ŞEMSETTİN YAVUZKAPLAN’IN ÖLÜMÜNE İLİŞKİN RAPOR

17 ARALIK 2006 TARİHİNDE DİYARBAKIR İLİ YOLBOYU(Pirinçlik) KÖYÜNDE YAŞAMINI YİTİREN ŞEMSETTİN YAVUZKAPLAN (16)ADLI ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNE JANDARMA GÖREVLİLERİNİN NEDEN OLDUĞU İDDİALARINA İLİŞKİN

ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU

OLAY
Mehmet Salih Yavuzkaplan 18.12.2006 tarihinde İHD Diyarbakır şubesine başvuruda bulunarak, amcasının oğlu Şemsettin Yavuzkaplan’ın 17.12.2006 günü arkadaşları ile oynarken Pirinçlik Jandarma Karakoluna bağlı askerler tarafından kardeşi Yüksel Yavuzkıran (12) ve 5 arkadaşı ile birlikte gözaltına alındığını, kalp hastası olan kuzeninin, adı geçen karakolda yaşamını yitirdiğini belirterek yardım talebinde bulunmuştur.

AMAÇ
Derneğimize yapılan başvurular üzerine, iddia edilen durum için mağdurlar, mağdurların ailesi, varsa görgü tanıkları ile görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndermek, kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam hakkının korunmasına katkıda bulunmak, fail/ler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla bir insan hakları heyeti oluşturulmuştur.

HEYETİN OLUŞUMU
İnsan Hakları Heyeti;
İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Demirtaş, İHD MYK Üyesi Mihdi Perinçek, ve İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu üyesi Av. Bülent Temel’den oluşmuştur. Heyet 18.12.2006 günü Diyarbakır İli Yolboyu (Pirinçlik) köyüne gitmiş, Olay yerinde yaptığı inceleme sonrasında M.Selim YAVUZKAPLAN, Ramazan GEZİCİ, Ümit ŞEFLEK, Nurettin YAVUZKAPLAN, Yüksel YAVUZKAPLAN, Gönül ŞEFLEK, Mehmet Ata ŞEFLEK İle görüşmüş, görgü ve beyanlarını almıştır.

HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
M.Selim YAVUZKAPLAN (25 yaş): Maktül Şemsettin’in amcasının oğlu olduğunu söyleyen tanık, heyetimize özetle şu aktarımlarda bulunmuştur; “saat 09:30 sularında köyün içinden beyaz bir Brodway marka araba geçerek çocuklara doğru gitti. Çocuklar yaklaşık 10 dakika önce bulunduğum yere yakın alanda top oynarken daha sonra 50-60 m ileri gitmiş ve oyunlarına devam ediyorlardı. Bu arabanın içinde askeri ve sivil giyimli kişiler vardı. Bu araba çocukların yanında durunca köyün öbür tarafından da çok sayıda asker aniden çıkarak çocuklara doğru geldi. Çocuklar bir anda panikleyerek kaçışmaya başladılar, bu esnada rütbeli bir asker tabancasını çekerek havaya ateş etmeye başladı. Birkaç dakika içinde etraftaki diğer çocukları da toplayarak çocukları çembere aldılar, daha sonra askeri bir araca bindirip götürdüler. Yaklaşık iki saat sonra da yine aynı karakola bağlı askerler gelerek boş kovanları topladılar, ayrıca bildiğim kadarıyla jandarmalar köyün yakınında telefon kablolarının çalınması olayı ile ilgili olarak köye gelmişler. ”

