Maraş Katliamını Hatırlamak Değil; Gizlemek Suçtur!

 22.12.2014

19 Aralık 1978’de başlayıp 26 Aralık 1978’de biten Maraş katliamında resmi açıklamalara göre 111 kişi öldürüldü, binin üzerinde insan yaralandı, 552 ev yakılarak tahrip edildi, 289 iş yeri yağmalandı. Katliamın bitmesi ile birlikte aynı gün 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Maraş katliamının yıldönümünde katliamda yaşamını yitiren yurttaşları anmak amacıyla Maraş’taki sivil toplum örgütleri veAleviderneklerinin düzenlemek istedikleri etkinlikler bundan önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Maraş Valiliği tarafından güvenlik gerekçesiyle yasaklandı.

Her zaman olduğu gibi yine mazlumlar, yine mağdurlar kaybetmiş faşist yöntemler uygulanmıştır. Sürekli katliamların nedeni olan faşizm tehlikesi gösterilerek katliama uğrayan insanlar mağdur edilmiştir.

Yakınlarını anmak isteyen insanlara “Sizin yakınlarınızı katledenler tehlikeli olduğu için olaylar çıkabilir bu yüzden sizler yakınlarınızı anamazsınız” denmiştir. Kaybettikleri yakınlarını anmak insanların engellenemez bir insan hakkıdır. Maalesef insanlar yakınlarını anmak, acılarını paylaşmak için bile devletin idari yetkililerinden izin almak zorunda bırakılmaktadır. Bu bile başlı başına suçtur. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir insan topluluğu yakınlarını anmak için bir yerlerden izin almaz.

Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuksal mevzuatta ve insan hakları belgelerinde demokratik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan toplantı ve gösteri yapma hakkı fütursuzca defaten gasp edilmekte ve çokça bahsi edilen “kamu düzeni” bizzat devlet tarafından ihlal edilmiştir.

Maraş Valiliğinin etkinlikleri yasaklaması ve kente giriş çıkışları engellemesi, hükümetin Maraş katliamını gerçekleştiren darbeci zihniyetle ve geçmişle yüzleşmeden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aynı zamanda bu karar, hükümetin “Alevi açılımı” adı altında yürüttüğü çalışmanın da bir oyalama sürecine dönüştüğünün kanıtı olmuştur.

Maraş’ta ırkçı söylemlerle çağrılar yaparak; yapılmak istenen demokratik barışçıl gösteriyi baskılamaya çalışan gruplar tespit edilerek gerekli yasal önlemler alınmalı, Maraş’ta nefret söyleminin kullanılması engellenmelidir. Bu söylemlerden yola çıkarak insanların katledilmiş yakınlarını anmasının engellenmesinin bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çiziyoruz.

Bir kez daha hükümete hatırlatmak isteriz ki; barış ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının yolu geçmişle yüzleşmeden geçmektedir. Geçmişte yaşanan soykırımlar, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları aydınlanmadan ve bu suçlar nedeni ile resmi özür dilenmeden toplumsal barışın kurulması mümkün gözükmemektedir. Bu nedenledir ki, Maraş katliamı aydınlatılmalı, Alevilerden özür dilenmeli, sorumluları yargı önünde hesap vermelidir.

Bu vesileyle bir kez daha talep ediyoruz: Maraş’taki olayları anmaya vesile olacak bir anıt yapılmalı, sokak ve cadde isimlerinden katliamı çağrıştıranlar derhal değiştirilmeli Alevi toplumunun talepleri mutlaka dikkate alınmalıdır.

Maraş katliamının yıldönümü vesilesi ile siyasal iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Hakikat ve adalet için mutlaka bir komisyon kurulmalı ve böylece dünyada onlarca ülkede yapıldığı gibi Türkiye’de de gerçekler halka açıklanmalıdır. İnsan hakları savunucuları olarak ceza adaleti istiyoruz. İşlenen insanlığa karşı suçlar başta olmak üzere tüm suçlar ile ilgili yaşayan faillerin yargı önüne çıkarılmasını ve hesap sorulmasını istiyoruz. Bütün bu suçlardan sorumlu olan devletin özür dileme ve gerçeği açığa çıkarma sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ KAHRAMANMARAŞ TEMSİLCİLİĞİ

Bir cevap yazın