İHD ANKARA ŞUBESİ İÇ ANADOLU BÖLGESİ AĞIRLIKLI-CEZAEVİ RAPORU

 İHD ANKARA ŞUBESİ İÇ ANADOLU BÖLGESİ AĞIRLIKLI-CEZAEVİ RAPORU 

Cezaevlerinde yaşanan keyfi hak gaspları her geçen gün artarak devam etmektedir. Keyfi uygulanan disiplin cezaları ile birlikte haberleşme hakkı engellenirken, açık görüş yerlerine konulan kameralar sonucu tutuklular görüşe çıkamamaktadır. Tutuklu ve hükümlüler hastane sevkleri sırasında askerin kelepçe çıkarmaması üzerine muayene olamamakta, sağlık ve yaşam hakları engellenmektedir. İHD Ankara şubesine yapılan birçok başvurudan da anlaşılacağı gibi F tipleri bırakın yaşam hakkını korumayı, adeta birer işkence merkezleri haline getirilmiştir.

İHD Ankara Şubesi  – Cezaevi Komisyonu

İHD Ankara Şube ve Cezaevi Komisyonu’na yapılan Ocak – Nisan 2008 tarihlerini kapsayan başvurularda yaşanan bu hak ihlalleri ayrıntılı bir şekilde dile getirilmiştir.Bunlardan bazıları şu şekildedir;

·Adalet Bakanlığının 2007 yılının başında yayınladığı 10 kişinin haftada 10 saat görüşmesine olanak tanıyan 45/1 sayılı genelge F Tipi cezaevlerinde uygulanmadığı gibi uygulama adeta işkenceye dönüştürülmüştür. Genelgenin cezaevi idaresinin keyfiyetine bağlı uygulamasını protesto amacıyla Bolu F Tipi Cezaevindeki 120 hükümlü; haftada 10 saat olması gerekirken ayda 3 kez üçer saatlik sohbet uygulamasına çıkmama kararı almışlardır.

·SES MYK Üyesi Meryem Özsöğüt mahkemeye gidiş-gelişlerde askerlerin adli tutukluları kışkırtmasıyla adli kadın tutukluların saldırısına uğramıştır. Yine mahkemeye gidiş-gelişlerde Resmiye Vatansever ve arkadaşları askerlerin saldırısına uğramıştır. Bununla da kalmayıp adliye içerisinde bulunan tutuklu hücresinin zemini ve oturacakları yerler ıslatılarak bekleme işkenceye dönüştürülmüştür.

·Mahkeme ve hastaneye gidiş-gelişlerde askerler tarafından tutuklu ve hükümlülere özellikle kaburga bölgelerine dirsekle vurulmak suretiyle işkence yapılmaktadır.

·Cezaevi idaresi bir süredir revir doktorlarının önermesine ve gerekliliğini belirtmesine rağmen, tutuklu ve hükümlülerin hastane sevkini yapmamaktadır. Hastane sevki yapıldığında ise tutuklu ve hükümlüler kelepçeleri çözülmeden muayene olmaya zorlanmaktadır. Muayene odasında asker bulunduğu için de muayene gerçekleşememektedir. Kadın-doğum muayenesinde dahi askerler dışarıya çıkmamaktadır.

·“Yüksek Güvenlik” adı altında gece hücre anahtarları toplanmaktadır. Acil durumlarda bile müdürlüğün izni alınmadan kapı açılıp hasta tutukluya müdahale edilememektedir. Bu tür uygulamalar sonucu ölümler gerçekleşmektedir. Buna son örnek Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevinde yaşanmıştır. Hasan Eroğlu adlı hükümlüye odada anında müdahale edilmediğinden ve revire geç götürüldüğünden, sonrasında arama nedeniyle bekletilmesinden kaynaklı hayatını kaybetmiştir.

·TCK’ya göre “sessiz direniş” diye tabir edilen yönetmeliğin 42. maddesi hükümlü ve tutuklular açısından oldukça olumsuz bir durum arz etmektedir. Bu maddeye göre en olumlu istem bile suç oluşturabilmektedir.

·Cezaevinde ortak alanda kullanılan (mutfak) prizlerin elektriğinin kesilmesi tutuklu ve hükümlülerin yaşam alanlarını işkenceye dönüştürmüştür. Buzdolabı ve tv gibi aletlerin çok küçük ve ancak bir kişinin yaşayabileceği şekilde inşa edilmiş hücrelere taşınması nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır. 

·Tutuklu ve hükümlüler kürtçe mektup – kart yazma ve telefon etme haklarından yararlanamamaktadırlar.

·Tutuklu ve hükümlülere verilen keyfi disiplin cezalarından dolayı (hücre cezası, görüş, açık görüş, aile görüşü, mektup) aylarca dışarıyla iletişimleri kesilmektedir. Böylece tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit cezası işkence şekline dönüştürülmektedir.

·Güvenlik bahanesiyle yemek ve çay kaşıkları metal olduğu gerekçesiyle toplatılmış yerine plastik kaşıklar verilmiştir.

·Birkaç cezaevi personeline (müdahale ekibinde olanlara) deneme amaçlı lacivert renkli, dikimi ve modeli askeri üniformaya benzetilen yeni giysiler ve plastik cop verilmiştir.

·Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde su sorunu yaşanmaktadır. Musluklardan verilen suyun hijyenik olmadığı kokusundan ve tadından anlaşılmaktadır. Hükümlülerin içilebilir su talebi kabul edilmemektedir. Kantinde satılan su fahiş fiyatta olduğundan hükümlüleri maddi açıdan zorlamaktadır.

·Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde dezenfekten bulunmamaktadır. Bu nedenle kantine saf çamaşır suyu getirilmesi istenmiş, tutuklu ve hükümlülerin bu talebine cezaevi idaresi tarafından cevap verilmemiştir.

