Kamu kurumlarının ya da görevlilerinin dini inançlar arasında ayrım yapmaya, bazı inanç gruplarını dışlamaya, inançları kendi isteklerine göre yorumlamaya hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu bağlamda, milyonlarca yurttaşımızın inancı olan “Alevilik” konusunda da hiçbir makam ya da kişinin yorum yapmaya, nitelemede bulunmaya ve bunlardan sonuç çıkararak ayrımcılık yapmaya hakkı olamaz. Böyle bir yaklaşım ve uygulama Anayasamızın 2. maddesinde belirtilen “Laik Devlet” ilkesi ile de bağdaşmaz. Laik bir devlette, devletin dini ya da inancı olamayacağına göre, devlet kurumlarının bütün din ve inançlara eşit mesafede olması, bunlardan herhangi birini diğerlerine üstün tutmaması gerekir. Dolayısıyla, bütün din ve inançların devlet olanaklarından eşit bir şekilde yararlanması sadece eşitlik ilkesinin değil aynı zamanda laiklik ilkesinin de bir gereğidir.
Çankaya Kaymakamlığı’nın alevi yurttaşlarımızın cemevi yapımı için yer tahsis edilmesi istemlerine; “tekke ve zaviyelerin kapatıldığı, İslam ibadetine mahsus ve usulüne göre açılmış cami ve mescit dışındaki yerlerin ibadet yeri olarak kullanılamayacağı” gerekçesine dayanarak ret yanıtı verilmesi, Anayasanın 10. ve 24.; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. ve 14. maddelerine aykırıdır. Ayrıca, Türk Ceza Yasası’na göre de, bu kararı veren kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma suçunu işlemişlerdir.
Söz konusu ret kararının geri alınarak, Cami ve Mescit yapımına tanınan olanakların aynısının cemevlerinin yapımı için de tanınması hususunda, insan haklarından sorumlu Başbakan Yardımcılığı’nı, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu, İçişleri Bakanlığı’nı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve Ankara Valiliği’ni göreve çağırıyoruz. istemi reddeden Çankaya Kaymakamlığı yetkilileri hakkında da idari ve cezai soruşturma yapılması gerekmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