TBMM BAŞKANI HÜSAMETTİN CİNDORUK’A AÇIK MEKTUP

Sayın Hüsamettin Cindoruk

TBMM Başkanı

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 44.yılı nedeniyle düzenlediğimiz ‘İnsan Hakları Haftası’nı bugün tamamlıyoruz.Haftanın programı çerçevesinde, Türkiye’de yaşanılan insan hakları ve temel özgürlüklere ilişkin görşlerimizi,size sunmayı gerekli görüyoruz.

Sayın Başkan,

Birleşmiş Milletler’ce 1993 yılı ‘İnsan Hakları Yılı’ olarak kabul edilmiştir. Bu yıla girerken İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin öngördüğü hak ve özgürlükler, Türkiye’de yaşam bulamamış, hukuksal güvencelere bağlanamamıştır. Türkiye’de başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler herkes için eşit ve adil kullanılamamaktadır. Bu durum da,barış ve güvenlik içinde yaşamamızı tehlikeye düşürmektedir. TBMM’de çıkarılan Ceza Yargılama Usulü Yasası gerek bildirgenin başlangıcında belirtilen eşitlik ilkesiyle, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5/3 ve 6.maddelerinde öngörülen adil yargılanma ve savunma hakkı ile çelişmektedir.

Yasa bu içeriği ile temel insan haklarına dayalı,hukukun üztünlüğünü temel alan, örgütlü sivil toplum rejiminde tanımını bulan demokrasi anlayışı ile de ters düşmektedir. Çünkü bu yasa gereği, sivil toplum örgütlerinin, devlet ve iktidarlarca öngörülen görüş ve uygulamalara karşı eleştiri ve tartışma hakkını sınırlamakta ve baskı altına almaktadır. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası ile bu yoldaki çabaların Terör Suçu olarak kabul edilip DGM kapsamına laınması her an olasıdır. Bu sonuçta, CYUY’un getirdiği savunma ve adil yargılanma hakkından yararlanma olanağını, birçok kişi için ortadan kaldırmaktadır. Aynı durum Olağanüstü Hal Bölgesi için de söz konusudur.

Sayın Başkan,

Son aylarda derneğimize, haksızlığa uğramış insanların başvuruları yoğunlaşmıştır. İşkenceler, gözaltında kaybolmalar, haksız işten atılmalar, serbestçe eğitim ve öğretim hakkını kullanamama, gazete ve dergilerin basım-yayım ve dağıtımı üzerindeki baskılar, göçe zorlamalar, bugüne değin birlikte yaşayan insanlar arasında çatışma yaratma çabaları ve benzeri sorunlara ilişkin binlerce başvuru yapılmaktadır.

Yapılan başvuruları ilgili kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz. Ne yazık ki bundan sonuç alamamaktayız. İnsan hakları ihlallerini sergilemek, herkes için ayrımsız insan hakları istemek, herkesin görüş ve sorumluluğu olması gerekirken, derneğimizin varlık nedeni olan bu yoldaki çabaları,kimi resmi evrelerin düşmalığına ve baskısına neden olmaktadır. Bugün iktidarda bulunan koalisyon partilerinin dün aynı sorunları dile getirerek, birtakım vaatlerde bulunmuş ve bizim çabalarımıza destek vermişken üzerimizdeki baskılara sessiz kalmaları anlaşılır değildir.

Sayın Başkan

Genel merkezimiz ve 50 ilde örgütlenmiş şubelerimiz, İnsan Hakları Haftası nedeniyle yoğun etkinlikler düzenlemişlerdir. Gerek yaşananlar gerekse bir hafta boyunca düzenlenen toplantılarda yetkin bilimadamları, hukukçular ve aydınların tartışmalarından çıkan sonuç, ülkemizde insan hakları düzeyinin çağdaş dünyanın çok gerisinde olduğudur. Başkanlığınızın TBMM’de Uluslar arası Sözleşmelerin yeniden ele alınarak iç hukukumuza ve uygulamaya yansıtılmasında katkılarınızın olacağı inancındayız. Geçtiğimiz günlerde çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi yolunda yedi İLO Sözleşmesinin TBMM’de onayı, ne denli umut vermişse, 158 sayılı sözleşmenin Cumhurbaşkanınca veto edilmesi de o denli kaygı vericidir. TBMM’de söz konusu sözleşmenin geciktirilmeden, aynen görüşülerek kabul edilmesi, iş güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Sayın Başkan

Bizler demokratik parlamenter rejimlerde parlamentoların insan hakları ve temel özgürlüklerin güvenliği için ilk ve vazgeçilmez bir adres olduğuna inanıyoruz.

Bu inanç ve güven ile insan hakları için girişimde bulunmanızı diliyoruz.

Saygılarımızla

Akın Birdal
İHD Genel Başkanı

Bir cevap yazın