17/07/2014
Suriye’de Mart 2011 yılından bu yana devam eden çatışma ortamı nedeniyle yüz binin üzerinde insan hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve milyonlarca insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılmıştır. Yaşam alanlarından ayrılmak zorunda kalan bu insanlardan -en iyimser tahminle–1.2 milyon kişi Türkiye’deki kamplar dışında ve gayri insani koşullarda yaşamaktadır.
Türkiye’nin ulusal mevzuatında kitlesel sınır göçleri ve acil insani yardım gerektirecek olan koşulları karşılayan kanun maddeleri oldukça sınırlıdır. Mevcut durumda, hem kamp hem de kamp dışında yaşayan Suriyeli sığınmacıların temel hak ve ihtiyaçlarının karşılanması için çıkartılan genelgelerin birçoğu ihtiyaca cevap verme konusunda yetersiz kalmaktadır. Bir başka sorun ise var olan genelgelere ulaşmanın neredeyse imkansız olması hem sığınmacıların hem de bu alanda faaliyet göstermek isteyen sivil inisiyatiflerin yasal çerçeve ile ilgili yeterli düzeyde bilgilendirilmemeleri istikrasız bir ortam yaratmaktadır.
İlimiz Gaziantep öznelinde de yaklaşık 300.000 den fazla Suriyeli yaşamaktadır. Şehrin, Suriye sınırına en yakın illerden biri olmasından kaynaklı olarak, sınır girişlerinde sürekli bir yığılma olduğu gözlemlenmiştir. Bu yığılmalar yeterli personel, teçhizatlar ve gerekli düzenlemeler sağlanmadığından sınır girişlerinde birçok sorun çıkmaktadır. Gaziantep’e yerleşen mültecilerin çoğunluğu kampların dışında şehir merkezi ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Bu yeni insan fazlalığına ciddi bir önlem alınmadığından ülkemizin birçok ilinde yaşandığı gibi ilimizde de barınma, işsizlik, gıda ihtiyacı gibi problemler ciddi oranlarda artış göstermiştir. Yaşanan bu problemler artık hem sığınmacı olarak gelen Suriyelileri hem de Gaziantep de yaşayan halkların temel sorunu haline gelmiştir.
Söz konusu sorunlar doğru anlaşılmadığından insanlarda, ”ötekiler suçlu” anlayışı gelişmiştir. Bu durumda şehirde yaşayan farklı toplulukların birbirine müdahale etmesinin meşru hak olduğu algısı ve pratiğini ortaya çıkarmıştır. Yerel ve ulusal basında yaşanan savaş göçü doğru temelde yansıtılmadığı için (ırkçı ve suçlayıcı içerikle haberler yapılmaktadır.) söz konusu yanlış algı sönümlenmemekte; gittikçe artan kin ve nefrete sebep olmaktadır. Gelinen nokta itibari ile kentte Suriye halkı ile Gaziantep’te yaşayan halklar arasındaki gerilim sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar sonucu kitlesel ırkçı söylemlerinin ağırlıkta olduğu eylemler ortaya çıkmıştır. Kamu otoritesinin yanlış temelde gelişen tepki ve saldırılara etkin ve yeterli önlemleri almamasından kaynaklı ilimizde tansiyon giderek artmıştır. Bu birikimin sonucu olarak telafisi imkansız can kaybı gibi sorunlar ortaya çıkmış ve çıkmaya devam etmektedir. İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi olarak gerek bize yapılan başvurular gerekse üyelerimizin kişisel gözlemlerinden aktardıkları, güncel, yerel ve ulusal basından yapılan araştırmalar sonucunda edinilen bilgileri öz olarak aşağıda aktarıyoruz.
Sığınmacıların Şubemize Yaptığı Bir Kısım Başvurular;
Şubemize birçok başvuru yapılmış olup ilgili başvurularla ilgili gerek hukuki süreç gerekse diğer inceleme ve takipler devam edilmektedir.
Yapılan başvurulardan örnekler isek; Ahmet El Hüseyin olan başvurunun detayları şöyledir.
