OLAY: Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Hatay’da Acele Kamulaştırma kapsamına alınan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) konut yapılması planlanan Hatay’in Antakya ilçesine bağlı Dikmece Mahallesinde yaşanan hak ihlalleri bilgisi alınmış, derneğimize başvurular gerçekleşmiştir. 27.07.2023 tarihinde İHD Hatay Şubesi tarafından bir heyet oluşturarak alanda çalışmalarda ve tespitlerde bulunulmuştur.
Dikmece mahallesi sakinleri ile birebir ve toplu görüşmeler gerçekleştirerek gözlemler yapmıştır. Heyet, yapılması planlanan TOKİ inşaatlarının yerlerini gezmiş, fotoğraflamış ve video kayıtları gerçekleştirmiştir.
Ayrıca Acele Kamulaştırma kararı ile Dikmece köyünde çalışmalar yürüten bazı Siyasi Partiler, Sendikalar, Hatay barosu, Meslek odaları, Sivil Toplum Kuruluşları ve Demokratik Kitle Örgütleri ile diyalog içinde bulunulmuş ve bu yolla daha geniş bilgi ağına ulaşılmıştır. Bunların dışında Hatay Valiliğinden konu ile ilgili randevu talep edilmiş fakat valilik heyetimize randevu vermemiş, bizleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne yönlendirmiştir.
- HEYETİN OLUŞUMU:
Heyette, İHD MYK üyesi Servet Üstün AKBABA, İHD Hatay Şube Eş başkanları Mürsel Tonguç SALMANOĞLU ve Ergül SAYİN,İHD Hatay Şube Yürütme Kurulu Üyeleri Selman ALTINÖZ ve Hasan DERECİ yer almıştır.
27.07.2023 tarihinden itibaren Dikmece köyü sakinleri ile birebir ve toplu görüşmelerimizde köy sakinlerinin tamamına yakınının tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile geçimlerini sağladıklarını, başka bir geçim kaynaklarının olmadığını, Acele kamulaştırma kararı ile Depremzedeler için yapılması planlanan TOKİ konutlarına karşı olmadıklarını fakat yapılması planlanan TOKİ konutlarının geçim kaynakları olan 1. Sınıf Tarım arazilerine, mera alanlarına ve asırlık zeytin ağaçlarının olduğu alanlara tekabül ettiğini, hatta bir kısım köy halkının konutlarının yıkılmasına neden olduğunu, bu yüzdende mağduriyetlerinin çok büyük olduğunu beyan etmişlerdir.Ellerinde geçimlerini sağladıkları tarım arazilerinin alınması sonucu işsiz kalacaklarını, çiftçilik dışında başka bir mesleklerinin olmadığını, yüzyıllardır hem atalarından kalan hem de alın teri ile satın alıp çocuklarımız gibi baktık dedikleri topraklarını terk etmek istemediklerini, yüzlerce yıldır tüm toplumlar gibi yaşadıkları topraklarda dinleri, dilleri, inanışları ve yaşam tarzları .. ile oluşturdukları kültürlerinden topraklarının alınması ile koparılmış olacaklarını, bu yüzdende alınan bu kararın kamu yararını gözetmediğini, aksine kamunun zararına olduğunu çünkü topraklarının,doğanın,geçim kaynaklarının, kültürlerinin yok edileceğini, kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşeceklerini, bunların dışında acele kamulaştırılan arazileri ile ilgili hiçbir şekilde devlet yetkileri tarafından bilgilendirilmedikleri , e-devlet üzerinden tapu kayıtlarının düşürülmüş olduğunu, dile getirmişlerdir.
HEYETİN GİRİŞİMLERİ ve yaptığı görüşmeler
Dikmece mahallesi sakinlerinden bir kaçının doğrudan söylemi şu şekildedir:
C.T
“Bu topraklarda doğdum bu topraklarda büyüdüm çiftçilikle uğraşıyorum. bu köyün tamamına yakını geçimini tarımdan hayvancılıktan sağlamakta .Şimdi buraya TOKİ 5 Etap yapmayı planlıyor. Kamulaştırılan yerlerin imar planına baktığınızda binlerce dönüm tarım arazisi yok oluyor. Örneğin 1. Etabın yapılacağı alanın %90-95 i zeytinlik,2. etabın yapılacağı alanın ise %75 i zeytinlik, bizim geçim kaynaklarımız zeytinden sağlanıyor. Hem depremzedeyiz hem de geçim kaynaklarımıza el konuluyor binlerce zeytin ağacı sökülecek, dediğim gibi insanların geçim kaynağı bu. Bu insanlar ne yapacak? El koyulan arazilerin üzerinde binlerce dönüm devlet arazisi var. Oraya yapılmıyor ama en verimli araziye el koyuluyor. Daha önceleri köylülerden biri bir zeytin kestiği için 1500TL para cezası verildi. Şimdi binlerce ağaç kesilecek. Aldıkları arazilerin bir kısmı mera ve tarım arazisi buraya daha önce ev yapmak için başvurulmuştu. Belediye buna izin vermedi. Halk göçe zorlandı simdi buralara da el konuldu. Kendi arazisinde ev yapamadığı için insanlar göç etmek zorunda kaldı. Ayrıca bu bölgede farklı kuş türleri var hepsi yok olacak. Dedi
1.Görüşme yapılan köy sakini
Daha önce imara kapalı yerler ve SİT alanı olan yerler yok olacak. Proje dahilinde yıkılacak olan evler var. Şuan depremden dolayı zaten insanlar evsiz. e- devlet üzerinden bakıyoruz tapularimiza hergun bir yer düşüyor .sabah kalkıyoruz bakıyoruz e devlet’e tapumuz yok kamulaştırılmiş. Ayrıca bize bilgide verilmiyor.
Budan bir kaç yıl önce özel sektörler üzerinden buralar alınmak istendi.Hatta çok yüksek paralar teklif edildi. Ama insanlar arazilerini satmak istemedi. Şimdi kendi topraklarımızda işgalci ilan edildik.
2.Görüşme yapılan köy sakini
Ayrıca Hatay’da herkes bilir bizim buranın asırlık zeytinleri var Arapçayla SAVRANİ diyoruz çok kalitelidir. Taneleri çok iridir.Ayrıca zeytin yagimizin asit oranı her zaman 1 asitin altındadır. Yani çok kalitelidir. Arazilerimizi köyümüzü terk etmek istemiyoruz milyonlarca lira verseler de bu topraklardan kültürümüzden kopmak istemiyoruz. Ormanlık vasfını yitirmiş araziler ve devlete ait araziler var köyün üstünde oraya yapsınlar” dedi.
3.Görüşme yapılan köy sakini
“30 yıl Arabistan’da çalıştım buraya yatırım yaptım araziler aldım 700 zeytin ağacım var 30 kişi geçiniyoruz. Torunlarim, gelinlerim, oğullarım hepsinin geçim kaynağı bu. Bütün arazilerim kamulaştırilmis.Biz ne yaparız, bu adil mi? depremde Antakya merkezdeki evimde yıkıldı. Hazine arazileri var köyün üstünde oraya yapsınlar biz nasıl geçiniriz.Bu olur mu” dedi.
4.Görüşme yapılan köy sakini
” Ben çocuklarımı arazilerimden elde ettiğim gelirle okutuyorum. Tüm geçim kaynağım kamulaştirilmis.Ben bir anneyim inanın ağaçlarımıza çocuğumuz gibi bakıyoruz. Çok kötü bir durum bu, kendi topraklarımızda mülteci konumuna düştük.” dedi.
Günümüzde mülkiyet hakkı, temel hak ve hürriyetler arasında yer almakta, ulusal ve uluslararası insan hakları belgelerinde temel haklar statüsüne haiz kabul edilerek ihlali halinde insan haklarına müdahale olarak değerlendirilmektedir. Ulusal açıdan en temel kaynak olan Anayasaya baktığımızda mülkiyet Hakkı madde 35’te düzenlenmektedir. Bahsedilen madde uyarınca; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”(Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, madde 35).
