1 Eylül Dünya Barış günü

Değerli Basın Mensupları, İnsan Hakları Savunucusu Arkadaşlarım, Sevgili Yurttaşlar;

Bu gün 1 Eylül Dünya Barış günü. 1 Eylül’ün Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Barış Günü ilan edilmesinin 20. yılı. Coşkuyla kutlanması gereken bu günü yine buruk bir acı ve endişe içerisinde kutluyoruz. Aradan geçen bunca yıla karşın ne dünyada ve ne de ülkemizde kalıcı ve adalete dayanan kalıcı bir barış sağlanabilmiş değil.

Sadece bu gün medyada yer alan haberlere bakacak olursak, Türkiye’de Hakkari civarındaki operasyonlar sonucunda 11’i militan, 2’si asker olmak üzere 13 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Irak’ta 12 Nepal'li rehine öldürüldü, İsrail’de intihar saldırısı sonucunda en az 15 kişi öldü. Afganistan’da, Sudan’da, Pakistan’da. Hindistan’da, Çeçenistan’da Kolombiya’da, Nijerya’da ve adlarını saymadığımız Dünyanın daha bir çok ülkesinde iç çatışmalara ve savaşlar sürüyor. Her yıl onbinlerce insan bu kaos ortamında yaşamını yitiriyor.

Savaşın faturası sadece yaşamlarını yitirenlerle sınırlı değil.Yine her yıl onbinlerce insan sakat kalıyor, milyonlarca insan yerini, yurdunu, köyünü terk etmek ve mülteci konumuna düşmek zorunda kalıyor. Kadın ve çocuklar tecavüze uğruyor.Dünya halklarına açlık ve sefalet dayatılıyor.

Dünya kaynaklarının sömürülmesini amaçlayan politikalar, demokrasi ve insan hakları söylemine dayanılarak uygulamaya konulmaya çalışılıyor. Uyuşmazlıklara adaletli ve barışçıl çözümler aramak yerine baskı, şiddet ve yok etmede ısrar ediliyor. Tüm dünyaya silahlı güce ve sömürüye dayalı bir sistem dayatılıyor.

Evet hem dünyanın başta Ortadoğu,Asya, Afrika ve Güney Amerika olmak üzere önemli bir bölümünde ve hem de ülkemizde çeşitli biçimleri ile savaş ve çatışmalar devam ediyor. Bizler, İnsan Hakları Savunucuları şiddete ve silahlı güce dayalı bu vahşi politikalara itiraz ediyoruz. Dünya halklarına karşı demokrasi, insan hakları ve terörle mücadele söylemi kullanılarak yürütülen baskı ve saldırıları şiddetle kınıyoruz. Başta, ABD’nin Irak’ta, İsrail’in Filistin’de yürüttüğü işgal ve savaşlar olmak üzere, tüm dünyadaki saldırı ve savaşların bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz.

Ülkemizdeki çatışma ortamı ile ilgili kaygılarımız her geçen gün artmaktadır. Sorunların barışçıl yöntemlerle ve adaletli bir şekilde çözümü yerine; sadece imha ve yok etmeye dayalı politikaların bu ülkeye yarar getirmediğini ve kalıcı adili bir barış ortamını sağlamadığını görmenin zamanı gelmiştir. İnsan yaşamını sadece sayılara indirgeyen ve bu ülkeye felaket ve acı getirmekten başka hiçbir şeye yaramayan baskı ve şiddet politikalarından vazgeçilmelidir. 30 bin insanımızın yaşamını yitirmesine yol açan 15 yıllık çatışma döneminin yarattığı tahribatlardan ders çıkarılması gerekir. İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü’ne dayalı demokratik bir ülkenin yaratılabilmesi için saldırı ve şiddete son verilmelidir. Devletten operasyonların durdurulmasını ve adalete ve eşitliğe dayalı toplumsal kalıcı bir barışın sağlanması yönünde adımlar atılmasını istiyoruz. Ülkedeki tüm farklı kimlik ve kültürlere saygı temelinde, göstermelik olmayan düzenlemeler yapılmalı, Bürokrasi yeniden yapılandırılmalıdır.Tüm siyasi hükümlü ve tutuklular ile ülke dışındaki siyasi gruplar için koşulsuz bir genel af çıkarılmalıdır.

Devlete karşı silahlı mücadele yürütenler de, demokratik mücadeleyi benimseyerek, silahlı mücadeleye son vermelidir. Şiddet ve saldırı artık bir hak arama aracı olmamalıdır. İnsan Hakları Derneği olarak hiçbir ayrım yapmadan şiddet ve saldırının her türlüsüne karşı olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. 1 Eylül Türkiye’de yeni bir barış sürecinin başlangıcı olmalıdır.

Savaşa ve şiddete hayır.

Yaşasın Barış

 

Hüsnü Öndül

İHD Genel Başkanı

Bir cevap yazın