Cumartesi Anneleri: 28 Yıldır Soruyoruz: Fehmi Tosun Nerede?

Demokratik yönetimlerde kamu idaresinin öncelikli görevi, bireyin hak ve özgürlüklerini güvenli bir biçimde kullanmasını sağlamaktır.

Beyoğlu Kaymakamlığı ise, Anayasa Mahkemesi’nin “haklı ve ikna edici” bulmadığı gerekçelerle, Anayasa’ya aykırı yasaklama kararları alarak hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelliyor.

“Gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz bulunsun!” talebimize devleti yönetenler, dozu gittikçe artan polis şiddeti ile karşılık veriyor. 28 haftadır İstiklal Caddesi ve Galatasaray adeta açık işkence mekanına dönüşmüş durumda. Galatasaray’dan yükselen “Kayıplarımız nerede?” feryadımıza şimdi işkence çığlıklarımız eşlik ediyor.

Barışçıl bir eylemde kendilerine yönelik her türlü saldırıya karşı direnmeyen insanlara yönelik bu şiddeti ne ile açıklayabiliriz? Bu şiddet, “Çocuklarımızı bulun!” talebini dile getirmekten, bu talebin mekanı olarak simgeleşmiş Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmemeye, en önemlisi “biz varız, buradayız!” deme inadına yönelik bir şiddet.

969. haftamızda Galatasaray’da buluşmamız polis şiddeti ile engellenip gözaltına alınmasaydık “Kalbimiz Gazze’de!” diyecek ve Fehmi Tosun için adalet talebimizi haykıracaktık.

35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, İstanbul, Avcılar’da yaşıyordu. 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile kahvaltı ettikten sonra evden birlikte ayrıldılar. İki arkadaş bir daha evlerine dönemediler.

Fehmi Tosun akşam saatlerinde silahlı, telsizli, sivil giysili üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault araçla evinin önüne getirildi. Eşi ve çocukları Fehmi’nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek götürüldü.

Hemen Avcılar Karakolu’na giden Hanım Tosun olanları anlattı, eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan polisler “Bizim yapacağımız bir şey yok” dedi.

Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği tüm yasal yollara başvurdu, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı kabul edilmedi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

İç hukuktan sonuç alamayan aile AİHM’e başvurdu. 2003 yılında sonuçlanan davada AKP hükümeti AİHM’e verdiği savunmada “Hükümetimiz Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir” dedi.

Ancak hükümet Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile bir sonuç alamadı.

969. haftamızda bir kez daha söylüyoruz: Fehmi Tosun’u ve tüm kayıplarımızı aramaktan, faillerinin yargılanarak cezalandırılmasını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

969. haftamızda kalbimiz Filistin için kan ağlarken bir kez daha hatırlatıyoruz: Ya vicdan ve adalette birleşecek, önce kendi ülkemizden başlayarak dünyanın her yerinde insanlık yıkımına dur diyeceğiz, ya da bu yıkımın seyircisi, parçası olmaya devam edeceğiz.

Selam olsun bugün bir kez daha tüm baskıları göğüsleyerek ülkenin dört bir yanında bizimle eşzamanlı sesimize ses katan kayıp yakınları ve insan hakları savunucularına.

 

Cumartesi Anneleri

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi

Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon