İNSAN HAKLARI DERNEĞİ-DİYARBAKIR DEMOKRASİ PLATFORMU-DİYAR GÖÇ/DER
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır ve Hakkari Şubelerine telefon ve faxla başvuruda bulunan Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi Ilıcak Köyü sakinleri, köylerinin Temmuz ayı sonlarında Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı görevliler tarafından tehdit edilerek zorla boşaltıldığını ve halen köyün 600 metre uzağında bir alanda son derece zor koşullarda naylon ve bez çadırlarda yaşadıklarını belirtmişlerdir. Yine aynı başvurucular, 27 Temmuz 2004′ de köyün ortasına isabet eden bir adet havan topu mermisinin birçok zarar ziyana sebebiyet verdiğini aktararak Derneğimizden yardım talebinde bulunmuşlardır. Ilıcak Köyü toplam 51 haneden oluşmakta olup nüfusu 343’dür.HEYETİN OLUŞUMU
İHD’ye yapılan başvurular üzerine; zorla köy boşaltma ve tehdit iddialarını araştırmak, bu konuda mağdurlar, diğer görgü tanıkları ve yetkili makamlarla görüşmek, araştırma ve incelemeler sonrasında kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan mülkiyet hakkının ve gayri insani muamele yasağının korunmasına katkıda bulunmak ve söz konusu ihlalleri gerçekleştirenler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla;
İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Reyhan YALÇINDAĞ sözcülüğünde, İHD GYK Üyesi ve Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi Mihdi PERİNÇEK, İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin DEMİRTAŞ, İHD GYK Üyesi ve Mardin Şube Başkanı Av. Hüseyin CANGİR, Diyarbakır Demokrasi Platformu sekreteryasından Nejdet ATALAY, Diyar Göç-Der Genel Sekreteri Hacı KARAKUZU ile Şırnak Barosu avukatlarından Av. İdris TANIŞ’ ın yer aldığı İnsan Hakları Heyeti oluşturulmuştur.
HEYET GİRİŞİMLERİ
İnsan Hakları Derneği, zorla köy boşaltma ve tehdit iddialarını araştırma istenci ve çalışma amacını önceden Beytüşşebap Kaymakamlığı ve Beytüşşebap Belediye Başkanlığına yazılı olarak iletmiş ve randevu talebinde bulunmuştur.
İnsan Hakları Heyeti, Ilıcak Köyü sakinlerinin şu anda yaşamakta olduğu çadır-köye giderek mağdurlarla görüşmüş ve beyanlarını almış, akabinde de Beytüşşebap Kaymakamı Cihan DEMİRHAN, Beytüşşebap Belediye Başkanı Faik DURSUN ve Beytüşşebap Belediye Başkan Vekili Nurettin ÜREN ile görüşmüştür.
ŞIRNAK BAROSUNA BAĞLI BİR GRUP AVUKATIN MAĞDURLARLA GÖRÜŞMESİ ÜZERİNE HAZIRLADIKLARI RAPOR
Heyetin olay yerine gidip mağdurlarla birebir görüşmesinden evvel, 25.07.2004′ de, Beytüşşebap Kuzu Kırpma ve Yayla Festivali nedeniyle Beytüşşebap’ da bulunan Şırnak Barosu avukatlarından Av. İdris Tanış, Av. İlknur Tanış, Av. Abdullah Fındık, Av. Payiz Aşkın, Av. A.Aziz Tokay ve Av. Hüsnü Kaplan’ a ulaşan mağdurlar, adı geçen avukatlardan kendilerine hukuki yardımda bulunmalarını talep etmişlerdir. Bunun üzerine olay yerine giden avukatlar, köyden 100-150 metre uzaklıkta bulunan alanda 40-50 adet çadırın kurulu olduğunu, bazı ev eşyalarının açıkta olduğunu, köylülerin kendilerine, Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı subay ve askerlerin köylerine gelerek, termal kameraların köyün içinde bulunan görüntülerin köylülere mi yasadışı örgüt mensuplarına mı ait olduğunun belirlenememesi nedeniyle köyü terk etmelerini, terk etmemeleri durumunda herhangi bir görüntünün saptanması halinde köye ateş açılacağını söylemeleri üzerine köyü terk ettiklerini söylediklerini yazılı olarak saptamışlardır.
Avukatlar, ayrıca mağdur köylülerin, bazılarının çadır bulamamalarından kaynaklı, açıkta uyuduklarını, bunun son derecede tehlikeli olduğunu, köylülerin su ihtiyaçlarını çadır-köy ile köy arasındaki derenin güneyindeki kaynaklardan karşıladıklarını, bu mesafenin kendileri için uzak olduğunu, akrep, böcek ve yılan sokması tehlikesine karşı çocukların güvende olmadığını, tuvalet ihtiyaçlarını son derece ilkel koşullarda giderdiklerini, çocukların birçoğunun hasta olduğunu söylediklerini; yaptıkları gözlemlerde de bu anlatımların doğru olduğunu yazılı olarak kayıt altına almışlardır.
MAĞDUR KÖYLÜLERDEN K. A. İLE TELEFONLA YAPILAN GÖRÜŞME
Ilıcak Köyü sakinlerinden K.A, 9 Ağustos 2004′ de, heyet üyelerinden İHD MYK üyesi ve Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Demirtaş ile telefonda yaptığı görüşmede, Ilıcak Köyüne gelen Beytüşşebap Jandarma Karakol Komutanı Albay Cengiz Eryılmaz ile beraberindeki askerlerin köylüleri köy meydanında toplayarak tehdit ettiklerini, bunun üzerine korkudan köyü boşaltarak köyün dışında bir yerde çadırlarda yaşamaya başladıklarını, ancak yeteri sayıda çadırlarının olmadığını belirterek yardım talebinde bulunmuştur. Başvurucu mağdur, gündüz yakıcı güneşin altında, geceleri ise soğukta ve açık alanda yaşadıklarını, son derece olumsuz koşullarda olduklarını belirtmiştir. Başvurucu, ayrıca 27 Temmuz 2004′ de komşu köyün meydanına düşen bir adet havan topu mermisinden jandarma görevlilerini sorumlu tuttuklarını, düşen merminin yol açtığı yangın sonucu kendisine ait saman yığınlarının yandığını; düşen havan mermisinin köyün orta yerinde bir çukura yol açtığını, bundan sonra başlarına gelecek olumsuz uygulamalardan Albay Cengiz Eryılmaz’ın sorumlu olduğunu da eklemiştir. Ayrıca bir adet havan topunun da Cevizağaç Köyüne düştüğünü, bölge insanları olarak can güvenliklerinden endişe ettiklerini iletmiştir.
Aynı başvurucu ayrıca İHD Hakkari Şubesine 9 Ağustos 2004′ de faksla başvuruda bulunarak benzer yakınmalarda bulunmuş ve yardım talep etmiştir.
YAKINICI KÖYLÜLER İLE ILICAK KÖYÜ SINIRINDA YERLEŞTİKLERİ ALANDA (ÇADIR-KÖYDE) YAPILAN GÖRÜŞMELER
İnsan Hakları Heyeti, 18 Ağustos 2004 tarihinde saat 15.00 sıralarında Ilıcak Köyü sınırına varmış ve mağdur köylülerin yerleştiği alanda görüşmüştür. Heyet, aşağıda belirtilen görüşmeleri gerçekleştirmiştir:
1.Başvurucu Kerim A.: Mağdur köylülerden Kerim A., daha önceki yıllarda da sürekli olarak jandarma görevlileri tarafından baskıya maruz kaldıklarını, birkaç defa gözaltına alınarak işkence gördüğünü, bu nedenle de tekrar baskıya uğramaktan çekindiğini ve adının açık bir şekilde raporlarımıza yansımasından kaygı duyduğunu belirterek, yakınma konusu olaya ilişkin olarak heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur;
