YUSUF YAŞAR İSİMLİ YURTTAŞIMIZIN İNFAZ EDİLMESİ İDDİALARINI ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU

HAKKARİ İLİNDE ‘YUSUF YAŞAR’ İSİMLİ YURTTAŞIMIZIN İNFAZ EDİLMESİ İDDİALARINI

ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ MAZLUM-DER VAN ŞUBESİ
OLAY
Maktulün kardeşi Kamil Yaşar (1965 doğ.) tarafından İHD Hakkâri Şubemize yazılı, MAZLUM-DER Van Şubesine telefonla yapılan başvurularda; 12.08.2005 tarihinde Hakkari İli Bınav deresinde (Çemi Bênav) mıntıkasında Yusuf Yaşar (1962) adlı yurttaşın öldürülmesi olayının yapılan yazılı resmi açıklama ve bazı basın organlarına yansıyan biçimiyle olmadığı iddia edilerek yaşanan yaşam hakkı ihlalinin araştırılması hususunda yardım talebinde bulunulmuştur.

HEYET OLUŞUMU
Yusuf Yaşar adlı yurttaşın öldürülme olayını, olay yerine giderek yerinde incelemek, maktul yakını, varsa görgü tanıkları ve resmi kurum yetkilileri ile görüşmek, ulaşılan bilgilerin rapor haline getirilerek kamuoyu ve ilgili-yetkili makamların bilgisine sunmak, ulusal-uluslararası hukukta güvence altına alınan haklarda ihlaller varsa tespit etmek ve faillerinin açığa çıkartılması ile temel hak ve özgürlüklerin korunmasına katkı amaçlarıyla, bir insan hakları heyeti oluşturma gereği ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle; İnsan Hakları Derneği GYK Üyesi ve Mardin Şb. Bşk. Av.Hüseyin CANGİR, İHD Van Şube Başkanı Av. Zeki YÜKSEL, İHD Hakkari Şb. Bşk. Necibe GÜNEŞ, İHD Mardin Şb. Sekreteri Av.Erdal KUZU, Mazlum-Der Van Şubesi Başkan Yardımcısı Abidin ENGİN ile Mazlum-Der Van Şubesi Başkan Yardımcısı Mecit EMEN’den oluşan bir insan hakları heyeti oluşturuldu. Heyet, 21 ve 22 Ağustos 2005 tarihlerinde Hakkari İline giderek araştırma ve incelemelerde bulunmuştur.

HEYET GİRİŞİMLERİ
İnsan Hakları Derneği, heyet araştırma ve incelemelerine başlamadan evvel, İçişleri Bakanlığının 2004/139 sayılı genelgesi de hatırlatılarak, heyetin çalışmalarına yardımcı olunması talebiyle, Hakkâri Valiliği, C. Başsavcılığına randevu istemli mektupla yazılı başvuruda bulunmuştur.

OLAY YERİ İNCELEMESİ
Heyetimiz, 22 Ağustos 2005 tarihinde güvenlik nedeni ile olay yerine gidememiş, ancak olay yerine sapan yol ayrımına kadar gidebilmiştir. Olay yeri ile Hakkari İl Merkezi arasında biri Hakkari İl Merkezi çıkışında olmak üzere üç arama noktasının olduğunu, arama noktalarında sıkı güvenlik önlemlerinin alındığını, her aracın ve şahsın kayıt altına alındığı heyetimiz tarafından tespit edilmiştir.

RESMİ MAKAMLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER

1.Hakkâri Vali Yardımcısı Sıtkı ZEHİN İle Yapılan Görüşme:
Heyetimiz, 22 Ağustos 2005 tarihinde saat 11:00 da Hakkâri Vali Yardımcısı Sıtkı ZEHİN ile makamında bir görüşme gerçekleştirmiştir. Vali Yardımcısı Sıtkı ZEHİN heyetimize verdiği sözlü beyanlar şöyledir:
‘Bize konu ile ilgili herhangi bir yazınız ulaşmadı. İl valisi olmadığından dolayı konu hakkında bir şey söylemem mümkün değil. Zaten olay ile ilgili basın açıklamamız vardır. Öldürülen kişi ile ilgili bize herhangi bir şikâyet yapılmadı. Dolayısı ile idari bir soruşturmamız mevcut değil. Konu adli bir vakadır. Adliyeye intikal etmiştir.’

