22.09.2012
OLAY: 21.09.2012 tarihinde Bingöl il merkezinde BDP İl Binasına yönelik yapılan saldırı olayı.
AMAÇ: Söz konusu saldırı olayının nasıl meydana geldiği hususunda olay mahallinde araştırma ve inceleme yapılarak kamuoyunun bilgilendirilmesi hedeflenmiştir.
HEYETİN OLUŞUMU: Heyet, İnsan Hakları Derneği(İHD) Bingöl Şubesi tarafından teşekkül edilmiştir. İHD Bingöl Şubesi bir önceki şube başkanı Nihat AKSOY, Şube yöneticilerinden Av. Cevat İSHAKOĞLU, Özlem KILIÇ, Fırat KILIÇ ve Erhan ŞENYUVA’dan oluşmuştur.
HEYET GİRİŞİMLERİ: Heyet, 21 Eylül 2012 tarihinde olayın olduğu yer olan Genç Caddesi üzerinde bulunan Halk Pasaj’daki BDP İl Binasına gitmiş, olay mahallinde görüntü almış, 22 Eylül 2012 tarihinde olayın tanıkları, mağdurları ile görüşmüş ve beyanlarını almıştır. Bütün görüşmeler yüzyüze yapılmıştır.
Olay ile ilgili görüntüler ise basın mensuplarından ve çeşitli sitelerden alınmıştır.
HEYETİN OLAY YERİNE GİDİŞİ VE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER: Heyet, 21 Eylül 2012 tarihinde saat 16.30-17.00 sularında BDP İl Başkanlığına gittiğinde iç ve dış pencere camlarının tamamen kırıldığını, eşyaların dağıtıldığını, masa sandalye, dolap, sehpa gibi eşyaların bir kısmının caddeye, bir kısmının ise merdiven boşluğundan binanın bodrum katına atılmış olduğunu; içeride boşalmış iki adet gaz bombasının olduğunu, ayrıca binanın caddeye bakan tarafında bulunan işyerlerinin pencere ve vitrin camlarının kırılmış olduğunu tespit etmiştir.
Heyet, 22 Eylül 2012 tarihinde aşağıda belirtilen şahıslarla yaptığı görüşmeleri olduğu gibi aktarmaktadır:
Halis YURTSEVER ( Bingöl BDP İl Başkanı) : Saat 12:50 civarında parti binasında bulunuyorduk. Yaklaşık 20 kişi vardık. Tekbir seslerini duyunca merdivenlere yöneldik. Bir grubun binaya girmeye çalıştıklarını gördük bizde yukarı çıkan merdiven girişlerini kapattık. İçeri giremeyince dışarıdan camlara polis denetiminde taş atmaya başladılar. Gördüğümüz çocuk yaşta gençlerin polis desteği ve korucu provokatörler tarafından partimize yönelmişlerdir. Korucu sayısı 15 civarındaydı. Dışarıda görebildiğimiz polis denetiminde camlara müdahale edildi. Emniyet müdürü olaylar sırasında binaya geldi. Yüzyüze görüştük. Tabelanın üzerine Türk bayrağı asın olaylar biter şeklinde benimle pazarlık yapmaya çalıştılar. Teklifi kabul etmedim. Binadan çıkmayacağımızı söyledim. Bina içinde kalmaya devam ettik. Daha sonra karşı binadan açık ve camları kırılmış olan pencerelerden içeri iki adet gaz bombası atıldı. Bunun üzerine biz geri çekilerek katın arka kısmına doğru gittik. Nefes alamıyorduk. Arka taraftaki balkondan aşağı atlayarak oradan uzaklaştık.
Erdal EVRAN (Bingöl BDP Merkez İlçe Başkanı) : 21.09.2012 Cuma günü saat 13.00’te BDP İl Başkanlığında oturduğumuz esnada merdivenlerden yukarıya doğru slogan atarak, hakaret ederek bize yönelen 7-8 kişilik bir grubun geldiğini gördük. Gelen grup, polis eşliğinde küfrederek geliyordu. Camdan dışarıya baktığımız zaman polis, köy korucularından oluşan tahminen 100 kişilik bir grup halinde slogan, hakaret ve küfür ederek parti binası taşlandı. Linç girişiminde bulundular.
Biz olayı linç girişimi olarak algıladık. Kendimizi savunmamızı 10-15 kişilik bir grupla yapmaya çalıştık. Bizim kendimizi korumaya çalışmamız sonrası ilk etapta 3 adet gaz bombası atıldı. Üç defa da bir grup polis eşliğinde tekrar yukarıya çıkmaya çalıştı. Polisin bize fiili saldırısı söz konusudur. Bu esnada polisin ve köy korucularının biber gazı ve tazyikli suyla bize müdahalesi oldu. Emniyet Müdürü bu olay esnasında bizlerle pazarlık yapmaya çalıştı. Bayrağın tabelanın üstüne asılmasını istedi. Bunu kabul etmememiz sonucu yukarıya 25’e yakın çevik kuvvet polisi merdivenlerden yukarıya çıkarak 2’şer gaz bombası atıp, direnişimizi kırdı ve il binamızı boşaltıp, il binamızı tahrip etmeye başladılar. Biz binanın arka çıkışından çıkmak istedik, o esnada tekrar gaz sıktılar. Biz arka balkondan çıkıp hayatımızı kurtardık. Bize karşı düzenlenen bu saldırı tamamen bizi öldürmeye yöneliktir. Bize karşı bu saldırıyı tetikleyen Valilik, belediye başkanlığı, cuma hutbesinde yürüyüşü organize eden müftülük ve emniyet birimleri organize etmiştir.
