Sanatçı, gazeteci ve yazarların tehdit edilmeleri ile ilgili iddialar sıkça dile getirilmeye başlanmıştır. Bu durum genellikle düşüncelerini ifade etmeleri nedeniyle oluşmaktadır. İfade özgürlüğü, denilebilir ki; birçok özgürlüğün anasıdır. İfade özgürlüğünün olmadığı toplumlar medeni toplumlar arasında yer alamazlar. Düşünceleri ne olursa olsun hiç kimsenin düşüncesini ifade etmesi nedeniyle tehdit edilmemesi gerekir. Siyasal iktidara yakın olsun olmasın, çeşitli konularda düşünceleri benimsenip benimsenmese bile herkesin ifade özgürlüğü hakkının koşulsuz olarak savunulması gerekir. Bu durum, yasal ya da yasadışı hangi pozisyonda olursa olsun herkes tarafından benimsenmesi gereken bir tutum olmalıdır.
Sanatçı Şivan Perwer, gazeteci Mehmet Metiner ve yazar Muhsin Kızılkaya’nın tehdit edildiklerine dair iddialar çeşitli gazetelerin haberlerinde yer aldı. Daha önceden de gazeteci ve yazarların benzer tehdit ve suikast teşebbüslerine maruz kaldığına dair iddialar basında yer almıştı. Siyasal iktidara yakın olsun olmasın kamuoyunda tanınan şahsiyetlerin ifade özgürlüğü nedeni ile tehdit edilmeleri tehlikeli bir durumdur. Geçmişte, buna benzer olaylarda birçok kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini ve faillerinin karanlıkta kaldığını hepimiz iyi biliyoruz. Seçim sürecinde olduğumuz, olası provakatif eylemlerde birçok kişinin yaşam hakkına zarar gelebileceği unutulmamalıdır. Hükümet, herkesin yaşam hakkından sorumlu olduğunu unutmamalı, bir an önce gerekli tedbirleri almalıdır. Yaşam hakkı her koşulda mutlaka savunulması ve korunması gereken en temel haktır. Yaşam hakkına yönelik saldırılar hiçbir koşulda kabul edilemez.
Seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde siyasal iktidardan ve muhalefetten kaynaklı nefret söyleminin tekrardan kullanıldığına tanık oluyoruz. Nefret söylemi özellikle Kürtler ve Kürt siyasetçiler hedef alınarak yapılmakta, bu söylem halklar arasında kutuplaşmaya ve geçmişte de görüldüğü gibi çeşitli linç teşebbüslerine sebep olacak olaylara neden olabilecektir. Nefret söyleminden uzak durulmalı, bir an önce nefret suçlarını düzenleyen yasal mevzuat çıkarılmalı, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu ile ilgili düzenleme evrensel standartlara uygun olarak gerçekleştirilmelidir.
Kürt sorunu başta olmak üzere demokrasi ve insan hakları sorunları konusunda farklı ve hatta benimsenmeyen düşünceleri olsa bile kim olursa olsun hiç kimse tehdit edilmemeli, kimseye yönelik nefret söyleminde bulunulmamalıdır. Sanatçı, yazar ve gazetecilerin ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için tehdit edilmeleri kabul edilemez. Herkesin yaşam hakkı her şart altında güvence altında olmalı, ifade özgürlüğüne dokunulmamalıdır.
Öztürk Türkdoğan
İHD Genel Başkanı