmektedir.
Kuaför ihtiyacı bulunmaktadır. Adli mahpuslar tarafından tıraş edilmeleri önerilmiş olup bu öneri güvenlik gerekçesi ile ret olunmuştur.

CEZAEVİ MÜDÜRÜ İLE YAPILAN GÖRÜŞME

27.08.2016 tarihinde HDP Milletvekilleri Besime KONCA, Müslüm DOĞAN, HDP İl Eşbaşkanı Erkan ŞAHİN ve İHD Gaziantep yönetimi olarak Gaziantep L tipi Cezaevi’nin önünde yaşanan hak ihlalleri ile ilgili basın açıklaması yapılmıştır. Akabinde cezaevi müdüründen randevu talep edilmiştir. Yaklaşık bir saat bekledikten sonra heyet olarak cezaevi müdürü ile görüşme gerçekleşmiştir.

Yapılan görüşmede derneğimize yapılan başvuruları aktardık ve hükümlüler ile yapılan görüşmelerden edinilen şikâyetleri Cezaevi Müdürü’ne aktardık. Ne yazık ki Müdür Bey hiçbir iddiayı yalanlayamadı ve yapılan bu tür uygulamaların güvenlik gerekçesi ile yapıldığını söylemiştir. Özellikle ‘su sorununu’ dile getirdiğimizde “Gökten su yağdıracak kudretimiz yoktur. Olunca veriyorlar işte.” diyerek alaycı bir cevap vermiştir. İşkence iddialarına karşı ise suskun kalmış “Zaten gereken yerlere suç duyurunda bulunmuşsunuz, gereken yapılır.” demiştir. Heyet olarak kaygılarımızı ve endişelerimiz dile getirdikten sonra cezaevinden ayrıldık.

BAŞVURUCULLAR İLE İLGİLİ GÖZLEM

1: Derneğimize yakınları için başvuranların gergin ve stresli oldukları,

2: Yakınları için kaygı duydukları,

3: Hasta mahpus yakınlarının mahpusların hayatları için endişe duydukları gözlemlenmiştir.

4: Mahpus yakınlarının ziyarete gittiklerinde ciddi anlamda taciz edildiklerini beyan etmişlerdir.

GENEL GÖZLEM SONUCU

Cezaevi giriş çıkışlarda “çıplak arama” adı altındaki en ağır insanlık suçu olan cinsel şiddet rutin bir uygulama haline getirilmiştir. Yapılan başvurularda sürgün edilen mahpusların soyunması istendiği, bu insanlık dışı uygulamayı kabul etmeyen mahpusların zorla çırılçıplak soyulup ağır şekilde darp edilmek suretiyle fiziksel işkence uygulandıktan sonra uzun süre tek kişilik hücrelerde tutulduğu ve aileleriyle görüşmelerine engel olunduğu tespit edilmiştir. Sonrasında görüşme gerçekleştiren aileler, mahpusların vücutlarında morluk ve darp izleri şeklinde gözle görülür işkence bulguları olduğu tespitinde bulunmuşlardır.
Mahpusların şahsi eşyalarına el konulmuş, geri verilmesi talebi karşılığında kantinden satın almaları söylenmiştir. İç çamaşırları ellerinden alınan mahpuslara aileleri tarafından getirilen iç çamaşırlar teslim edilmediği gibi kantinde iç çamaşırı da bulunmamaktadır. Mahpuslar, yakınları tarafından getirilen televizyon ve elbiselerin verilmediğini, buzdolabının olmadığını, çarşaf ve battaniyelerinin olmadığını, radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarından mahrum bırakıldıklarını, içeride de kantinden iç çamaşırı temin edemediklerini, soyunmadıkları için hücrede tutulduklarını, sağlıklı görüş olmadığını, açık görüşlerde görüşçü ile mahpusun yan yana oturmasına izin verilirken Gaziantep L Tipi Cezaevi’nde buna engel olunduğunu ve birbirlerine dokunmalarına izin verilmediğini belirtmektedirler.
En önemli sorunların başında su ve yemek sıkıntısı gelmektedir. İçme suyu bulmakta ciddi zorluklar yaşayan mahpuslara günde sadece yarım saat içme suyu olarak kullanılamayacak bir suyun sağlandığı, temizlik ve banyo için yeterli su verilmediği, verilen suyunsa yağlı ve gazlı olduğu ve içme suyu ihtiyacının kantinden karşılanmasına izin verilmediği bilgisi tarafımıza ulaştırılmıştır. En temel ihtiyaç olan suyun kesilmesinin hiçbir açıklaması olamaz. İktidar, OHAL bahanesiyle cezaevlerinde insanlık suçu işlemektedir.
Nakil ve sürgün uygulamaları en ağır insan hakları ihlalleri olarak; özellikle seyahat etmesi sakıncalı bulunan hasta mahpuslar için ayrı bir işkenceye dönüşmekteyken Gaziantep L Tipi Cezaevi’nde özellikle ve ayrıca işkence yapıldığı, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen Ferhat ALKAY’ın sağ ayak bileğinde olan platinli bölgeye coplarla on gün boyunca vurulduğu, hasta mahpus İsmail TÜZÜN’ün kısmi felç, kalp hastalığı ve kanser hastası olan Şemsettin KARGILI’nın ağır şekilde darp edilerek işkence edilip tek kişilik, havalandırma olmayan hücrelere konulduğu bilgisi cezaevlerinde yaşanan vahşetin ulaştığı boyutu gözler önüne sermektedir.
80 darbesinin cezaevlerinde uygulanan işkenceleri katbekat aşarak rutin hale getirilen bu insanlık dışı muamele ve işkenceler ilan edilen OHAL kılıfıyla had safhaya ulaşmış, somut darbenin en net ifadesi olarak kendini cezaevlerinde göstermiştir.
Görüşçülerin arama adı altında cinsel tacize maruz kalmaları, gardiyanlar tarafından psikolojik baskıya tabi tutulmaları, gardiyanların ziyaretçilere sebepsiz yere bağırıp çağırmaları ve ‘’Burası Gaziantep, istediğimizi söyleriz!’’ şeklindeki ifadeleri cezaevlerinde uygulanan işkencenin cezaevi dışına taşarak somut ispatı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gaziantep L Tipi Cezaevi’ndeki onur kırıcı kötü muamele ve işkence kabul edilemez. Türkiye’deki tüm cezaevlerinde artık rutin hale getirilen bu insanlık dışı, onur kırıcı muamelelerin ve işkencelerin derhal durdurulması gerekir. Cezaevlerinde başta hasta mahpuslar olmak üzere kadınlara ve çocuklara yönelik uygulanan ağır insan hakları ihlallerinin derhal durdurulması gerekir. Cezaevlerinde yürütülen ağır insan hakları ihlallerinin ve işkencelerin takipçisi olacağız. İşkence bir insanlık suçudur, asla kabul edilemez.

HASAN ÖNDER SULU                                                                                                  AV. AHMET HARTAVİ

İHD Gaziantep Eski Şube Başkanı                                                                             İHD Gaziantep Şube Başkanı

 

 

 

Bir cevap yazın