Yavuz KITAY: Parti binasının içindeydim. Olaylar başladıktan sonra polisler ısrarla bizi binadan çıkarmak istediler. Güvenlik tedbiri alarak bizi dışarı çıkaracaklarını söylediler. Fakat dışarıdaki kalabalığın içerisine girersek sağ çıkmayacağımızı biliyorduk. Bunu reddettik ve çıkmayacağımızı söyledik. Defalarca farklı tutumlar sergileyerek bizi çıkarmak için ikna etmek istediler. Yaklaşık 3 saat partiden çıkmadık. Sonrasında içeri atılan gaz bombalarından korunmak için arka tarafa geçtik. Yaklaşık 1 metre olan balkondan aşağı atlayarak uzaklaştık.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı ( Bina içerisinde esnaf) : 3 saatten fazla bina içerisinde mahsur kaldık. Polisin önlem almaması dikkat çekiciydi. Bilinçli bir ihmal vardı. Polis isteseydi bu olayların bu kadar büyümesine engel olabilirdi. Yıllardır burada esnaflık yapıyorum. Şayet polisin desteği olmasaydı böyle bir durum yaşanmazdı. Önceden ve doğru tedbir alınmış olsaydı bu durum olmazdı. Ayrıca bir gün öncesinde belediye başkanının göndermiş olduğu mesajlar bu durumun tetikleyicisi olmuştur. Bu yaşanan olaylardan esnaf olarak çok tedirgin olduk ve bundan sonrası içinde kaygılıyız.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı ( Bina içerisinde esnaf) : Ben bina dışarısındaydım. Dükkânım pasajın içinde olayları görünce içeri girmek istedim. İzin vermediler. Dükkânımın camları ve takı vitrinim atılan taslar sebebiyle kırıldı. Provokatörler tankın üzerine çıkıp provokasyon yaptılar. Polisin açık ihmali vardı. Güvenlik güçleri gerekli tedbirleri almamışlardı. Sayıları fazla olabilirdi. Belediye başkanının göndermiş olduğu mesajın halkın galeyana gelmesinde etkili oldu. Bence amacının dışında organize edilmiş bir mitingdi. Bundan sonra yeterli önlem alınmazsa bu olayların devam edeceği kaygısı duyuyorum.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı ( Bina içerisinde esnaf) : Ben pasajın içindeyim. İlk önce alt kattaki camların düştüğünü gördüm. Partideki insanlar buna tepki gösterdiler. Bir sure sonra polis gaz bombalarını binanın içerisine atmaya çalıştı. Gazdan dolayı hepimiz çok etkilendik. Dışarıda çıkamıyorduk. Bina içerisinde bulunan herkesin can güvenliği tehdit altındaydı. Bina içindekiler arka taraftan yan binaya geçerek dışarı cıktı.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı: Ben olayın meydana geldiği binanın yanındaki binadan balkondan olanları izliyordum. İsmini bilmediğim ama hep gördüğüm bir Bingöllüyle bir polisin konuşmasına tanık oldum. Adam polise neden bize teslim etmiyorsunuz onları dedi. Polis cevap olarak binada esnaflar var kimin kim olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle getiremiyoruz dedi.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı: Ben olayı duyduktan sonra olay yerinin yakınlarına geldim. Geldiğimde polis her tarafı kapatmıştı. Binaya girişlere izin vermediler. Bizler kaldırımda izlerken polis biber gazını saldırganlara değil bizlere sıktı. Hepimiz biber gazından etkilendik. Parti binasına giren birinin olduğunu gördüm tabelayı indirmeye çalışıyordu. Bunu yapamayınca polisler panzeri tabelanın altına getirdi. Bir kişi panzerin üzerine çıkarak tabelayı indirdi. Gördüklerim korkunçtu. Saldırganlar polisle organize haldeydiler. Gördüğüm şey saldırganların yönlendirmelerini polis yapıyordu. Tabela indirildikten sonra bir polis alnınızdan öpüyorum bitmiştir artık diyerek kalabalığın dağılmasını istedi.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı: Ben carsıya çıktığım anda karsı taraftan bağırarak bir grup kalabalığın geldiğini gördüm. Merak ettim ne oluyor diye bekledim binanın önüne kadar geldiler ve tekbir getirmeye başladılar. İlk başta herhangi bir saldırı olmadı polis önlerine geçti fakat bir kaç dakika sonra polis geri çekilince binayı taslamaya başladılar. Polisin daha dikkatli davranması gerekiyordu. Yıllardır bu şehirde yasıyorum ilk defa böyle bir durumla karşılaştım burası küçük yer herkes birbirini aile düzeyinde tanımaktadır. Bu olaylar bizleri de tedirgin ilimizin huzurunun bozulmasını istemiyoruz.
