İHD Merkez Yürütme Kurulu, savaşa dair gelişmeleri değerlendirmiştir.

İnsan Hakları Derneği, Amerika Birleşik Devletleri'nde 11 Eylül'de gerçekleştirilen saldırıyı, aynı gün yaptığı basın açıklaması ile canice bir eylem olarak nitelemiş ve kınamıştır.

Eylemin ardından, terörizme karşı dünya çapında bir kampanya yürütüleceği ilan edildi. Ancak özgürlüklerin korunması adına, insan hakları ve özgürlüklerinde sınırlamalara gidilme sürecine girildi. Bu olayın hemen ardından, Türkiye gibi otoriter sisteme sahip ülkelerin yöneticileri demokratik standartları gelişmiş ülkelere, "güvenlikçi devlet" modelini ihraç etmeye kalkıştı. Kendi deneyim ve birikimlerinden söz etmeye başladılar. "Başarılarını" anımsattılar.

"Terörizme karşı ve özgürlüklerin korunması için" başlatılan kampanya, savaş olarak da nitelendirildi ve savaş araçları devreye sokuldu. Şimdi dünya, bir yandan hükümetlerin insan hakları ve özgürlüklerini sınırlayan işlemlerine, bir yandan da ABD ve Nato'nun askeri birliklerinin hareketlerine tanıklık ediyor. Her an, insanların, kentlerin ve köylerin üzerine bombalar yağdırılabilir.

Dünya, savaş koşullarını yaşıyor.

İHD olarak savaşa karşı, halkların barış hakkını savunuyoruz.

Dünyaya egemen kılınmak istenen şiddet kültürü yerine barış kültürünün yeşermesi için çalışıyoruz. Bunun için de, tüm dünyada ve tüm ülkelerde, insan hakları hukukuna dayalı, adil bir hukuk düzeninin kurulmasını, insan hakları ve demokratik standartların yükseltilmesini istiyoruz.

Şiddet şiddeti doğurmaktadır. En başta devlet ve hükümet başkanlarını, ekonomik, siyasi ve ideolojik nedenlerle, şiddete dayalı politika üreten gruplara destek verme politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Silahlandırılan ve eğitilen kişiler ve örgütler, gün geliyor, kendilerini eğiten ve destekleyenlere de yöneliyorlar. Bu yanlış ve tehlikeli politika terkedilmelidir. Her ülkede, insan hakları ve demokratik standartları geliştirme çabaları ise desteklenmelidir.

21 Eylül'de Türkiye Başbakanı Sayın Bülent Ecevit, Afganistan'daki rejim muhaliflerine maddi ve manevi destek sunduklarını ve Afganistan'da istihbarat çalışması yaptıklarını açıklamıştır. İHD olarak yukarıda işaret ettiğimiz konu çerçevesinde, ülkemizin başka ülkelerin iç işlerine karışmasına, silahlı muhalif gruplara destek sunmasına şiddetle karşı çıkıyoruz. Zaten asıl sorun da bu noktada çıkmaktadır.

1975 yılında AGİT Helsinki Belgesi'nde yer alan "içişlerine karışmama, sınırların değişmezliği" ilkelerini, en başta bu belgeyi imzalayan devletler, imzalarından çok kısa bir süre sonra ihlal etti. Sovyetlerin Afganistan'ı işgali, ABD'nin dünyanın çeşitli noktalarına müdahaleleri gibi… Bu süreç hala yaşanmaktadır.

Belirtilen durumda, başka ülkelerin içişlerine karışan, rejim muhalifi adı altında silahlı örgütler kuran, şiddeti destekleyen ülkelerin "terörizmden" söz etmeleri inandırıcılığını yitirmektedir.

Biz dünya halklarının kardeşliğine içtenlikle inanıyoruz. Halkları birbirine düşüren ve kırdıran politikalara karşı çıkıyoruz. Bu tür politikaların ve şimdi estirilen savaş rüzgarlarının, insan hakları savunucularının anladığı özgürlüklerle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Evet, özgürlükler korunmalıdır. Onu koruyacak güç, özgürlük bilincine sahip insanlardır. O insanların iradelerini yansıtan hukuktur. Ekonomik, siyasi ve askeri çıkarlar uğruna özgürlük kavramının kirletilmesine izin verilmemelidir. Halklar, gerçekten özgür olmak istiyor. İnsan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanmak istiyor. Sağlık hizmetlerini, eğitim olanaklarını ve fırsatlarını, dünya nimetlerinden adil bir pay almayı, istiyor. Dünya halkları, kuruluş amacı "barışı tesis etmek ve korumak" olan Birleşmiş Milletler'den barış atağını bekliyor. 11 Eylül iğrenç saldırısı vesile kılınarak yeşertilen intikam duygularına ve yeni egemenlik alanları yaratma politikalarına "dur" demesini ve kendi ilkelerine sahip çıkmasını bekliyor. Yeryüzünü akıl ve kural dışı bir savaşın tuzağından korumasını istiyor.

Birleşmiş Milletler, dünyanın barış güçlerine kurumsal düzeyde tercüman olmalıdır.

Savaşa hayır!Yaşasın barış!

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın