AKP İstanbul milletvekili Şirin Ünal’ın Ankara’daki evinde, milletvekilinin eşine bakmak üzere çalışan Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova’nın şüpheli ölümüne ilişkin, İHD merkezi kadın komisyonu olarak günlerdir araştırma yapıyoruz.
Kadirova’nın arkadaşlarından biriyle yaptığımız görüşme sırasında, ailesi ve arkadaşlarının resmi güçler tarafından açıkça korkutulduğu ve yönlendirildiğini anladık.
Öncellikle belirtmek gerekir ki, Nadira Kadirova soruşturması bütünüyle, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı yürütülmektedir. Dosyaya konulan gizlilik kararı ile yargılamanın, bir tarafını oluşturan avukatların dosyaya ve dosyadaki belgelere erişimi engellenmiştir. Bu durum soruşturmanın bağımsız ve tarafsız olması gerektiği konusunda şüpheleri arttırmaktadır.
Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin 5. maddesi, kadına yönelik şiddet alanında devlet yükümlülüğünü açıklamaktadır.
Sözleşmenin 5. Maddesine göre:
a-) Taraflar, kadınlara yönelik şiddet eylemlerinde bulunmaktan kaçınır ve devlet adına faaliyet gösteren devlet yetkilileri, görevliler, kurum, kuruluşlar ve diğer aktörlerin, bu yükümlülüğe uygun davranmalarını sağlar.
b-) Ve taraflar devlet dışı aktörlerce işlenen ve bu sözleşme kapsamında yeralan şiddet eylemlerinin, gereken özeni göstererek önlenmesini, soruşturulmasını, cezalandırılmasını ve tazmin edilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki ve diğer tedbirleri alır.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Sözleşmesinin 5 maddesine aykırı bir soruşturma yürütmektedir. Delillerin tarafsız olarak toplanması gereği, ihlal edilmiştir.
Milletvekili Şirin Ünal, her hâlükârda, soruşturma dosyasında şüpheli olarak gösterilmeliydi. Çünkü intihar ya da cinayet eylemi, Şirin Ünal’a ait silahla gerçekleştirilmiştir.
Şirin Ünal, eski bir NATO askeri ve şimdi de milletvekilidir. Son derece özenle gizlenmesi gereken silahını çalışan bir yardımcının elde edilebilmesi oldukça şüpheli bir durumdur.
Nadira’nın ailesi ve özellikle milletvekili tarafından tacize uğradığını söyleyen arkadaşının ifadeleri, özgür bir şekilde alınmamıştır. Edinilen bilgilere göre, Nadira’nın cenazesi uçağa bindirilene kadar polis yetkilileri ailenin yanından ayrılmamış, telefonla konuşmalarına da izin verilmemiştir.
Nadira Kadirova’nın cenazesi üzerinde, otopsi işlemi Adli Tıp tarafından gerçekleştirilmiş ve cenaze aceleyle yurtdışına gönderilmiştir.
Yıllardır dile getirdiğimiz üzere, işkence ve şüpheli ölüm olaylarında bağımsız hekim ve Adli Tıp uzmanlarının raporları son derece önemlidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Şükran Aydın/Türkiye davasında vermiş olduğu karar bu konuda son derece önemlidir. İşkencenin belgelenmesi açısından bağımsız hekimden rapor alınmamış olması, Türkiye’nin mahkumiyetine gerekçe gösterilmiştir.
Konuyla ilgili olarak, savcılığın yaptığı kısa bir açıklama dışında ne İçişleri bakanı ne de milletvekili Şirin Ünal kamuoyuna bir açıklama yapamamışlardır.
Kadın hukukçular olarak dosyaya erişimimiz engellidir. Soruşturmanın bağımsız ve tarafsız yapıldığı yönünde büyük endişeler taşımaktayız.
İnsan Hakları Derneği Merkezi Kadın Komisyonu olarak, Nadira Kadirova’nın intihar ya da cinayetinin sonuna kadar takipçisi olacağımızı açıklarken, dosyanın üzerindeki gizlilik kararının kaldırılarak, dosyaya erişimimizin sağlanmasını talep ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği
Merkezi Kadın Komisyonu