Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nda yapılan değişikliğin ardından çok sayıda yetkili polis cinayeti ve yaralanmalar gerçekleşti. Bu ölümlerden bazıları şöyle;
• Feyzullah Ete: Avcılar’da bir parkta otururken sivil polisin göğsüne attığı tekme sonucu öldü.
• Dariusz Witek: Yabancılar Şubesi misafirhanesinde intihar etti. Polonyalı göçmeni kimse görmedi.
• Festus Okey: Nijeryalı göçmen Taksim Polis Merkezi’nde polis tarafından vurularak öldürüldü.
• Mustafa Kükçe: Üç karakol gezdirildikten sonra Ümraniye E Tipi Cezaevi’nde öldü.
• Baran Tursun: Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurularak öldürüldü.
• Abdurrahman Sözen: İzmir Bayraklı’da, karakol binasında kafasına isabet eden kurşunla öldürüldü.
• Cem İnci: Bahçelievler’de polis tarafından karnından vurularak öldürüldü.
• İkbal Yaşar: 2008 Newroz kutlamaları sonrası çıkan çatışmada polis tarafından vurularak öldürüldü.
• Çağdaş Gemik: Antalya’da “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla vurularak katledildi.
• Ramazan Dal: Van’da Newroz kutlamaları sırasında çıkan olaylarda kafasından darp edilerek öldürüldü.
• Mustafa Uslu: Tokat’ta polislerin ‘dur’ ihtarına uymadığı iddiasıyla vurularak öldürüldü.
Tüm bu saydıklarımız maalesef PVSK Polis Vazife ve Selahiyatları Kanunu’nda yapılan sınırsız yetki düzenlemesinden sonra yaşanmış olup adı güvenlik güçleri olan güçlere insan öldürme yetkisi verme anlamındadır. Son olarak , Antep’te bir sürücüyle kavga eden polis İbrahim Özkaymak’ı vurdu. 23 Nisan Mahallesi Şahinbey Emniyet Amirliği arkasında meydana gelen olayda İ.A. ile polis memuru A. G. arasında yol tartışması kavgaya dönüştü. Polis silahından çıkan kurşun olayın meydana geldiği bölgeden yaklaşık 100 metre ilerde bulunan pazaryerinde pazarcılık yaparak geçimini sağlayan İbrahim Özkaymak’a isabet etti. ve emekçi bir insanımız hayatını kaybetti .
Güvenlik güçleri kendilerine tanınan demokratik olmayan bu yasayla insanlara ateş ediyor yaralıyor öldürüyor ve yargılanmıyorlar yada gereken cezayı almıyorlar. Oysa biliyoruz ki, demokratik hukuk devleti, tüm eylem ve işlemlerinde hukuka uyan ve hukuka bağlı devlettir. Bu hukuk herhangi bir hukuk olmayıp, içeriği bakımından insan hakları hukukudur. İnsanın temel hakkı olan ve devletçe korunma altında olması gereken yaşam hakkı gibi son derece kutsal ve dokunulmaz olan bir hakkı polis devletinde olabilecek şekilde devletin yasal dayanağıyla yok edilebiliyor. Sokakta can güvenliğimiz yok, heran bir polisin kurşunuyla hayatımız son bulabilir ve yasal korumayla güvenlik güçleri bu konuda oldukça rahat davranıyorlar. PVSK ve benzeri antidemokratik yasalar vatandaşlarda korkuya da yol açmış durumdadır. Hak arama, adaleti sağlamada hukuksal yollara başvurma gibi düşüncelerden önce “baskı görürürüz” düşüncesi hakim olmuş durumda. Bu bile polisin halk üzerindeki baskısını gösterir bir durumdur. Zaten yasal dayanaklarla güçlenmiş polis silah kullanma ve kullanarak insan öldürme eylemini çekinmeden gerçekleştirmeye ve baskısını artırmaya devam ediyor. İHD’nin bu ve benzeri olaylarla ilgili ülke genelinde kaygı verici gözlemleri bulunmakla beraber silah kullanmadaki keyfiyetin arttığı yönünde raporlarımız artmaktadır.
İnsanın temel hakkı olan yaşam hakkından devletin bizzat kendisi sorumludur. Bu sorumluluğu gereği öncelikle bir polis devleti yasası olan PVSK yasasını derhal düzeltmeli, benzeri anti demokratik yasaları da kaldırmalıdır.
Tüm ülkedeki PVSK mağdurlarının hukuki gelişmelerini izlediğimiz gibi ilimizde öldürülen özhayma olayındaki hukuki gelişmeleride yakından takip edeceğimizi bildiririz.
İHD GAZİANTEP ŞUBESİ