Son dönemde ölüm cezası ile ilgili siyasi sebeplerle yapılan tartışmaların kamuoyunda yarattığı kafa karışıklığını gidermek, bu husustaki mevzuatı açıklamak ve temel hak ve özgürlüklerin pazarlık konusu yapılamayacağını belirtmek amacıyla böyle bir açıklama yapma ihtiyacı doğmuştur.
Anayasa’nın 15. ve 17. maddelerinde 07.05.2004 tarihli 5170 sayılı kanunla yapılan değişiklikle ölüm cezası kaldırılmıştır. Yaşam hakkı savaş hukukundan kaynaklanan durumlar hariç herkes için güvence altına alınmıştır. Dolayısı ile Anayasa da dayanağı olmayan bir cezanın kanunla getirilecek olması mümkün değildir. Bunun yanı sıra;
Türkiye’nin içerisinde olduğu Avrupa Konseyi nezdinde geçerli olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 6 nolu ölüm cezasının kaldırılmasına dair protokol Türkiye tarafından 4913 sayılı kanunla kabul edilerek onaylanmış, Bakanlar Kurulu’nun 17 Eylül 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2003/6069 sayılı kararı ile yürürlüğe konmuştur.
Türkiye’nin içerisinde olduğu BM nezdinde geçerli olan kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesine ek ölüm cezasının kaldırılmasını amaçlayan 2. ihtiyari protokol Türkiye tarafından 5415 sayılı kanunla onaylanmış, Bakanlar Kurulu’nun 27 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan 2005/9813 sayılı kararı ile yürürlüğe konmuştur.
Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerle ilgili olan bu sözleşme ve protokollerin Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülemez ve bu protokollere aykırı kanunların bulunması/çıkarılması halinde bu protokollerin öncelikle uygulanma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu Sözleşme ve Protokollere aykırı uygulamalar, Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve BM içerisindeki üyeliğini ve durumunu tartışmaya açacaktır.
Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasında, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü nedeni ile de sanık lehine olan hükümlerin uygulanacağına dair ceza hukukunun genel hükümleri belirtilmiştir.
Ölüm cezası ile ilgili tartışmalar hiçbir hukuksal zemine oturmamaktadır. Ölüm cezası Türkiye’nin gündeminden çıkmıştır. Siyasi nedenlerle bu tartışmayı yürüten politikacıların hukuksal durumu öğrenmesi ve artık bu tartışmaları yürütmemesi gerekmektedir. Abdullah Öcalan üzerinden yapılan tartışmaların hukuksal ve fiili dayanakları bulunmamaktadır. Abdullah Öcalan’ın da yaşam hakkı Uluslararası Sözleşmeler ve Anayasaca güvence altına alınmıştır. Toplumsal barışı zedeleyecek bu tip tartışmaların Kürt sorunun çözümünde hiçbir fayda getirmeyeceği ve ortamı daha da gereceği bilinmelidir.
Öztürk Türkdoğan
Genel Başkan