“Yaklaşık 3-4 hafta önce köyümüze gelen Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı askerler, başlarında komutanları Albay Cengiz Eryılmaz olduğu halde, bizleri köy meydanında toplayarak köyü boşaltmamız için tehdit ettiler. Bizler de korktuğumuz için köyden ayrılarak önce köyün dışına, daha sonra biraz daha uzağa gitmemiz söylenince de köye yaklaşık 600 metre uzaklıkta olan bu gördüğünüz yere yerleştik. Gitgide daha uzağa gitmemiz, hatta buradan tamamen ayrılmamız için çabalıyorlar. Köyden ayrıldığımızda yanımıza sadece yatak ve minder türü eşyalarımızı aldık. Onun dışında hiçbir eşyamızı alamadık. Köyümüzün nüfusu yaklaşık 600′ dür. Burada bulunan tüm köylüler açlık, hastalık ve susuzlukla karşı karşıyadır. Buraya geçici elektrik bağlanacağı söylendi ancak ne su ne de elektrik getirilmedi. Köyümüzde sebze ektiğimiz araziler vardır. Bu sebze ekili alanlara ancak gündüz saatlerinde sulama maksatlı gitmemize izin verilmektedir. Orada ekili otlarımızı biçemiyoruz, hayvanlarımızı besleyemiyoruz. Hiçbir işimizi yapamıyoruz. Bize, saat 18:00’den sonra köyümüzün çevresine, tarlalarımıza gitmemiz durumunda tepelere yerleştirilen termal kameralarla bu durumu tespit edeceklerini ve bizi silahla vuracaklarını söylediler. İnsan hakları heyeti buraya gelmeden önce de askerler buraya gelerek “…onlara bir şey söylemeyin, kendi isteğinizle buraya gelip yerleştiğinizi söyleyin…” diye tehdit ettiler. Ayrıca köy muhtarı ve ihtiyar heyeti ile de görüşerek bizimle görüşmeleri durumunda köyü kendi isteğimizle terk ettiğimizi söylemeleri konusunda tehdit ettiler. O nedenle şimdi ihtiyar heyetinden kimse burada değildir; sizin geleceğinizi duydukları için korkudan buradan ayrıldılar. Beytüşşebap Kaymakamı buraya hiç gelmedi, bizimle hiç ilgilenmedi. Buraya geldikten sonra kendi çabamızla çadır temin ettik. Sizin buraya geleceğinizi duyduktan sonra dün (17 Ağustos) 8 ve bugün de 4 olmak üzere toplam 12 çadır verdiler. Ondan önce bize çadır da vermediler. Verdikleri çadırlar da son derece eski ve kullanılamaz durumdadır. Köyümüzü terk etmemiz ve buraya yerleşmemiz durumunda bize elektrik, su sağlayacaklarını, tuvalet inşa edeceklerini söylediler ancak bugüne kadar bu da gerçekleşmedi. Şu an tüm köy halkı açlıkla karşı karşıyayız. Tek amaçları bizim bu koşullardan bıkmamız, köyü tamamen bir daha geri gitmeyecek şekilde boşaltmamız ve buradan gitmemizdir. Köyümüzü boşalttıran Albay Cengiz Eryılmaz, bir süre önce tayini çıktığından yerine başka biri geldi ancak adını bilmiyorum. Buraya geldikten sonra özellikle çocuklar arasında zatürree, ishal, ateş, tifo gibi hastalıklar baş gösterdi. Buraya geldiğimiz ilk günlerde bizim çadırın dışında olduğumuz bir esnada, içerde uyuyan 6 aylık kız çocuğun üzerine denk halinde olan battaniyelerin düşmesi sonucu boğularak yaşamını yitirdi. Bundan yaklaşık 10 gün önce Beytüşşebap girişindeki köprüde bir mayın patlaması sonucu, jandarma görevlileri buraya gelerek bizleri topladılar ve patlayan mayından bizi sorumlu tuttular. Bizim köyden Sinan Abi ve Kerem Abi ile Sedkar (Hisarkapı) Köyünden Reşit Temel, Salih Temel ve Derviş Temel’ i gözaltına aldılar, bu şahıslar sorgulandıktan sonra Hakimlik tarafından serbest bırakıldılar. Yetkililerden bugüne kadar gıda, temizlik malzemesi, ilaç yardımı yapılmadı. Çocuklar arasında baş gösteren hastalıklar nedeniyle doktor ve hemşire ziyareti de yapılmadı. Aramızda bulunan 7 ailenin yiyecek bir ekmekleri dahi yoktur. Bir an önce köyümüze geri dönmek istiyoruz. Sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz.”
2.Başvurucu Xema A.: Ilıcak Köyü köylülerinden Xema A. (53 yaşında) heyet üyelerine şu aktarımlarda bulunmuştur:
“Bundan yaklaşık 4-5 hafta önce Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı askerler köyümüze gelerek, yasadışı örgüt elemanlarının köyümüze geldiklerini ve bizim kendilerine yardım ettiğimizi söyleyerek köyü terk etmemizi istediler. Köyden ayrılmamamız durumunda köyü zorla boşaltacaklarına dair bizi tehdit ettiler. Benim köyde evim vardı ancak şimdi burada gördüğünüz gibi çadırda yaşamak zorundayım. Burada diğer köylülerle birlikte ben ve 8 çocuğum da son derece zor koşullarda, açlık ve hastalıkla yüz yüze yaşıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da köyümüzü zorla boşaltmışlardı ve biz de köyümüzü terk etmek zorunda kalmıştık. Son olarak 4 yıl önce köyümüze tekrar geri döndük. Gündüz saatlerinde tarlalarımızı sulamak için köye gitmemize izin veriliyorsa da saat 18:00′ dan sonra köyde bulunmamız durumunda, köyümüzü havan toplarıyla bombalayacakları tehdidinde bulundular. Arada sırada jandarma görevlileri buraya gelip bizlerin çadırlarda olup olmadığımızı da denetliyorlar. Bölgede meydana gelen tüm olaylardan bizi sorumlu tutuyorlar. Hayvanlarımızı otlatmaya dahi çıkartamıyoruz. Oysa bu köyün geçim kaynağı hayvancılıktır. Hayvanlarımızın tamamı halen köyde olup onların bakımını güçlükle yapmaya çalışıyoruz. Sizin buraya geleceğinizi duyduktan sonra dün ve bugün birkaç tane çadır getirdiler. Ondan önce bize çadır da vermediler. Her bir çadırda 8 ila 27 kişi kalmaktadır. Kendi çabamızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu kaldığımız yerde elektrik ve su olanakları yoktur. Burada bulunan tüm çocuklar hastadır. Yaşadığımız yer akrep ve yılanlarla doludur. Birçok çocuk yılan ve akrep sokmasına maruz kaldı. Böylesi bir ortamda çadırlarda yaşadığımız için her an ölümle karşı karşıyayız. Çadırlarımızın yetersiz olmasından dolayı Beytüşşebap Kaymakamlığından çadır talep ettik ancak henüz herhangi bir yardım alamadık. Ciddi bir açlık sorunu vardır. Buraya yerleştikten sonra da jandarmalar zaman zaman çadırlarımızda arama yapmaktadırlar. Bir an önce köyümüze geri dönmek istiyoruz.”
3.Fedile A.: Mağdurlardan 9 çocuk annesi Fedile A., heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur:
“Yaklaşık 3-4 hafta önce köyümüze gelen askerler, köyü boşaltmamız için bizi tehdit ettiler. O tarihten bu yana naylon ve bez çadırlarda yaşam mücadelesi veriyoruz. Daha önceden de askerler köyümüz üzerinde ciddi baskılar uyguladılar. Eşim bedensel olarak sakat biri, bundan önce dört defa yasadışı örgüt üyelerine yardım yataklıkta bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı, işkencelere maruz kaldı, haksız bir şekilde 2 yıl cezaevinde kaldı. Kayınpederim, gördüğü işkenceler sonucu yaşamını yitirdi. Kayınbiraderim, gördüğü işkenceler sonucu sakat kaldı. Şimdi de köyümüzü elimizden aldılar. Burada insanlığa aykırı koşullarda açlık ve susuzlukla karşı karşıyayız. Bir an önce köyümüze geri dönmek istiyoruz.”
4.Cevahir A.: Mağdur köylülerden 60 yaşındaki Cevahir A. da benzer yakınmalarda bulunarak yardım talebinde bulunmuştur. Başvurucu, ayrıca Vesile Acar (31) isimli köylünün yılan sokması sonucu zehirlendiğini ve benzer tehlikelerin halen mevcut olduğunu da eklemiştir.
5.Gülizar A.: Mağdur köylülerden 40 yaşındaki Gülizar A. da benzer yakınmalarda bulunarak yardım talebinde bulunmuştur.
HEYET ÜYELERİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ RESMİ GÖRÜŞMELER
“Ilıcak Köyünün boşaltılmasından haberdarım. Ancak köyün askerler tarafından boşaltıldığı iddiası doğru değildir. Köylüler, PKK/KONGRA-GEL örgüt üyelerinin bölgeye gelmesinden sonra kendi güvenlikleri için köyü terk etmişlerdir. Ancak yaşam koşullarıyla ilgili sorunlarının olduğu doğrudur. Ben oradaki aile reislerinin %60’ ı ile görüştüm. Boşaltmayla ilgili bir şikâyetimiz yoktur dediler. Köylülere çadır yardımında bulunulduğunu biliyorum. Ben şu ana kadar kendilerini ziyaret etmedim ancak bir defasında gitme teşebbüsünde bulundum, gideceğim gün Köy Hizmetleri aracının köy yolunda arıza yapması sebebiyle yol tıkanmış olduğundan gidemeyip geri döndüm. Ancak bundan sonra gideceğim, hem ihtiyaç duydukları malzemeler konusunda yardımda bulunacağım hem de kendilerini ziyaret edeceğim. Ilıcak Köyü oldukça yoksul bir köydür, Kaymakamlığıma bağlı 25 köyün içinde en yoksul olanıdır. Sosyal Yardımlaşma Fonundan en fazla Ilıcak Köyüne pay ayırmaktayım. Köylüler istediği her an köylerine geri dönebilirler. Yasadışı örgüt, bu insanların koyunlarını, buğdayını zorla almak istediği için köylüler, evlerini terk edip çadırlara yerleşmişlerdir. Bu konuda hiçbir zorlama ya da engelleme söz konusu değildir. Ancak ilçemizin koşulları yeterli gelmediğinden şimdiye kadar köye sağlıkçı ziyareti sağlayamadık. Bundan sonra köylülerin geri dönmeleri durumunda güvenliklerini sağlamak hususu ise benim işim değildir. Bu güvenlik görevlilerinin işidir. “Demirhan’ nın, köylülerin istedikleri an köylerine geri dönebileceklerini söylemeleri üzerine, heyet sözcüsü Reyhan Yalçındağ’ ın köylülerin bunun aksini iddia ettiklerini, bu durumun açığa çıkması için de birlikte olay yerine gitmelerini ve köylülerin kendi refakatlerinde köylerine geri dönmelerinin sağlanmasını önermesi üzerine Demirhan, bunun mümkün olduğunu, İnsan Hakları Heyeti ile kendilerinin birlikte giderek köylülerle birlikte görüşebileceklerini ve istemeleri durumunda da köylerine rahatlıkla geri dönebileceklerini belirtmiştir. Demirhan ayrıca köylülerin köylerine geri dönmek istemeleri durumunda bunu engelleyen görevliler olursa tereddütsüz haklarında yasal işlem başlatacağını da eklemiştir.
Heyet üyeleri, ayrıca yakın zamanda mağdur köylülere gıda yardımı yapmak için çalışma yürüteceklerini; bu konuda herhangi bir engelleme olmamasını talep ettiklerinde de Kaymakam Demirhan, ellerinden gelen kolaylığı sağlayacaklarını belirtmiştir.
2.Beytüşşebap Belediye Başkan Vekili Nurettin ÜREN: Beytüşşebap Belediye Başkanı Faik Dursun’ un Şırnak’da bulunması nedeniyle Beytüşşebap Belediye Başkan Vekili Nurettin Üren ile görüşülmüş ve Üren, heyet üyelerine şu bilgileri vermiştir:
“Beytüşşebap son derece yoksul bir ilçemizdir. Halkın geçim kaynağını genellikle hayvancılık oluşturmakta olup, son yıllarda zorunlu göç sebebiyle bunun büyük bir oranda yerine getirilememesinden kaynaklı ekonomik sıkıntılar had safhadadır. Belediyenin gelir kaynakları son derece sınırlıdır; İller Bankasının aylık gönderisi, çalışan işçi ve memurların maaşına tekabül etmekte olup hizmet sunmamız ekonomik nedenlerle sınırlıdır. Belediyemize bağlı çalışan işçi sayısı dört olup; faaliyetlerimiz bakımından yeterli gelmemektedir. Ilıcak Köyü’ nün boşaltıldığı iddiası doğrudur. Orada yaşayan köylüler köylerini zorla boşaltmak zorunda kalmışlardır ve şu anda da kendi olanaklarıyla son derece zor koşullarda yaşamaktadırlar. Sorunun çözümü için köylerine yeniden geri dönüşün sağlanması gerekmektedir.”
3.Beytüşşebap Belediye Başkanı Faik Dursun: Beytüşşebap Belediye Başkanı Faik Dursun’ un Şırnak ziyareti sonrasında heyet ile görüşmeyi talep etmesi üzerine, heyet üyeleri ile Beytüşşebap-Şırnak karayolunda kısa bir görüşme gerçekleştirmiş ve şu aktarımlarda bulunmuştur:
“Bizlere gelen bilgiler ve yaptığımız tespitler sonrasında, Ilıcak Köyünün Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı askeri görevliler tarafından zorla boşaltıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Köylüler, köyü ayıran derenin öte yakasında yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Su, elektrik gibi olanaklardan yoksun olup son derece olumsuz koşullarda yaşamaktadırlar. Belediyemiz, imkânları son derece sınırlı bir belediye olup, mağdur köylülerin yardım taleplerini karşılayabilecek durumda değildir. Sorunun çözümü için köylülerin köylerine dönüşleri ivedi olarak sağlanmalıdır.”
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
1. İnsan Hakları Heyeti, olay yerinde incelemelerde bulunduktan, yetkililerden mağdur köylülere yardım talebinde bulunduktan ve köye tam geri dönüşlerin sağlanması için gerekenin yapılması talebini ilettikten sonra, başvuruculardan bir kısmı ile yaptıkları telefon görüşmesinde, Kaymakam Cihan Demirhan’ ın olay yerine giderek kendilerini ziyaret ettiğini ve kuru gıda yardımında bulundukları bilgisini vermişlerdir. Yine Şırnak Valisinin çadır-köye giderek gıda yardımında bulunulduğu bilgisi verilmiştir.
2. İnsan Hakları Heyeti, Ilıcak Köyü köylülerinin şu anda yaşadıkları yerin, Köye yaklaşık 600 metre uzaklıkta olduğunu tespit etmiştir. Heyet, mağdur köylülerin, derme-çatma, eski ve insan sağlığına aykırı, alt yüzeyi olmayan çadırlarda yaşadıklarını tespit etmiştir. Bununla birlikte, çadır sayısının oldukça yetersiz olduğunu da gözlemlemiştir.
3. Heyet, mağdurların çoğunun kadın ve çocuk olduğunu tespit etmiştir. Heyet, köyün özellikle erkek fertlerine yönelik ayrıca bir baskının olduğunu, heyet üyeleri ile görüşmemeleri için tehdit aldıklarını, bu nedenle erkek mağdurların büyük bir çoğunluğunun çadır-köyden ayrılarak köyün dışına çıktıklarını tespit etmiştir. Bu durum, heyete aktarımlarda bulunan mağdurlar tarafından teyit edilmiştir. Nitekim kadın mağdurlar, artık dayanacak hallerinin kalmadığını, bu koşullarda daha fazla yaşayamayacaklarını ileri sürerek heyet üyelerine beyanlarda bulunmak için adeta birbirleriyle yarışmışlardır.
4. Heyet, çok sayıda hasta ve acilen tedavi edilmesi gereken çocuğun olduğunu tespit etmiş; bunlardan 8 yaşındaki Leyla Acar’ ın, köyden ilk ayrıldıkları günlerde geceleri havanın çok soğuk olmasından kaynaklı çadırın içinde ısınmaya çalışırken yakılan ateşin yayılması sonucu yandığını ve acilen tedavi görmesi gerektiğini gözlemlemiştir.
5. Heyet, mağdur köylülerin, suyun, temizlik maddelerinin, hijyenin ve tuvalet imkânlarının olmadığı koşullarda, insan onuruna aykırı bir şekilde yaşadıklarını tespit etmiş; bu durumun devam etmesi durumunda ölümcül salgın hastalıkların baş göstereceği endişesini edinmiştir. Yine köydeki üretim ilişkilerinin aksamasından ve evlerini kullanamamalarından kaynaklı, mağdurların açlıkla karşı karşıya olduklarını gözlemlemiştir.