Adının Belirtilmesini İstemeyen Görgü Tanığı: Olay günü camide imam yürüyüş olacağını ve herkesin katılmasını söyledi. Bir gece öncesinde de cep telefonuma belediye başkanın mesajı gelmişti. Camiden çıktıktan sonra olay çıkabileceği düşüncesiyle karsı tarafta kaldırıma geçtim. Caminin önünde 30 kişiye yakın bir gurup toplanarak olayın yaşandığı yöne doğru tekbirler getirerek yürümeye başladı. Merak ettiğim için bende arkalarından yürüyerek takıp ettim. Bir sure binanın önünde sloganlar attılar. Sonrasında binayı taslamaya başladılar. Polisin güvenlik önlemleri yeterli değildi. Olay kısa bir surede engellenebilirdi. Ama büyüdükçe ortam gerildi ve çok büyük bir kalabalık oluştu. Bingöl huzurlu bir şehirdir. Bu tur olayların yaşanmasını ve çatışmaların çıkmasını istemiyoruz. Belediye başkanın göndermiş olduğu mesajların ve camiden katılım çağrısının yapılması olayın başlangıcında ve büyümesinde etkili olmuştur.
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER:
1-Olaydan iki gün önce Devlet Bakanı Cevdet Ylmaz’ın da katıldığı toplantıda alınan karar gereği STK’ların açıklamaları ve Bingöl Belediye Başkanlığının olaydan önceki gece halkın cep telefonlarına çektiği “Yürüyüşe Katılım Mesajı” ve camilerde imamlar tarafından yürüyüşe katılım çağrılarının ortamı gerdiği,
2-Olayın daha önceden örgütlendiği,
3-Polisin, saldırganlara müdahaleyi bir kenara bırakın, ,devlete ait olan zırhlı aracı parti binasına yanaştırıp saldırganların zırhlı aracın üzerine çıkarak parti tabelasını indirmelerini sağlayarak, saldırıya maruz kalan BDP’lilere gaz sıkıp fiilli müdahalede bulunduğu, saldırganlara yardımcı olduğu,
4-Emniyet Müdürünün, parti binasına bayrak asmak için BDP il başkanıyla pazarlığa girişmesinin devlet adamı ve bürokrasi ahlakına ters düştüğü,
5-Bayrak ve kutsal değer olan din istismarı yapan güvenlik görevlisi ve din adamı zihniyetinin mevcut olduğu,
6-16 Eylül 2012 tarihinde akşam saatlerinde ellerinde bayraklarla yürüyen küçük bir grubun BDP İl Başkanlığına saldırısında polisin bu olaya göz yumması, raporumuza konu olan bu olayın ve bu olaylar sonucunda saldırganların bütün hal ve hareketleri ortadayken hiç kimse hakkında adli ve idari işlemin yapılmamış olması başka olayların daha da kolay yapılacağı ve böylelikle linç kültürünün meşrulaşacağı kanaatini uyandırdığı,
7-Temmuz 2011 tarihinde Karlıova ilçesinde korucu başı Hacı Alan’ın vurulması olayından sonra korucuların ve yakınlarının Karlıova’daki saldırıları ile raporumuza konu olan olayın karakterinin aynı olduğu tespitleri yapılmıştır.
KANAATİMİZ:
Olayı yapanlar, olaya karışan korucular ve bunlara göz yumarak “işlerini” kolaylaştıran güvenlik kuvvetlerinin haklarında adli ve idari işlem yapılmadığı, kimi STK temsilcisi, kamu görevlisi, siyasetçilerin bu tür durumlarda ortamı geren tutum ve davranışlarının devamı durumda benzer olayların tekerrür etme olasılığının yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.
SONUÇ:
Olayın çok vahim olduğu anlaşılmıştır. Bu olayların bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması çok hayatidir. Bu yönleriyle;
1- Başta olayı gerçekleştirenler hakkında Adli ve İdari soruşturmanın bir an önce başlatılması, korucuların açığa alınarak silahlarına el konulması,
2- Saldırıların başladığı ve devam ettiği sırada müdahale etmeyerek olayların büyümesine neden olduğu iddia edilen yetkililer ve güvenlik güçleri hakkında gerekli adli ve idari soruşturmanın başlatılarak bu durumun açıklığa kavuşturulması,
3- Olaylarda zarar görenlerin zararlarının zaman geçirilmeksizin hemen tazmin edilmesi,
4- En önemlisi, birçok hak ihlaline neden olduğu gözlemlenen koruculuk sistemin derhal kaldırılması.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) BİNGÖL ŞUBESİ