Değerli Basın Mensupları
"Her hafta, çoğu masum ve korumasız olan siviller ve özellikle çocuklar olmak üzere yüzlerce kişiyi öldüren yada sakat bırakan, ekonomik gelişmeyi ve yeniden yapılanmayı engelleyen, mülteci ve iç göçe maruz kalmış kişilerin yurtlarına geri dönmesini kısıtlayan ve yerleştirildikten yıllarca sonra başka ciddi sonuçları olan anti-personel mayınların neden olduğu acı ve kayıplara son vermek"
Yukarıdaki alıntı, Birleşmiş Milletler tarafından 1997 imzaya açılan, 1999 yılında yürürlüğe giren ve Ottowa Sözleşmesi olarak bilinen Anti-personel Mayınların Kullanımı, Depolanması, Üretimi ve Transferinin Yasaklanması ve Bu Mayınların Yok Edilmesi Üzerine Anlaşma'nın gerekçesidir.
Anlaşma bugüne kadar Dünya ülkelerinin ¾'ünü oluşturan 142 ülke tarafından imzalanmıştır. Anlaşmayı imzalayan ülkelerin %90'nı anlaşma metnini parlamentolarında da onaylayarak yürürlüğe koymuştur. 53 ülke halen anlaşmaya imza koymamıştır. Türkiye anlaşmayı imzalamayan ülkelerden biridir. 6 Nisan 2001 tarihinde Türkiye ve Yunanistan dışişleri bakanları ortak bir açıklama yaparak Yunanistan'ın onaylama sürecini başlatması ile eş zamanlı olarak Türkiye'nin de imza sürecini başlatacağını açıklamışlardır. Bu olumlu adıma rağmen henüz somut bir gelişme ortaya konmamıştır.
Türkiye açısından olumlu olan diğer gelişmeler ise Gürcistan ve Bulgaristan ile yapılan sınırların mayınlardan temizlenmesi anlaşmalarıdır.
Dünyada Durum
Dünyada 54 ülkenin 340 modelden fazla Antipersonel Mayın ürettiği ve ticaretini yaptığı bilinmektedir. 41 dünya ülkesi Antipersonel Mayın üretimine son vermiş ve ellerindeki mayınların imha çalışmalarını başlatmış durumdadır. Son 30 yıldaki üretim ve ihracın en büyük kısmını yürüten 12 ülkeden 8'i anlaşmaya imza atarak üretim ve ihracatı durdurmuşlardır. Üretici ülkelerden Avusturalya 1980, Yugoslavya 1992, ABD 1996, Mısır 1997, Hindistan 1997, Güney Kore 1997, Pakistan 1997 ve Rusya 2000 yılından itibaren sözleşmede yasaklanan Mayın tiplerini üretmediklerini açıklamış olmalarına rağmen anlaşmaya taraf olmadıkları için denetim mekanizmaları işletilememiştir.
Türkiye 1996 yılından beri mayın üretmediği açıklamış ancak bu konuda resmi bir onaylama yapılmamıştır.
Mayın izleme komitesinin tahminlerine göre dünyada yaklaşık 100 ülkenin elinde 230-243 milyon mayın stoku bulunmaktadır. En büyük stoka sahip devletler Çin (110) Rusya (60-70), Beyaz Rusya (14.5) Pakistan (6) Hindistan (4.5-5) ABD (2) olarak sıralanmaktadır.
Komite aralarında Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey ve Güney Kore'nin de bulunduğu 11 ülkede büyük stokların olduğunu tahmin etmektedir. Bu ülkeler Stoklarına dair resmi açıklamalar yapmamaktadır. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu tarihe kadar 15 ülke yasaklanan mayın stoklarının imhasını tamamlamıştır.
Bugün dünyanın 70 ülkesinde 45-50 milyon kara mayını yerleştirilmiş olduğu ve bu mayınların neden olduğu patlamalarda her yıl çoğu çocuk 10.000 kişinin yaralandığı yada öldüğü rapor edilmektedir. Dikkat çekici bir durumda iç çatışmaların yaşandığı ülkelerde mayınların daha yoğun olarak kullanıldığı ve kazaların bu ülkelerde yoğunlaştığıdır. Afganistan, Kolombiya, Vietnam, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Kamboçya örnek olarak gösterilmektedir.
Maliyetinin 3 Dolar olması gerek devletler gerekse muhalif silahlı aktörler tarafından yaygın olarak kullanılması sonucunu doğurmaktadır. Ancak yerleştiren mayınların temizlenmesi hem karmaşık bir süreci ve 1000 Dolar gibi yüksek bir maliyeti gerektirmektedir. İç çatışmaların yaşandığı ülkelerde ortaya çıkan en önemli sorun ise mayınlı bölgelerin tespitinin giderek imkansızlaşmasıdır.
Mayın izleme komitesinin raporlarına göre Mayıs 2000 tarihinden bu yana Arnavutluk'ta hükümet ve isyancı güçlerin, Eritre'de hükümet güçlerinin, Afganistan'da karşıt grupların, Nepal'de hükümet ve isyancıların, Gürcistan'da devlet dışı aktörlerin, Kırgızistan'da hükümet güçlerinin, Mekadonya'da isyancı güçlerin, Özbekistan Hükümetinin, İsrail Devlet güçlerinin Filistin'de, Rusya'da devlet ve Çeçen güçlerin, Sri Lanka'da hükümet ve karşıt grupların, Hindistan'da Kaşmir güçlerinin, Sudan'da hükümet ve karşıt güçlerin, Kolimbiya'da bütün silahlı aktörlerin, Filipinler'de karşıt güçlerin, Somali'de silahlı grupların ve Brundi hükümet kuvvetlerinin mayın kullandıkları tespit edilmiştir.
