DTP ÜZERİNDEKİ BASKILAR KABUL EDİLEMEZ

29 Mart 2009 yerel seçimlerinde elindeki belediye başkanlığı sayısını neredeyse iki katına çıkararak halktan geniş destek bulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) üzerinde yargı yoluyla baskı uygulamaları devam ediyor. Yüzlerce üyesi ve yöneticisi tutuklu olan DTP’nin 10 üye ve yöneticisi daha 14 Eylül 2009 gecesi Diyarbakır’da tutuklandı. Adli kolluğun olmadığı Türkiye’de hükümete bağlı emniyet birimlerinin yürüttüğü soruşturmaları kendisine tek dayanak yapan özel yetkili cumhuriyet savcılarının istemleri doğrultusunda eski DGM’lerin devamı olan özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemeleri uygulamaları yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını bir kez daha göstermiştir.

Türkiye’de ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller varlığını sürdürmektedir. Anayasanın 90. Maddesi uyarınca uygulanması zorunlu olan temel hak ve özgürlüklerle ilgili Türkiye’nin kabul ettiği uluslararası sözleşmeler anlaşılan bu savcılıklar ve mahkemeler tarafından uygulanmamaktadır. Ancak bu duruma sebep olan hükümet uygulamaları ve yürürlükteki ceza yasalarındaki yasaklardır. TCK 220’ye 6, 7 ve 8. fıkralar, TMY, CMK 250–252 maddeler ile 100. maddedeki tutuklama sebebi için yeterli sayılan katalog suç tanımı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önünde çok ciddi engeller oluşturmaktadır.

AKP Hükümeti, AB ilerleme sürecinde reform adı altında önceki ceza yasalarımızda olmayan yeni suç tipleri getirerek ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanındaki gelişmelerin önünü tıkamıştır. Yukarıda bahsettiğimiz maddeler toplumsal muhalefet üzerinde Demokles’in Kılıcı sallandırılmaktadır.

Türkiye’nin bir an önce yasalarındaki anti demokratik hükümleri kaldırması, her kademede seçilmiş insanların siyaset yapma hakkına saygı duyması, siyasal partilerin çalışmalarını engellememesi, toplumsal muhalefet üzerindeki yargı baskısını kaldırması gerekmektedir. Demokratikleşme sürecinde demokrasiyi en fazla talep edenlerin cezaevinde tutulması düşündürücüdür. Kürt Sorununda demokratik açılım süreci DTP’siz yürüyemez. Hükümetin bir an önce bu anti demokratik uygulamaları düzeltmesi gerekmektedir. Aksi halde kimin için ve ne için demokratikleşme sorusu sorulmaya başlanacaktır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın