“Komutanların demokrasi ve insan hakları yönünden kaygı verici açıklamaları”
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın devir teslim töreninde, 30 Ağustos günü Genel Kurmay Başkanlığı’nı resmen devir alacak olan Orgeneral Büyükanıt’ın yaptığı baştan sona kadar tehdit kokan açıklamaları, demokrasimiz ve insan hakları yönünden son derece talihsiz ve kaygı vericidir.
Askeri güçlerin sivil kurumların emrinde ve denetiminde olması, demokratik yönetimlerin en temel ölçütlerinden birisidir. Demokrasilerde hiçbir kişi ya da kurum eleştirilerden muaf ve dokunulmaz değildir. Dolayısıyla her kurum gibi askeri kurumların da eleştirilmesi her yurttaş açısından demokratik bir hak, hatta bir görevdir. Yapılan eleştirilerden bazıları haksız ya da yanlış olabilir. Ama bu durum, askeri kurumun en yetkili komutanına, daha yeni görevine dahi başlamamışken ilk iş olarak eleştirileri ülkeyi bölme, rejimi değiştirme ya da silahlı kuvvetleri yıpratma girişimleri olarak değerlendirme hakkını vermez. “Silahlı veya silahsız mihraklar” nitelemesi ile, demokratik mücadeleyi “silahlı hareketlerle” aynı kefeye koyup, Silahlı Kuvvetlerin bunlarla mücadele edeceğini söylemenin, ne anayasayla, ne demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşır bir yönü olmadığı açıktır. Ayrıca bu söylemin, demokratik hukuk devletinin yasama, yürütme ve yargı gibi temel kurumlarını tartışılır hale getirdiğini görmezlikten gelemeyiz.
Sayın yeni Genel Kurmay Başkanı’nın konuşmasında referans gösterdiği Anayasanın 3 ve 4. maddeleri yanında, devletin “demokratik bir hukuk devleti” olduğunu öngören 2. maddesinin de gözden kaçırılmaması gerekir.
Yüzyıllara dayanan sivil bir mücadelenin ürünü olan demokrasi ve insan hakları kavramlarının amacının askeri makamlar tarafından tartışılması ve bu kavramlara askeri mantıkla sınırlamalar çizilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bizler insan hakları savunucuları, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da sadece ve sadece kendi vicdanımıza ve uluslararası belgeleri referans alan ilkelerimize göre insan hakları mücadelesini sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Ümit ediyor ve inanmak istiyoruz ki, yapılan konuşma kastı ve amacı aşan bir konuşmadır.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