Uluslararası hukukun insan haklarına dair en önemli kaynağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ise mülkiyet hakkı ek protokolde düzenlenmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek Birinci Protokolün ilk maddesi uyarınca; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığını saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1. Protokol, madde 1).
Buradan yetkililere Mülkiyet hakkına dair temel düzenlemelerin bu şekilde olup bu hakkın sınırlandırılması ve durdurulmasınin Anayasada yer alan hükümlere tabi oldugunu hatirlatarak yaşanacak olan mağduriyetlerin önüne geçilmesini ve derhal bu haksız- hukuksuz Acele kamulaştırma kararından vazgecmelerini talep ediyoruz.
Acele Kamulaştırma Kararı ve Mülkiyet Hakkı
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Hatay’da acele kamulaştırma kapsamına alınan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) konut yapılması planlanan Hatay Antakya ilçesine bağlı Dikmece Mahallesinde 1415 Adet Konut İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşini, Egemen İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi İş Ortaklığı ile 2 milyar 835 milyon’a Sarıdağlar Holding almıştır
Acele kamulaştırma kararının hukuken Cumhurbaşkanlığı’nda olmakla beraber bu yetkinin TOKİ’ye devredildiği, bu yüzden “Kamulaştırmanın ne şekilde, hangi hukuki sınırlar çerçevesinde yapılacağı ve sürecin nasıl yürütüleceğine dair somut bir gerekçenin olmadığı” arazileri kamulaştırılan yurttaşlara sürece ilişkin net bir bilgilendirmenin yapılmadığı, yalnızca tapularının tescil işleminin yapıldığı, bunun dışında hak sahiplerine bir bildirim yapılmadıği, TOKİ’den ihaleyi alan inşaat şirketinden yetkililerin bölgenin muhtelif yerlerinde ve belirli bir hat üzerinde zemin etüdü çalışmaları yaptiği, Daha sonra belirli projeler, çizimlerin hazırlandığı, son olarakta belirlenen bölgeyle alakalı kamulaştırma kararınin yayımlandığı, Gülderen ve Alazı köylerinde sürecin böyle olduğu, aynı sürecin şuan Dikmece’de işlediği yaptığımız alan ve basın taramalarında tespit edilmiştir.
5/4/2023 tarihli ve 7452 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Kabul Edilmesine Dair Kanunun
MADDE 1- (1) fıkrasında Kanunun amacı şu şekilde ifade edilir: Bu Kanunun amacı 8/2/2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yer alan illerde yerleşme ve yapılaşma hususunda bazı tedbirlerin alınması yazılıdır.Ayni kanunun 2. Maddesinin 7. ve 8. Firkalari şu şekildedir:
(7) Birinci fıkrada belirtilen alanlarda, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlardan uygulamaya dâhil edilecek olanlar ile özel mülkiyete tabi diğer bütün taşınmazlar için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ilgisine göre devir veya acele kamulaştırma kararı alınabilir. Kamulaştırma işlemleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülür. Kamulaştırılan taşınmazlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebine istinaden Hazine adına tescil olunur. Tescil ve terkin işlemi sırasında mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak, tapu dairesi durumu ilgili vergi dairesine bildirir. Tescilden sonra bu alanlarda inşai faaliyetlere başlanabilir. Hazine adına tescil edilen taşınmazlar için kıymet takdiri, tescil tarihinden itibaren en geç bir ay içinde 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca yetkilendirilmiş lisanslı gayrimenkul değerleme kuruluşları tarafından yapılır. Belirlenen değer, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından asliye hukuk mahkemesine sunulur ve bu bedel, tescilinden önceki tapuda kayıtlı taşınmaz maliklerine ödenmek üzere mahkemece belirlenen bankaya yatırılır. Yatırılan bedel, üçer aylık vadeli hesaba dönüştürülerek nemalandırılır ve hak sahibine varsa nemalarıyla birlikte ödenir. Bedelin yatırıldığına ilişkin karar mahkemece taşınmaz maliklerine tebliğ edilir. Taşınmazın tescilinden önceki tapu kaydında yer alan tedbir, kamulaştırma, ipotek, ihtiyati haciz, haciz ve intifa hakkı gibi haklar ile yasaklayıcı ve kısıtlayıcı tüm şerhler taşınmazın bedeli üzerinde devam eder; tapu kaydındaki haklar ve şerhler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi üzerine tapu müdürlüğünce resen terkin edilir ve durum hak sahibine tebliğ edilir. Bedelin yatırılmasından sonra, bu bedel üzerinden yapılacak uzlaşma görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması halinde 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun bedel tespiti ve tescili davalarına yönelik hükümlerinden bedel belirlenmesine ve ödenmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Bu fıkra kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlardan devir alınacak olanlar resen Hazine adına tescil edilir. Taşınmazın bedeli, tescil işleminden itibaren altmış gün içinde 2942 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi hükümlerine göre belirlenir. Bu fıkrada hüküm bulunmayan hallerde 2942 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
