Birleşmiş Milletler’e çağrı

9 Nisan 2003 günü Birleşmiş Milletler binası önünde yapılan basın açıklaması

Birleşmiş Milletler'e çağrı

Barış amacını hatırlamak…
Birleşmiş Milletlerin temel amacı, BM Yasası'nın 1. maddesinde yazılıdır. Buna göre ilk iki amaç şöyledir:

      1. Uluslararası barış ve güvenliği korumak ve bu amaçla:barışın uğrayacağı tehditleri önlemek ve uzaklaştırmak ve saldırı eylemini ya da barışın başka yoldan bozulması durumunu ortadan kaldırmak üzere, etkin ortak önlemleri almak; barışın bozulmasına neden olabilecek uluslar arası uyuşmazlıkların ya da durumların düzeltilmesini ya da çözümünü, adalet ve devletlerarası hukuk ilkelerine uygun olarak, barış yollarıyla gerçekleştirmek;

      2. Ülkeler arasında, hak eşitliği ve ulusların kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulu dostça ilişkileri geliştirmek ve dünya barışının sağlamlaştırılması için elverişli her türlü öbür önlemleri almak.

Birleşmiş Milletler Yasası'nın 6. bölümü, "Uyuşmazlıkların Barışçıl Yoldan Çözümü"(Pacific Settlement of Disputes) başlığını taşır ve 33. madde ve devamındaki maddeler konuyla ilgili hükümleri düzenler.

Burada yazılı hükümlerde devletlere uyuşmazlıkların barışçı yoldan çözümü için yöntemler geliştirme olanağı yer alır.43. maddede ise, Güvenlik Konseyi'nin emrine verilecek silahlı kuvvetlerden söz edilir.

Barış bozulursa BM sessiz mi kalır?
Güvenlik Konseyi'nde daimi üyeler arasında birlik sağlanamaması durumunda nasıl bir çözüme varılacağı konusunda, Birleşmiş Milletler'in " Barış İçin Birlik Kararı" (Resolution on Uniting For Peace, New york, 3 Kasım 1950,No:377 (V)" yol göstericidir. BM anılan kararında,

"Barışa karşı bir tehdit olması, barışın bozulması ya da bir saldırı eylemi durumunda Güvenlik Konseyi, daimi üyeleri arasında oybirliği bulunmaması nedeniyle barışın ve uluslar arası güvenliğin korunmasındaki temel sorumluluğunu yerine getirmezse, Genel Kurul, barış bozulmuş ya da bir saldırı eylemi olmuşsa, barışı ve uluslar arası güvenliği yeniden sağlamak için, gerektiğinde silahlı kuvvet kullanılması da kapsam içine girmek üzere, alınacak toplu önlemler konusunda, üyelere gerekli öğütlemelerde bulunmak amacıyla sorunu gecikmeksizin inceleyecektir. Eğer o sırada Genel Kurul toplantı içinde bulunmuyorsa, o konudaki istemi izleyen 24 saat içerisinde, olağanüstü ve ivedi biçimde toplanabilir. Böyle bir olağanüstü ivedi toplantı ya üyelerinin herhangi 7 olumlu oyu ile Güvenlik Konseyi'nin, ya da Örgüt üyelerinin çoğunluğunun istemi üzerine yapılır."(Soysal İsmail,Türkiye'nin Uluslararası Siyasal Bağıtları,cilt 2,(1945-1990), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1991, s.87ve devamı)

Birleşmiş Milletler Yasası'nın 99. maddesi BM Genel Sekreteri'ne bir olanak sunar: Genel Sekreter, "kendi kanısına göre, uluslar arası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek herhangi bir konuyu Güvenlik Konseyi'nin dikkatine sunabilir."

ABD ve İngiltere'nin Irak'a saldırısı ve işgali, "barışa karşı işlenmiş bir suç"tur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı olmadan ve meşru müdafaa koşulları bulunmadan gerçekleştirilen bu savaş, bir saldırı savaşıdır. Konu Birleşmiş Milletler'de görüşülürken ve BM mekanizmaları devrede iken gerçekleşmiş bir saldırı olması nedeniyle durum daha da vahimdir. Böyle bir savaş, uluslar arası hukukta, barışa karşı işlenmiş suç olarak nitelenir. Üstelik saldırgan güçler, BM Güvenlik Konseyi'nin iki üyesidir. Böyle bir durumda, saldırı savaşını durdurmak ve işgale son verilmesini sağlamak, BM'nin sorumluluğundadır. Konuyla ilgili olarak, "Barış İçin Birlik Kararı" yol göstericidir. BM Genel Kurulu işgali sona erdirebilir. O nedenle İHD, BM Genel Sekreteri Sayın Annan'ı ve BM üyesi ülkeleri savaşı durdurma görevini ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırmaktadır.

Savaşta sivillerin korunması ve insanlık ilkeleri…

BM'ye ikinci çağrımız, sivillerin korunması için etkin önlemlerin alınmasıdır. Iraklı çocuklar, kadınlar, görevlerini yapmaya çalışan gazeteciler ve genel olarak sivil halk, ABD ve İngiliz askerlerinin kurşun ve bombaları ile öldürülmekte ve işkence ve onur kırıcı muameleye maruz bırakılmaktadırlar.Yazılı ve görsel basında gördüklerimiz ve okuduklarımız, tam bir vahşetin yaşandığını göstermektedir. Irakta evler basılmakta, sivil insanlar gözaltına alınmakta, onur kırıcı muameleye maruz bırakılmaktadır. ABD ve İngiliz kuvvetleri, misket bombaları ile, füzelerle, tanklarla ve ellerindeki diğer silahlarla siviller üzerinde terör estirmektedir. İnsancıl hukukun temel ilkeleri ihlal edilmektedir. Birleşmiş Milletleri, insancıl hukukun sivillerin korunmasına yönelik hükümlerinin yerine getirilmesi konusunda gerekli önlemleri acilen almaya ve şimdiye dek bu hükümleri ihlal edenlerin bir an önce yargılanmasının sağlanması konusunda girişimde bulunmaya davet ediyoruz.

Bugün için ülkeleri işgal edilmiş Irak halkını koruyucu bir gücün bulunmadığı düşünülebilir. Ama unutulmamalı ki, dünyanın barışsever kamuoyu, büyük bir çoğunlukla, bu haksız saldırı savaşına karşı çıkmaktadır.İnsanlık ilkeleri bombalardan güçlüdür ve siviller insanlık ilkelerinin koruması altındadır.

Savaşa hayır! Yaşasın barış!

Yaşasın dünya halklarının kardeşliği!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın