1857’de New York’ da dokuma işçisi kadınların başlattığı mücadele bugün dünyanın birçok yerinde kadınların kimlik ve sosyal statü için her türlü şiddete karşı, kadın ticaretine, zorunlu göçe, tecavüzlere karşı devam etmektedir. Dokuma işçisi kadınların daha iyi bir yaşam için başlattıkları direniş bugün, 151. yılında…
Yüzyıllardır erkek egemen sistem, cinsler arasındaki yaşanan eşitsizlikleri beslemiş ve şiddet neredeyse kadınların kaçınamayacakları “kader” haline gelmiştir. Yoksulluk, işsizlik, doğal afetler, zorunlu göç, etnik çatışmalar, savaşlar, kadın ticareti, ev içi şiddet ve her türlü ayrımcılıkla bütünleşmiş erkek egemen sistemin politikaları kadınları derinden etkilemekte ve kapitalist küreselleşme her gün kendini yeniden üreterek ve daha da güçlendirerek kadın aleyhine sonuçlar doğurmaya devam etmektedir. İkinci Dünya savaşından bu yana yaşanan bölgesel ve iç savaşta yaşamını yitiren insan sayısının dünya savaşlarında yaşamını yitirenlerin sayısından daha fazla olması, şiddet, inkâr ve yok sayma temelli militarist erkek egemen sistemin insanlığa neler kaybettirdiğini gözler önüne sermektedir. Savaşların ve çatışmaların birinci mağduru oldukları için, kadınların her zamankinden daha fazla temel haklarına sahip çıkmaları, insanlığa karşı işlenen suçlarla mücadele anlamına da gelecektir.
Kadına yönelik şiddet, bir insanlık suçudur!
Türkiye’de de eril militarist politikalar, en fazla kadını hedeflemekte, savaş, yoksulluk, ayrımcılık, her türlü şiddete maruz kalan kadınların acıları hızından bir şey kaybetmeden devam etmektedir. İHD’nin aşağıda verilen İnsan Hakları İhlalleri Raporundan da anlaşılacağı üzere 2007 yılı bir bütün olarak kadının insan haklarında ciddi ihlallerin yaşandığı bir yıl oldu. Kadınlar, “namus” adına işlenen cinayetlerde katledildi, şiddet gördü, tecavüze uğradı, zoraki fuhuşa zorlandı, çatışmalarda evlatlarını yitirmenin acısını yaşadı. Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü yerine, geleneksel devlet politikalarında, şiddette, redde ve inkârda ısrar, gencecik insanlarımızın çatışmalarda yaşamını yitirmesine yol açtı. Kimi anneler, geçtiğimiz ay Bingöl’de bir Hastane morgunda bekletilen cesetlerin arasında çocukları olmasına rağmen onları tanıyamayacak halde görmenin acısıyla sarsıldılar. Kimi anneler, askere sağ gönderdikleri çocuklarının Irak Federe Kürt Bölgesine yönelik gerçekleşen “kara operasyonunda” yaşamlarını yitirmeleriyle yürek yangını yaşadılar…
2007 ihlal tablosunun Kadına dair bölümü, her türlü şiddete maruz kalan kadınların devlet korumasından ne kadar uzak olduklarının da bir göstergesidir. Ev içi ve toplumsal alanda şiddete maruz kalan kadınlar, yargı mekanizmasının ve idari yolların yetersizliği ve etkisizliği nedeniyle yeni acılar yaşamaya, gerçek korumadan uzak kalmaya devam etmekteler. Son olarak geçtiğimiz ay Mardin Ağır Ceza Mahkemesinde görülen gözaltında tecavüze maruz kalan H. A. davasında olduğu gibi, faillerin beraat ederek cezasız kalması, kadınların hak arama mücadelesinde olumsuz bir psikoloji yaratmakta, benzer şekilde ev içi şiddet dosyalarında da çoğu kere adil kararların verilmemesi kadınların adli mekanizmalara olan güvensizliğini perçinlemektedir. Nerede olursa olsun devletin yürüttüğü veya göz yumduğu fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet karşısında devletler önlem almalıdır. Devletler hem özel hem de kamusal alanda mevcut olan hiçbir şiddet türünü görmezden gelemezler; aksi durumda cinsiyete dayalı şiddet süreklilik arzeder. Bu nedenle kadına yönelik şiddet, hiçbir gerekçeyle gelenek, görenek, din, kültür, politik iktidarla mazur gösterilmemeli, temel hak ve özgürlüklerin ihlali olarak değerlendirilmeli ve buna dair sürekli önlemler alınmalıdır.
Biz insan hakları savunucuları, 151 yıldan bugüne kadının yürütmüş olduğu temel hak ve özgürlük mücadelesini insanlaşma mücadelesi olarak görüyor ve insan hakları savunucularının ellerindeki ihlal verilerine bakınca bu mücadelenin daha fazla yükseltilmesi çağrısında bir kez daha bulunuyoruz!
YAŞASIN 8 MART! BIJİ 8 ADARE!
CİNSEL, SINIFSAL, ULUSAL SÖMÜRÜYE SON!
KADINA YÖNELİK ŞİDDET BİR İNSANLIK SUÇUDUR!
KADININ İNSAN HAKKI TEMEL İNSAN HAKKIDIR!
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