·X-ray geçişlerinde, sürekli alarm çaldığı için cezaevine giden tutuklu yakınları defalarca cihazdan geçirilerek rencide edilmektedir. Bu ve buna benzer uygulamalardan dolayı 1 saat olması gereken görüş süresi 30 – 45 dakikaya kadar düşmektedir.

·Olağan üstü güvenlik sistemlerinin uygulandığı F Tipi Cezaevlerinde açık ve kapalı görüş alanlarına kamera yerleştirilmesi uygulaması devam etmektedir.
·Tutuklu ve hükümlülerin ziyaretçileri cezaevi çıkışında görevlilerin tekrar kimlik kontrolü tacizine maruz kalmaktadır.

İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu olarak, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin takipçisi olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ -İÇ ANADOLU BÖLGESİ AĞIRLIKLI-  CEZAEVİ RAPORU

(Ocak 2008 –  Nisan 2008)  

Bolu F Tipi Cezaevi

İşkence ve Kötü Muamele

·Muzaffer Akengin, Deniz Güzel ve Naif Bal’a bulundukları hücrede 17.01.2008 tarihinde gardiyanlar tarafından saldırıya uğramış ve işkenceye maruz kalmışlardır. Gardiyanlarca yapılan işkence sonucu dudak, kaş yarılması, kafa kırılması ve vücutta morluklar oluşmuştur. Bu yaralanmalar cezaevi doktoru tarafından tutanak altına alınmıştır. Fakat Muzaffer Akengin, Deniz Güzel ve Naif Bal hastaneye sevk edilmemişlerdir.

(Kaynak: Aydın Adıyaman’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.01.2008 tarihli mektubu )
·M. Nuri Özen gardiyanlar tarafından tehdit edilmiştir.

(Kaynak: Aydın Adıyaman’ın  İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.01.2008 tarihli mektubu )

Sağlık Sorunları
·Ali Baba Arı: Mide problemleri yaşamaktadır. Revir doktorunun muayene etmeden verdiği ilaçlar yan etki gösterdiği için ilaçları kullanamamaktadır.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

Keyfi Yasaklar-Uygulamalar
·Ali Baba Arı, günün büyük bölümünü tek kişilik hücresinde geçirmesine rağmen hücreden çıkarılır çıkarılmaz elle üst baş araması yapılıp ayakkabısı çıkartılmaktadır.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·Aylık aramalarda gardiyanla birlikte askerde hücre aramasına katılmaktadır. Gardiyanla asker aynı anda hücreye girip ayrı ayrı üst baş ve hücre araması yapmaktadır.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·İhtiyaçları karşılamak için üç ayrı dilekçe yazma ve bu dilekçeyi yazarken beyaz kağıt siyah kalem kullanmayı dayatmaktadır.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·İdare tutuklu ve hükümlülerden elektrik parası kesmekte fakat makbuz vermemektedir.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·İdareye verilen dilekçelerin akıbetini öğrenmek için yeniden dilekçe yazmak zorunlu tutulmaktadır.

(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·Ali Baba Arı’nın çeşitli dergi, kitap vb. eşyaları defalarca dilekçe vermesine rağmen bir yılı aşkın süredir depoda tutularak ailesine ve ziyaretçilerine verilmemektedir.
(Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )

·Kendi görüşçüsü olmadığı taktirde tutuklu ve hükümlüler para, eşya vb. alınmamakta ancak posta yoluyla gönderilirse almaktadır. (Kaynak: Ali Baba Arı’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.04.2008 tarihli mektubu )  
Kırıkkale F Tipi Cezaevi

Sağlık Sorunları
·Cezaevinde gece ve Cumartesi – Pazar günleri sağlık memurunun bulundurulmaması ani rahatsızlıklarda sıkıntıya neden olmaktadır. Örneğin aniden rahatsızlanan Cengiz Çelik ve Vedat Bakır arkadaşlarının yardımı sonucu hayati tehlikeyi atlatmışlardır.

(Kaynak: Kasım Elçi’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 06.03.2008 tarihli mektubu)

Keyfi Yasaklar-Uygulamalar

·Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Kasım Elçi uğradığı saldırıyı şu şekilde aktarmaktadır; “Fiziki saldırıyı disiplin cezalarıyla tamamlamaya çalıştılar. Bizlerin aramalara karşı çıktığımızı, memurlara saldırdığımızı söyleyip, sonradan hazırlandığı açık tutanaklarla iletişim ve kapalı ziyaret cezaları verdiler. Kurum idaresi bizden işkence olayını yargıya taşımamamızı istedi. İlk gün verdiğimiz suç duyurusu dilekçeleri kaybedildi. Ancak işkenceyi görmezden gelmeyeceğimiz anlaşılınca disiplin cezası devreye konuldu. Suç duyurusu dilekçesini bir gün geç verenlere disiplin cezası verilmemesi de ayrıca düşündürücü”.

(Kaynak: Kasım Elçi’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 06.03.2008 tarihli mektubu)

Disiplin Cezaları
·Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan bazı hükümlülere Adalet Bakanlğı’na yazılmış oldukları dilekçeleri gerekçe gösterilerek 11-12 gün hücre cezaları verildi.

(Kaynak: Kasım Elçi’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 06.03.2008 tarihli mektubu)

Haberleşme Özgürlüğü – Mektup Engeli
·Kasım Elçi’ye; iletişim cezası olduğundan kaynaklı İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’nun göndermiş olduğu yeni yıl kartı (25.12.2007 tarihli) geç verilmiştir.

(Kaynak: Kasım Elçi’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 06.03.2008 tarihli mektubu)

Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi 
İşkence ve Kötü Muamele

·Uğur Yeşiltepe’nin duruşmaya getirilme esnasında, cezaevinden çıkışta yapılan asker aramasında yanına aldığı peçete ve sigara verilmemiştir. Bu uygulamaya itiraz ettiğinde ise komutanın emri olduğu söylenmiş, ring aracına bindirilme sırasında askerlerin tekme, itme kalkma ve hakaretlerine maruz kalmıştır.

