Bayburt M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan İHD Genel Merkezi’ne gelen başvurular üzerine sair hak ihlallerinin yaşandığına dair iddiaların tespiti amacıyla BayburtHapishanesine ziyaret gerçekleştirilmiştir. Yapılan ziyarette hükümlü mahpus Serferaz Demirer ile görüşme yapılmıştır. Görüşme yapılan hükümlü Serferaz Demirer beyanlarında özetle,
‘’Cezaevinde süreli dönüşümlü açlık grevinin hiç yapılmadığı, 5 Ocak tarihinde Delila Roj Erkmen, Fatma Yıldırım ve Sevgi AKA isimli hükümlülerin süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladığı, 20 Ocakta Serfiraz Demirer, Zeynep Topçu ve Tuğba Can isimli hükümlülerin 15 Şubat tarihinde ise Zeynep Erdem isimli hükümlünün açlık grevine başladığı, açlık grevine giren hükümlülerin cezaevine dilekçelerini vermelerinin ardından 30 gün boyunca ayrı bir koğuşa zorla alındığı sonrasında mahpusların yapmış olduğu girişimler sonucu tekrar koğuşlarına alındığı, açlık grevine giren şahıslara disiplin soruşturması açılmış olduğunu fakat henüz verilmiş bir disiplin cezasının mevcut olmadığını, açlık grevine giren yedi kişiye düzenli olarak B12 vitamininin idare tarafından temin edildiğini, her gün kilo, tansiyon ve diyabet kontrolü yapıldığını, iaşe konusunda bir sıkıntı yaşanmadığını ancak günde 3 litre su içilmesi lazımken idare tarafından verilen iaşenin yanında su verilmediğini, açlık grevindeki kişilerin mide yanması problemi oluşmaması için idareden şeftali ve kayısı meyve suyu talep etmelerine rağmen henüz kabul edilmediğini, idarenin ise istenilen meyve suları yerine vişne ve karışık meyve suyu verebiliriz dediklerini, grevdeki tüm tutsaklarda kilo kaybı oluştuğunu zaman zaman şeker ve tansiyondan kaynaklı dengesizlikler yaşadıklarını, cezaevi idaresi tarafından özellikle infazını tamamlamaya yakın olan hükümlülerin tahrik edilerek disiplin soruşturmasına maruz bırakarak koşullu salıverme ve denetimli serbestlik hükümlerinden faydalanma haklarının ellerinden alınması politikasını izlediklerini, bu konuda birçok mahpusa disiplin cezası verilip infazı yakılmış ve halen devam eden ve karara bağlanmamış disiplin soruşturmalarının da mevcut olduğunu, son iki yıldır açık ve kapalı görüşlerde, ortak alanlar ve etkinlikler konusunda tecrit, askeri disiplin söz konusu olduğunu, açık görüşlerde bir başka ailenin masasına oturmanın yasaklandığını, cezaevi idaresinin talep ve şikayetlere ilişkin mahpusların temsilcileriyle görüşmeyi kabul etmeyerek mahpusların genel taleplerini ancak bireysel olarak dilekçeyle sunabileceklerini söylediğini, cezaevi idaresinin görüşmeyi kabul ettiğinde ise görüşen şahsı ayakta beklettiğini, kargo ve mektupların kendilerine çok geç teslim edildiğini, dilekçe ve mektupların muhatabına ulaşıp ulaşmadığı hususunda da idare tarafından kendilerine herhangi bir cevabın verilmediğini, tutuklu ve hükümlülerin oda değişikliği talebi idare tarafından kabul edilmediğini ayrıca gardiyanların onur kırıcı bir şekilde arama ve sayım yaptıklarını, her hafta mutlaka arama adı altında ani baskınlar yapıldığını ve arama sırasında koğuşun çok dağınık bırakıldığını, 3 ay önce idare tarafından tüm kitaplarına el konulduğunu, kişi başına 10 kitap kotası getirildiğini, Kürtçe şarkı söylenildiğinde zılgıt, halay çekildiğinde ya da günlük Kürtçe muhabbetlerin personeller tarafından duyulması halinde, 8 Mart-Newroz gibi etkinliklerde idare tarafından mahpuslara disiplin cezası verildiğini, disiplin soruşturmasından ötürü infaz hakimliğinde duruşmaya çıkıldığında ise anadilde savunma yapılmak istendiğinde hakim tarafından tercüman temini talebinin reddedildiğini, Vesile Yüksel isimli hükümlünün kızı Arin ile birlikte koğuşta kalmakta olduğunu ve iletişimin kısıtlanması cezası olması sebebiyle tahliye edilmediğini, bu disiplin cezasının ise 3 hafta önce onaylandığını, Berivan Çelik isimli hükümlü mahpusun da henüz kesinleşmemiş disiplin cezası olmasına rağmen idare tarafından Ocak ayında verilen disiplin cezası gerekçe gösterilerek tahliye talebinin reddedildiğini, mahpusların talep etmesine rağmen bayi olmadığı gerekçesiyle Yeni Yaşam Gazetesi’nin kendilerine verilmediğini Cumhuriyet Gazetesi’nin ise idare tarafından düzensiz bir şekilde verildiğini’’ anlatmıştır.
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 46. maddesinin 9. fıkrasına göre “Arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır.”
Özgürlüğünden mahrum bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir. (Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu md. 2., Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük md. 4., Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi md. 7., 10., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 3., İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi md. 2.)
Önemle belirtmek gerekir ki Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 61. maddesinde ‘’ Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı’’ başlığı altında tutuklu ve hükümlülerin, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahip olduğunu düzenlemiş olup mahpusların bu madde kapsamında talep ettikleri süreli ve süresiz yayınların kendilerine verilmesi zorunludur.
Öte yandan mahpusların 5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN’a göre disiplin suçu teşkil etmeyecek davranışlarının dahi disiplin cezasıyla karşılaşması tamamen idarenin takdir yetkisine bırakılmış olup keyfi uygulanmaktadır. Bu yolla mahpusların koşullu salıverme haklarından yararlandırılmaması kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlalidir.
Bayburt M Tipi Cezaevi özelinde Türkiye hapishanelerindeki yukarıda açıklanan yanlış tutum ve davranışlar Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından giderilmeli, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bu hapishaneleri ziyaret ederek hak ihlallerinin takipçisi olmalıdır.