6. Heyetin bir başka tespiti, çadır-köyün bulunduğu alanın doğal tehlikelere, zehirli böcek sokmalarına karşı elverişsiz bir yer olması ve çadırların bu tehlikeleri bertaraf edebilecek durumda olmaması nedeniyle bu türden ani ölümlerin gerçekleşmesi riskinin oldukça yüksek olduğu tespitidir.
7. Heyet, köylülerin başlangıçta köyün daha yakınında bir yere zorla göç ettirildiklerini, gitgide daha uzak bir alana konumlandırıldıklarını; esas amacın baskı uygulamaları ile köylülerin tamamen köylerini terk etmenin olduğu izlenimini edinmiştir.
8. Heyet, mağdur köylüler üzerinde ciddi bir baskının olduğunu; bu durumun ve çaresizlik ifadesinin köylülerin yüzlerine sindiğini, mağdurların bir an önce koşulsuz bir şekilde evlerine geri dönmek istediklerini gözlemlemiştir. Mağdurların hemen dönmeleri söz konusu olsa bile acilen gıda, temizlik ve ilaç yardımına gereksinim duyulduğu da tespit edilmiştir.
9. İnsan hakları heyetinin bir günlük çalışmaları hiçbir şekilde engellenmemiş, görüşme talep edilen resmi makamlar, görüşmenin gerçekleşmesi konusunda duyarlı davranmışlardır.
AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
1. İHD’ nin raporlarına göre Ilıcak Köyü en son Temmuz 2001′ de boşaltılmış ancak İHD’ nin yaptığı girişimler üzerine köye yeniden geri dönüşler sağlanmıştı. Aynı köyün üç yıl sonra yeniden zorla boşaltılması ile hedeflenen nedir? Şimdilik köye yakın bir yere konumlanmakla birlikte, başlangıçtan bugüne gitgide köye daha uzak yerlerin tercih edilmesinde hedeflenen köyün tamamen ve geri dönmemek üzere boşaltılması mıdır?
2. Zorla boşaltmayla birlikte, aynı zamanda aynı köyden ve bitişik Hisarkapı (Sedkar) Köyünden bazı köylülerin gözaltına alınması uygulaması ile hedeflenen nedir?
3. Ilıcak ve Cevizağaç Köylerine isabet eden havan topu mermileri ile ilgili keşifler yapılmış mıdır? Bununla ilgili olarak devam eden herhangi bir soruşturma var mıdır? Yine 5233 Sayılı Yasanın bu duruma uygulanması düşünülerek yetkililer, köylülerin zarar ziyanlarının tespiti yoluna gitmişler midir?
4. 1990’lı yıllarda silahlı çatışma ortamı süresince boşaltılan 3,700 köy mevcutken ve köylere geri dönüşler sağlanamamışken böylesi bir uygulama ile hedeflenen eski “OHAL’ li” günlere dönüş müdür? Benzer şekilde, 5233 Sayılı Yasa ile bugüne kadar zorla köy boşaltma uygulamalarından kaynaklı maddi zararların giderilmesi tartışmaları sürerken aynı uygulamaya başvurulması ile hedeflenen nedir?
5. Yine köyün boşaltılmasından sonra yaklaşık bir ayı aşkın zaman geçmesine rağmen mağdur köylülere herhangi bir gıda yardımı yapılmazken heyet üyelerinin kendilerinin gıda yardımı yapacaklarını söylemeleri üzerine Kaymakamlık ve Valilikçe yardım yapılmasında hedeflenen, zorla boşaltılma iddialarını çürütmek midir?
6. Aynı köyden aynı başvurucular, daha önceki yıllarda da gerek zorla boşaltılmaya ilişkin gerekse de haksız gözaltı uygulamalarına ilişkin İHD’ye müteaddit defalar başvuruda bulunmuşlar ve bu başvurular üzerine İHD, ilgili resmi makamlara çok sayıda başvuruda bulunmuştur. Adı geçen köyde yaşayan köylülerin, belirli aralıklarla insan hakları ihlallerine maruz kalmaları neyle açıklanmaktadır?