2.Hakkâri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fahri TUĞRA İle Yapılan Görüşme:
Heyetimiz, 22 Ağustos 2005 tarihinde saat 11:30 da Hakkâri Cumhuriyet Başsavcı vekili Fahri TUĞRA ile makamında bir görüşme gerçekleştirmiştir. Başsavcı vekili Fahri TUĞRA heyetimize verdiği sözlü beyanlar şöyledir:

‘Bize konu ile ilgili herhangi bir faksınız ulaşmadı, yazınız ulaşmış olsaydı. Görüşme talebiniz ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir görüş bildirirdik. Bu neden ile sizi sadece misafir olarak kabul edip çay ikram edebilirim. Kaldı ki başsavcımız yıllık izinde olduğundan dolayı konu ile ilgili sizi bilgi vermem mümkün değil. Olay yeri savcısı benim. Olay yerine gitme talebinizi ise askeri birimlere iletmeniz gerekir.’ Dedi.

DİĞER KURUMLAR VE KİŞİLER İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

1-Hakkâri Belediye Başkanı Metin TEKÇE ile yapılan görüşme:
Heyetimiz, 22 Ağustos 2005 tarihinde saat 12:00 da Hakkâri Belediye Başkanı Metin TEKÇE ile makamında bir görüşme gerçekleştirmiştir. Belediye Başkanı Metin TEKÇE heyetimize verdiği sözlü beyanlar şöyledir:
‘Son dönemde Hakkâri’de halkı tedirgin eden gelişmelerin olduğu gerçektir. Yusuf Yaşar’a ilişkin olarak; sivil, haktan bir insan olduğu, olayın olduğu gün akşam saatlerinde Hakkâri de olduğu herkes tarafından biliniyor. Kaldı ki 15-20 gündür olay yeri ile herhangi bir ilgisi olmayan köyünde ot biçmekteydi. Öldürülmeden 3 gün evvel Hakkâri’ye gelmişti. Hakkâri de 2 askerin ölümü ile sonuçlanan patlamadan sonra ciddi şekilde halka yönelik baskılar arttı. Özellikle kar maskeli insanların gece saatlerinde ev baskınları yoğunluk kazandı. Özellikle askerlerin ölümünden sonra resmi yetkililer askerler için kanları yerde kalmayacak şeklinde açıklamaları olmuş. Yusuf YAŞAR’ın öldürülmesi, kanımca bu patlama ile bir ilgisi bulunmaktadır. Yoksa Yusuf YAŞAR’ın örgüt üyeliği ile bir ilgisi yoktur. Hakkâri’de meydana gelen olaylar ve artan baskılar ile ilgili İlde bulunan 42 sivil toplum örgütü ile bir toplantı yaptık. Bu toplantı sonucu yazılı bir metin hazırladık. İlgili yerlere göndereceğiz. Yusuf YAŞAR’ın ölümü ile ilgili görüşlerimiz bu metinde belirttik. Kaldı ki olayın olduğu yer büyük operasyonlar dışında askeri birimler tarafından kullanılan bir yol değil, buna özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

2-Hüseyin ÜMİT (Aile Avukatı) ile yapılan görüşme:
Heyetimiz, 22 Ağustos 2005 tarihinde saat 12:30 da YAŞAR ailesinin Avukatı Hüseyin ÜMİT ile ofisinde bir görüşme gerçekleştirmiştir. Av.Hüseyin ÜMİT heyetimize verdiği sözlü beyanlar şöyledir:
‘Şu an itibari ile size ulaşan bilgiler ne ise bizde de o bilgiler mevcut. Öldürülen şahsı önceden tanıyorum. Valilik tarafından kamuoyuna yanlış bilgi verildi. Bu da halk tarafından tepki gördü. Ortada da bir cinayetin olduğu kesin. Olayın kapanmasını önlemek istiyoruz. Bu amaç ile meclis insan hakları komisyonuna başvuru yaptık. Otopsi raporunda ciddi bulgular var. Orta da çatışmanın olmadığı kesin. Olay dosyasına henüz ulaşmadık. Bizde delil elde etmeye çalışıyoruz.

3-Ahmet EDİZ (SES Şube Başkanı) ile yapılan görüşme:
‘Ben de olay ile ilgili doğrudan bir bilgi mevcut değil. Ölen şahıs sekreterimizin akrabalarıdır. Hakkâri’de iki askerin ölümü ile sonuçlanan patlamadan sonra Hakkâri’de bu olayın meydana gelmesi halkta ciddi bir tedirginlik yarattı. Ölen şahıs üzerinde sivil giysiler mevcuttur. Zaten öldürülmeden evvel bu şahsı sokakta görmüşler. Hakkâri’de ki patlamadan sonra kar maskeli insanlar tarafından evlere baskınlar yapıldı. Gece saatlerinde halkı rahatsız edecek şekilde yüksek sesle müzik çalınmaktadır. Tahminimce Yusuf YAŞAR’ın öldürülmesi iki güvenlik görevlisinin öldürülmesine bir misillemedir. 20 gündür köyde ot biçen ve evlilik hazırlığı yapan bir insan sebepsiz yere öldürülmüştür. Depin polis noktasında ve yol üzerinde zaten sürekli arama yapılıyor.'

4-Arif KOPARAN (ESNAF VE SANATKÂRLAR ODALAR BİRLİĞİ BAŞKANI) ile yapılan görüşme:
‘Ben olay yaşandığı vakit burada değildim. Basında çıkan haberlerde örgüt üyesi olarak yansıtılmıştır. Tanıdığımız bir insandır. Örgüt ile hiçbir ilgisi yoktu. Zaten nişanlanmıştı ve yakında evlenecekti. Kendi işi ile ilgilenen bir insandı. Tanırdım, samimiyetimizde vardı. Yaşanan olay yargısız infaz olarak tahmin ediyorum. 1990’lı yıllarda Yüksekova’da yaşanan infazların bir benzeridir. Bu infaz ile beraber Hakkâri halkında tedirginlik oluştu. Özellikle Hakkâri’de meydana gelen patlamadan sonra yapılan uygulamaları OHAL’i aratmıyor.’

GÖRGÜ TANIKLARI İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

1. İsminin bizde saklı kalmasını isteyen bir görgü tanığı:
Tanık, yaptığımız görüşmede heyetimize özetle şu bilgileri aktarmıştır: ‘12.08.2005 tarihinde saat 22:30 kuzu kırpmaya gidiyordum. Hakkâri Beytüşşebap yolunda seyir halindeyken ve Hakkari’ye 40-45 kilometre mesafedeyken yol boyunca herhangi bir kontrol noktasına rastlamadık. Olay yerinde yolun sol tarafından bir karış derinliğinde yaklaşık iki karış eninde bir çukurun kazılmış olduğu, çukurun yanında bir soba küreği, kazma vardı. Daha dikkatli baktığımızda çukurun yanında yan yatar vaziyette bir ceset gördük. Cesedin üzerinde sivil elbise vardı,, yaklaştığımızda etrafta hafif bir toz bulutu vardı. Şahsın kurşun yaralaması sonucu öldüğü ve 5 cm lik bir kan akıntısı gördük. Olay yerindeki toz bulutu ve ayak izlerinden bir boğuşmanın olduğu kanaati bizde oluştu. Benimle birlikte kuzu kırpamaya eşim ve çocuklarım da gelmişti. Ayrıca 2 arabaya binmiş köylüler olduğundan dolayı can güvenliğimiz ve tedirginlik duyduğumuzda tekrar yola devam ettik. 1 km mesafeden sonra orda bulunan koruculara haber verdik. GKK nöbet bölgelerinde olay meydana geldiğinde ölen kişinin korucu olabilme ihtimaline binaen olayı onlara anlatıp, arkadaşlarının öldürüldüğünü söylediğimizde, korucularda arkadaşlarının olmayacağını söylediler. Aksi istikametten bize doğru gelen Isuzu marka kamyonu durdurarak durumu anlattık. Korucularda Isuzu arabaya binerek bizlerle birlikte olay mahalline yani Çêmı Bınav(bênav deresi) mıntıkasına geldi. Olay mahalline gittiğimizde etrafta kimse yoktu. Araba ışığında cenazeye baktığımızda ölen kişiyi tanıyamadık. Ölen kişinin yanı başında şu malzemeleri gördük; mavi boyalı soba küreği, 1 adet kazma, poşetler içerisinde patlamamış mayın, toplanmış halde kablo ve piknik tüpü vardı. Bahsettiğim malzemeler hepsi yeniydi poşetlerde daha önceden hiç kullanılmamıştı. Cesedi ilk gördüğümde 5 cm ölen akan kan durumu bu sefer 20-25 cm uzunluğunda akan kan birikintisi dönüşmüştü. Ondan sonra olay yerinde ayrıldık orda bulunan şahıslardan hiçbiri cesede dokunmadılar. Cenazeye baktığımda belden yukarısı özelikle kafa bölgesine sıkılmış sayısız kurşun yarası vardı. Hatta yüz kısmının sağ tarafında sıyırmış kurşun izi vardı. Sırt kısmında kurşun giriş deliklerinden dolayı üzerindeki gömlek elek gibi delinmişti. Isuzu marka araç Hakkâri Merkeze doğru yol almaya başladı. Biz ise Beytüşebab’a doğru hareket ettik. 2-3 gün sonra Isuzu arabada bulunan şahıslardan biri bana anlatımında; ‘ o gece cenazenin bulunduğu yerden 150 metre mesafede arabayla virajı dönerken, askeri elbise giyen, maskeli 4-5 kişi arabayı durdurarak arabanın farlarını kapatmamızı söylediler, arabaya baktıktan sonra tekrar yola devam etmemizi istediler.’

