İnsan Hakları Savunucularına Yönelik Yargısal Tacize Son Verin!

“Anayasal bir hakkın kullanımı suç değildir!”

“Cumartesi Anneleri’ne yönelik yargısal tacize son verin!”

Bu ülkenin insan hakları açısından büyük utancı, adeta karadeliği olan gözaltında zorla kaybetmelere karşı İstanbul Galatasaray Meydanı’nda 699 hafta boyunca barışçıl buluşma gerçekleştiren Cumartesi Anneleri’nin 700. Hafta buluşması, maalesef keyfi bir biçimde “suç” sayılarak yasaklanmış ve aralarında kayıp yakınları, İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri ve üyelerinin de olduğu 46 kişi ağır polis şiddetiyle gözaltına alınmıştı. Bununla da yetinilmeyerek insan hakları savunucuları hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten ceza davası açılmıştı.

Cumartesi Anneleri’nin barışçıl toplanma özgürlüğünü hedef alan bu yargılama anayasal bir hakkın “suç” haline getirilmesi ve insan hakları savunucularını yargısal tacizle baskı altına alma girişimidir. İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden bu davanın dördüncü duruşması 23 Mart 2022 Çarşamba Günü, saat 13.30’da İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görülecektir. İnsan hakları, barış ve demokrasiden yana duyarlı herkesi hem duruşmayı izlemeye hem de duruşma öncesinde Çağlayan Adliyesi önünde saat 12.30 da yapılacak basın açıklamasına katılarak “Anayasal bir hakkın kullanımı suç değildir!” demeye davet ediyoruz.

“İnsan Hakları Savunucusu Fırat Akdeniz’e yönelik sürmekte olan yargısal tacize son verin!”  

İHD Diyarbakır Şubesi Gözaltında Kayıplar ve Faili Meçhul Siyasi Cinayetler Komisyonu ve Eğitim-Sen üyesi Fırat Akdeniz hakkında, 1 Eylül Dünya Barış Günü ve Kürt Dil Bayramı etkinlikleri ile, kadına yönelik şiddet, avukatların keyfi gözaltına alınması, mahpusların açlık grevleri ve HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması, HDP’li belediyelere kayyum atanması gibi insan hakları ihlallerine karşı yapılan barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü eylemlerine katıldığı için örgüt üyeliği gerekçesiyle dava açılmıştır.

Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden bu davanın da dördüncü duruşması 23 Mart 2022 Çarşamba Günü saat 10.15 de görülecektir. İddia makamının mahkumiyet hükmü verilmesi yönünde mütalaası nedeniyle mahkemenin karara çıkması beklenmektedir. İnsan hakları, barış ve demokrasiden yana duyarlı herkesi duruşmayı izlemeye ve Fırat Akdeniz’e destek olmaya çağırıyoruz.

“Hak Savunucuları Av. Selçuk Kozağaçlı, Av. Barkın Timtik ve Av. Oya Aslan’a Özgürlük!”

Kabul edilmez suçlamalar, son anda ortaya çıkarılan gizli tanıklar ve örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle hüküm giyen istihbaratçı polislerin hazırladığı deliller ile sürdürülmekte olan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı, Av Barkın Timtik ve Av. Oya Aslan’ın tutuklu olduğu 22 sanıklı bu dava da hak savunuculuğunu suçlulaştırmaya ve baskı altına alınmaya yöneliktir. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden bu davanın duruşması 23 Mart 2022 Çarşamba Günü saat 10.30 da Silivri Kapalı Cezaevi yerleşkesinde görülecektir. İnsan hakları, barış ve demokrasiden yana duyarlı herkesi bu duruşmayı izlemeye ve ÇHD’li avukatlara destek olmaya çağırıyoruz.

Türkiye’nin altına imza attığı sözleşme ve belgeler ile bir parçası haline geldiği evrensel insan hakları hukuku, insan hakları savunucularının korunmasını demokratik bir toplumun olmazsa olmaz esaslarından biri olarak kabul eder. Bu belgelerden biri olan Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ne göre taraf devletler, bildirgede amaçlanan hakların meşru kullanımı çerçevesinde insan hakları savunucularını şiddet, tehdit, misilleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrımcılık, baskı veya diğer keyfi hareketlere karşı korumakla, tüm bu sıralananları suç olarak kabul etmek ve işlem yapmakla yükümlüdürler.

Oysa Türkiye’de durum bunun tam tersidir. İnsan hakları savunucuları başta yargısal düzey olmak üzere her düzeyde ağır taciz ve baskılara maruz kalmaktadırlar. Nitekim, sadece yukarıda sıralanan davalar bile, başta terörle mücadele yasası olmak üzere, mevcut mevzuatın insan hakları savunucularını yıllardır bastırmak ve susturmak için nasıl araçsallaştırıldığının somut bir göstergesidir. Bu durum aynı zamanda insan hakları savunucularının barışçıl savunuculuk faaliyetlerini sürdürebilmelerinin olmazsa olmaz unsuru olan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin nasıl kullanılamaz hale getirildiğini de ortaya koymaktadır.

İnsan hakları örgütleri olarak, hak savunucularına yönelik sürmekte olan bu baskı ve tacizleri en güçlü şekilde kınıyoruz.

Siyasal iktidarı da, yargısal taciz ve her türlü taciz uygulamalarına derhal ve koşulsuz son vermeye çağırıyoruz.

Saygılarımızla

İnsan Hakları Derneği – Türkiye İnsan Hakları Vakfı