Kadına Yönelik Şiddetin Mağduru Tüm İnsanlıktır!

Biz İHD’li kadınlar, 25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyetinde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Mirabel kız kardeşlerin gizli polis tarafından tecavüze uğradıktan sonra öldürülmelerinin 46. yıldönümünü, yani “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” nü;
• Güney Amerika ülkelerinden 40,000 kadının bedenlerini satmak için Olimpiyat süresince Almanya’ya gönderilmelerinin acısıyla karşılıyoruz,
• Dünyanın birçok coğrafyasında ekonomik, duygusal, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların çığlığıyla karşılıyoruz,
• Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da, Lübnan’da ve dünyanın birçok çatışmalı coğrafyasında yaşanan savaşın birinci mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu bilmenin acısıyla karşılıyoruz,
• Türkiye’de kadın katliamlarına dönüşen “namus” gerekçesiyle işlenen cinayetlerin insanlığımızdan kaybettirdiği bir dönemde karşılıyoruz,
• Ana dilinde basın-yayın, ifade ve eğitim hakkını kullanamadığı için kendisini toplumsal yaşamın bir parçası olarak göremeyen kadınların yükselen sesleriyle karşılıyoruz,
• Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemesinden kaynaklı yürekleri yangın yerine dönmüş annelerin gözyaşlarıyla karşılıyoruz,
• Politik ve adli cezaevlerindeki kadın mahkumların 24 saate yayılan gayriinsani muamelelere maruz kaldığı bir ortamda karşılaşıyoruz,
• TV’lerden Devletin koruması altındaki, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı kurumlardaki çocuk bedenlerin nasıl bir pazar yaratılarak “erkek”lere pazarlandığını izlemenin dehşetiyle karşılıyoruz,
• Başörtüsü yasağı nedeniyle eğitim ve çalışma hakkı ellerinden alınan kadınların maruz bırakıldığı ihlaller altında karşılıyoruz,
• Zorla evlendirilmek istenen, tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakılan, maruz kaldığı tecavüzün sorumlusu gibi görüldüğü için “intihar” adı altındaki cinayetlere maruz bırakılan kadınların yüreğimizi sızlattığı bir dönemde karşılıyoruz.
İHD’nin 2006 yılı 9 aylık kadına yönelik şiddet verilerine göre, namus gerekçeli saldırılar, 54 ölü 43 yaralı, şiddete uğrayan kadın sayısı ise, 150 ölü 174 yaralıdır. Bu da bize gösteriyor ki, şiddet Türkiye’nin en önemli sorunudur. Şiddet sonlanmadıkça demokratikleşmeden bahsedilemez. Kadına yönelik şiddetin, erkeklerle kadınlar arasındaki eşit olmayan tarihsel güç ilişkilerinin bir sonucu olduğu bilincindeyiz. Cinsiyete dayalı şiddet, uluslararası sözleşmeler yoluyla korunan evrensel insan haklarının ihlalidir. Bu ihlal, kişi güvenliği hakkının, en yüksek standartta fiziksel ve manevi sağlığa sahip olma hakkının, işkence, aşağılayıcı, insanlık dışı muamele yasağının ve yaşam hakkının doğrudan ihlali anlamına gelmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor; kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yüksek sesle ifade ediyoruz.
KADININ RENGİ BARIŞ, DİLİ BARIŞ, ÇIĞLIĞI BARIŞ….

ŞİDDET KADINLARIN KADERİ DEĞİLDİR

KADINA YÖNELİK ŞİDDET SON BULMALIDIR

İHD’Lİ KADINLAR

Bir cevap yazın