Linç Politikası Farklı Olan Herkesi Yok Etmeye Yöneliyor

Mersin’de 2005 Newroz’undan sonra başlayan, Trabzon, Sakarya, Bozhüyük, En son olarak da Erzincan’da devam eden linç girişimlerine bir yenisi eklendi.
Afyon’un Şuhut İlçesinde 29.4.2006 tarihinde, Kız Meslek Lisesi’nde kız öğrencilere tacizde bulundukları gerekçesi ile okul müdür tarafından iki çingene çocuk polise şikayet edilmiş, Polis tacizde bulunduğu iddia edilen öğrencileri yakalayarak adliyeye sevk etmiştir.
Savcılık tarafından serbest bırakılan çingene öğrenciler, pazar yerinde at arabası ile hurda toplarken okul müdürü çocukları sorgulamaya başlamış. Okul müdürü ile çingene öğrenciler arasında çıkan tartışmaya pazar esnafı da katılmış ve pazarcılar çingene çocuklarını döverek arabalarını ateşe verip yakmışlardır.
Olay yerinden kaçan çingene çocuklarını yaklaşık bin kişi kovalamaya başlamış. Oturdukları barakaya sığınan çingene çocuklar aileleri ile beraber canlı canlı yakılmak istenmiştir. Olaya müdahale eden polis çingeneleri evlerinden zor kurtarmıştır. Bu kez bin kişilik topluluk yine çingene çocuklarına ve ailelerine saldırıya geçmiştir. Kaçan çingene çocuklar ve aileleri başka bir eve sığınmış fakat bu ev de kalabalık tarafından ateşe verilip yakılmıştır. Kaymakam ve Belediye Başkanı da olay yerine gelerek kalabalığı sakinleştirmeye çalışmıştır. Yargı organlarının suçsuz bularak serbest bırakmasına rağmen, kendilerini yargı gücü yerine koyan bir takım insanlar, bu gençlerin cezasını kendileri vermeye kalkışmıştır. Ne yazık ki güvenlik güçleri de Çingene çocukların evlerinin ve daha sonra sığındıkları bir başka evin ateşe verilmesini de engelleyememişlerdir.
Diyarbakır ve bazı illerde bütün askeri güçleri devreye sokarak çocuk, kadın demeden insanları öldürerek kitle eylemlerini bastıran güvenlik güçleri her nedense linç olayları söz konusu olduğunda “yetersiz” kalıyorlar.
 
Linç girişimlerinin bir toplumsal tepki, ‘sağduyulu halkın’ tepkisi olmadığı, bunun bir politika olarak devreye konulduğu görülmektedir. Farklı dil, din ve kültürde olanların sindirilmesi ve yok edilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
İnsan Hakları Derneği olarak, tüm farklılıklarımızla barış içinde bir arada yaşama iradesine karşı geliştirilmeye çalışılan milliyetçi-şovenist bu linç politikasının geçersiz kılınması için hükümeti göreve çağırıyor, emekten ve demokrasiden yana olan tüm toplum kesimlerini de duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Çingene, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü … Bütün halklar kardeştir.
Farklılıklarımız zenginliğimizdir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın