BASINA VE KAMUOYUNA

BASINA VE KAMUOYUNA

Sınırımız ve ötesinde yaşanan olaylarla ilgili biz insan hakları savunucularının söyleyecek birkaç sözü var. Başta Tunus, Mısır, Bahreyn ve Libya’da yaşanan olayları izledik. İşgalci güçlerin daha önce Irak ve Afganistan’da yaptıklarını da biliyoruz.

Arap ülkelerinde yaşanan olaylar “Arap Baharı” olarak nitelendirildi. Biz insan hakları savunucuları süreci halkların diktatörlere başkaldırışı gibi okuduk ve alkışladık.

İnsan hakları savunucuları  olarak  bizler  ; tüm otoriter, totaliler rejimlerin yıkılması, halkların ve bireylerin daha özgür daha güvenli, daha huzurlu ortamda yaşamasından yanayız.

Demokrasinin, insan haklarının, adaletin ve hukukun üstünlüğünün işlerlik kazanarak uygulandığı bir dünyada yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

Ancak şunu biliyoruz ki; insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün  işlerlik kazanması  işgalci güçlerle değil ülkelerin iç dinamikleriyle ve ezilen halkların mücadelesiyle mümkündür.

Bu işgallerin arkasında küresel sermayenin yani ABD ve ortaklarının olduğunu biliyoruz.  Bu müdahalelerin yoksul ülkeleri işgal etmek, yoksul halkların geleceğine el atmak ve BOP hayata geçirmek için yapıldığının bilincindeyiz. Bu projenin  amacı    Ortadoğu sınırlarının yeniden çizilmesi ve kaynaklarının yağmasıdır. Bu projeyle işgal edilen ülkelerin madenlerinin, petrollerinin, tarihi değerlerinin emperyalistlerin eline geçmesi demektir.

Bu oyun şimdi komşumuz Suriye’de oynanmak isteniyor.  Bu oyun kan, gözyaşı ve zulümden başka bir şey getirmeyecektir. Kaldı ki Suriye diğer birçok Arap ülkesine benzemez. Suriye’nin Türkiye ile tarihi, sosyal, kültürel, akrabalık ve ticari bağları vardır. Her iki ülke halkları arasında düşmanlığı körüklemek hele etnisite ve mezhep bazında olayları kışkırtmak emperyalistler dışında hiç kimseye yarar sağlamaz.

Hatta uzun yıllar kalıcı olacak kin ve intikam duyguları bırakır. Ufak hesaplar peşinde koşarak emperyalist işgalcilerin kirli çıkarlarına ve oyunlarına alet olmayalım. ABD ve şer ortaklarının tatlı vaatlerine kapılmadan yakın komşularımızla halkların kardeşliği ve dayanışması temelinde el ele verelim, işgalcilerin oyununu bozalım. Biz otuz yıldır coğrafyamızda yaşanan savaşların, kardeş kavgalarının ne acılar ne kayıplar verdiğini çok iyi biliyoruz. Halklar bu savaşlardan çok acı çekti.

Hak, adalet ve özgürlük isteyen her insan işgal ve savaşlara karşı barışı savunmak durumundadır.

Her ülke kendi iç sorununu,  sorunun muhataplarıyla görüşerek çözebilirler, çözmelidirler. Bu noktada Suriye devleti kendi demokratik dönüşümünü tamamlamalı ve halkın çıkarlarını önceleyen ekonomik ve demokratik politikaları hayata geçirmelidir. İşgalciler gölge etmesin yeter.

EMPERYALİST İŞGALLERE SON!

YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ VE DAYANIŞMASI!

Mithat Can
İHD Hatay Şube Başkanı

Bir cevap yazın