2-Tanık Abdülhaluk BOR (1974) ile yapılan görüşme:
‘12.08.2005 tarihinde saat 18:40’ta Hakkari il Merkezinde Ziraat Bankasının eski binasının yanında 10-15 dakika ayak üstü görüştük. Konuşmamızda yakın zamanda düğünü olacağını ekonomik sorunlarının olduğu konusunda sohbet ettik. Üzerinde koyu kahverengi kolsuz bir gömlek altında siyah bir kod pantolon vardı. Nişanlıydı yakında düğünü olacağından dolayı çeşitli işlerde çalışıyordu. Birkaç gün önce il merkezine gelmişti. Olay günü yani 12.08.2005 tarihinde öğle saatlerinde de görüşmüştük. Van-Tur seyahat firmasının yanındaki kahvehane de bir yarım saat kadar oturmuştuk. Kendisi orada iki saate yakın kadar oturmuştu. Akşama doğru Yusuf ile görüşürken yanımızda Fikret Baş’ta vardı. Benim o gün işim olduğundan dolayı saati net olarak hatırlıyorum. Yusuf bana düğününü yapabileceği Kültür Merkezinin müdürünü sordu. Yusuf’un öldürülmesinden bir gün sonra yani 13.08.2005 tarihinde Hakkâri İl Merkezinde ki bombalama eyleminden dolayı beni, Kenan Zeydan, Emin Aslan, Burhan Ölmez ile beraber gözaltına alındık. Ben gözaltında iken polisler bana Yusuf Yaşarı tanıyıp tanımadığımı sordular bende kendilerine Yusuf’un aile dostumuz olduğunu hatta onunla olay günü onunla görüştüğümü söyledim.’ dedi.

3-İsminin açıklanmasını istemeyen bir tanık (35 Yaşında ) beyanında;
‘13.08.2005 günü saat 12:00-13:00 arasında polislerle bir diyalogum oldu. Konuşmamız sırasında Yusuf’un yanlış bir şey yaptığını söyledi. Bana yanlışın ne olduğunu söylemedi. Polislerin tavrı Yusuf’u öldürdükleri kanaatini oluşturdu. Yusuf’un yaraları belden yukarı, kafatası ve ensesine sıkılmıştı. Ben Yusuf’u 12:08:2005 tarihinde saat 14:00-15:00 sıralarında çarşı merkezinde gördüm. Mahalle muhtarı olan dayısı ile beraberdi.’

HEYET ÜYELERİNİN MAKTUL YAKINLARIYLA YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
Heyetimiz, maktulün yakınlarıyla taziye evinin bulunduğu Hakkari merkezinde 21 Ağustos günü saat 12:00-15:00 arasında görüşme gerçekleştirmiştir.

1.Maktulün eniştesi Şehmus ORMAN (1965 doğumlu, evli, okur-yazar):
Heyete şu bilgileri vermiştir:’13.08.2005 tarihinde saat 11:00-12:00 civarlarında, sivil giyimli bize polis olduğunu söyleyen şahıslar evime gelerek: Günaydın, Kamil veya Yusuf YAŞAR nerdeler bende çarşıda olabileceklerini söyledim. Daha sonra bizimle bir kişi hastaneye kadar gelsin dediler. Ben ile kaynım Cumhur Yaşar ile birlikte polisler eşliğinde hastaneye gittik. Hastaneye vardığımızda bizi morga götürdüler. Bize gösterilen cesedin kaynım olan Yusuf YAŞAR ait olduğunu söyleyerek teşhis ettik. Zaten Yusuf kimliğini (Nüfus Cüzdanı) üzerinde taşıdığında kimliği de cesedinin göğüs kısmının üzerindeydi. Otopsiye geçilmeden ifademi aldılar. İfademde; Yusuf’un 23 gündür köyde düğün masraflarını karşılamak için ot biçmeye gittiğini ve 10.08.2005 tarihinde eve döndüğünü 12.08.2005 tarihinde itibaren kayıp olduğu sürekli cep telefonunu aramamıza rağmen ulaşamadığımızı 13.08.2005 tarihinde ise teşhis için bize hastaneye getirdiklerini söyledim. Hastane personeli bize cenazenin saat 11:00 de hastaneye getirildiğini söylediler. Saat 12:00 de bizi hastaneye teşhis için getirmişlerdi. Daha sonra otopsi işlemine geçildi. Otopsiden sonra 14:45’te cenazeyi yıkadık. Yıkama esnasında vücudun her tarafında kurşun yarası vardı.’ Dedi.

Maktulün kız kardeşi Hüsna YAŞAR (1977 doğumlu):
Heyet üyelerine şu açıklamaları yapmıştır: ‘Yusuf köydeydi. Köyde ot biçmeye gitmişti ve 10.08.2005 tasrihinde eve döndü. Akşam üzeriydi düğün ile ilgili konuştuk. Ben Yusuf eve gelmeden önce Yusuf’un nişanlısı ile konuşmuştum. Nişanlısının düğün için istediklerini Yusuf’a aktardım. Yusuf zaten Parasal problemleri bir an önce halledip, 2 hafta içinde düğünü yapacağım dedi. 11.08.2005 tarihinde saat 9:00-10:00 civarlarında çarşıya gitti. Akşam saatlerinde sat 19:00 civarlarında eve geldi. Yusuf ile diyalogumuz çok iyiydi. Son dönemlerde hep düğün ile ilgili konuşuyorduk. O akşam ailecek geç saatlere kadar oturduk ve düğün ile ilgili muhabbet ettik. 12.08.2005 tarihinde sabah evden çıktı anneme Hüsna hazırlansın biz çarşıya çıkıp düğün hazırlıklarını yapacağız. O gün Yusuf’u bekledim akşam saatlerine kadar eve gelmedi Yusuf geciktiğinde mutlaka bize haber verirdi. Akşam eve gelmeyince dayıma sorduk Yusuf’un çarşıda olduğunu söyledi. Yusuf düğün hazırlıklarını yaptığından dolayı geciktiğini düşündük saat 23:30 civarlarında cep telefonunu aradım. Telefon çaldığında kimse Yusuf cevap vermedi. Sonra tekrar aradığımda telefon kapalıydı ve defalarca aramama rağmen ulaşamadım. Bende herhalde Van’a nişanlısını görmek için gittiğini düşündüm. 13.08.2005 tarihinde saat 11: 00 sularında polisler eve gelerek kardeşim Cumhur’u alarak hastaneye gittiler.’ Dedi

3. Maktulün Dayısı İsa SAKLI ( 1960)
Heyet üyelerine şu açıklamaları yapmıştır: ‘Yusuf 6-7 aydır nişanlıydı ve kendi halinde bir insandı. Ekonomik olarak durumları yetersiz olduğundan müteahhit İsmet Kahramanın yanında okul inşaatında çalışıyordu. 1 ay önce Çaltıkuru köyünde ot biçmeye gitmişti. 10 Ağustos 2005 te Hakkâri’ye geldi. 12.08.2005 saat 19.30 civarlarında Ramazan Koç ve Yusuf ile birlikte çarşı merkezde Atatürk heykelinin bulunduğu mevkideki çay bahçesinde görüştük. Yusuf’a bizim şebeke suyumuz patlamış gelip onarmasını istedim. Evlerimiz yan yana olduğundan bana sen eve git ben gelecem dedi. Yusuf’u biraz sıkıntılı gördüm, kendisine hayırdır dediğimde saat 14:00’den beri 2 tane polisin kendisini takip ettiğini bu sebeple rahatsız olduğunu söylüyordu. Ben eğer polisleri tanıyorsan gidip onlarla konuşalım ve problem nedir diye soralım dediğimde Yusuf birinin bıyıklı diğerinin de bıyıksız olduğunu söyledi. Ancak suç konusu olacak bir şey yapmadığını ve kendisinden de emin olduğunda konuşmaya gerek olmadığını söyledi. Daha sonra Yusuf’tan ayrılarak eve geldim.’ Dedi.

4. Maktulün Nişanlısı Sabriye İNCİ ( 22 Yaşında)
Heyetimiz Maktul Yusuf YAŞAR’ın nişanlısını Van’da oturması sebebiyle Van’a gelerek Sabriye İnci ile görüşme gerçekleştirmiştir. Heyetimize şu beyanlarda bulunmuştur:’6-7 ay önce biz Yusuf ile nişanlandık. Olay meydana gelmeseydi. Biz 1-2 hafta içinde düğün yapacaktık. Sürekli telefonda konuşuyorduk. 11.08.2005 tarihinde Yusuf ile telefonda konuştuğumda kaygılı olduğunu ve polis tarafından takip edildiğini söyledi. Bende kendisine bir sıkıntı varsa gidip polis ile konuşmasını veya Van’a gelmesini söyledim. Oda bana kendisini niçin takip ettikleri bilmediğini ve herhangi bir suç olabilecek davranışının olmadığını bu sebeplerden sorun çıkmayacağını söyleyerek konuyu kapattı. Daha sonra düğün ile ilgili konuştuk. 12.08.2005 tarihinde saat 19:30 da Yusuf beni aradı ve annesi ile birlikte bizim aileyle konuşacağını ve düğün tarihini belirleyeceğini söyledi. (benim ailem yaz aylarında koyunlar için Hakkâri Cevizli köyüne gitmişlerdi. Yusuf’un ailesi Cevizli köyüne gidip ailemle görüşeceklerdi.) Yusuf konuşmasının devamında bana yolda olduğunu ve çarşıdan eve doğru gittiğini söyledi. Biz konuştuğumuz esnada ilginç sesler gelmeye başladı, bu sesler su veya araba sesine benziyordu. Bu ilginç seslerin ardından telefon kapandı. Ben tekrar onu aradım ve telefon açıldı, aynı sesleri duydum ama kimse konuşmadı ve telefon kapandı. Sonra beni farklı bir numaradan aradılar. Konuşmayıp sesimi dinleyip telefonu kapattılar. Ben bu numarayı aradım önce bir erkek sesi vardı sonra kadın sesi geldi. Ve az önce duyduğum ilginç sesler de vardı. Ben bu numarayı kaydettim. Araştırılması hususunda numarayı C. Savcılığına bildireceğim. Nişanlılık süresi boyunca Yusuf benimle hiçbir şekilde siyasi olaylarla ilgili konuşmadı. Zaten Yusuf o tür olaylarla ilgilenmiyordu. Ben nişanlımın öldürülmesinden dolayı mağdur oldum davacı olacağım. Ayrıca Mazlum-Der ve İHD’nin bu işi aydınlığa kavuşturması için olayı takip etmelerini istiyorum.’ Dedi.

