Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevine 02.12.2013 Tarihli Çocuk Mahpus Sevki Hakkında Rapor

ARALIK, 2013

$1I.                   OLAY

Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Ankara Kapalı Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne 02.12.2013 tarihinde sevk edilen iki çocuk mahpusun darp edildikleri; çeşitli hak ihlallerine maruz kaldıklarına ilişkin başvuru, 04.12.2013 tarihinde aileler ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Şırnak Şubesi tarafından İHD Ankara Şube’ye iletilmiştir. Hak ihlallerine maruz kaldığı belirtilen çocuk mahpuslarla görüşme gerçekleştirmek için 06.12.2013 tarihinde Ankara Kapalı Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne gidilmiştir. Cezaevi ziyaretinin ve görüşmelerin amacı; tutuklu bulunan çocukların sevk esnasında herhangi bir hak ihlaline maruz kalıp kalmadıklarını tespit etmektir.

$1II.                HEYETİN OLUŞUMU

İHD Ankara Şubesine iletilen hak ihlallerine ilişkin başvurular üzerine; İHD Ankara Şube Sekreteri Avukat Fatma Güneş ve İHD Cezaevi Komisyonu üyeleri Avukat Dilan Coşkun ve Avukat Hürmüz Biçer’den oluşan bir heyetle 06.12.2013 tarihinde Ankara Kapalı Çocuk ve Gençlik Cezaevine (Sincan) yerinde tespit yapılmak üzere gidilmiştir.

Ankara Kapalı Çocuk ve Gençlik Cezaevinde (Sincan) avukat görüş odasında çocuk mahpuslar M.K. (17) ve F.T. (17) ile heyet olarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Hak ihlallerine maruz kalan M.K. ve F.T. ile gerçekleştirilen görüşmeler üzerine rapor hazırlanarak tespit ve bulguların kamuoyuyla paylaşılması gereği doğmuştur.

$1III.             06.12.2013 TARİHLİ GÖRÜŞME SONUCUNDA ELDE EDİLEN BULGULAR

Avukat görüşme odasında ilk olarak tutuklu çocuk M.K. ve daha sonra tutuklu çocuk F.T. ile görüşme gerçekleştirilmiştir.

M.K. 17 yaşında olup, 2009 yılından bu yana 29 kez gözaltına alınmış ve 6 kez belirli aralıklarla tutuklu olarak cezaevinde kalmıştır. Daha önce çocuk mahpuslara ağır hak ihlalleri ile gündeme gelen Pozantı Çocuk Kapalı Cezaevinde de tutuklu bulunan M.K., son olarak yargılandığı ceza dosyası kapsamında Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 6. kez tutuklu olarak bulunmuştur.

 F.T. 17 yaşında olup, önceki yıllarda başka bir ceza dosyası sebebiyle 9 ay tutuklu kalmış; son ceza dosyası kapsamında ise yaklaşık 1 aydır Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda M.K. ile tutuklu bulunmuştur.

$1i.                    Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ankara’ya Sevk Esnasında Yaşanan Hak İhlalleri

2 Aralık 2013 tarihinde, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan M.K. ve F.T., sabahın erken saatlerinde – yaklaşık sabah 6 suları- gardiyanların ani oda baskını ile uyandıklarını belirtmektedirler. İnfaz koruma memurları tarafından M.K. ve F.T.’ye ‘’kemik testi’’ için Ankara’ya götürüleceklerini belirtilmiştir. Buna karşın çocuk mahpuslar sevk öncesi cezaevi müdürü ile görüşmek istediklerini belirtmişlerdir. Çocuk mahpuslar, 1-2 saat süren bekleme süreci geçirdiklerini; bu esnada cezaevi personelinin tereddütlü davranışlarından dolayı rahatsızlık duyduklarını; Ankara’ya götürülmeye esas gerekçeyi yahut bir açıklama yapması için cezaevi müdürünü beklerken; normalde 8 kişilik kapasiteye sahip olan; ancak 11 kişi olarak kaldıkları koğuşlarına, çocukların ifadesi ile “neredeyse bütün cezaevi infaz koruma memurlarının” dolduğunu belirtmektedirler. Çocuk mahpuslar, koğuşa giren infaz koruma memurlarının sayım yapmak üzere geldiklerini belirtmelerine rağmen; sayım yapmak yerine, M.K. ve F.T.’yi zorla koğuştan dışarı çıkarmaya çalışmışlardır.

Zorla çıkarılmaya direnen M.K. ve F.T.’ye, infaz koruma memurlarının fiziksel şiddet uyguladığı belirtilmektedir. Ayrıca, koğuşta bulunan diğer mahpusların da, şiddet uygulanmasına engel olmak isteyince, aynı kötü muameleye, fiziksel şiddete maruz kaldıkları belirtilmektedir.

M.K. ve F.T., uygulanan fiziksel şiddetin boyutunun ağır olduğunu, tek tek bütün mahpus çocukların darp edilerek koğuştan çıkarıldığını ve geride kalan 9 arkadaşlarının ayrı ayrı hücrelere götürüldüklerini, geride kalan 9 arkadaşlarının bugün dahi hücre disiplin cezasında olduklarını düşündüklerini, belirtmektedirler.

Bu olaylar esnasında, Cezaevi I. Müdürünün de hazır bulunduğunu; müdürün M.K.’yı M.K.’nın başını demir parmaklıklara vurmak suretiyle darp ettiğini, M.K. belirtmektedir. Ayrıca F.T’ye tokat atan kişilerden birinin Cezaevi İnfaz Savcısı olduğunu sonradan öğrendiklerini F.T. ve M.K. ifade etmektedirler.  

Ring aracına bindirilmeden önce M.K., burnunun gardiyanlar tarafından burkulmak suretiyle kendisine çok ağır şiddet uygulandığını[1], ellerinin arkasına sabitlenerek yere yatırıldığını, üzerine gardiyanların çullanarak kendisini darp ettiklerini, zorla soyduklarını ve bu şekilde üst aramasına maruz kaldığını belirtmektedir.

Çocuk mahpuslar Mardin’den Ankara’ya ring aracı ile getirildiklerini, yolculuğun 13–14 saat sürdüğünü, yolculuk boyunca her ikisinin de ellerinin arkadan kelepçeli olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca yolculuk boyunca defalarca talep etmelerine rağmen kendilerine hiç yemek ve su verilmediğini, bütün yolculuk boyunca yalnızca bir kez tuvalete götürüldüklerini ifade etmektedirler.

Yine çocuk mahpuslar, sevk edildikleri 2.12.2013 tarihinin, Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, kendilerinin açık görüş günü olduğunu, ailelerinin görüş için şehir dışından geldiklerini ve ilk kez açık görüş yapabilecekken; Ankara’ya sevk edildiklerini; aileleri ile görüşme imkanlarının ellerinden alındığını ve kasıtlı olduğunu düşündükleri bu uygulamanın ailelerini ve kendilerini ayrıca mağdur ettiğini belirtmektedirler.

$1ii.                  Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevinde (Sincan)Yaşanan Hak İhlalleri

13- 14 saat süren ring aracı ile yolculuk sonrası Ankara’ya getirilen çocuklar öncelikle, kabul etmemelerine rağmen cezaevi infaz koruma memurlarınca ayrı ayrı kamerasız odalara alınarak çıplak aramaya maruz bırakıldıklarını ifade etmektedirler.

Daha önce kendilerine ‘’kemik testi’’için Ankara’ya götürüldükleri söylenmesine rağmen; çocuklar, Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevine sevk amacı ile -kendi tabirleri ile –kalıcı sürgün edildiklerini öğrenmişlerdir. Bu sebepten dolayı çocuk mahpuslar şahsi eşyalarını getiremediklerini, kendilerine Mardin Cezaevinde şahsi eşyaları toparlama imkânı verilmediğini, bundan dolayı getirildikleri Sincan Cezaevinde ayakkabı, kıyafet, para yokluğu çektiklerini belirtmektedirler.

Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’ne getirildikleri günün ertesi gün olan, 3.12.2013 tarihinde ise; çocuklar, rızaları dışında zorla saçlarının cezaevi görevlilerince asker tıraşı yaptırılarak kesildiğini ve maruz kalmış oldukları bu tür muamelelerin rızalarının dışında olduğunu,  bu tür muamelelerle onurlarının incindiğini ayrıca belirtmektedirler.

$1IV.              SONUÇ

Çocuklar tarafından dile getirilen hak ihlalleri iddialarının, ilgililer tarafından ciddi bir denetime tabi tutularak sonlandırılması gerektiği açıktır. Öncelikli olarak Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda infaz koruma memurları tarafından gerçekleştirildiği belirtilen darp olayları hakkında soruşturma açılması gerekmektedir. Çocuklar tarafından kameralı yahut kamerasız yerlerde şiddet gördükleri belirtildiğinden; olaylar esnasında Cezaevi Müdürlerinin ve İnfaz Savcısının olay anında bulunup bulunmadığının ve çocuklara şiddet uygulayıp uygulamadıklarının tespiti elzemdir.

Yine çocuk mahpusların darp iddialarına ilişkin; ne Mardin Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, ne de Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde iddiaları karşılar nitelikte doktor raporu düzenlendiğinden; bu hususa ilişkin olarak da ayrıca araştırma yapılması ve iddiaları karşılar nitelikte, gerçeği yansıtan rapor düzenlenmesi gerekmektedir. Görüşme gerçekleştirilen çocuk mahpuslar M.K. ve F.T.’nin saçlarının tıraşlı olduğu; kafataslarında yer yer şişlikler bulunduğu; ayrıca M.K.’nin, darp sonrası sürekli ağrıdığını belirttiği bacağını sürüyerek yürüdüğü; heyetimiz tarafından gözlendiğinden; bu konunun önemine dikkat çekmek gerekmektedir.

Tutuklu ve hükümlülerin cezaevleri arasında sevk esnasında yaygınlıkla gözlemlenen ring aracında yemek, su vermeme biçiminde görülen kötü muamele; tuvalete çıkarmama ve elleri kelepçeli olarak yapılan sevklerin hukuka ve insanlık onuruna aykırılığına dikkat çekmek gerekmektedir.  Bu tür muamelelerin çocuk mahpuslara uygulanması hak ihlallerinin boyutunu ayrıca ağırlaştırmaktadır.

Derneğimiz tarafından daha önce de Sincan Çocuk Ve Gençlik Kapalı Cezaevinde gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde çocuk mahpuslara yaygınlıkla uygulandığına dikkat çekilen çıplak arama uygulamasının; herhangi bir zorunlu, gerekli, özel, gerekçe belirtilmeksizin M.K. ve F.T. ye zorla uygulanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 3 üncü madde bağlamında; kötü/onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve işkence olarak nitelendirilmelidir.

M.K. ve F.T.’nin sevk sonrası rızaları dışında saç tıraşına tabi tutulması; kişilerin fiziksel bütünlüğüne yönelen, AİHS 3 üncü madde bağlamında; kötü/onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve işkence olduğu gibi; insanlık onuruna aykırı bir disiplin sisteminin de özelliği olarak kabul edilebilir değildir.

Dahası, M.K. ve F.T.’nin yargılandıkları dosya kapsamında, kemik testine tabi tutulacaklarının belirtilerek, ailelerinin ve kendilerinin bilgileri ve rızaları olmaksızın aile ziyaretlerini oldukça güçleştirecek yerlere sevk edilmeleri; mahpusların aileleri ile irtibatlarını koparmaya yönelik kasıtlı eylemler olarak değerlendirilmektedir. Sevk edilen mahpusların çocuk olduğu değerlendirildiğinde ise; aileden koparılan çocuğun durumunun hem çocuk açısından hem de aile açısından maddi ve manevi olarak yaratacağı sıkıntının boyutuna ayrıca dikkat çekmek gerekmektedir. 

Çoğu kez kamuoyuna da yansıyan, TMK ile görevli mahkemelerin çocuk yargılamalarında özellikle karşılaşılan, çocukların daha ağır cezalandırılabilmeleri için kemik testine tabi tutulmaları, ceza sisteminde çocuğun cezalandırılması sorununu daha da tartışmalı hale getiren bir uygulama olup, sonlandırılması gerekmektedir.  

Bütün bunlarla birlikte; çocukların dile getirdiği hak ihlalleri iddialarının ciddi bir araştırmaya tabi tutularak sonlandırılması, ilgililer hakkında gerekli idari/cezai soruşturma yürütülmesi; uygulanan disipline etme sisteminin; onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve uygulamaların sonlandırılması gerekmektedir.



[1] M.K.’nın 2011 yılında polis tarafından yakın mesafeden hedef gözetilerek yüzüne atılan gaz bombası sonucu ağır şekilde yaralandığına ve uzun süre yoğun bakımda kaldığına dikkat çekmek gerekmektedir.

Bir cevap yazın