Geçmişle Yüzleşerek Yeni Katliamlar Engellenebilir. Maraş Katliamının 37. Yıldönümü

Maraş Katliamının üzerinden 37 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp, 26 Aralık 1978’de biten Maraş Katliamında resmi açıklamalara göre 111 kişi öldürüldü, binin üzerinde insan yaralandı, 552 ev yakılarak tahrip edildi, 289 işyeri yağmalandı. Katliamın bitmesi ile birlikte aynı gün 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Maraş katliamının yıldönümünde katliamda yaşamını yitiren yurttaşları anmak amacıyla Maraş’taki sivil toplum örgütleri ve Alevi derneklerinin düzenlemek istedikleri etkinlikler bundan önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Maraş Valiliği tarafından güvenlik gerekçesiyle yasaklanmıştır. Demokratik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan toplantı ve gösteri yapma hakkı fütursuzca ağır bir şekilde gasp edilmekte ve katliamla yüzleşilmesi için demokratik kamuoyu oluşturma çabaları devlet tarafından engellenmektedir. Bu durum devletin katliamlarla yüzleşmekten uzak olduğunu göstermektedir.

Geçmiş yıllarda yaptığımız açıklamalarda Hükumete seslenerek, barış ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının yolunun geçmişle yüzleşmeden geçtiğini belirtmiştik. Geçmişte yaşanan soykırımlar, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları aydınlanmadan ve bu suçlar nedeni ile resmi özür dilenmeden toplumsal barışın kurulması mümkün gözükmemektedir. Bu nedenledir ki, Maraş katliamı aydınlatılmalı, Alevilerden özür dilenmeli, sorumluları yargı önünde hesap vermelidir.

Kürt sorununda şiddet politikalarının devreye konularak yeniden silahlı çatışmaların başlaması ve Kürt kentlerinin ablukaya alınması katliam tehdidinin devam ettiğini göstermektedir. Esasen çatışmaların başladığı 24 Temmuz’dan bu yana yaşamını yitiren sivillerin çokluğu zamana yayılmış bir katliamın sürdüğünü göstermektedir. Katliamları durdurmanın ve toplumsal barışı inşa etmenin yolu yüzleşmeden geçmektedir.

Maraş Katliamının yıldönümü vesilesi ile siyasal iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Hakikat ve adalet için mutlaka bir komisyon kurulmalı ve böylece dünyada onlarca ülkede yapıldığı gibi Türkiye’de de gerçekler halka açıklanmalıdır. İnsan hakları savunucuları olarak ceza adaleti istiyoruz. İşlenen insanlığa karşı suçlar başta olmak üzere tüm suçlar ile ilgili yaşayan faillerin yargı önüne çıkarılmasını ve hesap sorulmasını istiyoruz. Bütün bu suçlardan sorumlu olan devletin özür dileme ve gerçeği açığa çıkarma sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

 

Bir cevap yazın