Muhammed Nur El Hüseyin adlı 12 yaşındaki Halep doğumlu çocuk 17/12/2013 tarihinde işten eve dönememiş ve 18/12/2013 tarihinde ölü olarak bulunmuş daha sonra adli tıp raporuna göre vücuduna 5 adet kesici delici alet yarasına rastlanıldığı, kafasına sert bir cisim ile vurularak beyin kanamasının gerçekleştiği tespit edilmiştir. Aile derneğimize konuya ilişkin Gaziantep 2. Ağır ceza mahkemesi 2014/94 esas sayılı dosya karar aşamasındayken başvuru yapmış, başvuru üzerine derneğimiz yönetim kurulu üyesi avukat Dılşa Dilovan BOZKUŞ dosyayı takiple görevlendirilmiştir. Dosyanın incelenmesinde sanığın anlatımları tanık beyanları olayın oluş şekli sanığın bu eylemi nefretle gerçekleştirdiğini göstermektedir. En son 10/07/2014 tarihinde gerçekleştirilen duruşmada vekalet ilişkisi kurulamadığından bu konuya ait vekaletsiz avukat müvekkil ilişkisi kurulmasına ait talep ilgili mahkeme heyetine iletilmiş bu talebimize ilişkin karar bir sonra duruşma olan 25/09/2014 verilecektir.
Bu davadan da anlaşılacağı üzerine Bir Suriyeli sığınmacının elinde geçici oturma belgesi, pasaportu, misafir kartı, ticaret ile uğraşıyorsa maliyeden alınmış bir vergi numarası gibi çeşitli belgelerden hangilerinin bulunduğuna göre vekalet alabilme ihtimali değişmektedir. Olağanüstü savaş koşullarında kentimize gelen Suriyeli insanların tümü aynı sosyal ve ekonomik statüde olmayıp, yukarıda sayılı belgelerin hepsini birden edinmeleri mümkün olmamakta, ellerinde bulunan belgelere ve ülkemizde yürürlükte bulunan mevzuat ve hukuki teamül açısından herhangi bir soruşturmayla karşılaştıklarında ya da kendileri bir hak arayışı için hukuki destek almak amacıyla bir avukata başvurduklarında temsiliyet için vekalet ilişkisi kurulması kimi zaman imkansızlaşmakta kimi zaman çok kolay hallolmakta, bu durum ise kişilerin ellerindeki belgelerin yeterliliği ve türüne göre değişmektedir.
** Diğer İsmini vermek istemeyen bir başvurucu ise Kilis İli sınırında eşine Türkiye askerinin açtığı ateş sonucu kaybetmiş ailesinin yani çocuklarının ve kendisinin sınır dışı edilmesinden yaşadığı korku sebebi ile hukuki başvuru yapmamıza dahi rıza göstermemiştir.
BİR KISIM SOMUT DURUMLAR :
OLAY :
23.05.2014 tarihinde kentin alt orta sınıfının yaşadığı Eski Şahinbey Belediyesi karşısında bulunan küçük ve betonarme parkta, Gaziantep İli’nde bulunan 2 Suriyeli sığınmacı Gaziantepli 15’den fazla kişi ile aralarında çıkan kavgada hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştır.
Yaralanma olayı Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/26577 soruşturma sayılı dosyasına konu olmuş; Suriyeli sığınmacıların hayati tehlike geçirecek derecede yaralanmalarına sebep olduğu iddia edilen 5 şüpheli Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılmış ise de hiçbirisi tutuklanmamış, adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmıştır.