Ümit ŞEFLEK (16 yaş): Ben olay günü köyün dışındaki tarlada çalışıyordum, köyde yaşanan olaylardan haberim yoktu, saat 11:30 sularında bir astsubay ile birkaç asker tarlaya gelerek yürü karakola gidiyoruz dedi, ben de ne yaptım ki neden gidiyoruz dedim, astsubay kulağımdan çekerek sen daha iyi bilirsin diye bağırarak beni zorla araca bindirdi, buradan başka bir tarlaya gidip Nurettin Yavuzkaplan’ı da benimle aynı araca alarak karakola götürdüler. Arabada Nurettin’in kafasına yumruk vurdular. Karakola gittiğimizde köyden diğer çocukların da getirildiklerini gördük, hepsi karakolda bir arada oturuyorlardı, bu arada Yüksel sürekli titriyordu, ben de bizi getiren askerlere bağırarak Yüksel de titriyor, onu da hastaneye götürün diye söyledim, bir rütbeli asker bana kızarak ne bağırıyorsun lan dedi, ben de bizi de mi öldüreceksiniz diye bağırdım ve karşı çıktım, bu esnada karakolun bir odasında karakol komutanı olduğunu düşündüğüm bir rütbeli başka bir rütbeli askere (muhtemelen uzman çavuşa) bağırarak kızıyordu, ulan o …çocuğu bana bu durumu nasıl izah edeceksin, neden çocuğu dövdün, niye silah kullandın, başka bir yöntem bilmez misin, niye çocukların ailelerini bilgilendirip daha sonra göz altına almadın diye azarlıyor ve galiba dövüyordu. Çünkü o uzman çavuş komutanın odasından çıktığında yüzü kızarmış ve morarmıştı. Bu esnada orada bulunan hemşireler Yüksel’i de alarak ambulansla hastaneye götürdüler. Komutanlar karakola gelen bir avukatla tartıştılar, avukat askerlere kızıyordu, burası kahvemidir, beni kahveye mi çağırdınız, buraya çağırdıysanız işimi yapacağım diyerek askerlerle tartışıyordu.

Nurettin YAVUZKAPLAN (16 yaş): Beni de tarlada çalışırken askerler gelip göz altına aldılar, nedenini bilmiyorum, beni aldıklarında Ümit te askeri arabadaydı, onu benden önce almışlardı, bizi birlikte karakola götürdüler, Ümit’in anlattığı her şeye ben de tanık oldum, götürürken askerlerden biri benim kafama yumruk attı.

Yüksel YAVUZKAPLAN (12 yaşında erkek çocuğu): Ağabeyim Şemsettin ile birlikte köyün kenarındaki meydanda oynuyorduk, bazı çocuklar da hayvan otlatıyordu bazıları da tarlada çalışıyordu, onların bulunduğu yere gittik, bu esnada aniden askerler çıktı ve havaya ateş ettiler, bizi yakalayıp arabaya bindirdiler, abimi arabaya bindirirken kafasını arabaya vurup yere yatırdılar ve daha sonra arabaya bindirdiler. Abim arabanın içinde baygınlık geçirdi, askerler onunla dalga geçtiler, bizimi kandırıyorsun, numara yapma dediler, abim arabada Ünal’ın kucağında uzanıyordu, Ünal askerlere Şemsettin’in fenalaştığını ve biraz hava alması gerektiğini söyledi ancak ciddiye bile almadılar. Bizi bu şekilde karakola götürdüler, hepimizi karakolun bahçesinde araçtan indirdiler, abim Şemsettin’i de ellerinden ve ayaklarından tutarak araçtan indirip yere yatırdılar, bu esnada askerlerden biri komutana hiteben, komutanım bu çocuk numara yapıyor bizi kandırmaya çalışıyor dedi, komutan olan kişi de Şemsettin’in yanına gelerek kalk ulan diyerek Şemsettin’i tekmeledi ve yakasından tutarak sarstı ancak Şemsettin tepki vermedi daha sonra ben Şemsettin’in ilaçları evdedir onu getirin dedim ancak beni dinlemediler, bizi karakolun içine götürdüler daha sonra Şemsettin’e ne yaptıklarını görmedim ne olduğunu bilmiyorum. Daha sonra ben de sürekli titremeye başladım, çok korkmuştum, beni ambulansla hastaneye götürdüler.