(8) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; altyapı, üstyapı dâhil her türlü inşaat yapmaya veya yaptırmaya, arsa paylarını belirlemeye, cins değişikliği yapmaya, kat irtifakı, kat mülkiyeti kurmaya yetkilidir. Bu uygulamalar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleriyle ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi idareler ile işbirliği içinde yapılabilir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu kapsamda belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığına yetki devrine ve bu iş ve işlemlerden hangilerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve diğer kurum, kuruluş ve bunların iştirakleri tarafından yapılacağını belirlemeye yetkilidir.denilmistir.
ayrıca 7456 Sayılı Torba Kanun’un MADDE 25- 5/4/2023 tarihli ve 7452 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Kabul Edilmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına “belirtilen alanlar” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile yerleşme ve yapılaşma için zorunluluk bulunan ekli (1) sayılı kroki ve koordinat listesinde yer alan orman vasıflı alanlar, zeytinlik ile zeytinlik sahaları” ibaresi ve fıkraya aşağıdaki cümleler, ikinci fıkrasının üçüncü cümlesine “belirtilen” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya orman vasıflı” ibaresi ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu cümleyi ihdas eden maddenin yürürlük tarihi itibari ile henüz yer seçimi tamamlanmamış köylerde ve kırsal özellik gösteren alanlarda; zorunluluk durumunda ve uygun başka yer bulunamaması halinde hak sahibi başına 1.000 metrekareyi geçmemek üzere ilave orman vasıflı alanlar da kullanılabilir. Geçici veya kesin iskân alanlarında 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20 nci maddesi hükümleri uygulanmaz. Bu alanlar içinde kalan taşınmazlar üzerindeki binaların asgarî levazım bedeli ile ağaçların ve sair muhdesatların bedeli; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan sınırlamaya tabi olmaksızın muhdesat sahiplerine ödenir.”
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen geçici veya kesin iskân alanlarında yer alan orman vasıflı alanlar, zeytinlik ile zeytinlik sahaları sadece afetzedelerin ihtiyacı için kullanılır, ihtiyaç fazlası taşınmazlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının talebi üzerine, imar planlarının kesinleşmesini müteakiben en geç 1 yıl içerisinde önceki vasfına göre tescil edilir.”
05/04/2023 tarihli 7452 sayılı kanunun 2. maddesinin 7. Ve 8. Fıkralari ile 7456 sayılı Torba Kanun’unun 25. maddesi incelendiğinde Kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel mülkiyete tabi bütün taşınmazlar için devir ve acele kamulaştırma kararı alınabilecegi gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen geçici veya kesin iskân alanlarında yer alan orman vasıflı alanlar, zeytinlik ile zeytinlik sahaları sadece afetzedelerin ihtiyacı için kullanılabilecek denilmiştir.Fakat Anayasanın 15’inci maddesine göre, olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlükler sınırlandırılabilir ancak; Uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmez; Ölçülülük ilkesine uyulmalı ve 15’inci maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve ilkelerden oluşan çekirdek alana dokunulmamalıdır. Bahsi geçen kanunlar Uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl ettiği gibi ölçülülük ilkesine de aykırıdır.Bunların yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) mülkiyet hakkına müdahalenin ihlal oluşturmaması için üç esaslı şartı olduğunu kabul etmektedir. Buna göre mülkiyete müdahalenin öncelikle hukukî bir dayanağının bulunması, bunun yanında kamu yararına dayalı meşru bir amacının olması ve nihayet müdahalenin ölçülü olabilmesi için kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin sağlanması gerekmektedir. Ne yazikki yaptığımız raporlama sonucu bu dengenin sağlanmadigi tespit edilmiştir.
