Zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve adalete erişmek için 1995 yılından beri her hafta Galatasaray Meydanı’nda barışçıl şekilde toplanan Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının 900. hafta buluşmasına kolluk güçleri marifetiyle yine izin verilmedi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları 27 yıl boyunca birçok kez baskı, taciz, aşırı güç kullanımı, işkence ve diğer kötü muamele, keyfi gözaltı ve adil olmayan yargılanmalara maruz kaldılar. 700. haftadan bu yana da Galatasaray Meydanı’na çıkmaları zor ve şiddet kullanımı yoluyla engelleniyor.
Hukukun, yargının ve adaletin suskun kaldığı, failin her şeye muktedir olduğu mesajının verilmek istendiği, aslında “uygarlığımızın” bir karadeliği niteliğindeki gözaltında zorla kaybetme, kayıt dışı belirli bir alıkoyma süresini de içeren, işkence ve diğer kötü muamelenin eşlik ettiği, genellikle de ölümle sonuçlanan ağır ve ciddi bir insan hakları ihlalidir. İşkence ve zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağının ihlali aynı zamanda kayıp yakınları bakımından da geçerlidir.
İşte gözaltında zorla kaybetmenin bu niteliklerinden ötürü Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine, yani hakikate tanıklık eden, kaydını tutan ve görünür kılmak için zorbalığa direnen kararlı ve katıksız insan hakları savunucularıdır. Hakikatin, bu toplumun vicdanının sesidirler.
Bugün 900. hafta buluşması nedeniyle artık sadece Türkiye değil uluslararası toplum açısından da bir hafıza ve adalet mekânı haline gelmiş olan Galatasaray Meydanı’na çıkmak istemişlerdir. Ancak, aralarında İHD Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin de olduğu insan hakları savuncuları ile birlikte Cumartesi Anneleri/İnsanları Hanife Yıldız, Maside Ocak, Besna Tosun, İrfan Bilgin, Hasan Karakoç, İkbal Eren, Ali Ocak, Mikail Kırbayır, Zeynep Çelik, Arat Dink ve onların avukatları Jiyan Tosun, Davut Arslan ve Jiyan Kaya gözaltına alınmışlardır.
Kolluk güçlerinin bu müdahalesi ve yaşanan gözaltılar, insan hakları savunucuları üzerinde baskı oluşturarak ihlalleri görünmez kılmak, hakikati karartmak, adalet arayışını engellemek, kısacası insan haklarının varlığını inkâr etmekten başka bir şey değildir. Bu kabul edilemez baskılara ve inkâra derhal son verilmelidir. Gözaltına alınan insan hakları savunucuları derhal serbest bırakılsın, Cumartesi Annelerinden/İnsanlarından özür dilensin.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı – İnsan Hakları Derneği