5-Cumhur YAŞAR (23 yaşında )Yusuf’un kardeşi
Heyet üyelerine şu açıklamaları yapmıştır: ‘Ağabeyimi 11.08.2005 tarihinde gördüm. Evde beraber kaldık.12.08.2005 tarihinde erkenden evden çıkıp işe gittim. Saat akşam 7 civarında eve geldim. abim eve gelmeyince kendisini defalarca aradık. Fakat kendisine ulaşamadık. Eve gelir diye bizde fazla meraklanmadık. 13.08.2005 tarihinde polisler evimize geldi. Yusuf Yaşar’ın evinin bu olup olmadığını sordular. Onlar ile birlikte hastaneye gittim.’

6-Ali YAŞAR(47 yaş.)Yusuf YAŞAR’ın abisi
Heyet üyelerine şu açıklamaları yapmıştır: ‘Kardeşim resmi makamların iddia ettiği gibi örgüt üyesi değildir. Çaltıkuru köyün (Sewene) de ot biçiyordu. Yaklaşık olarak 23 gün çalıştı. Olay gününden 3 gün evvel Hakkâri İl Merkezine gelmişti. Polis veya jandarma tarafından aranılmıyordu. Fakat duyduğum kadarı ile polisler tarafından takip ediliyordu. Kardeşimin ölümünden Küçük kardeşimin polisler tarafından devlet hastanesine götürülmesi ile öğrendik.’

7-Kamil YAŞAR(1965) Yusuf Yaşarın Kardeşi
‘Abim Yusuf’u en son 12.08.2005 tarihinde saat 14:30 sıralarında çarşı merkezinde Van-Tur otobüs firmasının yanında bulunan kahvede görüştük. Abim nişanlıydı fakat ekonomik durumuz iyi olmadığından dolayı kendisini evlendiremedik. Abimle evlilik konusunu konuştuk. Tahminen ağabeyimle bir saat kadar konuştuk. Bu ay içinde düğününü yapacaktık. Kendisi bana Van’a gideceğini orda kendisine bir oda takımı alacağını orda ucuz olduğunu söyledi. Abim 30 gün kadar İsmet Kahraman isimli şahısın yanında Akbulut köyünde inşaatta çalışmıştı. İnşaat işini bitirdikten sonra ot biçme mevsiminde Çatlı kuru köyünde çalıştı. Çatlı köyünden döndükten sonra evde üç gün kaldı. Tekrar İsmet Kahraman ile beraber yarım kalan inşaat işi için çalışmaya gidecekti. Fakat askerler tarafından alınıp öldürüldü. Abim Yusuf, Atlı iş merkezi ile Öğretmen lokali arasında ismini bilmediğim lokantada yemek yiyen Hüsnü Şahin tarafından en son saat akşam 20:00’de görülmüştür. Hüsnü Şahin isimli şahıs ağabeyimi yemeğe davet etmiş abim kendisine eve gitmesi gerektiğini söylemiş. abim ile en son görüşenlerden biriside. A. Haluk Bor’dur. Beraber kahvede oturmuşlar. Ağabeyimi en son görenler Faik , Sıtkı, Bilal, Zeki KAYA dır. Bu şahıslar ağabeyimi 18:00-20:00 saatleri arasında görmüşlerdir.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER

Heyetimiz;
1-Olay yerinin Hakkari İl Merkezin yaklaşık olarak 45-50 km mesafede olduğunu, yolun köye sapan tarafının stabilize yol olduğunu, araç ile yaklaşık olarak 1 saat gibi bir zaman diliminde olay yerine ulaşılabileceğini,

2-Hakkâri İl Merkezinden köy yolu ayrımına kadar 3 noktada, biri emniyet birimlerine ait olmak üzere kontrol noktaları olduğunu. Bu kontrol noktalarında araçların plakalarının, ruhsatlarının, aracı kullananın ve araçta bulunanların kimlik bilgilerinin kayıt altına alındığını, ayrıca araç içi aramanın yapıldığını,

3-Olayın kolluk kuvvetleri tutanaklarına göre saat 22:00 civarlarında meydana geldiğini,

4-Maktulün herkes tarafından tanınan bir şahıs olduğunu, olay günü saat 19:30 dolaylarına kadar çok sayıda kişi tarafından Hakkâri İl Merkezinde görüldüğünü,

5-Maktul ve ailesinin ekonomik durumunun iyi olmadığını, maktulün özel bir araca sahip olmadığını,

6-Olay yerine yakın olan Kavaklı köyüne ticari araçların en son saat 16:00’da gittiğini,

7-Maktulün evlenme hazırlıkları içinde bulunduğunu,

8-Yusuf Yaşar’ın öldürülmesi olayından sonra, Hakkari İlinde yaşayan halkta tedirginliğin arttığını,

9-Olay yerin yakın köyde ikamet eden GKK, çatışmadan haberlerinin olmadığını,

10-Tanık beyanlarına göre, maktulün yanında bulunduğu iddia edilen patlayıcı madde ve diğer malzemelerin olay yerinde bırakıldığını,

11-Maktulün ateşli silah taşıdığı ve kullandığına dair hiçbir belge ve beyana rastlanmadığını,

12-Maktulün öldürüldükten hemen sonra ilk gören tanıklar tarafından ifade edildiği biçimiyle; sivil giysili olduğu ve ayağında lastik tabanlı topuklu bir ayakkabının bulunduğunu,

13-Maktule ait elbiselerin ve diğer eşyaların kriminal inceleme yapılmadan aileye teslim edildiğini tespit etmiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR
1-Maktulün elbiseleri üzerindeki atış artıklarında atış mesafesinin tespit edilme ihtimali mevcut iken, hazırlık soruşturmasının yürüten Savcılık makamının elbiseleri incelemek üzere Adli Tıp Kurumuna göndermesi gerekirken, maktulün elbiselerini niçin ailesine teslim etmiştir?

2-Görgü tanıkları, STK yöneticileri ve heyetimizle görüşen insanların Hakkari İl Merkezinde meydana gelen bombalı saldırıdan sonra ve Yusuf Yaşar’ın öldürülmesi olayından önce, kolluğun gecenin geç saatlerinde ev aramalarında maske takmaları, kapıyı kırarak evlere girmeleri ve evin sakinlerine yönelik hakaretlerde bulunulmasını resmi makamlar nasıl bir açıklama getirmektedir, buna yönelik herhangi bir idari-adli soruşturma açılmış mıdır?

3-Olay mahallinin korucuların nöbet alanı olması, olaydan kısa bir süre sonra olay mahaline giden görgü tanıkların anlatımlarına göre korucuların silah sesini duymamaları, valilik makamının basın açıklamasında bahsettiği çatışma veya operasyondan bihaber olmaları, yol boyunca ve olay mahalinde kolluğa rastlanılmamış olması hayatın olağan akışı ile uyarlı mı?

4-Resmi açıklamada, Yusuf Yaşar’ın, 12.08.2005 tarihinde saat 22:00 civarlarında Operasyon veya çatışma sonucu öldürüldüğü iddia edilmektedir. Olaydan kısa bir süre sonra görgü tanıklarının olay mahaline gitmesine rağmen etrafta hiçbir güvenlik gücünün bulunmaması, cenazenin 13.08.2005 tarihinde saat 11:00 da hastaneye getirilmesi nasıl açıklanmaktadır?

5-Maktul Yusuf Yaşar’ın olayın olduğu 12.08.2005 tarihinde saat 19:30-20:00 sularında Hakkari Merkezde görüldüğü, Olay mahalli ile Hakkari İl Merkezi arasının araba ile yaklaşık 1 saat mesafede olduğu, araba ile olay mahalline gidebilmesi için 3 tane kontrol noktasından geçmesi gerekmekte, kontrol noktalarında geçen araçların arandığı ve kimlik kontrolünün yapıldığı tespit edilmiştir. Olay yeri tespit tutanağı ve Valilik Makamının yaptığı basın açıklamasında olay mahalinde, ölenin üzerinden yakalandığı iddia edilen patlayıcı madde ve diğer malzemelerin merkezden olay yerine yürüyerek götürebilmesi için gerekli olan zaman ve Hakkâri’nin coğrafyasının göz önünde bulundurulduğunda; hayatın doğal akışına aykırı olduğu, araç ile götürülmesi durumunda ise 3 güvenlik noktasında geçirmesinin imkânsız olması sebebi ile tutanak ve basın açıklamasın arasında çelişki yok mudur?

6-Maktul yakınları ve görgü tanıkları tarafından maktulün sivil giyimli polisler tarafından takip edildiği belirtilmektedir. Bu izleme ilgili ve yetkili kurumlarca kararlaştırılan resmi bir takip mi? Maktulün nişanlısı Sabriye İnci, 12.08. 2005 günü saat 19:30 dolaylarında nişanlısı (Yusuf Yaşar) ile telefonla görüştüğünü iddia etmektedir. Akabinde başka bir telefon numarasından arandığını, daha sonra kendisinin bu arayan numarayı aradığını söylemektedir. Kullanılan bu ikinci telefon numarası ve kime ait olduğu tespit edilmiş midir?

7-Savcılık, 12.08.2005 günü saat 19:30 dolaylarına kadar Hakkari İl Merkezinde Yusuf Yaşar ile görüştüğünü iddia eden görgü tanıkların görgülerine başvurmuş mudur?

KANAAT ve SONUÇ

 
Kanaat
Heyetimiz,

1-Tanık ve maktul yakınlarının anlatımları, olay yeri durumu, öldürülüş şekli, öldürülürken üzerindeki giysi, canlı olarak görüldüğü zaman ile öldürülme zamanı olgularını birlikte değerlendirdiğinde; sivil hayatın doğal akışında yaşayan Yusuf Yaşar adlı yurttaşın ‘ infaz’ edildiği, bunun da bir yaşam hakkı ihlali olduğu,

2-Bu infaz ile Hakkari de yaşayan halkın tedirgin edildiği ve halkın güvenlik içinde yaşama hakkının ihlal edildiği,

3-Olayın aydınlatılması hususunda önemli delil olan maktule ait elbiseleri incelenmek için Savcılık Makamı tarafından Adli Tıp Kurumuna gönderilmeyip ailesine teslim edilmesinin hukuka aykırı olduğu, bununla adil yargılanma hakkının ihlal edildiği,

4-Yusuf Yaşar öldürülmesi öncesinde meydana gelen bombalı eylem sonrası yapılan ev aramaların hukuka uygun olmayan yöntemler ile yapıldığı kanaatine ulaşmıştır.

Sonuç
Özellikle son bir yıl içinde Hakkari İl sınırları içinde meydana gelen olaylar, güvenlik güçleri kaynaklı baskılar, yargısız infazlar; başta Hakkari halkı olmak üzere hepimizi kaygılandırmaktadır.

‘Güvenlik içinde yaşama hakkı’ evrensel hukuk güvencesindedir. Ve bu hakkın sağlanması-korunması devletin sorumluluğundadır. Bu hakkın güvenlik güçleri tarafından ihlal edilmesi halinde, dün olduğu gibi bugünde devlet-birey-toplum ilişkilerinde onarılması zor tahribatlara yol açacaktır.

Yaşam hakkı, her koşulda kutsaldır ve dokunulmazdır. Yaşam hakkı ihlali, insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamındadır. Yusuf Yaşar adlı yurttaşımızın öldürülmesi olayı kapsamlı bir şekilde araştırılmalı, deliller karartılmadan hazırlık soruşturması ivedilikle tamamlanmalı ve failler yargılanarak hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.

Başta Yusuf Yaşar’ın öldürülmesi olayı olmak üzere son bir yıl içinde Hakkari’de yaşananları ayrıntılarıyla açığa kavuşturulması için TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı ivedilikle inceleme başlatmalı ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmalıdır ki; toplumda erozyona uğrayan adalet duygusu yeniden tesis edilebilsin.

İnsan Hakları savunucuları ve onların örgütlü yapıları olarak; tüm bu vakalarda başlatılan hukuki sürecin takipçisi olacağımızı, adil bir sonuç alınıncaya ve faillerinin hak ettikleri cezaya çarptırılıncaya kadar ulusal ve uluslararası alanda takibini yapacağımızı belirtiyoruz.

 
Av. HÜSEYİN CANGİR
ABİDİN ENGİN Av. ZEKİ YÜKSEL MECİT EMEN NECİBE GÜNEŞ Av. ERDAL KUZU
 İHD GYK Üyesi ve Mardin Şb Bşk.  Mazlum-Der Van Şb. Bşk. Yrd.  İHD Van Şube Bşk.  Mazlum-Der Van Şb. Bşk. Yrd. İHD Hakkari Şube Bşk. İHD Mardin Şube Sekreteri

Bir cevap yazın