Dikmece Sakinleri ve Demokratik Kitle Örgütlerinin Gözaltına Alınması
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Hatay’da acele kamulaştırılma kapsamına alınan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) konut yapılması planlanan Hatay Antakya’ya bağlı Dikmece Köyü’nde yurttaşların ve Demokratik Kitle Örgütlerinin 30 Temmuz 2023 tarihinde Dikmece köyündeki tarım arazilerine ve zeytinliklere iş makinaları ile girilmesine engel olmaya çalıştıkları için polisin ve jandarmanin müdahalesiyle karşılaşmışlardir.
Bahsi geçen olay ile ilgili İHD Hatay şube olarak aynı gün ve sonrasında demokratik kitle örgütleri ve halkla yaptığımız görüşmelerde kişiler dinlenmiş ,video kayıtları ve fotoğraflar incelenmiş, bunun yanı sıra basına düşen haberler taranmıştır. Sonuç itibariyle elde ettiğimiz bilgiler ve tespitler şu şekildedir:
Kolluk kuvvetlerinin müdahalesi sonucu 7 kişi gözaltına alınmış ve bir çok kişi güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanmasıyla (Joplarla darp edilme, yerde sürüklenme..vb) yararlanmıştır. Jandarma karakoluna götürülen 7 kişi hakkında ise “halkı kin ve nefrete teşvik” ve “görevli memura mukavemet” suçlamasıyla işlem yapılmış, Karakoldaki işlemlerinin ardından 3 kişi serbest bırakılırken, savcılığa sevk edilen Avukat Bahattin Özdemir ile Deniz Polat, Doğukan Aksu ve Zekeriya Olgar da ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştır.
Dikmece sakinlerinin tapulu tarım arazilerine Jandarma eşliğinde iş makinalarınin girmesi sonucu tarım arazilerini ve Zeytinliklerini koruma için arazilerine girmek istediklerini fakat kolluk kuvvetlerinin buna engel olduğu, bunun sonucunda farklı bir alandan dere yatağını kendi imkanlari ile aşarak iş makinalarinin oldugu alana geçebildikleri, Toplanan halk kitlesinin orada bulunan jandarmaya olay çıkarmak istemediklerini demokratik olarak haklarını talep ettiklerini, tek geçim kaynağı olan çiftçiligin ellerinden alındığını, topraklarını terk etmek istemediklerini, devlet yetkilileri ile görüşmek istediklerini, kendi haklarını yasal olarak arayacaklarını buyuzden topraklarında herhangi bir çalışmanın şuan yapılmasına izin vermek istemediklerini bunun da en doğal hakları olduğunu dile getirdiklerini, orada bulunan polis ve askerlerin kendilerine çok sert davrandığını, hakaret vari söylemlerde bulundukları, bu yuzdende tartışmanın alevlendiği, kolluk kuvvetlerinin dağılmalarıni istediğini aksi takdirde zor kullanacaklarini söylediğini halkın dagilmak istemediğini,bunu üzerine kolluk kuvvetlerinin kendilerine kadın çocuk yaşlı genç demeden Joplarla çok sert bir şekilde saldırildığı, TOMA’ lardan üzerlerine su sıkıldığı,biber gazı atıldığını bu orantısız güç kullanımı sonrası yaralananların olduğunu,ayrıca bazı kişilerin gözaltına alındığını, yaşanan arbede sonrası gölgelik alana girmek istediklerini fakat yine engellendiklerini, ısrarcı olduklarını ve gölgelik alana girdiklerini, son olarak iş makinalarının tarım arzilerini terk etmesi sonucu dağıldıklarını belirtmişlerdir.
Dikmece Sakinleri ve Demokratik Kitle Örgütlerinin Gözaltina Alınması ile İlgili Yaptığımız Görüşmelerden Biri:
M.A
İş makinelerinin olduğu alana girdiğimizde orada bulanan halk polis ve Asker ile çatışmak istemiyotdu. Hatta bunu orada bulunan askerlere ve polislere söylediler. Demokratik haklarımız, arazilerimiz için buradayız dediler. Fakat asker ve polis çok sert davranıyordu tartışma çıktı askerler halka hakaret vari tavır ve davranışlar sergileyince tartışma şiddetlendi. Kitleyi dağıtmak için değil sanki direk dövmek için ordalardı. Çok kötü saldırdılar yaşlı kadınlara bile acımadan joplarla vurdular hatta ben ayırmaya çalışırken hem jop yedim hemde yakın mesafeden biber gazına maruz kaldım. Joplar dışında su sıkıldı TOMA’lardan, biber gazı atıldı. Zaten insanlar dağılmıştı. Biber gazından önlerini bile görmiyorlardı ama yine sadrıdılar. Amaçları kitleyi dövmekti, dağıtmak değil. Son olarak şunu da söylemek istiyorum iş makinaları alandan uzaklaşınca askerler kendi aralarında şunu dediler: –Madem iş makinaları ayrılacaktı biz bunları niye dövdük- bir çok kişi askerlerin bu söylemini duydu.” dedi
Bizler insan hakları savunucuları olarak İfade özgürlüğünün korunması ve etkin kullanımı, demokratik bir toplumun can damarlarından biridir diyoruz. Bu yüzden farklı fikir ve görüşlerin kamusal alanda özgürce dolaşıma girmesi; siyasal çoğulculuğun esası olan özgür tartışma ortamının, bağımsız medya ve canlı bir sivil toplumun varlığı; toplumsal talepler etrafında kamuoyu oluşturulabilmesi; siyasal karar alıcılara yönelik eleştirilerin dillendirilmesi ve kamu gücünü kullanan makamların yurttaşlar tarafından denetlenebilmesi tüm bunların ancak ifade özgürlüğünün korunduğu ve etkin biçimde kullanıldığı koşullarda mümkün olacağını belirtmek isteriz.
Türkiye’de işkence suçunun kovuşturulması için yasadaki muğlâklık yerini korumaktadır. İşkence suçu nedeniyle yapılan suç duyurusu başvuruları ya çeşitli gerekçeler ile takipsizlikle sonuçlanmakta ya da daha az cezayı öngören ve zamanaşımına tabi olan ‘basit yaralama’, ‘zor kullanma sınırının aşılması’ ya da ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından soruşturulmaktadır. Öte yandan işkence yapan kolluk görevlileri hakkında bir şikâyette bulunulması, soruşturma ya da dava açılması halinde işkence görenler hakkında derhal “memura hakaret etmek, mukavemet etmek, bu sırada yaralamak, kamu malına zarar vermek” gibi gerekçelerle karşı davalar açılmaktadır. İşkenceciler aleyhine açılan davalar cezasız kalırken işkence görenler aleyhine açılan davalar kısa sürede ağır cezalar ile sonuçlanabilmektedir.
Bizler İnsan hakları savunucuları olarak ilgili kurumlara Türkiye’nin taraf olduğu ve yükümlülüğü bulunduğu uluslararası sözleşmeleri hatırlatırız. Buradan ilgili kurumları gerekli soruşturmayı açmaya ve hak ihlallerinin yaşanmaması için ivedilikle gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.