KANAAT ve SONUÇ
Kanaat
- İnsan Hakları Heyeti, Şırnak ili Beytüşşebap’a bağlı Ilıcak Köyü köylülerinin sözlü ve yazılı aktarımları ile şu an içinde yaşadıkları koşulların insan onuruna aykırı olması, köyün nüfusu olan 343 insanın tamamının açlık, susuzluk ve hastalıkla karşı karşıya olmasını gözönünde tutarak, Kaymakamlığın sözlü beyanlarının aksine, Ilıcak Köyünün, Beytüşşebap Jandarma Komutanlığına bağlı askerlerce zorla boşaltıldığı kanaatindedir.
- Heyet, ayrıca, köylülerin başlangıçta köyün daha yakınında bir yerde konumlanmalarını ve ancak askeri görevlilerin köylülerin daha uzağa gitmelerini söylemeleri üzerine şu anda bulunduları yere kadar toplam üç defa yer değiştirdiklerini gözönünde bulundurarak, köyün zorla boşaltıldığı kanaatindedir. Heyete göre bununla hedeflenen, mağdur köylülerin gitgide köyden daha uzak bir yere yerleşmeleri ve nihayet köyü tamamen terk etmeleridir.
- Resmi makamlarda mağdur köylülerin köyü kendiliğinden terk ettikleri ve bu nedenle kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılaması gerektiği inancı hâkimdir.
- İdari makamların, heyetin vaka yerine gitmesine kadar hiçbir şekilde çadır-köyde yaşayan yurttaşlarımızı ziyaret etmemeleri ve ihtiyaçlarını karşılamamalarından elde ettiği sonuç, zorla boşaltma uygulamasının görmezden gelinmesidir.
- Çadır-köyde yaşamak zorunda bırakılan yurttaşlarımızın derhal kapsamlı bir sağlık taramasından geçirilmeleri ve salgın hastalıkların önlemesi için tedbirlerin alınması gereklidir. Yine bölgeye acil olarak gıda, temizlik maddeleri ve ilaç yardımı ulaştırılmalıdır.
- Çadır köyde yaşamak zorunda kalan 343 yurttaşımız, resmi makamlar tarafından bugüne kadar görmezden gelinmiştir. Son derece sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalan yurttaşlarımız, ısrarla ve ivedilikle köylerine geri dönmek istemektedirler. Geri dönüşün gecikmesi halinde başta çocuklar olmak üzere ölümlerin başlaması riski yüksektir.
Zorla köy boşaltılması uygulaması, ulusal ve uluslararası mevzuatta güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlalidir. Buna bağlı olarak, son derece olumsuz koşullarda yaşamak zorunda bırakılmak ise gayriinsanî muamele yasağı kapsamındadır ve insan onuruna aykırıdır.
Demokratik toplumlarda “güvenlikçi” devlet bakış açısı, “hak ve özgürlükler”in önünde olamaz. Bu bağlamda, Ilıcak Köyünü zorla boşaltmak zorunda bırakılan yurttaşlarımızın zararları derhal tazmin edilmeli, köye yeniden geri dönüş sağlanmalı, acil ihtiyaçlar derhal sağlanmalıdır. Başta yaşam hakkı olmak üzere, zor ve sağlıksız yaşam koşullarından kaynaklı daha ciddi ihlallerin meydana gelmesi endişesini taşıyan heyetimiz, çatışmalı dönemde boşaltılmış olan köylere yeniden geri dönüşlerin sağlanması gerekirken, yeni bir uygulama gerçekleştiren sorumlular hakkında gerekli yasal prosedürün başlatılmasını da talep etmektedir.
Av.Reyhan YALÇINDAĞ :İHD Genel Bşk. Yrd.
Mihdi PERİNÇEK :İHD GYK Üy. ve G.doğu ve Doğu A. Bölge Tems.
Av.Selahattin DEMİRTAŞ :İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şb. Bşk.
Av. Hüseyin CANGİR :İHD GYK Üyesi ve Mardin Şube Bşk.
Nejdet ATALAY :D.Bakır Demokrasi Plt. Sekreteryası
Hacı KARAKUZU :Diyar Göç-Der Genel Sekreteri
Av. İdris TANIŞ :Şırnak Barosu Avukatlarından