Gerilim Stratejisi ve Baskı Politikaları: İHD Şubeleri Kapatılıyor

Değerli Basın Mensupları,
Türkiye yeniden gerilim sürecine sürüklendi. Gerilim süreci doğrudan insan hakları ve demokratik standartlarla ilişkilidir.

İstanbul'da, afiş asan bir gencin kurşunlanarak öldürülmesi, ardından çevik kuvvet otobüsünün taranması, çevik kuvvete mensup polislerin Türkiye'nin her tarafında sokağa dökülmesi, F Tipi cezaevlerine yöneltilen eleştirilere bir yılı aşkın bir süredir duyarlı olmayan Adalet Bakanlığı'nın, açlık grevlerinin başlamasının üzerinden 50 gün geçtikten sonra dialog arayışına girmesi, dialog sürecini tüketmeden 19 Aralık operasyonunun yapılması ve en az 32 kişinin yaşamını yitirmesi, ölüm oruçlarının 75. gününde Bakanlığın hala dialog sürecini yeniden başlatmamaktaki inadı ve nihayet dün Şişli Emniyet Müdürlüğüne "intihar saldırısında" bulunulması, Türkiye'yi eylem konuşur hale getirdi. Bütün bunların arka planında, gerilim stratejisi bulunmaktadır. Gerilim stratejisi, "sanal tehlikelerle" beslenir. İnsan hakları ve demokratik standartlarınızı evrensel ve bölgesel ölçekte yükseltmeyi istemiyor ve otoriter sistemi muhafaza etmek istiyorsanız, örneğin bölücülük, şeriat, ulusal birliğin ve ulusal bağımsızlığın tehlikeye girmesi ve benzeri argümanları kullanırsınız. AB'nin hazırladığı Katılım Ortaklığı Belgesi'nin ardından yapılan değerlendirmelerde de görüldüğü gibi, bir " dış güç" de bulursunuz. Bu dış güç sizi bölmek, ulusal birliğinizi parçalamak istemektedir. Hatta sizden bazı ulusal konularda, örneğin Kıbrıs ve Ege sorunları gibi konularda da teslimiyet beklentisi içersindedir. Böylece yarattığınız sanal tehlikeye kamuoyunuzu da ikna edersiniz. Otoriter sisteminizi muhafaza edersiniz. İnsan hakları ve temel özgürlükler mi? Kendi yurttaşlarınızın haklarını ve özgürlüklerini rehin tutmaya ve devlet çıkarı eksenli bakış açınıza uygun olduğu ölçüde bu hak ve özgürlüklerin sınırı ile oynarsınız. Bol bol da, hem laik olduğunuzdan hem de çağdaş oluşunuzdan söz edersiniz. Bu konularda fikrini söylemeye kalkanları da suçlarsınız, hedef gösterirsiniz. Tartışmazsınız.

Bu arada, demokratik kamuoyu bazı konularda duyarlık mı sergiliyor? Örneğin yüzbinlerce kamu çalışanı sendikal haklarını, eğitime sağlığa bütçeden daha fazla pay ayrılmasını mı istiyor; insan hakları kuruluşları sorunların tartışılarak çözümünü mü istiyor, bunun için meydanlara mı çıkıyor, taşlı sopalı, silahlı güçlerinizi saldırtırsınız. Bu demokratik süreçleri sabote için ne mümkünse yaparsınız. Kameralar da bu sahneleri gösterir. Şiddet giderek egemen eğilim olmaktadır. Belirtilen durumda, görünürde haklı duruma geçersiniz. "Şiddet ve terör ortamı var, insan hakları ve demokratik standartları yükseltmek, teröre taviz anlamına gelir" dersiniz.

Değerli basın mensupları,
Dün İstanbul'da Şişli Emniyet Müdürlüğü'ne bombalı intihar saldırısı düzenlendi.