Dikmece köyü muhtarı ile görüşme :
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Hatay’da Acele Kamulaştırma kapsamına alınan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) konut yapılması planlanan Hatay’in Antakya ilçesine bağlı Dikmece Mahallesindeki Durum hakkında mahalle muhtarı Sezgin Yurtsever ile yaptığımız görüşmede bizlere şunları söylemiştir: “Dikmece bölgesinde 5 Etap TOKİ konutları yapılmak isteniyor iki etap Kuzeytepe mahhalesi ve Dikmece arasındaki bölgeye tekabül ediyor. Diger üç Etap ise Dikemecenin Çiftlik ve Yukarı Dikmece alanlarına yapılmak isteniyor. Bahsettiğim alanlarda tarım arazileri ve zeytinlikler var halkın mağduriyeti söz konusu, depremzedelere yapılması planalana TOKİ konutlarına halkımız karşı değil ama bahsettiğim gibi mağduriyet var devlet yetkililerinden bilgilendirme istiyoruz gelin halka anlatın mağduriyetler yaşanmasın diyoruz. Önümüzdeki hafta Bakanımızda gelecek umarım bir çözüm bulunur ve mağduriyetler giderilir.” dedi
SONUÇ VE ÖNERİLER:
-27.07.2023 tarihinden itibaren Dikmece köyü sakinleri ile birebir ve toplu görüşmelerimizde köy sakinlerinin tamamına yakınının tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile geçimlerini sağladıkları, başka bir geçim kaynaklarının olmadığı, Acele kamulaştırma karari ile Depremzedeler için yapılması planlanan TOKİ konutlarına karşı olmadıkları fakat yapılması planlanan TOKİ konutlarının geçim kaynakları olan 1. Sınıf Tarım arazilerine,mera alanlarına ve Asirlik zeytin ağaçlarının olduğu alanlara tekabül ettiği, hatta bir kısım köy halkının konutlarının yıkılacağı yaptığımız çalışma sonucu tespit edilmiştir
-Yüzlerce yıldır tüm toplumlar gibi yaşadıkları topraklarda dinleri,dilleri, inanışları ve yaşam tarzları .. ile oluşturdukları kültürlerinden topraklarının alınması ile koparılmış olacakları,kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşecekleri, düşüncesi ve kaygısının Dikmece sakinlerine sirayet ettiği yaptığımız görüşmelerde gözlemlenmiştir.
-30 Temmuz 2023 tarihinde Dikmece köyündeki tarım arazilerine ve zeytinliklere iş makinaları ile girilmesine engel olmaya çalıştıkları için polis ve jandarmanin halka orantısız güç kullanıdığı; gerek medyaya düşen videolarda, gerekse olaya şahitlik etmiş ve gözaltına alınmış kişlerle yaptığımız görüşmelerde tespit edilmiştir.Buradan ilgili kurumları gerekli soruşturmayı açmaya ve hak ihlallerinin yaşanmaması için ivedilikle gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.
– Acele kamulaştirma karari ile kamulaştırılan arazileri hakkında kendilerine hiçbir şekilde devlet yetkileri tarafından bilgi verilmediği, e-devlet üzerinden tapu kayıtlarıni kontrol ettiklerinde tapu kayıtlarının düşürülmüş olduğu yaptığımız görüşmelerde tespit edilmiştir.
-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek Birinci Protokolün ilk maddesi uyarınca; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığını saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.Buradan yetkililere Mülkiyet hakkına dair temel düzenlemelerin uluslararası sözleşmelere ve Anayasada yer alan hükümlere tabi olduğunu hatirlatarak yaşanacak olan mağduriyetlerin önüne geçilmesini ve derhal Acele kamulaştırma kararından vazgecmelerini öneriyoruz.
-Acele kamulaştırma karari ile Depremzedeler için yapılması planlanan TOKİ konutlarınin yapılacağı yerlerden bir olan Dikmece mahallesinde halk Avrupa standartlarına uygun KATİLİM ilkesi ile tüm sürece dahil edilmeli ve alınan kararlar, halk ikna olmadığı sürece uygulanmamalıdır.
-Depremzedeler için yapılması düşünülen TOKİ konutları Dikmece mahallesinde yer alan halkın geçimini sağladığı 1. Sinif tarım arazileri, zeytinlik alanları ve mera alanları dışında yapılmalıdır.
-Depremzedeler için yapılması düşünülen TOKİ konutları Dikmece mahallesinde ormanlık vasfını yitirmiş B2 orman arazileri ile hazineye ait arazilerde yapılmalı yada uzmanlar tarafından belirlenen ekolojik dengeye zarar vermeyecek alanlara kaydirilmalidir.
İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi