BİR KAYIP HİKAYESİ: MURAT ASLAN

Adı-Soyadı : Murat ASLAN
Baba Adı : İzzettin 
Ana Adı : Gülli 
D. Yeri/tarihi : Eruh-1969
Kaybolma tarihi : 10 Haziran 1994 
Kaçırıldığı yer : Aliemri 1.Sok/Yenişehir-Diyarbakır
Bulunduğu tarih : 19 Nisan 2004
Bulunduğu yer : Silopi İlçesi Çukurca Mezrası Bazamir Deresi kenarında toprağın 15 cm. altında 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
Değerli Basın Mensupları!

10 yıl önce Yenişehir semtinde iki arkadaşıyla birlikte sokakta yürürken beyaz renkli Renault marka sivil bir otomobile zorla bindirilerek kaçırılan Murat ASLAN, Silopi’de bir dağ başında kafasına kurşun sıkılmış ve yakılmış bir şekilde toprağın 15 cm. altında bulundu.

Babası İzzettin Aslan, oğlunun kaçırılması üzerine başvurmadığı merci kalmamasına rağmen 10 yıl boyunca hiçbir bilgiye ulaşamadı, ta ki 11 Mart 2004 tarihli Yeniden Özgür Gündem Gazetesinde itirafçı Abdulkadir Aygan’ın beyanlarının yayınlanmasına kadar. Gazete haberine göre; Murat Aslan, aralarında Jandarma İstihbarat Tim Komutanı Abdulkerim Kırca’nın da bulunduğu JİTEM elemanlarınca kaçırılmış, Diyarbakır JİTEM’e getirilerek sorgulanmış, buradan Silopi JİTEM İstihbarat Komutanlığına götürülmüş, burada da işkence ile sorgulandıktan sonra Körtük Köyü yakınlarında üzerine benzin dökülerek yakılmıştı.

Bu haber üzerine baba İzzettin Aslan, Körtük Köyüne giderek burada bir araştırma yapar. Civar mezralarda ikamet eden köylüler, böyle bir olayın 10 yıl kadar önce yaşandığını, bir çobanın bu infaz olayını uzaktan gördüğünü, olaydan birkaç gün sonra olay yerine giderek yanmış haldeki cesedi, açtığı bir çukura gömdüğünü, mezar yeri kaybolmasın diye de etrafını beyaz taşlarla çevirdiğini, orada gömülü bulunan kişinin kim olduğu hakkında bir bilginin bulunmadığını, hatta o bölgede bu mezarın neredeyse türbe gibi kabul edildiğini anlatırlar.

Bu bilgiler üzerine İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvuruda bulunan İzzettin Aslan’ın talebi üzerine İHD ve Diyarbakır Barosu ile birlikte oluşturulan bir heyetle, Silopi Savcısı, Doktor ve Jandarma yetkilileri eşliğinde söz konusu mezarın bulunduğu yerde yapılan kazı çalışması sonucunda toprağın 15 cm. altında bir insan iskeletine ulaşıldı. Baba İzzettin Aslan, ağız ve diş yapısından iskeletin, oğlu Murat Aslan’a ait olduğunu teşhis etti. Ancak her ihtimale karşın kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek anne ve babadan alınan DNA örnekleri ile karşılaştırıldı. Adli Tıp Kurumunun 09.09.2004 tarih ve 46375/1761 sayılı raporuna göre söz konusu kemikler Murat Aslan’a aitti.

Şimdi, İzzettin ve Gülli Aslan, 10 yıldır aradıkları çocuklarının kemiklerine ulaşmış olmaktan büyük bir acı ve mutluluğu aynı anda yaşıyorlar. Bir gün çıkıp geleceğine inandıkları çocuklarının öldürülmüş olması onları kahretmekle birlikte, artık başında dua okuyabilecekleri bir mezara kavuşmuş olmaktan da mutluluk duyuyorlar. Çünkü bu ülkede halen binlerce kaybın akıbeti hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Binlerce anne baba çocuklarının ölü de olsa bedenlerine sarılacakları günü bekliyorlar. İzzettin ve Gülli Aslan bu açıdan kendilerini şanslı kabul ediyorlar.

Değerli Basın Mensupları!

Ülkemizde insan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı, hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığı, terörle mücadele adı altında binlerce insanlık suçunun işlendiği bir dönemi yakın tarihimizde hep birlikte yaşadık. O dönemde yaşanan trajediyi bizler unutsak da mağdur yakınları bu acıyı her gün, her an yaşamaya devam ediyorlar. İzzettin Aslan ve onun durumunda olanların yıllardır kesintisiz bir şekilde yaşadıkları travmayı anlatabilmenin imkanı yoktur. Fakat bu travmaların artık yaşanmaması için yapılacak bir şeyler mutlaka vardır; o da “geçmişle yüzleşmedir”.

Ağır insan hakları ihlalleri yaşadıktan sonra geçmişiyle yüzleşmeyen bizim gibi toplumların, demokratik bir gelecek kurgulamaları sadece tatlı bir hayalden ibaret olacaktır. Ülkemizde yüksek standartlı demokrasinin işlerlik kazanabilmesi için geçmişte bu şekilde suç işleyen devlet içi/dışı bütün çete ve bireylerin ortaya çıkarılarak yargılanmalarını talep ediyoruz. Abdülkadir Aygan’ın gazetelerde yayınlanan beyanları üzerinde bu aşamadan sonra ciddiyetle durulmasını, ilgili savcılıkların derhal harekete geçmesini bekliyoruz.

İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu olarak, Abdülkadir Aygan’ın beyanlarında adı geçen bütün resmi/gayri resmi görevliler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağız. Bu konularla ilgili yürütülecek soruşturmalarda “BM Ekonomik ve Sosyal Konsey’in 1989 tarihli ve 1989/65 sayılı Hukuk Dışı, Keyfi ve Kısa yoldan İnfazların Etkili Biçimde Önlenmesi Ve Soruşturulmasına Dair Prensiplerin” uygulanmasını talep edeceğiz.

Türkiye’de ilk defa karşılaştığımız bu vakanın, binlerce kayıp ve faili meçhul cinayet olayının aydınlanmasına katkı sunması için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz. Bu konuda başta medyanın olmak üzere aydınların, yazarların ve kamuoyunun da destek sunacağına inanıyoruz.

Saygılarımızla

 
Av. M. Sezgin Tanrıkulu Av. Selahattin Demirt
Diyarbakır Barosu Başkanı İHD Diyarbakır Şube Başkanı

Bir cevap yazın