YEREL SEÇİMLERİ GÖZLEMCİ HEYETLERLE TAKİP EDECEĞİZ

29 Mart 2009 yerel seçimlerine az bir süre kala, Türkiye’nin seçim atmosferine nasıl bir Anayasal ve yasal bir sistemle girdiğini, temel problemlerin çözümü noktasında durumun ne olduğunu, seçimlerin demokratik sürece uygun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, yaşanan olumsuzluklar nedeni ile kaygılarımızın neler olduğunu ve bu süreçte tutumumuzu ortaya koymamız gerekmiştir.

Türkiye’nin Anayasal ve yasal sistemi demokrasinin çoğulculuk, katılımcılık ve açıklık ilkeleri ile hukukun üstünlüğüne dayanmayan bir yapıya sahiptir. Bu itibarla sistem anti demokratik, farklılıkları reddeden, tekçi ve otoriter niteliğini korumaktadır. Bu durum başlı başına seçimlerin gerçek bir demokratik ortamda gerçekleşmeyeceğini göstermektedir.

Siyasi partiler rejimindeki yasaklar, siyasi partilerin büyük çoğunluğunun hazine yardımından yararlanamaması, hükümeti oluşturan partinin her türlü kamu imkanından yararlanması siyasi partiler açısından da demokratik bir seçim kampanyası sürecinin yaşanmadığını ortaya koymaktadır.

Türkiye’nin en temel problemlerinin başında hala Kürt sorunu gelmektedir. Bu sorunun varlığını devam ettirmesi özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ve metropollerde seçimlerin demokratik teammüllere uygun gerçekleşmeyebileceği bir zemin yaratmaktadır.

Hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmayan bir yargı yapılanması ve bunun sonucu olarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yüksek Seçim Kurulu uygulamaları, seçimlerin demokrasilerde olmasını ümit ettiğimiz gibi geçmeyebileceğini gösterir niteliktedir.

Dünya finans krizinin ekonomik krize dönüşmesi ve bu krizin ülkemizi derinden etkilemeye başlaması karşısında siyasal partilerin, emekçiden ve halktan yana çözümler sunmak yerine palyatif tedbirlerle ekonomik krizi geçiştirmeye çalışmaları yoksulluğu giderek derinleştirmekte, yolsuzlukların önünü açmaktadır. Yerel seçimler öncesi sadaka zihniyetli yardımların had safhaya varması ve değişik kesimlerin farklı rant beklentilerine sürüklenmesi seçmen iradesi üzerine adeta ipotek koymak anlamına gelmektedir.

Seçim sürecinde yaşanan anti demokratik uygulamalar ve ciddiyetle ele alınması gereken iddialar kaygılarımızın artmasına neden olmuştur. Bu kaygılarımız;

1- Mevcut yasalara göre seçmen kütüklerinin YSK tarafından oluşturulması gerekirken, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre oluşturmasının yarattığı aşırı seçmen artışı ve diğer sakıncaların giderilememesi,

2- 298 sayılı kanunun 87. maddesine göre seçimlerin belirlenmesiyle ilgili kuralların ilan edildiği seçim başlangıç döneminde yapılması gereken işlemlerden TC no ile ilgili kararın seçime 15 gün kala ilan edilmesi, seçmenlerin seçme hakkını tehlikeye düşürmüştür. Yasaya göre vatandaşla resmi kurum arasında sadece bir bağ kurmaya yarayan TC numarasının YSK tarafından adeta vatandaşın yerine kabul edilerek her koşulda zorunlu kılınmasının seçme hakkına yapılan açık bir müdahaleye dönüşmesi,

3- YSK’nın seçimlerin dürüstlüğü ilkesi çerçevesinde belirlediği ilkelere rağmen kamu kurum ve kuruluşları tarafından sosyal yardım adı altında seçim sonuçlarını etkilemeye dönük yardım faaliyetlerinin devam etmesi,

4- Gerek Başbakan gerekse Bakanlar ve iktidar partisi milletvekillerinin seçim propagandalarında açıkça vatandaşı hükümet partisine oy vermesi için tehdit söylemlerinin devam etmesi,

5- Tarafsız olması gereken ve YSK’nın kararlarını uygulamakla görevli vali ve kaymakamların bazılarının tarafsızlıklarını yitiren davranışlarda bulunmaları,

6- Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde devletin tüm imkanlarını kullanan siyasi iktidardan kaynaklanabilecek ihlallerin olması ihtimali,

7- Başbakanın belirli illeri mutlaka alacağız açıklamasından sonra bu illerin mülki amirleri ile güvenlik kuvvetlerinin tutumlarındaki değişiklikler,

8- YSK’nın suç duyurularına rağmen yardım faaliyetlerinin devam etmesi,

9- Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde seçim propagandaları esnasında çeşitli parti yetkilileri ile milletvekillerinin tehdit edilmesi,

10- Medyanın seçime giren tüm partilerin seçim propagandalarına eşit biçimde yer vermemesi,

11- Türkiye’nin dahil olduğu uluslararası kuruluşlar nezdinde resmi seçim gözlem heyetlerinin olmaması,
Olarak belirlenmiştir.

Yukarıda sıralanan tüm bu olumsuzluklar yerel seçimlerin anti demokratik bir ortamda seçmen iradesinin özgürce tecelli etmeyebileceğini göstermektedir.

Bu nedenlerle biz aşağıda imzası bulunan örgütler, seçimlerin problemli geçebileceği il ve ilçelerde seçim gözlem heyetleri oluşturacağız. Seçim günü gözlem heyetlerimiz, yaşanan olumsuzlukları raporlaştıracak ve bu raporları kamuoyuyla paylaşacaktır.

Bu vesile ile buradan bir kez daha başta hükümet olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluşlarına, yerel seçimlerin demokratik ilkelere uygun bir şekilde gerçekleşmesini, tarafsızlık ilkesine sonuna kadar bağlı kalınmasını, seçmen iradesinin demokrasinin özü olduğunun unutulmamasını bir kez daha hatırlatıyoruz.

Türkiye Barış Meclisi
(İHD) İnsan Hakları Derneği
(KESK) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
(TTB) Türk Tabipler Birliği
(TİHV) Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Mazlumder
Halkevleri
(ABF) Alevi Bektaşi Federasyonu

Yerel seçimleri gözlemci heyetlerle takip edeceğimiz iller.

(ADANA, MERSİN, URFA, ŞIRNAK, HAKKÂRİ, SİİRT, BİTLİS, BATMAN, VAN, IĞDIR, BİNGÖL, TUNCELİ, ELAZIĞ, DİYARBAKIR, AĞRI, MUŞ)

 

Bir cevap yazın