OLAY :
Derneğimiz yöneticisi Nizip’e gitmek için, Binevler Gatem dolmuşuna binmiş, Gatem durağına yakın bir mevkide çalışmaya gitmekte olan 13, 15 ve 20 yaşlarında zayıf bedensel özelliklere sahip üç Suriyeliye onların arka sırasında bulunan yine Türkiye’de yaşayanlar tarafından önce ortada herhangi bir olay bulunmamasına rağmen defaten ‘’memleketi bok ettiler, namussuzlar, şerefsizler… ‘’ gibisinden sözlü saldırıda bulunulmuş, rahatsız olan Suriyeli Sığınmacılar arkalarını dönüp cevap vermek isteyince, arkada bulunan Gaziantep’te yaşayan ve sığınmacı olmayan iki kişi şahısları yumruklamış, Suriyeli üç sığınmacı bir de bu yaşananın üstüne yolun ortasında dolmuştan indirilmiştir. Dolmuşta bulunan diğer kişilerde Suriyelilere yönelik bu haksızlığa karşı herhangi bir tepki göstermedikleri gibi Suriyeli Sığınmacılar dolmuştan haksız olarak indirildikten sonra, Suriyelilere hakaret etmeye başlamışlardır.
OLAY :
Haziran ayı sonunda Gaziantep’in Oğuzeli İlçesinde Halk arasında Dallas Mahallesi olarak bilinen (kavgacı olmasından dolayı) mahallede yaşayan Suriyeli Sığınmacılar ile Oğuzeli’nde yaşayan yerli halk arasında kavga çıkmış, taraflar yaralanmış, Oğuzeli’li bir vatandaşın yaralanmasından sonra Oğuzeli’nde oluşan kalabalık gruplar Suriyeli Sığınmacıların evlerine saldırmış toplu halde hareket ederek, sığınmacıların evlerine, camlarına zarar vermişlerdir. Bu durumdan etkilenen birçok sığınmacı Oğuzeli İlçesi’nde bulunan bu mahalleyi terk ederek başka bir mahalleye taşınmışlardır. Mahalleden taşındıktan sonra, yine toplu olarak Oğuzeli’nde bulunan kalabalık bir grup, Suriyeli Sığınmacıların evlerine saldırmaya devam etmiş bu durumdan haberdar olan kolluk kuvvetleri etkin olarak Suriyelileri koruyucu önlem almadıkları gibi kalabalık saldıran grubun arkasında beraber dolaşarak onlara engel olmamıştır. Yine Suriyelilerin evlerinin önünde hukuka aykırı olarak Suriyeliler ile kavga eden şahısların önüne, tüm Suriyeli sığınmacıların evlerinde kalanlar çıkarılarak kendileri ile kavga eden şahısları teşhis etmeleri istenmiştir.
GÖZLEMLER :
** Suriye de yaşanan savaş sonrası İlimize gelen Suriyelilerin %90’ından daha fazlası dar ekonomik koşullarda yaşamaktadır.
**Yetişkin bir Suriyeli 100 lira haftalık ile ağır işlerde, sosyal güvencesi olmadan çalıştırılmaktadır. Sanayi, hizmet ve akla gelebilecek her sektörde yoğun bir çalışan sayısı (yalnızca organize sanayi bölgesinde yüz binin üzerinde çalışan bulunmaktadır.) bulunan şehrimizde, sosyal güvencesiz olarak çalışmak zorunda olan Suriyelilerin çalışmaya başlaması kimi ‘’işverenler’’ tarafından ucuz işgücü kaynağı olarak kullanılmıştır. Şehirde kol emeğine dayanan iş gücü oldukça ucuzlamış, dar ekonomik şartlarda özellikle asgari ücret ve civarında çalışan şehrin alt orta sınıfında direkt olarak daralan ekonomik olanakları ve yaşam şartlarının karşılığı olarak Suriyelilere karşı bir nefret söylemi, pratiği ve ayrımcılığı ola gelmiştir.
**Savaştan evvel dahi, sadece bir yıl içinde tapuda yüzbinlerce işlem yapılarak arsa rantında dünya sıralamasına giren şehrimizde Suriyeli sığınmacılar; on kişinin üzerinde nüfuslar ile insan onuruna yakışmayan şartlarda kalmaya ve bu kötü koşullardaki yerlere yüksek kiralar ödemeye başlamışlardır. Kentin konut edinme gücü bulunmayan alt orta sınıfı asgari ücret ile hayatını idame etmekte iken, asgari ücretin üzerinde kiralar ile karşılaşmakta; bu durumun sebebi olarak direkt tepki gösterebileceği Suriyeli Sığınmacıları görmekte ve bu denklemde Suriyelilere karşı bir nefret söylemi, pratiği, şiddet ve saldırılar meydana gelmiş ve gelmektedir. Tabi bu duruma ek olarak da Suriyeli sığınmacıların park, beton, yol ortası gibi yerlerde konakladığına çokluk ile rastlanmaktadır.
** Tahlilimizi devam ettirirsek, Şehrin Suburcu, Yeşilsu, Kırkayak gibi merkezi yerlerinde dahi 3-5 yaşlarında ayakkabıları olmayan vücudu kir bağlamış, yüzleri yanık çocuklar çarçabuk kanıksanmış bir gerçek olarak günlük hayatımızdadır.
** Savaş öncesi yoğunluklu olarak kağıt, metal, plastik gibi geri dönüşebilir maddelerin toplanması için şehrin gelir düzeyi düşük emekçi kesimi tarafından karıştırılan çöp konteynırları, şimdi yaygın olarak Suriyeliler tarafından yoğun geçim hatta besin kaynağı olarak kullanılmaktadır. Savaş öncesi bir çöp konteynırını gün içerisinde yalnızca bir veya iki kişi karıştırırken şu anda bir çöp konteynırı gün içinde en az 10 farklı kişi tarafından karıştırılmaktadır.
** En az 1 ay öncesinden sosyal medya üzerinden örgütlenerek, 20.Temmuz.2014 tarihinde şehrimizde bulunan Suriyelilere tepki olarak yoğun katılımlı nefret söyleminden beslenen bir eylem tertip edilmek istenmektedir. Yine birçok kin, nefret ve ayrımcılık söylemi günlük pratikte teyzemiz, komşumuz, büyüğümüz diyeceğimiz insanlar tarafından herhangi bir ideolojiden bağımsız olarak dillendirilmektedir.
** Adli makamlara yansıyan yansımayan binlerce darp, cebir olayı daha çok Suriyelilere yönelik gerçekleşmektedir. Sayı olarak az da olsa Suriyeliler tarafından da Gaziantep’te yaşayanlara yönelik olarak şiddet eylemleri gerçekleşmektedir.
Basında Suriyeli Mülteci Algısı
Yaptığımız araştırma, edindiğimiz izlenimler sonucunda özellikle yerel basın organlarının büyük kısmının, Suriyeli mülteciler ile ilgili yaptığı haberlerde pek hassas davranmayıp nefret ve kine sebep olacak söylemleri öne çıkartmaktadır. Yayınlarında, kullandıkları başlıklarda -sürekli olarak- Suriyeli Mültecilere karşı suçlayıcı, ayrımcı bir dil ile hareket etmektedirler. Suç oranının artmasının altında yatan sosyal ve insani nedenler irdelenmeyerek, -sonuç üzerinden- birlikte yaşama kültürüne aykırı bir ortama cevaz verilmektedir.
Savaş sebebiyle kente gelen Suriyelileri bir bölümü gerek ekonomik koşullarından gerekse olağanüstü savaş psikolojisiyle yer yer suç işleyebilmektedir. Halihazırda kendi vatandaşlarına dahi makul bir hukuk uygulaması geliştiremeyen devletin Suriyelilere karşı doğru bir yaklaşım sergilenememektedir. Teknolojik gelişmeye uygun olarak nefret ve kin söylemi sosyal medya üzerinden de şekillenmekte ve burada Suriyelilere karşı kitlesel şekilde çağrılar örgütlenmektedir.
Aşağıda yer alan yerel basın örnekleri yukarıdaki açıklamalarımızı somutlaştırmaktadır:
ÖRNEK-1
05 Şubat 2013
Suriyeli Mülteciler Karkamış ve Nizip’te Olay Çıkarttı. Yaralı Askerler Var.
