16 yıl önce bugün, Halepçe'de 5000'den fazla çocuk, kadın ve erkek biyolojik ve kimyasal silahlarla öldürüldü
16 Mart 1988'de Halepçe'de bir katliam yaşandı. Kürtler, Asuriler ve Halepçe'de yaşayan diğerleri, Saddam Hüseyin'in askerleri tarafından yok edildi.
İnsancıl Hukuk İlkeleri ihlal edildi. 1974 tarihli BM Olağanüstü ve Silahlı Çatışma Hallerinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına dair bildirinin 2. maddesinde "Askeri operasyonlar sırasında kimyasal ve biyolojik silahlar kullanılması 1925 tarihli Cenevre Protokolü'nün, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesinin ve uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin çok açık bir ihlalini oluşturur ve savunmasız kadınlar ve çocuklar dahil bütün sivil nüfusun ağır kayıplara uğramasına yol açar, ve bu tür eylemler en ağır şekilde cezalandırılır" demiş olmasına karşın, ne Saddam yönetimi cezalandırıldı ne de güçlü devletlerin yöneticileri. Saddam Hüseyin ve yönetimi yargı huzuruna çıkarılmalı, Uluslar arası hukuk çerçevesinde yargılanmalıdır. bu katliamın hesabı sorulmalıdır
Halepçe'den önce de Halepçe'den sonrada kimyasal ve biyolojik silah üretimi durmadı. Biyolojik Silahların Yayılmasını Önleme Sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilip getirilmediğine dair bir izleme mekanizması oluşturulmadı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler ölüm kamplarında zehirli gaz odalarında kitlesel katliam yaptılar ve on binlerce masum insanın yaşam hakkını ortadan kaldırdılar. Dünya savaşı sırasında ABD ilk kez biyolojik silah üretiminin geliştirilmesi için Kimyasal Savaş Servisini kurdu. İkinci Dünya savaşı sonrasında Çin ve Kuzey Kore ABD'nin mikrop içeren bombalarıyla ilgili şikayetlerde bulundu. 1952'de ABD tarafından Kore'ye günde 70,000 galonluk napalm bombası atıldı. 1977 yılında yapılan incelemelerde 1949 ile 1969 yılları arasında geçen 20 yıllık sürede ABD askeri servislerinin 80'i biyolojik bakteri içeren 239 açık alan biyolojik silah denemesi yaptığını ortaya çıktı.
ABD Senatosunun 1994 tarihli raporunda ABD ve müttefiklerinin Irak'a kimyasal ve biyolojik silah üretilmesi için destek sağladığı da açığa çıkarıldı. 1985-1989 yılları arasında ABD şirketlerinin, ABD Ticaret Bakanlığının verdiği lisans ile Irak'a biyolojik materyal ihraç ettiği de yazıldı bu raporda. Irak 1984,1985 ve 1986 yıllarında İran askeri güçlerine karşı kimyasal silahlar kullandı daha sonra 1988 yılında Kürtlere karşı Halepçe'de kullandı bu silahları. ABD o zaman bu silahların İran güçlerine karşı kullanılmasını kınamakla birlikte Güvenlik Konseyi'nin Irak'a karşı müeyyide uygulamasına karşı çıktı. Halepçe'deki katliama ise ciddi bir tepki göstermedi.
1999 yılında Balkanlardaki savaş sırasında ABD jetleri 31,000 uranyum başlıklı bomba attılar. Şimdi ise Irak'a demokrasi getirme adına yine masum insanlar ölüyor.
Savaşa karşı oluşumuz, Saddam yönetiminin suçlarını unuttuğumuz ve bağışladığımız anlamına gelmemektedir. Ya da bugün burada Saddam yönetimini suçluyor oluşumuz ABD'nin savaş ve işgal planlarını onayladığımız anlamına gelmemektedir.
Halepçe katliamını bugünkü koşullarda da anmamız, yeni Halepçe'lerin işaretini görmemizdendir. Biyolojik, kimyasal ve nükleer silahların asıl taşıyıcısı ABD'dir ve özellikle Arap halkları bu silahların kullanılması tehlikesi altındadır. Milyonlarca sivil insanın ölümünü göze alan zihniyet, Saddam zihniyetinden pek de farklı değildir. 1988 yılında Halepçe'de ölenler masum insanlardı. Acıyı kadınlar, çocuklar ve sivil nüfus yaşadı. Halepçe katliamının 16.yılında, yaşamını yitiren o masum insanları saygı ile anıyoruz.
Halepçeler Unutulmasın!
Yeni Halepçelere hayır!
Biyolojik, kimyasal ve nükleer silahların üretimi, bulundurulması ve kullanılması yasaklansın.! Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü başta ABD olmak üzere, şimdiye dek imzalamayan bütün devletler tarafından onaylansın! Dünya halklarının yaşam hakkı korunsun.! Halklara karşı suç işleyenler, hangi devletin yöneticisi olurlarsa olsun yargılansın! Halkların barış ve varolma hakkına saldırı emri verenler ve emri yerine getirenler cezalandırılsın!
İnsan Hakları Derneği