İHD bu eylemi protesto etmektedir. İHD esasen genel olarak şiddet eylemlerini protesto etmektedir. İHD, siyasal mücadelede ve hayatın her alanında şiddet araçlarına başvurmayı ilkesel olarak reddettiği gibi, başvuranları da protesto etmektedir. Biz insan hakları ve demokrasi mücadelesinin demokratik araç ve yöntemlerle verilmesi gerektiğini savunuruz. Bu olay vesilesi ile sizlere Nobel ödüllü Albert Camus'ün 1905 Rus Devrimi'nden yola çıkarak yazdığı ve onun en iyi oyunu diye bilinen "Doğrular" oyununun fotokopisini hediye ediyoruz. 2001 yılında ve sonraki yıllarda, ülkemizde ve dünyada şiddete yer olmamasını diliyoruz. Bundan böyle, özellikle siyasal amaçlı şiddet konusunda, demokratik kamuoyunda duyarlığın oluşması için daha yoğun çalışma yapmayı planlamaktayız. İster devlet kaynaklı şiddet olsun, ister politik kişi ve grupların başvurduğu şiddet olsun, karşı çıkmayı ve bu konuda Türkiye toplumunun demokratik tepkisini örgütlemeye çalışacağız. Çünkü şiddet, kullandığı bombalar, silahlar, taşlar, sopalar, kırıp dökmelerle, demokratik ve barışçıl çalışmalar yapmak isteyenlerin sesini kısmakta, onları suskunluğa itelemekte ve otoriter sistemi sürdürmek isteyenlerin istediği ortamı yaratmaktadır. Ayrıca şiddet, hiçbir ahlaki ilke kaygısı da taşımamaktadır.

Bu vesile ile, zaman zaman üstü örtülü biçimde dile getirilen ve en son da sayın Adalet Bakanı tarafından İHD'nin adı verilerek, ölüm orucu eylemlerini, bir eylem türü olarak ölüm orucu eylemlerini desteklediğimize ilişkin suçlamalar yöneltilmektedir. Konuya ilişkin yaptığımız açıklama ekte yeniden bilgilerinize sunulmaktadır. İHD, insan yaşamına son verecek, onun vücut ve psişik varlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir eylem biçimini savunmaz, teşvik etmez, destek olmaz. Biz, eylemcinin eylemini değil, insan hakları ve özgürlüklerine uygun istemlerin yerine getirilmesini, aykırılıkların giderilmesini savunuruz. Biz kendimizi mağdurla özdeş görmeyiz. İkinci konu, herhangi bir otorite tarafından bir insana yöneltilen emirlerle, yönlendirmelerle ilgilidir. Örneğin, bir insanın vücuduna bomba sarılması ve intihar eylemine sürüklenmesi ya da kendisini yakarak öldürmesi gibi emir, telkin, tavsiye ya da yönlendirmeler… İHD, devlet otoritesi dahil, hangi tür otorite olursa olsun, bu tür emir ve yönlendirmeleri şiddetle protesto eder. İHD, sağ ya da sol tedhiş ile devlet tedhişini görmezden gelmez.

İHD açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sona erdirilmesinin maddi koşullarının ortadan kaldırılabileceğine ve bunun mümkün ve olanaklı olduğuna inanmaktadır. 19 Aralık 2000 tarihli operasyon, Türkiye'de cezaevleri sorununu çözmemiş, daha da ağırlaştırmıştır. Operasyonun kendisini hukuka aykırı operasyon olarak niteliyoruz. 20 cezaevinde operasyon yapılmıştır ama, Bayrampaşa Cezaevinde bulunan bazı tutuklu ve hükümlülerin temsilcileri dışında hiçbir cezaevinde tutuklu ve hükümlülerle dialog yolu aranmamış ve her yere operasyon yapılmıştır. Operasyonun kriteri, ölçüsüz ve genel bir şiddet uygulamasıdır. Çözüme ilişkin önerilerimiz de ekte yer almaktadır. Buna göre, işkence ve kötü muamele sorumluları hakkında derhal soruşturma açılmalı, F tipleri zorunluluktan uygulamaya konmuştur açıklaması yapıldığı için ve 30.000 kişi tahliye olduğu için boşalan cezaevlerine F Tiplerinde tutulanlar nakledilmeli ve Sayın Adalet Bakanının 9 Aralık tarihli açıklamasına geri dönülerek F tipleri toplumsal mutabakat sağlanıncaya değin ertelenmelidir. Ölüm oruçlarının 75. gününde olması nedeniyle de hemen harekete geçilmelidir. Tutuklu ve hükümlülerle görüşmeler hemen başlamalıdır.