Gaziantep’in İslahiye, Karkamış ve Nizip ilçelerinde barınan Suriyeli sığınmacıların olaysız günü geçmiyor. Sayıları her geçen gün artan Suriyeli mülteciler istekleri karşılanmadığı zaman sorun çıkarmaya devam ediyor. Su ve erzakla ilgili problemin yaşandığı Gaziantep-Karkamış kampında Suriyeliler, askerlere ve güvenlik görevlilerine taşlarla saldırdılar. Gaziantep’in Nizip ilçesindeki kapalı spor salonunda kalan Suriyeliler de üniversite öğrencileriyle kavga etti. Daha önce İslahiye kampında yemekleri beğenmedikleri için olay çıkaran Suriyeli mülteciler bu kez de Nizip ve Karkamış’ta ortalığı birbirine kattı. İddialara göre Karkamış kampında yaşanan olayda istekleri yerine gelmeyen Suriyeli mülteciler ilk önce güvenlik görevlileri ve askerlere sözlü sataşmalarda bulundular. Daha sonra bununla yetinmeyen mülteciler, güvenlik görevlileri ve askerleri taş yağmuruna tuttular. Olaylarda 4 güvenlik görevlisi ve 1 asker yaralandı. Yaralı askerin durumunun ciddi olduğu iddia edilirken, Nizip’te tedavi altına alındığı öğrenildi. ÖĞRENCİLERE SATAŞIYORLAR Nizip’te yaşanan olaylarda ise kapalı spor salonunda yaşayan Suriyeli mültecilerin sürekli öğrencilerle tartıştığı iddia edildi. Nizip yerleşkesine kalkan otobüslerinin kapalı spor salonu civarında kalkması ve burada kalan Suriyelilerin kadınlara baktınız diye öğrencilere saldırması öğrencileri tedirgin ediyor. Kapalı spor salonu etrafındaki birçok dükkanın da camlarının kırıldığı belirtilirken, halkın Suriyeli mültecilerle çok fazla bir araya gelmek istemediği öğrenildi. Yaşanılan olayların ardından 150 sığınmacının sınır dışı edildiği belirtildi. Ulaş İNBAŞI |
ÖRNEK-2:
http://gaziantep27.net/guncel-berberlerin-baskani-suriyeli-oluyor-477779.html
13 Haziran 201
SURİYELİLER GÖRMEZDEN GELİNİYOR
Suriyelilerin berber esnafın bitişiğine erkek berberi açtıklarını ve sorunu yetkililerle paylaşmalarına rağmen bir türlü çare bulamadıklarını belirtti. Esnaftan her türlü şart, belge istenirken, Suriyelilerin görmezden gelinmesine tepki gösteren Haci Darıcı, “Bizim esnafımızdan insan sağlığı, iş güvenliği, hijyen belgesi, doktor belgesi isteniyor. Bir yerde esnaf diyor ki ya ‘başkan sen bizi bu kadar sıkıştırıyorsun bu Suriyeliler ne olacak. Peki, bu kadar Suriyeli berber varken biz nasıl para kazanalım da bu evrakları yaptıralım?” dedi.
DENETİM YOK
Suriyelilerin açtığı berber dükkanlarının gecesi, gündüzü, pazarı olmadığını belirten Haci Darıcı, “Benim esnafımın genel kurul kararı var, pazar kapalı, gece 9’dan sonra kapalı, fakat Suriyeliler o saatten sonra açık. Şu anda biz esnafımızla karşı karşıyayız. Şahinbey mesleki eğitim merkezinde 400 kişiye hijyen belgesi verdirmiş durumdayız. Biz berberlerimiz daha hijyenik koşullarda, Antep halkına daha sağlıklı hizmet versin derken, öbür tarafta Suriyeliler gelmiş, hiçbir kural kaide tanımıyorlar. Berber dükkanları pislikten geçilmiyor. Hijyen yok, içeriye ne bir memuru giriyor, ne maliyecisi giriyor. Sadece berberler odası giriyor” diye konuştu.
