HERKES İÇİN HER KOŞULDA HUKUK VE DEMOKRASİ

Demokratik hukuk devletlerinde, her kurumun yetki ve sorumlulukları evrensel standartlarla belirlenmiştir. Bu standartlar, demokrasi ve özgürlüklerin teminatıdır. Dün, bütün Türkiye’nin nefeslerini tutarak Genelkurmay Başkanının açıklamasına kilitlenmiş olması, hukuk devleti normlarının neresinde olduğumuzun açık bir göstergesidir.

Genelkurmay Başkanı Yaşar BÜYÜKANIT’ın gündeme ilişkin değerlendirmeleri hukuk devletinde askeri kurumlara biçilen yetki sınırlarını aşar niteliktedir. Genelkurmay Başkanı bir devlet memuru olup siyasi konularda görüş beyan etme hakkına sahip değildir. Askeri gücü elinde bulunduranların siyasi konularda açıklama yapmaları, Türkiye’de ki askeri darbeler geçmişi de göz önünde bulundurulduğunda siyaset üzerinde baskı oluşturmaktadır. Üstelik bu açıklamaların darbe hazırlıkları belgelerinin konuşulduğu bir ortamda yapılıyor olması da talihsizliktir.

Kimlerin Cumhurbaşkanı olabileceği Anayasada açıkça tarif edilmiş olup başkaca bir tarif ve nitelendirmeye ihtiyaç bulunmamaktadır. Seçilecek Cumhurbaşkanının sözde değil özde bir takım niteliklere sahip olması gerektiği yönündeki sübjektif değerlendirmeler siyasete müdahale anlamına gelmektedir.

Yasalar çerçevesinde kurulmuş bir siyasi parti ve bir gazetenin “terör” destekçisi olarak açıklamada yer bulmuş olması, siyasal parti ve basın mensuplarını dahi “terörist” olarak gören bir anlayışın sonucudur. Açıklama, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu kritik dönemde toplumsal barışı zedeler niteliktedir.

Bazı basın kuruluşlarının akredite edilmemesi basın özgürlüğüne ve bilgi verme hakkına müdahale niteliğindedir. Demokratik ülkelerde olmaması gereken bu tür ihlalleri, Genelkurmay başkanının meşrulaştırma girişimi doğru değildir.

Genelkurmay başkanının Şemdinli olayları hakkında yerel mahkemece verilen kararı “hukuk cinayeti” olarak nitelendirmesi de yargı bağımsızlığına müdahale anlamı taşımaktadır. Şemdinli davasında yargı sürecinin henüz tamamlanmamış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu tür beyanatların; bundan sonra bu dava ile ilgili olarak verilecek karar sürecini etkileyebileceğinden kaygı duymaktayız.

Aynı şekilde, Irak’a müdahale edilmesi gerektiği yönündeki beyanların kamuoyuyla paylaşılması, meclis iradesi üzerinde baskı oluşturma amacına yöneliktir. Oysa olması gereken, askerin görevi çerçevesinde olası müdahale ile ilgili görüşlerini kamuoyu yerine hükümetle paylaşmasıdır.

Bu basın açıklamasının hazırlandığı saatlerde, darbe hazırlığı haberlerini yayınlayan Nokta Dergisi’nin basılmış olması, açıklamanın basın özgürlüğüne müdahale yolunu açtığının açık bir göstergesidir.

İnsan hakları örgütleri olarak, herkesi; hukuk devleti normlarına saygılı olmaya, gerginlik ortamını besleyen açıklama ve tutumlardan uzak durmaya, hak ve özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz.

MAZLUMDER İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

 

Bir cevap yazın