Değerli basın mensupları,
Son bir aylık gerilim sürecinde İHD ağır baskı koşullarında tutuldu. 5 şubemiz kapatıldı, iki şubemizin evraklarına el kondu. Yürütme organı, BM 9 Aralık 1998 İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisine, BM Viyana Belgesine(1993), AGİT Moskova Belgesine(1991) uygun davranmamaktadır. Aşağıda şubelerimizle ilgili yapılan işlemler yer almaktadır. Baskılar "yargı gölgesi" altında yapılmaktadır. Başka bir ifade ile, yürütme organı, sözde hukukun üstünlüğü ilkesine uygun davrandığını göstermek için, yargısal tasarrufları işin içine sokmaktadır. Oysa, son bir ayda, yürütme organını temsil eden bakanların açıklamaları göz önüne alındığında, yerel yargı organlarının tasarrufları ile, yerelde merkezi idarenin temsilcilerinin tasarruflarının birbirinden bağımsız olmadığı anlaşılmaktadır. Şubelerimiz hakkında yapılan işlemler şöyledir:

  • 7 Aralık 2000: Valilik makamının oluru ile Gaziantep Asliye 4. Hukuk Mahkemesi tarafından Gaziantep İHD Şubesi, F tipi Cezaevlerini protesto etmek amacıyla açlık grevi başlattığı gerekçesiyle süresiz olarak kapatılmıştır.
  • 17 Aralık 2000: İstanbul İHD Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri, çalışanları ve üyeleri gözaltına alındı. Şube polis tarafından arandı ve pek çok evraka el konuldu.
  • 19 Aralık 2000: Van İHD Şubesi, dernek binasında açlık grevi yapılmasına izin vermesi nedeniyle, Dernekler Yasası'na aykırılıktan, Van Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından süresiz kapatıldı.
  •  22 Aralık 2000: Karatay Kaymakamlığının oluru ile Konya İHD Şubesi, dernekte bulunan afişler nedeniyle, derneğin amacı dışına çıktığı gerekçesiyle 45 gün süre ile kapatıldı.
  •  23 Aralık 2000: Ankara İHD Şubesi DGM kararı ile basıldı ve arandı. 5 kişi gözaltına alındı. İki Bilgisayarın yanısıra Adalet Bakanlığı'ndan alınan belgeler ve cezaevleriyle ilgili dokümantasyona el konuldu.
  • 1 Ocak 2001: Bursa İHD Şubesi gece yarısından sonra Terörle Mücadele Şubesi tarafından basıldı ve ikisi açlık grevinde 4 dernek üyesi gözaltına alındı. Şube daha sonra Dernekler Masası polislerince güvenlik gerekçesiyle mühürlendi. 2 Ocak tarihinde ise mühür açılarak İHD yöneticilerine teslim edildi. Daha sonra 4 dernek üyesi daha gözaltına alındı. Şu anda toplam sekiz dernek üyesi Terörle Mücadele Şubesinde gözaltında bulunmaktadır. Dernek yöneticilerine de soruşturma açılmış bulunuyor.
  • 2 Ocak 2001: İzmir DGM Cumhuriyet Savcılığının 20 Aralık 2000 tarihinde yaptığı kontrolde Dernek binasında üye olmayan 16 kişinin bulunması nedeniyle İzmir İHD Şubesi 2 Ocak 2001 tarihinden itibaren 10 gün süre ile kapatıldı.

Hükümeti, geliştirdiği yeni baskı politikasından vazgeçmeye, üzerimizdeki baskıları ve hukuk dışı uygulamaları kaldırmaya çağırıyoruz.

Hüsnü Öndül
İHD Genel Başkanı

Bir cevap yazın