Gönül ŞEFLEK (12 yaşında kız çocuğu): Ben köyün kenarında hayvan otlatıyordum, aniden askerler geldi ve silahla ateş ettiler, ne olduğunu anlamadım, diğer çocuklarla birlikte beni de arabaya bindirdiler, hepimiz çok korktuk, arabada Şemsettin bayıldı ancak onunla dalga geçtiler, hepimizi karakola götürdüklerinde biz arabadan indik ancak Şemsettin’i kollarından ve ayaklarından tutarak yere yatırdılar bir asker gelerek Şemsettin’i tekmeyle dövdü, sonra bizi karakolun içine götürdüler, burada hepimiz bir odada oturduk, daha sonra köyden iki kişiyi daha getirdiler, biz karakolda otururken başka bir odadan sesler geliyordu, bir kişi diğer kişiye kızarak dövüyordu, küfür atıyordu, niye böyle yaptın gibi şeyler söylüyordu. Daha sonra yüksel de hastalandı ve onu hastaneye götürdüler, bizi de doktora götürüp sonra muhtara teslim ettiler ve geldik.

Ramazan GEZİCİ (16 yaş): Biz diğer çocuklarla birlikte köyün yakınında oyun oynarken jandarmalar gelerek havaya ateş ettiler ve hepimizi toplayıp arabaya bindirdiler, bizi göz altına alırlarken Ünal Şeflek’i dövdüler, arabada Şemsettin bayıldı ancak ciddiye almadılar, karakolda bizi indirdikten sonra Şemsettin’i de tutarak indirdiler ve yere yatırdılar, biz O’nun hasta olduğunu söyledik ancak bir komutan O’nu tekmeyle dövdü, daha sonra karakolun içine gittik burada başka bir odada bağrışmalar duyduk, galiba komutan bizi getiren komutanı dövüyor ve kızıyordu, niye böyle yaptın diyerek küfürler atıyordu.

Mehmet Ata ŞEFLEK (13 yaş): Biz diğer çocuklarla birlikte köyün yakınında oyun oynarken jandarmalar gelerek havaya ateş ettiler ve hepimizi toplayıp arabaya bindirdiler, bizi göz altına alırlarken Ünal Şeflek’i dövdüler, arabada Şemsettin bayıldı ancak dalga geçtiler, karakolda hepimizi indirdikten sonra Şemsettin’i de ellerinden ve ayaklarından tutarak indirdiler, yere yatırdılar, bir komutan orada O’nu tekmeyle dövdü, daha sonra karakolun içine gittik burada başka bir odada bağrışmalar duyduk, komutan bizi getiren diğer komutanı dövüyor ve kızıyordu, niye böyle yaptın diyerek küfürler atıyordu. Daha sonra Yüksel’i de hastaneye götürdüler, O da çok korkmuştu ve titriyordu, sonra bizi doktora götürüp serbest bıraktılar.

Ayrıca çocuklarla birlikte göz altına alınan Ümit ŞEFLEK (14) ve Fedai ŞEFLEK (15) adlı çocuklar, heyetin köyde bulunduğu esnada orada olmamalarından dolayı kendileriyle görüşülememiştir.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
Heyetimiz;
1- Olay mahallinin, köy merkezine yaklaşık 350 m, olay yerine en yakın eve yaklaşık 60 m, Pirinçlik Jandarma Karakoluna yaklaşık 3 Km. mesafede olduğunu,
2- Olay yerinin düz ve Diyarbakır-Şanlıurfa karayoluna yaklaşık 500 m. mesafede, taşlık alan dışındaki yerlerin bir süre önce sürülmüş, tarlalardan çıkan taşların öbek öbek üst üste toplanmış olduğunu,
3- Maktul ve gözaltına alınan tüm kişilerin 18 yaşından küçük çocuklar olduğunu,
4- Şemsettin Yavuzkaplan’ın aynı köydeki İÖ okulunun 8. sınıf öğrencisi olduğunu,
5- Şemsettin Yavuzkaplan’ın kalp hastası ve sürekli kullandığı ilacının olduğunu,
6- Şemsettin Yavuzkaplan’ın yeşil kartının aynı karakol tarafından imzalandığı ve kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğünün bilindiğini
7- Gözaltına alınan ve aynı zamanda maktulün kardeşi olan Yüksel Yavuzkaplan’ın halen kaygılı ve tedirgin olduğunu,
8- Tanıkların anlatımlarına göre; güvenlik güçlerinin iki istikametten iki farklı araçla olay öncesi olay yerine intikal ettiğini, olayın 17.12.2006 günü saat 09.30 dolaylarında meydana geldiği, gözaltı işlemi ile güvenlik güçlerinin Karakola ulaşımının yarım saat sürdüğünü, aynı gün saat 12.00 dolaylarında askerlerin tekrar olay yerine geldiğini, “mıntıka temizliği” söylemi ile boş kovanları topladığı tespit edilmiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
1- Çocukları göz altına alma emrini kim verdi.
2- Çocuklardan hangileri aranıyordu ve neden o esnada orada bulunan çocukların tamamı göz altına alındı.
3- Neden havaya ateş edildi.
4- Çocukların bazıları göz altına alınırken neden dövüldü.
5- Şemsettin Yavuzkaplan arabada baygınlık geçirirken neden müdahale edilmedi.
6- Çocuklar göz altına alındığında savcıya bilgi verildi mi.
7- Çocukların tamamı göz altına alınırken neden derhal doktora çıkarılmadı.
8- Şemsettin fenalaştıktan sonra ne zaman ambulans çağrıldı.
9- Çocukların avukatları ile baş başa görüşmesi neden sağlanmadı.
10- Çocuklara ve ailelerine göz altı işlemiyle ve nedenleri ile ilgili neden bilgi verilmedi.
11- Şemsettin ve kardeşi Yüksel, fenalaştığında neden ailesine bilgi verilmedi.
12- Şemsettin’in öldüğü bilgisi neden ilk olarak ailesine değil de diğer köyün (Habeşi) muhtarı olan Mustafa Gezer’e verildi.
13- Savcı neden olayın olduğu köyde inceleme ve keşif yapmadı, tanıkları derhal dinlemedi.
14- Olaydan sonra neden hiçbir resmi yetkili köye giderek aile ve köylülerle görüşmedi
15- Karakola bağlı askerler, olaydan yaklaşık 2 saat sonra neden boş kovanları topladı.

KANAAT ve SONUÇ
Kanaat

17.12.2006 tarihinde Pirinçlik (Yol Boyu) köyünde 9 çocuğun göz altına alınması olayında, göz altına alma sırasında yasaya aykırı bir şekilde silah kullanılmış, çocuklardan bazıları dövülmüş, çocukların tamamı haksız yere göz altına alınmış, bu uygulamalar çocukların tamamında ani şok ve travmaya yol açmış, yaşanılanlar ve uygulamalar zaten kalp rahatsızlığı bulunan Şemsettin YAVUZKAPLAN’ın kalp krizi geçirmesine neden olmuş, Şemsettin’in durumunun ciddiye alınmaması nedeniyle acil müdahale yapılmamış, kalp krizi geçirmekte olan bu çocuk karakol bahçesinde dövülmüş, nihayetinde Şemsettin YAVUZKAPLAN karakol bahçesinde yaşamını yitirmiş, kardeşi Yüksel YAVUZKAPLAN da şoka girdiği için hastaneye kaldırılmıştır. Bütün bu olanlardan Pirinçlik Karakol’u yetkilileri hukuki açıdan sorumludur.

Sonuç
Şemsettin YAVUZKAPLAN ve diğer çocuklar jandarmalar tarafından köy meydanında alındıkları andan itibaren hukuki olarak göz altında sayılırlar, bu nedenle çocuklara yönelik muamelelerin tamamı göz altına alınmadan önce ve göz altındaki muameleler olarak tanımlanabilir. Bu olay bir göz altında ölüm ve işkence olayıdır. Göz altında bir çocuğun ölümü ve diğer çocukların gördükleri işkence olayı ile ilgili olarak sorumlu kişiler tespit edilerek yargı önüne çıkarılmalıdır.

Av. Selahattin DEMİRTAŞ Mihdi PERİNÇEK Av.Bülent Temel

 İHD MYK Üyesi

Diyarbakır Şube Başkanı

 İHD MYK Üyesi

Doğu, Güneydoğu Bölge Temsilcisi

 İHD Diyarbakır Şubesi

Yönetim Kurulu Üyesi

Bir cevap yazın