KIRSAL KESİMLERDE AÇIYORLAR
‘Antep’te esnafın sahibi yok’ diyen Darıcı, “Her mahallede Suriyeli var, şu anda 50-60 tane Suriyeli berber var, bunlar benim tespit ettiğim. Daha birde perde çekilisi olanlar var, içeriye giriyorsun, adam üst kadını yatakhane, alt katını berber, güzellik salonu yapmış. Daha çok kırsal kesimlerde açıyorlar. Cumhuriyet, Yukarıbayır, Cinderesi, Vatan, Ünaldı’da açıyorlar. Yavaş yavaş merkeze doğru geliyorlar. Adreslerini teslim ettim ama zabıta yazı gönderdi denetledik diye ama kapatılmadı. Nereye kadar gidecek. Ne olacak, gitgide bizim esnafla onlar birbirine girecek bunun önlemi alınmayacak. Biz şuanda bağırıyoruz hiç kimse aldırış etmiyor ama yarın bir günde biz aldırış etmeyeceğiz” dedi.
TEHLİKELİ SINIFTAN ÇIKMALIYIZ
Berberler ve kuaförlerin tehlikeli gruba girdiğini de anlatan Darıcı bunun haksızlık olduğunu ve esnafı mağdur edeceğini belirterek şunları söyledi: “Bizim bu tehlikeli grupta ne işimiz var? Birinci sınıf tehlikeli olan işyerleri olarak geçiyoruz. Biz bile bile milleti kaçağa yönlendiriyoruz. Tehlikeli sınıftan çıkmamız gerek. Aksi halde ustalarımız çırak, çalıştırmaz. Bunlar bizim sorunlarımız. Kanunlar Türk esnafına, yabancı serbest. Biz ikiden de çıktık, biz beşinci sınıf vatandaşız Antep’te. Birinci sınıf Suriyeliler, ben kimliğimi Suriyeli yaptıracağım.” Meral KINACILAR
ÖRNEK-3
http://gaziantep27.net/asayis-suriyeli-ofkesi-eyleme-donustu-478371.html
8 Temmuz 2014
Suriyeli öfkesi eyleme dönüştü
Gaziantep’te yıllardır çözüm üretilemeyen Suriyeli konusunda vatandaş isyan etmeye başladı.
DENKLEM :
Suriye’de yaşanan savaş öncesinde de şehrimiz sosyal adaletsizliği su yüzünde olan halk içerisindeki deyimi ile ‘’zenginine güç yetmeyen fakiri ekmeğe muhtaç olan bir şehirdir.’’
Suriye de yaşanan savaş bu durumu daha da ayyuka çıkarmıştır. Temel sorunun bir kısmı sosyal adaletsizlik, bir kısmı savaştır. Esasına bakarsanız şehrimiz herkese yetecek ekonomik güce sahip varsıl bir şehirdir. Fakat hep daha fazla kazanmaya ve sahip olmaya yönelik günlük yıkıcı üretim ve tüketim ilişkilerinin de sonucu olarak yaşananlar ortaya çıkmaktadır.
Sözün özü bu şehir de herkese yetecek ekmek, barınma ve diğer sosyal koşulları sağlayacak donanımlar mevcuttur.
Gaziantep’te yaşayan halklar olarak; bizi sıkan dar ekonomik ve sosyal koşulların sonucu olarak savaş sonrası daha zorlaşan geçim ve insani sıkıntılardan direkt olarak şehrimizde yaşayan Suriyelileri sorumlu tutmaktayız. Ama hal şu dur ki: Suriyeli Sığınmacılar yalnızca yaşamaya çalışmaktadırlar.
Bu şehirdeki sorunların artmasının sebebi Suriye de yaşanan savaş ve savaş sonrası sığınmacılara yönelik olarak etkin bir proje ve pratik ortaya konmamasıdır.
Ortada şiddet içermeyen yollar ile tepki göstermek gereken bir durum var ise savaş, bu savaşı isteyenler ve adaletsiz sosyal koşullardır. Yani bir tepki gösterilecekse hayvanların barındığı yerlerde barınmak zorunda kalan, köle gibi çalışan, şiddete uğrayan çoğunluğu fakirlerden oluşan Suriyeli Sığınmacılara değil, bu savaşı ve adaletsiz sosyal koşulları ortaya çıkaranlara yine şiddet çağrısı olmadan tepki gösterilerek sorun çözülebilir.