(Kaynak: Uğur Yeşiltepe’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

·Cemgil Demir ve Kazım Doğan adliyeye giriş sırasında tekme ve yumruklarla saldırıya uğramışlardır. Yapılan saldırılar duruşmaya çıkarılırken de duvarlara çarpma, kola giren askerce kolun sıkılması yöntemiyle kelepçenin bileklerde sıkıştırılması (dirsekli işkence) şeklinde devam ettirilmiştir.

(Kaynak: Uğur YEŞİLTEPE’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

Sağlık Sorunları
·Erol Zavar, Deniz Bakır 26.02.2008 tarihinde Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevinde idarenin vermiş olduğu öğle yemeğinden zehirlenmişlerdir. Tüm tutuklu ve hükümlüler zehirlenmiş Erol Zavar, Deniz Bakır hasta ve bağışıklık sistemi zayıf olduğu için bu süreci daha ağır geçirmişlerdir. 29.02.2008 tarihinde yine verilen yemek sonrası Sincan’da bulunan tüm cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler zehirlenmiştir.

(Kaynak: 07.03.2008 tarihli İHD Ankara Şube Basın Açıklaması)

Haber Alma Özgürlüğü
·Herhangi bir toplatma kararı olmamasına rağmen Cezaevi bünyesindeki komisyonca incelenen birçok yayın keyfi bir şekilde tutuklu ve hükümlerle verilmemektedir.

(Kaynak: Uğur YEŞİLTEPE’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

Keyfi Yasaklar- Uygulamalar
·Ani baskınlarla hücre aramaları yoğunlaşmış durumdadır. Mektuplarla içeriye ulaşan resimler, panolardan sökülerek alınmaktadır.

(Kaynak: Uğur Yeşiltepe’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

·Asker ve gardiyan gözetiminde yapılan açık görüşte ayrıca kamera bulundurularak tecrit ağırlaştırılmaktadır.

(Kaynak: Uğur Yeşiltepe’nin İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi 
İşkence ve Kötü Muamele

·Sinan İyit yaşamış olduğu işkence ve kötü muameleyi şu kelimelerle anlatmaktadır; “Hastaneye götürüldüğümüzde askerin sözlü hakaretlerine ve fiziki şiddetlerine maruz kalmaktayız. En son bir hafta önce tansiyondan dolayı sevke götürüldüm. Kolumdan tutan askerler her iki tarafta dirsekleriyle kaburgalarıma baskı oluşturuyorlardı. Sorumlularını uyardım. Yapmaya devam edin dercesine “yapmayın” dedi. Onlar devam etti.”

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Tevfik Mıho’ya 09.01.2008 tarihinde ki hastane sevki sırasında dirsekli işkence yapılmıştır. Bu yöntemde askerler dirsekleri aynı hizaya getirip karşılıklı birden kaburgalara bastırıyor, pres uyguluyor, sonra dirseklerini sıkıştırıp kaburgaların üzerinde sağa sola dirseklerini hareket ettiriyorlar. Yine dirsekleri kaburgalara yapışık tutuluyken diğer elini süratlice kaburgaların üstünde tuttuğu koluna hızlıca vuruyor (çekiç ile örs gibi).

(Kaynak: Tevfik Mıho’nun İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 16.01.2008 tarihli mektubu )
·Tevfik Mıho bu işkencelere maruz kalmamak için 15.01.2008 tarihinde hastaneye gitmemiştir.

(Kaynak: Tevfik Mıho’nun İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 16.01.2008 tarihli mektubu )

Haber Alma Özgürlüğü
·Dışarıda satışı serbest olan birçok yayının (gazete, dergi, kitap vb.) cezaevinde tutuklu ve hükümlülere verilmesi engellenmektedir.

(Kaynak: Cebbar Palabıyık’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.01.2008 tarihli kart postalı)

Mektup Engeli
·Ahmet Kağanaslan; gelen mektuplar bir ay ile 40 gün arasında bekletildikten sonra veriliyor.

(Kaynak: Ahmet Kağanaslan’nın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 16.01.2008 tarihli mektubu)

Keyfi Yasaklar- Uygulamalar
Sinan İyit, yaşanan keyfi yasakları ve uygulamaları şöyle anlatmaktadır:

·Son genelgeyle birlikte kitap sınırlaması kalktığından kendi kitaplarımız yanımızda olması gerekirken (birçok cezaevinde yanlarındadır) bizde hala sınırlı (5 tane) verilmektedir.

·Genelgede on saat görüş – sohbet deniliyor. Bunun çeyreği bile uygulanmıyor. Bize gelince yani ağırlaştırılmış infazına tabi tutulanlar olarak bizleri yalnızca masa tenisine (bir saat) çıkarıyorlar. Başka her hangi bir yere çıkarmıyorlar. Oda yalnızca bizimle aynı konumda olan arkadaşlar birlikte çıkarılıyoruz. Toplam altı kişiyiz. 2005 yılından beridir yalnızca birbirimizin yüzünü görebiliyoruz.

·Meslek kurslarına çıkmak için (takı tasarım) dilekçe yazdım çıkarmadılar. Nedenini de söylemediler.

·Odaların içi dışında her yer kameralandı. Ortak alan ve etkinlik yerlerinde kamera yoktu. Kameraladılar. Her taraf kamera olduğu halde hala ayakkabılarımız çıkartılmakta fiziki arama yapılmakta bazen aramalar rahatsız edici düzeye varıyor.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Daha önceden kitaplar ortak kullanılabiliyorken son genelgelerle herkes kendisine ait kitabı okuyabilmektedir.

(Kaynak: Yavuz Soydamal’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazdığı 12.01.2008 tarihli mektubu )

·Güvenlik gerekçesiyle yemek ve çay kaşıkları metal olduğu gerekçesiyle toplanmış yerine plastik kaşıklar verilmiştir.

(Kaynak: Yavuz Soydamal’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 12.01.2008 tarihli mektubu )

Sağlık Sorunları
Sinan İyit yaşanan sağlık sorunlarını şu şekilde ifade etmiştir:

·Yemeklerin çoğu yenmeyecek derecededir. Birçoğunu alıp çöpe atıyoruz. Dilekçeler yazdığımızda bir iki hafta düzeliyor sonra eski tas eski hamam. Besleyici değeri düşük olduğu gibi doğru dürüstte yapılmamaktadır.

·Beş yıldır bu sorun düzeltilmedi. Geçen yıl “doğal gaz çekeceğiz artık su sorunu kalmayacak” denildi. Tesisat çekildiğinde dört beş ay sıcak su verilmedi. Ancak şimdi de sıcak su sorunu devam ediyor. Haftada dört gün veriliyor bir saat. O da tam zamanında akmıyor. Çoğu zaman soğuk akıyor son yarım saat sıcak akıyor. Her gün rahatlıkla verilebilirken verilmiyor.

·Buralara ilk alındığımızda adeta duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Sonra bunu aştım. Fakat bu kez durup durdukça sanki birileri beni çağırıyor gibi ses duyuyorum. Aynı durum yanımda kalan yani benimle aynı havalandırmayı paylaşan arkadaşlarda da var.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Sinan İyit: Yüksek tansiyon sorunu hücreye alındıktan sonra başlamıştır, bel fıtığı rahatsızlığı bulunmaktadır.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Sait Doğan: Sanki birileri kendisine çağırıyormuş gibi sesler duyuyor.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

Tedavi Engeli
·Cezaevinde sabit bir doktor bulunmamaktadır. Sık sık değiştiğinden dolayı her gelen doktor bir öncekinin ne dediğine bakmadan ya ağrı kesici vermekle yetiniyor ya da bir öncekinin tedavi yöntemini hiçe sayarak (onun sonuçlarını hesaba katmadan) kendi tedavi yöntemini devreye koyuyor.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Sinan İyit: 2007 yılının Ağustos ayında bel fıtığından ameliyat olmak için hastaneye yollanıyor, ameliyat olacağı gün bir şey denmeden taburcu ediliyor. Fizik tedavi önerilmiş sevki de yapılmış. Hala sevke götürülmeyi bekliyor.

(Kaynak: Sinan İyit’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 20.01.2008 tarihli mektubu )

·Tevfik Mıho son iki haftadır revire çıkmak istediğini belirten dilekçe yazmasına rağmen revire çıkartılmamaktadır.

(Kaynak: Tevfik Mıho’nun İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 16.01.2008 tarihli mektubu )

·Cebbar Palabıyık: Midede ülser, vücudun bazı bölgelerinde mantar ve yüksek sese karşı duyarlılık vardır. Çeşitli dönemlerde yüksek sese karşı hassasiyet oluşuyor.

(Kaynak: Cebbar Palabıyık’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 21.01.2008 tarihli mektubu )

·Hasan Eroğlu; “Yüksek Güvenlik” adı altında gece hücre anahtarları toplanmaktadır. Acil durumlarda bile müdürlüğün izni alınmadan kapı açılıp hasta tutukluya müdahale edilememektedir. Hasan Eroğlu’na da odada müdahale edilemeyip revire götürülmüştür. Revire götürülme sırasında birkaç aramadan geçirildiği için müdahalede geç kalınmış ölümüne sebep olunmuştur.

(Kaynak: Abdülhekim Kozlu, Bülent Şamcı, Ahmet Kağanaslan’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 04.02.2008 tarihli mektubu )

Sincan Kadın Kapalı CezaeviCezaevinde süreklileşmiş bir sorun olan kanalizasyon sorunu bir türlü çözülmemektedir.  Bu soruna ilişkin Melek Serin, Naime Emlik Kara ve Umut Şener’in mektubunda şöyle bahsedilmektedir: “Burası yaklaşık bir buçuk yıldır açık olan bir hapishane ve bulunduğumuz hücredeki kanalizasyon sorunu açıldığı günden beri biliniyor. Ama burası sorunu çözülmeden kullanılıyor. Bu kanalizasyon iki ay önce de tıkanmış ve açtırılmıştı. Ancak bir hafta önce yine tıkandı. Şu anda havalandırma lağım suyu ile dolu. Havalandırmanın ortasındaki dört lögar kapağı var ve hepsinden de dışarıya lağım akıyor. Sorunun giderilmesi yaptığımız tüm başvurular ve girişimler sonuçsuz, cevapsız bırakıldı. Konunun aciliyetini belirten bir dilekçe vermemize rağmen ne teknisyen gönderildi, ne gelip bakıldı, ne de hapishane idaresi muhatap olup dinlendim. Bunlar olmadığı gibi gardiyanlar, başgardiyanlar ve hapishane müdürünü de ısrarla çağırmamıza ve görüşmek için dilekçe yazmamıza rağmen gelmedi ve bize sorunla ilgili herhangi bir açıklama da yapmadılar.”

Cezaevinde ortak alanda kullanılan (mutfak) prizlerin elektriğinin kesilmesi tutuklu ve hükümlülerin yaşam alanlarını işkenceye dönüştürmüştür. Buzdolabı ve tv gibi aletlerin çok küçük ve ancak bir kişinin yaşayabileceği şekilde inşa edilmiş hücrelere taşınması nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır. 

İşkence ve Kötü Muamele
·Melek Serin adlı tutuklunun kaldığı hücrede de kaşık, boncuk gibi eşyalara el konulmuş, bu arbedede tutuklulardan birinin konserve kutusuna müdahaleden kaynaklı parmağı kesilmiştir.

(Kaynak: Sema GÜL’ün 14.03.2008 tarihli mektubu ve Gülgün Vatansever’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 13.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru )
·Ayakkabı aramasını protesto etmek için çıplak ayakla mahkemeye giden tutukluların adliyede tutuldukları nezaretlerde yerler ve banklar ıslatılarak saatlerce bekletiliyorlar.

(Kaynak: Sema GÜL’ün 14.03.2008 tarihli mektubu ve Gülgün Vatansever’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 13.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru )
·08.02.2008 tarihinde mahkemeye götürülen Deniz Tepeli, Zeliha Bulut ve Resmiye Vatansever adlı tutuklular, askerlerin keyfi sorularına cevap vermemeleri üzerine saldırıya uğramışlardır. Ringe bindirilirken ve ring içinde saldırıya uğramışlardır.

(Kaynak: Sema GÜL’ün 14.03.2008 tarihli mektubu ve Gülgün Vatansever’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 13.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru )
·Nurten Karataş 13 Şubat 2008 tarihinde Sincan Cezaevinden duruşmaya getirilirken, cezaevi kantininden aldığı bisküvi “sakıncalı” görülüp verilmemiş ve görevli kadın gardiyan ile kadın komutanın sözlü saldırısına maruz kalmıştır. Ringe bindirilirken de fiziki olarak saldırıya uğramıştır.

 (Kaynak: Nurten Karataş’ın İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 18.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

·Resmiye Vatansever’in 08.02.2008 tarihinde adliyeye getirilmek için bindirildikleri ring’den tekmelenerek indirilmiştir. Daha sonra duruşmada askerler tarafından kaba dayak ve hakaretlere maruz kalmış, tuvalet ihtiyacı olduğu halde tuvalete götürülmemiş, götürülseler bile kelepçeyi açmayacakları ifade edilmiştir.

(Kaynak: Gülgün Vatansever’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 13.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

·Resmiye Vatansever 08.02.2008 tarihindeki duruşmasından sonra adliye binasının alt katında bulunan tutuklu hücresini ıslattıklarını ifade etti. Dışarıda bidonlarla suları yere döktükleri için duruşmaya getirilen tutuklular paçalarına kadar ıslandılar. Ayrıca Resmiye Vatansever ıslak zeminde kaldıklarını, oturacak yerlerin bile ıslatıldığını dile getirdi. Bunun yanında ring aracındaki hücreye tekmelerle sokulduğunu belirtti. Vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olduğunu ve uzun süre ıslak zeminde kaldığından yaklaşık 5 gündür rahatsızlık yaşadığını söyledi.

 (Kaynak: Gülgün Vatansever’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na 13.02.2008 tarihli yaptığı yazılı başvuru)

Sağlık Sorunları
·Sağlıksız koşullar nedeniyle her iki üç ayda bir salgın hastalığın baş göstermekte ve tedaviler engellenmektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Hastane sevkleri aylar sonra çıkmaktadır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Yemeklerin yenilemeyecek kadar kötü olması, içinden böcek, kıl, kurt, hatta tırtıl ve saç tokası çıkabilmektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu, Nilüfer Şahin’in 14.05.2008 tarihli mektubu)

·Sebzeler yeterince yıkanmadığı için yapılan salata ve sebze yemeklerinin içlerinden toprak çıkabilmektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Yemeklerin besin değeri düşüktür.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Yapılan yemeklerin, kullanılan içme suyunun temiz olmaması, hijyen kurallarına yeterince uygun olmamasından kaynaklı Şubat ayı içinde karın ağrısı, mide bulantısı, kusma vs. şeklinde hem siyasi, hem adli tutuklu ve hükümlülerin, hem de gardiyanlar etkilendiği salgından hastalık süreci yaşanmıştır. Hastanedeki pratisyen doktorlar çoğu zaman hiçbir tetkik yaptırmadan teşhis ve tanı koyabilmektedir. Daha çok da “psikolojiktir, üzülme geçer” gibi anti bilimsel bir yaklaşımla geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Örnek olarak Resmiye Vatansever adlı tutuklunun 21.02.2008 tarihinde akşam saatlerinde beli tutulmuş ve vücudunu tutamadığı için olduğu yere düşmüştür. Tuvalet vs. gibi zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılayamamıştır. O durumda revire çıkamadığı için sağlıkçı bir görevli gidip hücresinde iğne yapmıştır. Aynı hücrede kaldığı arkadaşları birkaç saat sonra tekrar doktor çağırıp kollarına girip zorla revire çıkartmışlardır. Doktor, Resmiye Vatansever’i o durumda görmesine, ayakta duramadığına tanık olmasına rağmen “psikolojiktir, üzülme geçer” diyerek çekip gitmiştir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Asker jinekoloji bölümünde dahi muayene odasından çıkmamakta, hasta tutukluların kelepçeleri açılmamaktadır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·14.01.2008 tarihinde Resmiye Vatansever Sincan Devlet Hastanesi dahiliye bölümüne götürülmüş, Asker çıkmadığı, doktorla askeri çıkarması yönlü tartışmalarına rağmen askeri çıkarmadığı için tedavi olamamıştır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·11.02.2008 tarihinde yine Resmiye Vatansever Sincan Devlet Hastanesi Nöroloji bölümüne götürülmüş, tedavi olamamıştır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·11.02.2008 tarihinde Fadime Özkan ve Dilek Kurt adlı tutuklular Sincan Devlet Hastanesi Nöroloji bölümüne götürülmüş, asker çıkmadığı için tedavi olamamışlardır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·25.02.2008 tarihinde Resmiye Vatansever bel tutulması sorunundan kaynaklı Sincan Devlet Hastanesi Nöroloji Bölümüne götürülmüştür. Durumu oldukça kötü olduğu halde doktor kelepçesini açtırmamıştır. Resmiye Vatansever kelepçenin açılmasını istediğinde doktor; “kelepçen açılınca bana saldırmayacağını nerden bileyim” demiş, ardından “tutun tutanağı, atın dışarı atın” diyerek Resmiye Vatansever’i dışarı attırmıştır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·03.03.2008 tarihinde Resmiye Vatansever ve Sema Gül Sincan Devlet Hastanesi İntaniye bölümüne götürülmüş, muayene odasından asker çıkmadığı için muayene olamamışlardır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·04.03.2008 tarihinde Fadime Özkan diş probleminden dolayı hapishane sınırları içinde bulunan diş ünitesine götürülmüş, muayene sırasında kelepçesi açılmadığı için tedavi olamamıştır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·05.03.2008 tarihinde Resmiye Vatansever Sincan Devlet Hastanesi Nöroloji bölümüne götürülmüş, Muayene sırasında asker çıkmamış, doktor kelepçeyi açtırmadan Resmiye Vatansever’i dışarı attırmıştır.
(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

·Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaklaşık bir aydır tutuklu ve hükümlülerde karın ağrısı ve ishal ile açığa çıkan salgın hastalıklar vardır. Herhangi bir önlem alınmadığı, durumları çok ağır olan tutuklu ve hükümlüler revire götürülmüştür. Cezaevi revirinde hiçbir tahlil yapılmamış, bundan kaynaklı salgının nedeni ile ilgilenilmemiştir.

(Kaynak: Melek Serin, Naime Emlik Kara ve Umut Şener’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış oldukları 18.03.2008 tarihli mektup)
·Umut Şener; karaciğer fonksiyon bozukluğu ve guatr hastasıdır.

Tedavi Engeli
·Cezaevi idaresi bir süredir revir doktorlarının önermesine ve gerekliliğini belirtmesine rağmen, tutuklu ve hükümlülerin hastane sevkini yapmamaktadır. Hastane sevki yapıldığında ise tutuklu ve hükümlüler kelepçeleri çözülmeden muayene olmaya zorlanmaktadır. Muayene odasında asker bulunduğu için de muayene gerçekleşmemektedir.

(Kaynak: Melek Serin, Naime Emlik Kara ve Umut Şener’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış oldukları 18.03.2008 tarihli mektup)

·Muayene sırasında askerin kelepçeleri açmaması ve muayene odasından çıkmaması, tutuklu ve hükümlülerin tedavi olmalarını engellemektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu, Nilüfer Şahin’in 14.05.2008 mektubu)

·Muayene sırasında Sincan Devlet Hastanesindeki doktorların kelepçeleri açtırmayarak askerleri destekler tutumda bulunması tutuklu ve hükümlülerin tedavi olmalarını engellemektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu ve Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

Görüş Engeli

·Ayda bir aile açık görüşü dışındaki diğer üç hafta içerisinde tutuklu ve hükümlülerin arkadaş görüş yapma hakkı varken bunu ayda bire, süreyi de bir saatten elli dakikaya indirmektedirler.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu )

·Arkadaş görüşüne bir diğer engelde cezaevine yeni getirilen tutuklunun on gün içinde giriş verdikleri arkadaş görüş formuna kiminle görüşeceğine dair bilgileri doldurup vermesi gerektiğidir. On gün içinde bu formun doldurulup verilmemesi halinde görüş hakkının iptal edildiğini, bir daha kabul etmeyecekleri söylenerek engellenmektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu )

Avukat Görüş Engeli

·Tutuklu her bireyin yasalara göre vekaleti olmasa dahi her avukatla üç kez görüşme hakkı mevcutken Sincan Kadın Cezaevinde uygulama üç avukatla birer kez görüştürme şeklinde uygulanmakta. Tutuklular avukatlarıyla görüştürülmemektedir.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu )

Mektup Engeli
·Taahhütlü gönderilen mektuplar bile bir aydan önce tutuklu ve hükümlülerin ellerine ulaşmamaktadır.

(Kaynak: Münevver Şeker’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış olduğu 17.03.2008 tarihli mektubu )

·18.02.2008 tarihinde hapishanelerin dış güvenliğinin askerden alınması ile ilgili Fadime Özkan’ın yazmış olduğu yazı gerekçe gösterilerek dışarıda Çilem Önsel ve Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Yaşar İnce adına gönderdiği mektuplar engellenmiştir.

(Kaynak: Sema Gül’ ün  14.03.2008 tarihli mektubu)

Keyfi Yasaklar- Uygulamalar
·23.01.2008 tarihinde Resmiye Vatansever’in ziyarete gelen yengesine onursuz arama yapılmış ve onursuz aramadan dolayı ziyarete 15 dakika geç alınarak ziyaret hakkı gasp edilmiştir.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

·17 Mart tarihinden itibaren uygulanmak üzere görüş saatlerinden 10 dakika çalınarak bir saatlik görüş hakkı 50 dakikaya düşürülmüştür.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

·24.01.2008 tarihinde Fadime Özkan mahkemeye götürülürken asker montunu aramak, üzerinde bulunan peçetelere “ringin kamerasını kapatıyorsunuz” gerekçesiyle el koymak istemiş Fadime Özkan’ın izin vermemesi üzerine yarım saat bir tartışma ve gecikmeyle götürülmüştür.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

·Birgül Uzun adlı tutukluya 2006 yılında hapishaneye getirildiğinde gardiyanlar saldırmış, arkasından da tutanak tutmuştur. İki yıl boyunca işleme konulmayan tutanak Birgül Uzun’un tahliyesine 5-6 ay kala işleme sokulmuş, Birgül Uzun’a dava açılmıştır.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

·Cezaevi personelin talebiyle görüş saatleri 40-50 dakikaya düşürülmüştür.

(Kaynak: Melek Serin, Naime Emlik Kara ve Umut Şener’in İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu’na yazmış oldukları 18.03.2008 tarihli mektup)

Disiplin Cezaları

·Deniz Tepeli, Filiz Uluçelebi, Semra Yalçınkaya ve Münevver Şeker adlı tutukluların hücresinde bulunan ve kağıt kesmekte kullanılan permatik ve kalemtıraş bıçaklarına el koyup, arkadaşlarımıza “kesici alet bulundurmaktan” soruşturma açılıp “ceza” verilmiştir.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

·2006 yılında Deniz Tepeli adlı tutukluya saldırılmış zorla tekli hücreye konulmuştur. O zaman Cezaevi İdaresi Deniz Tepeli’nin kırdığı camı gerekçe göstererek 10 ay hapis cezası vermiştir.

(Kaynak: Sema Gül’ ün 14.03.2008 tarihli mektubu)

Tutuklu ve Hükümlülerin Dilekçe ve Suç Duyurularından Örnekler
·22 Ocak 2007 tarihli 45/ 1 sayılı genelgenin tam olarak veya on kişinin haftada on saat sohbet etmesini düzenleyen maddesinin uygulanmasından başlayarak tecrit-tredmana bağlı tüm uygulamalardan vazgeçilmesi verilen sözlerin tutulması talepli verilen dilekçeler:

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 10 Nisan 2006’da hapishane doktoru hakkında yapılan suç duyurusu.

·Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 11 Aralık 2006 tarihinde 14 Kasım 2006 tarihli “genel arama” ile ilgili yapılan toplu suç duyurusu.

·TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na yolladığımız Erol Zavar’ın sağlık durumuyla ilgili 05 Mart 2007 tarihli dilekçe.

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 24 Nisan 2007 tarihinde Cengiz Kahraman, Kenan Özyürek’ e yapılan saldırıyla ilgili yapılan suç duyurusu.

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan 10 Eylül 2007 tarihli yaşam ve sağlık hakkımızı hiçe sayan uygulamalar hakkındaki yapılan toplu suç duyurusu.

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 11 Eylül 2007 tarihinde artan saldırılar keyfilikler ve zorbalıklara yönelik yaptığımız toplu suç duyurusu.

·Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 02 Kasım 2007 tarihli Yaşar İnce ve Reşit Aslan’a yapılan saldırıyla ilgili yapılan toplu suç duyurusu.

·Halil Şahin, Yaşar İnce, Cengiz Kahraman, Naki Demir, Tayyar Eroğlu, Sedat Ot’un 11 Ağır Ceza’da görülmekte olan mahkemelerinin her duruşmasına gidiş-gelişleri esnasında maruz kaldıkları işkence ve darp edilmeleriyle ilgili verdikleri suç duyurusu.

·Sedat Ot’un hastane’ye gidiş -geliş sırasında uğradığı saldırı ve yapılan işkenceyle ilgili verdiği suç duyurusu.

·24 Kasım 2007 tarihli Cihan Karacöl’e ait hapishane girişinde kendisinin de uğradığı vindex’li izolasyon hücresine zorlu konulması ile ilgili dilekçe.

·Erdi Demir, Mazlum Çelik, Meriç Solmaz’ın 08 Ekim’de hapishane girişinde 9 ve 10 Ekimlerde ise sayımlarda uğradıkları saldırıyla ilgili verdikleri dilekçeler.

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 4 Ekim 2007’de kararı alınan 30 mektupla ilgili 15 tutuklu ve hükümlünün yaptığı itiraz.

·Gerek posta ile gerekse de ziyaretçilerimiz tarafından adımıza gelen yatırılan kitap-dergi gibi yayınların hiçbir bilgilendirme verilmeden-işlem yapılmadan imha edilip sorduğumuzda geldiğini inkar edilmeleri hakkında verilen dilekçeler.

·Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 03 Aralık 2007 tarihinde 23 Kasım 2007 tarihindeki “arama” adı altında yapılan talanla ilgili toplu suç duyurusu.

·2005 Haziran’da yürürlüğe giren CİK ile ilgili hapishanedeki kitap sınırlandırmasının kaldırılmış olmasına ve diğer tüm F tiplerinde buna uygun hareket edilmesine rağmen bulunduğumuz 1 nolu F tipi hapishanesinin idaresinin “kanun-manun tanımıyorum” diyerek 5 kitap sınırlaması getirmesi ile ilgili yaptığımız toplu suç duyurusu.

·Bazı tutuklu ve hükümlülere yatırılan “tutsak dergiler” adlı kitabın yasaklanmasına yönelik 08 Mayıs 2006 Ağır Ceza Mahkemesine yaptıkları itiraz dilekçeleri.

·Bazı tutuklu ve hükümlülere yatırılan ” Ne Anlatayım Ben Sana” adlı kitabın yasaklanmasına yönelik olarak 01 Eylül tarihinde,  ” Canım Feda” adlı kitabın yasaklanmasına yönelik 20 Şubat 2007 tarihinde;

·”Behiç Aşcı Kitabı” ‘nın yasaklanmasına yönelik 26 Mart 2007 tarihinde Ankara İnfaz Hakimliği’ne yapılmış olan itiraz.

·Ekim 2007 tarihli gazete yazılarından derlenmiş “Günlüğe Düşen Notlar” adlı İnönü Alpat tarafından yazılan kitabın yasaklanmasına yönelik itiraz dilekçeleri.

·Ayrıca ilgili mahkemelerce hakkında verilmiş herhangi bir toplatma kararı bulunmayan haftalık “Yürüyüş”  dergisinin 65-117 arasındaki 54 sayısının tamamen hapishane idaresi tarafından “sakıncalı” denilerek yasaklanmasına yapılan itirazların tamamı.

·Ankara İnfaz Hakimliği’, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiş bu hukuksuzluk “yasa ve usule uygundur” denilerek devam eden İşçi-Köylü, Partizan, Odak, Devrimci-Demokrasi, Ufuk Çizgisi, Atılım, Kızılbayrak- Mücadele Birliği isimli dergi ve gazetelerin kimi ( tüm sayıları) sayıları hakkında uydurma gerekçelerle alınan yasak kararlarına yapılmış olan itirazlardan “yasaya usule uygundur” denilerek onaylanmıştır.(Kaynak; Zeynel Karabulut’un mektubu) 

Hasta Tutuklular

·Erol ZAVAR: Mesane kanseri. Otuza yakın tıbbi müdahale ya da ameliyat geçirdi. Tecrit koşulları hastalığını ölümcül düzeye taşıdığı gibi bambaşka hastalık ve rahatsızlıklarla da tanışmasına neden oldu. Cezaevinde bulunduğu sırada başlayan migren ve safra kesesi ağrıları, daha önce geçirdiği tüberküloz, gözaltı sırasında gördüğü işkenceler ile dizlerinde oluşan menüsküs bunların en başta gelenleridir. Mart 2007’de safra kesesi alındı.

·Yaşar İNCE: Hepatit B, kalp rahatsızlığı, bel fıtığı, böbreklerde taş, karaciğerde enfeksiyon yaşamaktadır.

·Kemal ERTÜRK: Şeker ve hipertansiyon, mide ve bağırsak sorunları nedeniyle halsizlik-ateşlenme, baş ve kas ağrıları, uykusuzluk, gözlerde bulanıklık yaşamakta, ağırlaştırılmış müebbet mahkûmu olduğu için tek kişilik hücrede ve sınırlı havalandırma saati uygulamasına maruz kalarak bu sorunlar daha da ağırlaşmaktadır.

·Mesut DENİZ: İleri derece şizofren; yaşamının en temel gereklerini dahi yerine getiremeyecek durumda. Ağırlaştırılmış müebbete mahkûm olan ve tek kişilik hücrede bulunan Deniz, yemek yemiyor, yataktan çıkmıyor, temizliğine dikkat etmiyor.

·Bülent GÜNEŞ: Ayak yan çapraz bağlarında kopma bulunmakta, ameliyat olması gerekmektedir.

·Hayati KAYTAN: Donmadan kaynaklı sol ayak parmakları kökten, sağ ayak parmakları ilk eklemden kesilmiş durumdadır. Sol topuk ve sağ serçe parmak (kemik alınmış) sürekli yara halde bulunmakta, iyileşmemektedir.

·A. Hamit BABAT: Göz, ülser, migren ve kalp sorunu yaşamaktadır.

·Naim EKMEKÇİ: Sağ kol omuzdan, sağ bacak dizinden itibaren yok, protez takmaktadır.

·Tevfik KALKAN: Hepatit B, ülser, deride halen tam çözülemeyen kaşıntı, dökülme, morarma gibi belirtiler gösteren rahatsızlıkları bulunmaktadır.

·Engin AYDINALP: Sulu zatürree, tüberküloz, karın ve midede şişkinlik, idrarda kanama sorunları yaşamaktadır.

·Fethullah DEMİRTAŞ: Çene kemiğindeki erime nedeniyle sıvı gıdayla beslenmesi gerektiğine dair raporu bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, boyun fıtığı (üç noktada), sol kol ve omuzda soğukluk gibi sorunlar yaşamaktadır.

·Vedat BAKIR: İki kolda iş gücü kaybı ve iki böbrekte de taş problemi yaşamaktadır.

·Sinan TÜRKMEN: Hepatit B taşıyıcısıdır. Behçet hastalığından kaynaklı her iki gözde kalıcı hasarlar bulunmaktadır.

·Nizamettin ÖZOĞLU: Sol el bilekten yüzde 80, sağ el omuzdan yüzde 40 sakat durumdadır. Sağ diz kapak altında sürekli ağrı yaşamaktadır.

·Ali Baba ARI: Hepatit B hastasıdır. Son 2-3 yıldır başında kramp şeklinde bazı ağrılar yaşamaktadır. Işığa, sese karşı duyarlı olma, aşırı tepki, unutkanlık, okuduğunu anlamada güçlük çekme, boyun ve bel fıtığı gibi rahatsızlıklar yaşamaktadır.

·Taylan BALATACI: Midede gastrit ve bir bölgede iltihaplanma, bağırsaklarda kronik iltihaplanma ve su kaybı, her iki bacakta kısmi hissizlik, bel fıtığı, kronik farenjit ve sinüzit, Ölüm Orucu sonrası vücudun çeşitli yerlerinde iltihaplı sivilce ve yaralar, unutkanlık (ilacını almayı bile unutabiliyor), el ve ayak tırnaklarında döküntü ve morartı.

(Kaynak:29.01.2008 Alınteri Gazetesi)         
·Nizamettin AKAR: Muş E Tipi Cezaevi’nde yatmaktayken, ağır sağlık sorunları yaşayan, gırtlak kanseridir. O nedenle Muş Devlet Hastanesi’nden Van’a oradan da Ankara Numune Hastanesi’ne sevk edilmiş durumdadır. Hastalığı ölümcüldür. Mevcut koşulları cezaevinde kalarak tedavi olmasına imkân verilmemektedir.

(Kaynak: Kardeşi Melik Akar’ın 17.03.2008 tarihinde şubeye yapmış olduğu başvuru.)

·Gazi DAĞ: 2005 yılından bu yana cezaevinde bulunan, belden aşağısı felçli,  iyileşme şansı bulunmayan, kardeşi Savaş Dağ tarafından Savcılık izniyle her gün altı temizlenen adli hükümlü Gazi Dağ Antalya E Tipi Cezaevi’nde ölümü bekliyor.

(Kaynak: ANF 25.04.2008 tarihli haberi.)

 İHD Ankara Şubesi – Cezaevi Komisyonu

Bir cevap yazın