Gözaltında Kayıpların Sorumluları Derhal Bulunmalıdır!

Bugün iki vesileyle bir aradayız. Birincisi, Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Çocuk Korosu'nda yer alan 3 çocuk hakkında ABD'de verdikleri bir konser esnasında 69 yıl önce yazılan bir marşı okudukları gerekçesiyle dava açıldı. İddianamede 18 yaş altı 3 çocuğun Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmektedir.

Açılan bu davanın, çocukların ruh dünyasında ciddi tahribatlar yaratacağını biliyoruz. 69 sene önce sözleri yazılmış Kürtçe bir marşı okudukları gerekçesiyle adli makamlar önüne çıkartılan çocukların hafızalarından asla silinmeyecek izler kalacağını biliyoruz. Açılan dava, “paketler, demokratik açılımlar, Kürtçe TV kanalının açılması” gibi devlet yetkilileri tarafından sarfedilen ancak havada uçuşan söylemler arasında açılmış bir davadır. Gerçek demokratikleşme süreci, farklı olana, farklı dil ve kültürlere, Kürtçeye tahammülden ve ciddi yasal ve Anayasal değişikliklerden, çatışmasızlık halinden geçer ancak. Açılan davanın aynı zamanda çocuk haklarına yönelik ciddi bir ihlal olduğunu ve kabul edilemez bulduğumuzu, sokak ortasında çocukların kolunu kıran, işkence yapan polisler hakkında hiçbir dava açılmazken anadillerinde bir marş okuyan çocuklara dava açılmasını son derece manidar buluyoruz.

İkincisi, yakın geçmişimizin karanlıkta kalmasına yol açan ve bir dönem bölgemizde insanlığa karşı işlenen suçlar olarak tariflediğimiz yaşam hakkı ihlaliyle sonuçlanan olaylardan birinin daha açığa çıkmasından dolayı bugün sizlerle biraradayız. Bundan tam 14 yıl önce, 24 Mayıs 2004 günü, Kulp İlçesi Çağlayan Köyü Deveboyu mezrasına operasyon düzenleyen askerler Mehmet Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezair Örhan’ı gözaltına alırlar. Şu anda da aramızda bulunan aile üyelerinin karşı çıkması üzerine, gelen güvenlik güçleri arasında bulunan üst düzey rütbeli bir asker, Örhan’ları bir adres göstermek üzere yanlarında götürdüklerini ve daha sonra serbest bırakacaklarını söyler. Ancak kendilerinden bir daha haber alınamaz. Yerel makamlar, savcılıklar nezdinde yapılan girişimler, tıpkı benzer 5.000 vakada olduğu gibi, sonuç vermez ve gözaltında zorla kayıplar listesine üç kişi daha eklenir. Aile, iç hukuktan hiçbir sonuç alamayınca dosyayı İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla AİHM’e taşır. 18 Haziran 2002 tarihinde yaşam hakkının ihlal edilmesi, etkili iç hukuk yollarının yokluğu, işkence yasağı gibi AİHS’de koruma altına alınan hakların ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye tazminat ödemeye mahkum olur.

Ancak kayıp ailesi olmak başka bir acıdır; başka bir travmadır. İHD olarak 22 yıldır yürüttüğümüz insan hakları ve özgürlük mücadelesinde tanıklığını yaptığımız binlerce olayda olduğu gibi, bu vakada da yakınlarının en azından ziyaret edilecek bir mezarları olsun diye ailenin, kayıp şahısların cenazelerine ulaşma arayışlarının devam ettiğini, “…acaba başlarına ne geldi, şimdi neredeler, bir mezarları var mıdır?” gibi sorularla adeta 24 saat işkence yaşadıklarını biliyoruz. Arayışları bitmeyen aile, İHD aracılığıyla son yıllarda bulunan toplu mezarlarda yakınlarının cesetlerini aramaya devam ettiler ve 12.06.1994 tarihinde kurşunlanmış ve yanmış, kimliği bilinmeyen 8 cesedin Kulp İlçesi Bağcılar köyü, Düzpelit mezrası Kevrokok mevkinde defnedildiği bilgisine Savcılık dosyalarından ulaşınca olay yerindeki kemikler üzerinde DNA incelemesinin yapılmasını talep ettiler. Sonuç olarak gömülü 8 ceset üzerinde yapılan DNA incelemesinde, cesetlerden ikisinin kayıp Hasan Örhan ile Mehmet Selim Örhan’ ait olduğu açığa çıkmıştır.

Bugüne kadar sayısız defa benzer nedenlerle sizlerle biraraya geldik; 1990’lı yıllarda bölgemizde gözaltında zorla kaybedilenlerin cesetlerine birer birer rastlanılmaya başlanınca konuyla ilgili gelişmeleri sizler aracılığıyla kamuoyuyla paylaştık ve resmi makamlar nezdinde girişimlerde bulunduk. Ancak sorumlular hakkında açılan tek bir dava mevcut değildir. Bu da, yurttaşların adalete olan güven duygusunu ciddi şekilde incitmektedir. Yaşam hakkı kutsaldır ve dokunulmazdır; bu vesileyle İHD olarak sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha belirtiriz.

Av. Reyhan YALÇINDAĞ
Genel Bşk. Yrd.

Bir cevap yazın