Bunlar dışında dünyanın değişik bölgelerinde kanıtlanamayan mayın kullanım iddiaları vardır.
Raporun ortaya koyduğu tablo göstermektedir ki Antipersonel Mayın üretimi ve transferi yoğun bir biçimde devam etmektedir.
2000 yılından beri dünyanın 76 ülke ve bölgesinde mayın temizleme operasyonları sürdürülmüştür. Bu çalışmalar sonucunda yaklaşık 16 milyon mayın temizlenmiştir.
Türkiye'de durum
Kara mayınları İzleme Komitesinin 1999 yılı raporuna göre Mayın hem devlet güçleri hem de karşıt silahlı güçlerce kullanılmaktadır. Türkiye gerek mayın üretimi gerekse stoklarının sayısı hakkında resmi açıklamalar yapmamaktadır.
Komisyonumuz yapmış olduğu çalışmalarda 1990-2002 yılları arasında 512 mayın patlaması olayında 838 kişinin hayatını kaybettiği ve 937 kişinin yaralandığını tespit edebilmiştir..
Komisyonumuz bu rakamlara ek olarak 1990-2002 yılları arasında sahipsiz askeri malzemelerin meydana getirdiği 146 olayda 137 kişinin hayatını kaybettiği ve 213 kişinin yaralandığı tespit edebilmiştir. Ancak bu rakamların gerek 1983-1990 arasına ait verilere ulaşılamaması gerekse 1983-2002 yıllarına ait özellikle çatışan taraflara ait bilgilere ulaşmanın zorluğu nedeniyle tespit edilenden daha fazla olduğu düşüncesindeyiz
Komisyonumuzca tespit edilebilen patlama olaylarında hayatını kaybedenlerin
244'ü Çocuk
394'ü Sivil
334'ü Güvenlik görevlisi
3'ü PKK militanıdır.
Olaylarda yaralananların
214'ü Çocuk
642'ü Sivil vatandaş
294'ü Güvenlik görevlisidir.
Türkiye'de mayınlı alanlar konusunda da net bilgilere ulaşmak mümkün olmamıştır.
Türkiye'nin Gürcistan ve Bulgaristan ile yaptığı anlaşmalar bu sınırların mayınlı olduğuna dayanmaktadır.Başbakan Bülent Ecevit'in 9 haziran 2001 ve Olağanüstü hal bölge valisi Gökhan Aydıner'in 7 Temmuz 2002 tarihli açıklamaları Antakya'dan Siirt'in Silopi ilçesine uzanan 306 bin hektarlık tarıma elverişli arazinin mayınlı olduğunu göstermektedir.
Mayınlı alanlar hakkında asıl önemli açıklama ise Tarım ve Köyişleri Bakanı H Yusuf Gökalp'in TBMM'de 2001 yılı başında yapmış olduğu açıklamadır. Bu açıklamada Mayın temizlemeye İç güvenlik harekat bölgesinde yer alan tüm karakolların çevresindeki mayınlardan başlanacağını ve sınır bölgelerinin daha sonra temizleneceğini açıklamıştır.Aynı açıklamada temizleme işleme en erken 2008 tarihinde başlanabileceğini açıklamıştır.
Komisyonumuz tespit edebildiği olaylardan güvenlik gerekçesiyle boşaltılan yerleşim birimlerinin çevresinin mayınlı olduğunu tahmin etmektedir. Bu durum köye geri dönüş projelerinin önünde önemli bir engeldir.
Yine tespit edebildiğimiz olay yerleri itibariyle Mayınlı alanlar başta sınır bölgeleri olmak üzere Mardin, Şırnak, Hakkari, Siirt, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Van ve Bingöl illerinde yoğunlaşmaktadır.
Mayın ve sahipsiz askeri malzemelerin patlaması nedeniyle yaralanan insanlar için tedavi merkezlerinin yetersizliği sorunu kendisini hissettirmektedir. Ayrıca tedavi maliyetlerinin yüksekliği önemli bir sorundur.
İHD'nin Talepleri
1- Türkiye zaman geçirmeden Ottowa sözleşmesini imzalamalı ve gereklerini yerine getirmelidir.
2- 16 yıllık çatışma sürecinin bütün tarafları mayınladıkları bölgeleri kamuoyuna açıklamalıdır.
3- Mayınlı oldukları belirlenen alanlara uyarıcı levhalar konulmalıdır.
4- Sivil yerleşim bölgeleri ve boşaltılan yerleri ve çevrelerinden başlayarak mayınlı bölgeler uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin gözetimi de kabul edilerek mayınlardan temizlenmelidir.
5- Kırsal alanlarda ve askeri birlikler çevresinde bulunan operasyon artığı patlayıcı maddeler ve tanımlanamayan askeri malzemeler temizlenmelidir. Temizleme işlemi tamamlanıncaya kadar uyarıcı levhalar konulmalıdır.
6- Sınır bölgelerindeki mayınların temizlenmesi için takvim oluşturulmalıdır.
7- Kara mayınlarının kullanımı,yerleştirilmesi ve sivillerin mağduriyeti ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı ve uygulanmalıdır.
8- Bugüne kadar mayın patlamaları dolayısıyla mağduriyete uğrayanlara gerekli tazminat ve ücretsiz sağlık yardımları yapılmalıdır.
9- İHD Birleşmiş Milletleri İnsani hukuk ve insan hakları açısından kara mayınlarının bütün türlerini bir savaş aracı olarak dahi kullanılmasını yasaklamaya davet eder.
İHD GENEL MERKEZİ