Hükümet protokolünde ve programında demokratikleşme ve insan haklarına ilişkin hedefler belirlemişken bu yolda bir adım atılamadı. İnsan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine yönelik anayasal ve yasal düzenlemeler yapılamadı. Oysa bu yılın İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler (BM)’ce kabulünün 50. yılına ve Türkiye Cumhuriyetinin 75. yılına rastlaması insan hakları ve demokratikleşmenin sorgulanmasına ve geliştirilmesine fırsat yaratmıştı. Ne yazı ki bu fırsatlar kaçırılmıştır. 1998 yılı da insan hakları ve özgürlükler bakımından kağıt üzerinde kalmaktan kurtulamamış ve sözden öteye gidememiştir. Türkiye açısından insan hakları içeride ve dışarıda sorun olmaktan çıkarılamamıştır.
1998 yılı Türkiye’nin Avrupa Birliği hedeflerinden uzaklaştığı bir yıl oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine açılan dava sayısı 2500’e ulaştı. Türkiye, uluslararası platformlarda insan hakları notu en düşük ülkeler arasında yer aldı.
Son bir yıl içerisinde haklar ve özgürlükler baskı ve tehditten kurtulamadı. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler sistemli bir şekilde yok edildi. İşkence, yılın son gününe değin haber olma niteliğini korudu. İşkenceyi önleyici yasal ve yönetsel bir düzenleme yapılamadığı gibi uygulayıcılarını da cesaretlendirici tutum sürdürüldü. İşkence, günlük, sıradan yaşanılır bir uygulama olmayı sürdürdü. Kişi güvenliği ve özgürlüğü sağlanamadı. 1998’de kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel hak ve özgürlüklerin bütününden biraz daha uzaklaşıldı. İnsan hakları ile doğrudan ilişkili olan demokrasi ve iç barış yolunda bir adım atılamadı. Bir iyi niyet belirtisi de gösterilmedi. Aşağıda yer alan 1998 yılının 11 ayına ilişkin bilanço, yeni bir yüzyılın eşiğinde, bir ülkenin bugünü ve geleceği açısından umut ve güven verici değildir.
1998 (OCAK-KASIM) İNSAN HAKLARI İHLALLERİ BİLANÇOSU
Yaşam Hakkına Yönelik İhlaller
Faili meçhul cinayetler :167
Yargısız infaz, işkence sonucu ve gözaltında ölümler :103
Çatışmalarda ölenler :1651
Sivillere yönelik eylemler :90 ölü-164 yaralı
Kayıp savı :27
İşkence görenler ve işkence savı :449
Gözaltına alınanlar :39604
Tutuklamalar :3454
Saldırıya uğrayan, baskı ve tehditlere maruz kalanlar :848
Boşaltılan-yakılan köy ve mezra :30
Cezaevlerinde tutuklulara saldırılar :410
Çalışma yaşamına yönelik ihlaller :17443 kişi işten çıkarıldı
Düşünce ve Örgütlenme Özgürlüğüne Yönelik İhlaller
Bombalan ve kundaklanan yer :132
Kapatılan kitle örgütü, siyasi kuruluş ve yayın organı :135
Baskına uğrayan kitle örgütü, siyasi kuruluş ve yayın organı :263
Toplatılan ve yasaklanan yayın :293
İstenen hapis ve para cezası :1925 yıl 3 ay hapis cezası
Verilen hapis ve para cezası :330 yıl 6 ay hapis, 43 milyar 181 milyon TL para cezası
Cezaevlerinde bulunan “düşünce suçluları” :133
Son bir yıl içerisinde, insan hakları savunucularına ve örgütlerine yönelik baskı ve saldırılar yoğunlaştı. İnsan hakları örgütleri ve insan hakları savunucuları doğrudan hedef seçildi. İHD’nin en üst düzeyde yöneticilerine planlı, organize saldırılar düzenlendi. Başta Diyarbakır olmak üzere, Bursa, Balıkesir, Mardin şubeleri kapatıldı, yöneticiler hakkında çok sayıda soruşturma ve davalar açıldı. İnsan hakları savunucuları ağır cezalara çaptırılarak susturulmak istendi. Türkiye’de hak ve özgürlükler için kayıp bir yıl yaşanırken, dünyada insan haklarının geleceği için önemli gelişmeler kaydedildi. BM İnsan Hakları Komisyonunca İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına Dair iki belgenin kabul edilmiş olması, diktatör Pinochet’nin yargılanacak olması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmasına karar verilmesi, Paris’te toplanan İnsan Hakları Zirvesi’nin aldığı kararlar ilk akla gelen olumlu gelişmelerdir.
İnsan hakları ve özgürlükler için sözün gücü anlamını yitirdi. Çünkü hak ve özgürlüklere yaşam kazandıracak hukukun ve demokratik kamuoyunun gücü oluşturulamadı. Hak ve özgürlüklere gereksinme duyanların kendilerini ifade etme kanalları açılamadı.
1998 yılı gelecek için umut verici bir yıl olmadı.
1999 yılında beklentilerimiz,
-İnsan hakları ihlallerinin son bulması.
-Hak ve özgürlük ihlallerine neden olan anayasa ve yasalarda yeni düzenlemelerin yapılması.
-Demokrasinin herkesin kendisini ifade edebileceği bir niteliğe dönüşmesi.
-Kürt sorununun çözümsüzlüğünün getirdiği siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel yıkımların sona ermesi ve sorunun demokratik, barışçıl bir çözüme kavuşması.
-Karşılıklı anlayış ve hoşgörünün geliştirilmesi.
-Yerel ve genel seçimlerin adil, demokratik ve eşitlikçi yapılmasının mümkün kılınması.
-Toplumun bilgi edinme ve haber alma hakkının ayrımsız kullanılabilmesi.
-Özgürlükçü, demokratik, laik bir toplum projesinin gerçekleşmesi.
-Silahların susması, barışın sağlanması.
-Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, çalışanların grevli ve toplu sözleşmeli sendikal haklarına kavuşması.
-İnsanlığa karşı suç işleyen hukuk dışı örgütlenmelerin açığa çıkarılması ve sorumluların cezalandırılması.
-DGM’lerin kaldırılması.
-Sivil iradenin üstünlüğünün sağlanması.
-Avrupa Birliği üyeliğine bağlı hukuk normlarının ve insan hakları standartlarının geliştirilmesi.
-Uluslararası platformlarda yitirilen itibarın kazanılması yolunda kararlılık gösterilmesi.
-Cinsiyet temelindeki baskıların son bulması.
-Çocuk haklarının uluslararası hukuka bağlı kullanılmasına olanak tanınması.
-İnsan hakları kültürünü yaratacak insan hakları eğitiminin programlara alınması.
-Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı uluslararası belgelerin benimsenerek, yitirilmiş insani değerlerin kazanılması.
-Halklar arası barış, kardeşlik ve eşitlik kültürünün yerleştirilmesi.
İnsan hak ve özgürlükleri için ödenen bedellerin son bulmasını istiyoruz. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da söylediği gibi “Bugünün insan hakları ihlalleri geleceğin savaşlarıdır. Bu nedenle, insan hakları ihlallerini önlemek çok büyük bir önem taşımaktadır- politikacıların bunu anlaması ve bu düşünceyle hareket etmesi gerekir.” Bu duygularla yeni yılın bütün insanlığa barış, adalet ve özgürlük yolunda yeni kazanımlar getirmesini diliyoruz.
Akın Birdal
İHD Genel Başkanı