Suriyeli sığınmacılara yönelik tepkilerin artmasında en önemli etken onlara yönelik olarak sosyal medya ve diğer tüm iletişim araçları ile ayrımcı bir dil kullanan ve Suriyeli Sığınmacılara şiddet uygulayan ayrımcı ırkçı çevrelerdir. Başbakan Erdoğan’ın dahi 16.Temmuz.2014 tarihli açıklamasında sığınmacılara dönük saldırıların, bir kısım yönlendirmeler ile tetiklendiği belirtmesine rağmen sığınmacılara yönelik saldırılarda etkin bir koruma gerçekleştirilmediği gözlemlenmektedir.
En son şehrimizde sadece bir trafik kazası bahane edilerek Gaziantep’de Suriyeli plakalı araçlara ardından Suriyelilerin işlettiği işyerlerine saldırılmış ise de saldırı sonrasında saldırganlar uzun bir süre haksız fiillerine devam etmiş bu olaylar neticesinde tutuklanan veya nitelikli bir soruşturmaya uğrayan saldırganların olmaması dikkate değerdir. Bu aşamadan sonraki olaylardaki tüm kamu gücünü kullananları etkin davranmaya, etkili soruşturma yürütmeye davet etmekteyiz.
İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi olarak bu öz raporumuzda, Şehrin alt orta sınıfı ve sığınmacılarının gençlerinin, yaşlılarının, çocuklarının ve kadınlarının yaşamak için zorunlu ihtiyaçları dışındaki sosyal faaliyet gibi gereklerini anlatmak dahi bu rapor için lüks kavramı içine girmektedir.
ACİL EYLEM PLANI :
1-) Şehirde bulunan kamu gücü kullananlar Suriyelilere yönelik şehir içerisindeki tertip edilen eylemlerde ve günlük hayat içerisinde gelişen pratiklerde Suriyelilere yönelik saldırılarda etkin hareket etmeli ve koruma önlemlerini suç oluşmuş ise suç sonrası cezalandırma için etkin soruşturma önlemlerini alınmalıdır.
2-) Bilişim, soysal medya yerel gazeteler ve diğer iletişim araçları üzerinden Suriyelilere yönelik olan ayrımcı, şiddet içeren dile ve saldırılara yönelik olarak soruşturmalar başlatılmalıdır. Ayrımcı dilin önlenmesi konusunda seminer ve eğitimler yapılmalıdır.
3-) Kentin barınma pahalılığına sebebiyet veren ve azınlık bir sınıfa rant sağlayan imar planları gözden geçirilmelidir. Konut ve işyeri kiralarında bir tavan fiyat semtlere göre belirlenmeli, ücretsiz konaklamanın olanakları sağlanmalıdır.
4-) Suriyelilere yönelik çalışma şartlarına dönük sağlıklı çalışmalar yapılmalıdır.
5-) Uluslararası yardım kuruluşları ile beraber insani projeler ortaya konarak şehrimizde farklılıklar bir fazlalığa değil berekete dönüştürmelidir.
6-) Suriyeli Sığınmacıların gelmesiyle, ekonomik ve sosyal koşulları daha da darlaşan alt ve orta sınıf Gaziantep’te yaşayan halklar, yapılacak projelerde göz önünde tutulmalıdır.
7-) Suriyeli Sığınmacıların, sağlık hizmetlerini alabilmesi için zorunlu olan kimlik alımında Gaziantep AFAD İl Müdürlüğü önünde oluşan ve günlerce kuyrukta beklemeyi gerektiren sorunun önüne geçilmesi için yeterli personel sağlanmalıdır.
😎 Hastanelerde sağlık hizmeti almaya çalışan Suriyeli Sığınmacılara dillerini bilen personel ve doktorlar ile hizmette bulunulmalıdır.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