AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN YAŞADIKLARI İHLALLERİ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN YAŞADIKLARI İHLALLERİ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU

A.OLAY

Afyon Kocatepe üniversitesinde okuyan Hayretullah Alkan ve Nezir ÇİN isimli öğrencilerin 07.01.2008 tarihinde bazı ülkücü öğrenciler tarafından kaçırılarak bir evde beş saat boyunca işkence gördükleri, yine son dönemde birçok Kürt öğrencinin benzer türdeki tehdit ve kaçırılma korkusundan dolayı eğitimlerine devam edemediklerini kolluk güçleri ve sağ görüşlü kişiler tarafından çeşitli hak ihlallerine uğradıklarını birçok öğrencinin şehri terk etmek zorunda kaldıklarını temel ihtiyaçlarını dahi temin etmekte zorlandıklarını ciddi bir güvenlik hakkı ihlali yaşadıklarını yine yaşam haklarının ihlal edilebileceği endişesi yaşadıklarını, özellikle son dönemde ülkemizde gelişen siyasal gelişmelerle bağlantılı olarak linç vb olaylarla karşılaştıklarını beyan etmişlerdir. Olaylar üzerine gerçekliğin açığa çıkarılması için İHD Genel Merkezi ve İHD İzmir şubesine yazılı başvuruda bulunulmuştur. Bu nedenle Afyon ilinde araştırma ve inceleme gereği duyulmuştur.

B.AMAÇ

Derneğimize yapılan başvuru sonucunda iddia edilen ihlallerle ilgili olarak mağdurlarla, mağdur aileleri, görgü tanıkları ve yetkili makamlarla görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndermek kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam, eğitim ve öğretim hakkının korunmasına faillerin saptanmasına haklarında gerekli soruşturmaların başlatılmasını talep etmek amacıyla insan hakları heyeti oluşturulmuştur.

C.HEYETİN OLUŞUMU
İHD MYK üyesi ve İç Anadolu Bölge Temsilcisi Hüseyin Demirton

İHD MYK üyesi ve Ege Bölge Temsilcisi Necla Şengül

İHD MYK üyesi Sinem Coşkun

İHD İzmir Şube Başkanı Lütfü Demirkapı

MAZLUM DER İzmir Şube Yönetim Kurulu üyesi Abdülkadir Tiril

DİSK-Genç-SEN Temsilcisi Ozan Ersan‘in yer aldığı İnsan Hakları heyeti oluşturulmuştur.

Heyetimiz 11.01.2008 tarihinde Afyon iline gitmiştir.

D.HEYETİN GİRİŞİMLERİ

İHD genel merkezi heyet araştırma ve incelemelerine başlamadan önce 10.01.2008 202/2008/1-5-6-7-8 sayılı yazısıyla heyetin çalışmalarına yardımcı olunması talebiyle Afyon Valiliği’nden, Afyon Emniyet Müdürlüğü’nden, Afyon Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü’nden randevu istemli yazılı başvuruda bulunmuştur.

Ege Bölge Temsilciliğimiz ve Genel merkezimiz 08.11.2007 tarihinden itibaren yaşanan ihlallere dönük olarak afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencilerinden, öğrencilerin ailelerinden gereken başvuruları almış, başvurucularla birebir görüşmüştür.
E.HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER

ÖĞRENCİLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
Heyetimiz, daha önce medyada önemli bir biçimde yer almış olayla ilgili sağlıklı ve doğrudan bilgi almak ve yürütülen idari ve adli soruşturmalar hakkında kapsamlı bilgiye ulaşmak amacıyla başvurucu öğrenciler ve yetkili resmi makamlarla birebir görüşmeler yapmıştır. Ayrıca heyetimiz daha önce yapmış olduğu üniversitelerde yaşanan ihlallere dönük inceleme araştırma çalışmaları sonucu açıklanan raporlarımızdaki üniversite öğrencilerine soruşturmalar açıldığından tespitle beyanlarına başvurduğumuz öğrencilerin isimlerini saklı tutma kararı almıştır. Yetkili kurumların soruşturmalar evresinde isimler bu kurumlara verilecektir.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Sağlık Meslek Yüksek Okulu 1. sınıf öğrencisi 1988 Diyarbakır doğumlu HAYRETULLAH ALKAN ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisi 1983 Mardin doğumlu NEZİR ÇİN beyanlarında,
Bir süre öncesinde sanatçı Cevdet Bağca’nın Afyon’da düzenlenen konser çıkışında Yılmaz isimli bir arkadaşımızı bir kenara çekerek zorla bana telefon ettirip o hafta pazartesi günü çay bahçesine gitmem için çağrıldım. Ancak daha önceki tehditlerden dolayı bir tehlike olduğunu sezdim. Pazartesi günü Nezir arkadaşım da bu görüşmeden haberdar olduğu için beni yalnız bırakmadı ve okula doğru yola çıktık. Okula varmak üzereyken 4 kişi yanımıza geldi içlerinden biri polis olduğunu söyleyip “biraz yürüyelim” dediler 7–8 dakika sonra 13 kişi bizi çembere aldılar. Okula 10 dakika uzaklıktaki bir eve götürdüler. Eve girmeden önce üstümüzü aradılar, ceplerimizdeki eşyaları çıkarttılar, binanın girişindeki bir kamerayla girip çıkanları kontrol ediyorlardı. Bize “neden konser yaptınız, Kürt olduğunuzu biliyoruz, siz bölücüsünüz, konserin gelirini PKK’ya veriyorsunuz, evlatlarımızı şehit ediyorsunuz, hepinizi buralardan göndereceğiz, siz anadiliniz diye bir şey yok, aşağılıksınız, herhangi bir şikayette bulunursanız memleketinizde olsanız bile sizi öldürürüz.” gibi bir sürü hakarette bulunup tehdit ettiler, bu sırada 15 kişi tekme tokat yumruklarla karın bölgesi, sırt ve midemize vuruyorlardı. Kalın sopalarla dizlerimize baldırlarımıza vurdular. Girişte benim üzerimden çıkardıkları kemerimi boynuma takıp boğmaya çalışıyorlardı. Yüzümüz kan içinde kalınca banyoya götürüp yıkatıyorlardı, tekrar odaya getirip her defasında değişik kişilerce darp edildik, benim cinsel organımı sıkıp tehditlerde bulunuyorlardı. Ayaklarımı havaya kaldırıp falaka yaptılar. 25–30 civarında insan girip çıktı eve. Bizi dövenler AKÜ Üniversitesi öğrencileriydi bunları simaen tanıyoruz. Evde iken telefonlarımız sürekli çalıyordu, benim cevap vermeme izin vermediler. Telefon ısrarla çalınca boynuma bıçak dayayıp cevap vermemi, eve geleceğimi söylememi söylediler, ben (Hayretullah) cevap verdim, bunları ve Serhat’ın Peugot bayisinin oraya gelmesini söyleyip kapattım. Serhat’ı da kaçırmak için böyle söylettiler. Serhat’ı almaya gitmek için hazırlananlar demir sopalardan hazırladılar. Daha sonra Serhat isimli bir arkadaşımız Nezir’i tekrar arayarak benim (Hayrettulah) kaçırıldığımı söyledi. Bunun üzerine herkeste bir tedirginlik başladı. Diğer bir odaya gidip geliyorlar ve bir araba istiyorlardı dışardan. Araba nerede kaldı diye kendi aralarında tartışıyorlardı, bizi bir yere çekip kafamıza sıkacaklarını söylüyorlardı. Bizi bırakmadan önce bizi bir videoya çekip, PKK’lı olduğumuzu ve Afyon’da kundaklanan 5 aracı bizim yaktığımızı kabul etmemizi istediler, ancak yapmadığımız bir şeyi üstlenmeyeceğimizi söyledik, bunun üzerine tekrar şiddet uygulamaya devam ettiler. Bir süre sonra polisin evi basmasından tedirgin oldular, tekrar yüzümüzü yıkatıp etraftaki kanlı bez parçalarını ve sopa, bıçak, demir sopaları kaldırdılar. Bizi bırakacaklarını, bizi bu hale kimin soktuğunu sorarlarsa kızlara laf attığımızı ve Afyonlu gençlerin bizi bu hale soktuklarını söylememizi aksi halde yaşatmayacaklarını söylediler. Cep telefonum ve kemerime elkoydular. Nezir arkadaşımın 35 ytlsini de aldılar. Bizimle birlikte kapıya kadar çıktılar evden uzaklaşınca da bize bir yol gösterip buradan gidin, dediler biz yürüyerek eve gittik, arkadaşlarımızı aradık polisler arkadaşlarımızla birlikte eve geldiler karakola gittik bu olayları ayrıntılı bir şekilde anlattık Emniyet görevlileri ile birlikte bizi kaçırdıkları eve gidip evi tespit ettik. Daha sonra hastaneden raporları alıp terörle mücadele birimine götürüldük burada ifademiz alındı verdiğimiz ifade neticesinde gözaltına alınan 10 kişiden 3’ü nü teşhis ettik. Bizi kaçırıp, bu işkenceleri yapanları simaen tanıyoruz bunlar AKÜ öğrencisidirler. Bazılarının isimlerini de biliyoruz. 10.01.2008 tarihinde hastanede iken 2 kişi yanımıza gelip şikâyetimizi geri almamızı söylediler. Bize işkence yapanlardan 3 kişiyi teşhis ettik, ancak Cüneyt isimli öğrencinin adını da bildirmiş olmamıza rağmen bu şahıs hala okula gitmekte bu kişi bizi en çok darp edenlerden biriydi yine bahadır isimli öğrenci de rahat rahat okula gidebiliyor. Genelde Afyon’da olayın duyulmasına rağmen dışarı çıkmaması için bir çaba harcanmakta. Özellikle İHD’ ye olayı anlatan bir fax çekmeye çalıştık ancak birçok kırtasiye faxı göndermemizi engeldi. Biz ancak mail atarak ulaşabildik size. Bu tür tehdit olayları ve tacizleri 1,5 yıldır yaşıyoruz. Buradaki -özellikle Kürt- öğrencilerin ciddi güvenlik ve yaşam hakkı ihlali kaygıları var bir arkadaşımız bir keresinde savcılığa başvurmasına rağmen dilekçesi işleme konulmamıştı. Biz yaşadığımız bu olayda mağduriyetimizi hukuksal anlamda çözmeye çalışıyoruz, savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağız bize karşı gasp, işkence, darp, zorla alıkoyma suçlarını işleyen bu kişilerin cezalandırılması gerekmektedir.

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencisi beyanında,
Olayın yaşandığı gün arkadaşlarım Hayretullah’a ulaşamadıklarını, telefon etmelerine rağme cevap verilmediğini söylediler. Bunun üzerine arkadaşlarımız bir süre önce de uzaktan taciz edildikleri ve tehdit aldıkları için çok kaygılandık. Telefon etmeye devam ettik Hayretullah cevap verdi telefona sesi tedirgindi. ‘ben arkadaşlardayım, akşam eve geleceğim dedi ve kapattı. Diğer arkadaşlarımıza da durumu haber verdik Nezir’e de ulaşamayınca kaçırıldıklarını anladık Tekrar aradığımızda yarım saat içinde gelmezse polise gideceğimizi söyledik. Bazı arkadaşlarımız emniyete gittiler, bir kısmımız çarşıda onları aramaya gittik. Bir süre sonra Nezir bizi aradı, evde olduğunu söyledi. Eve gittiğimizde yüzleri yara, kan içindeydi. Ben de bu olayı gerçekleştiren öğrencilerden tehdit alıyorum. Konserden önce arkadaşlarıma bunları yapan şahıslar memleketime gitmek üzereyken beni zorla bir arabaya bindirmeye çalıştılar, ancak sivil polislerin yaklaşması üzerine bırakıp kaçtılar, geçen sene mağdur olan bir arkadaşımız şikayet ettikten sonra tutuklandığı için başıma gelen bu durumu başta polise ve adli makamlara bildirmedim. Mağdurken tutuklanmaktan korktum. Ancak memleketten döndükten sonra bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunmak için savcılığa gittim. Savcı Fırat Sürücü dilekçemi kabul etmedi. Şahısların soy ismini belirtmediğim için ve delil olmadığı için kabul etmeyeceğini, işleme sokmayacağını söyledi. Onları teşhis edebileceğimi söylemem üzerine bağırarak bizi dışarı çıkardı. Gidip Valiliğe “memleket ayrımcılığından dolayı” suç duyurusunda bulunmamızı söyledi.

Bizler yaşadığımız bu olaylardan dolayı çok tedirginiz. Son bir aydır okula düzenli gidemiyoruz, güvenlik sorunu yaşıyoruz. Bu olaylar yaklaşık son bir senedir yaşadıklarımızın sonuncusudur. Okulu bırakma aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Gerekli desteği sağlamanızı talep ediyoruz.

Şükrü Alkan ( Hayretullah Alkan’ın babası) beyanında:
Benim oğlum Afyon üniversitesinde okumaktadır. Oğlumun ev arkadaşı Serhat kızıma telefon açıp kardeşinin yaralı olduğunu söyledi. Ben de Diyarbakır’da oturmaktayım olayı duyar duymaz Afyon’a geldim. Beni oğlum karşıladı, tanınmaz haldeydi, yüzü gözü şişmişti. Perişan olmuştum. Ben 67 yaşındayım, evladımı bu halde görmek benim çok zoruma gitti. Oğlum suç duyurusunda bulunmuştu zaten. Ben oğlumu bin bir güçlükle büyütmüş ve Afyon’ a okumak için yollamıştım. Oğlumun başına Afyon’da bu tür insanlık dışı bir olay gelmiştir. Evladımın hayatından endişeliyim. Oğlumu döven kişilerden sadece tutukludur, diğerleri halaoğlum için tehlikelidir. İnsan hakları derneği benim ve oğlumun haklarını aramalıdır. Oğlumun yaşamına kastedilmiştir. Eğitim hakkı engellenmiştir. Oğlum bu şehirde kaldığı sürece ben uykusuz kalacağım ama oğlumun okulu bitirmesinde kararlıyız. Herkesin okuma hakkı vardır. İnsan hakları derneğinden oğlumun haklarını aramasını ve hukuki süreci takip etmesini istemekteyim.

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencisi beyanında:
Biz Afyon Kocatepe Üniversite öğrencileriyiz. Afyon’da gün geçtikçe artan ırkçı, milliyetçi saldırılar çekilmez bir duruma gelmiştir. Öğrencilere yapılan tehditler, baskılar öğrencilerin psikolojilerini çok kötü etkilemektedir. Ekim ayında ben ve arkadaşım okuldan eve gelirken önümüzü bir araba ile keserek zorla bir yerlere götürülmeye zorlandık. Biz direnine bu kişiler geri dönmek zorunda kaldılar. Bu şahıslar aynı fakültede okuduğumuz ve kendisini ülkücü olarak tanımlayan kişilerdir. 19.12.2007 tarihinde Afyon’dan memleket gitmek üzereyken ben ve arkadaşım otogarda 20.25 kişilik bir ülkücü çetesi bize saldırmaya kalkmışlardır. Sivil polislerin gelmesi üzerine olay yatıştı ve memleketlerimize gittik. Geri döndüğümüzde savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ama bizi geri çevirdiler. 05.01.2008 tarihinde Cevdet Bağca konserinde Kürtçe şarkıya eşlik ettikleri gerekçesiyle 07.01.2008 tarihinde okul çıkışı bu insanlara bir komplo düzenlenerek Nezir Çin ve Hayretullah ALKAN’la konuşmak istediklerini söylemişlerdir. Olay yerine gelen N.Ç ve H.A ülkücü bir grup tarafından çevrilmiş ve zorla bir yerlere götürülmek istenmişlerdir. Doktorlar sitesindeki bir evde alıkonulmuş ve 5 saat boyunca bu evde tutulmuşlardır. Bu evde bulunan ortalama 25 kişilik grup 5 saat boyunca arkadaşlarımıza işkence yapmışlardır. Elleri ve ağızları bağlanarak feci şekilde darp edilmişlerdir. Ayrıca falakaya yatırma, tehditler savurma gibi eylemleri çok acı bir şekilde arkadaşlarımıza karşı gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra kemer ve sopalarla vücutlarına vurmuşlardır. Cinsel organlarını kesme tehditlerin savurmuşlardır. 2 tane Nokia cep telefonu ve 35 Milyon (35 YTL) paraları gasp edilmiştir. Biz arkadaşlara ulaşamayınca polise haber verdik. Gerekilen yerlere gereken şikâyetler yapılmıştır. Yapılan işkencelerden sonra arkadaşlarımız boş bir araziye bırakılmışlardır. Arkadaşlarımızı eve getirdikten sonra 18.00 gibi Emniyet tarafından alınmışladır. Emniyette gece saat 02.30 a kadar ifadeleri alınmıştır. Ve serbest bırakılmışlardır.

Nezir Çin Ağabeyi Mehmet Emin Çin beyanında:
Ben Nezir Çin’in abisiyim 07.01.2008 günü evde televizyon seyrederken kardeşimin resimlerini ve ismini duydum. Kardeşim Nezir tanınmaz haldeydi. Televizyon kardeşim Nezir’in ülkücüler tarafından kaçırıldığını ve dövüldüklerini söylüyordu. Hemen telefona sarıldım kardeşimi aradım. Telefonları cevap vermiyordu. Ailece bilet almaya gittik. O arada kardeşim aradı. Merak etmeyin dedi. Ama ben televizyondaki görüntüleri görünce hemen otobüse atlayıp Afyona geldim. Kardeşimin durumu çok kötüydü. Böylesi bir vicdansızlık görmedim. İnsanlık dışı bir durumdu. Hemen savcıya gittik. Suç duyurusunda bulundum. Ama savcı bizi dışarı çıkardı. Akşam suç duyurusunda bulunmuşsunuz ifadeleriniz alınmış ne suç duyurusu bu dedi. Ve almadı başvurumuzu. 10.01.2008 günü kardeşimi Devlet hastanesine götürdüm. Doktorlar hastanede kardeşimle ilgilenmediler bile. Kardeşimin ayakta duracak hali yoktu. Ben iç kanaması geçirebilir bu çocuk diye endişeleniyordum. Kardeşim bu haldeyken onu eve yolladılar. Kardeşim bu haldeyken okula bile gidebilir dediler rapor vermediler. Kardeşim derslerine giremiyor ve final dönemi olduğu için dönem kaybedecek. Ben hastaneye giderken tanımadığım iki kişi yanımıza geldi. İsimlerinin Yılmaz ve Hilmi olduğunu söyledi. Ve bize “davanızda ısrarlımısınız” dedi. Bizde ısrarlıyız dedik. O zaman bize “sizi polis bir iki gün korur sonra hayatınız tehlikede bunlar mafya” dedi. Bizde biz vazgeçmeyeceğiz bizim yanımızdan ayrılın dedik.

11.01.2008 yani bugün tutuklu olan Ata Kemal’in abisi kardeşimi aradı. Bize geçmiş olsuna gelmek istediklerini söylemişler. Kardeşimi 0 544 761 06 91 nolu telefondan aradılar.

Kardeşimi kaçıran kişiler halen dışarıda gezmektedir. 3 kişi tutuklandı ama diğer isimlerini bildirdiğimiz kişiler dışarıda, okulda gezmektedirler. Ben kardeşimin can güvenliğinden endişeliyim. Her an başına bir şey gelebilir. Olayın failleri yakalanmadı. Kardeşimi okula gönderemiyorum. Kardeşimi Afyonda bırakma konusunda endişeliyim. Ama ailece kardeşimin Üniversiteden mezun olmasını ve bir meslek sahibi olmasını istiyoruz.

İnsan Hakları Derneği’nden bu sorunumuz ile ilgilenmesini bize hukuki yardım etmesini kardeşimin haklarını aramasını talep etmekteyim. 11.01.2008

RESMİ GÖRÜŞMELER

AFYON EMNİYET MÜDÜRÜ:
Natık CANCA Heyetimiz kendilerine geliş nedenini açıklamıştır. Emniyet Müdürü beyanında
Olayın kendileri için siyasi boyutun ötesinde ilk etapta adli bir olay hukuksal işlemlerin yapıldığı, 3 tutuklu bulunduğunu işlemlerin devam ettiğini belirtmiş, bazı polislerin ülkücülerle ortak hareket ettiğinin sorulması üzerine Hukuk Devleti olma ilkesi gereği birilerine asla ayrımcılık yapılmayacağını söylemiştir. Böylesi bir olayın istihbarat bilgilerini aldıklarını, önlemek için tüm önlemleri aldıklarını, ancak bir şekilde bu olayın gerçekleştiğini, “öğrencilerin can güvenlikleri sorunu” ile ilgili kaygılarımızı bunun garkında olduklarını ve hassasiyetle hareket ettiklerini belirtmiştir. Özellikle, ülkü ocakların başına (Afyon’daki) yeni bir reisin getirildiğinden bahisle böyle bir şey olabileceğini tahmin ettiklerini hatta bunun için Kürt öğrencilerin evlerine yakın yerlerde güvenlik güçlerinin bulunduğunu ancak tüm bunlara rağmen olayın engellenemediği, bunun için üzgün olduklarını dile getirmiştir.

VALİ YARDIMCISI:
Mustafa Akdoğan (İl İnsan Hakları Kurulu Başkanı) Heyetimiz Afyon’da bulunma gerekçesini anlatmasının ardından Vali yardımcısı “ kendisini konudan bugün haberi olduğunu bu insan hakları il kurulunda yeni atandığını, daha önce bu görevi vali sekreteri Mehmet beyin baktığını, Mehmet beyinde bu görüşmede bu anlamda bulunduğunu, kendilerine bu konuda başvuru olmadığını. Kendisi ilk etapta kimsenin Kürt öğrencilerini okumasına karşı olmadığını aynı durumla karşı karşıya kalmış fazla öğrenci olmadığını dile getirmiştir. İnsanların güvenlik sorunları varsı bunun sorumlularını mecliste ve dağda aramak gerektiğini belirtilen durumda öğrenciler tehdit alıyorlarsa kendilerinin bir şey yapamayacağını bundan sorumlu olmadıkları şeklinde bir tutum sergilemiştir. Polisin taraf olması gibi bir durum varsa da bu tavrı belirleyeninin o polisleri atayan kişiler olduğun söylemiştir. İl insan hakları kuruluna bu olayla ilgili bir başvuru gelmediği için harekete geçirmeyeceklerini heyetimizin kaygılarını vali beye ileteceklerini bildirmişlerdir.

AFYON C. BAŞSAVCISI ABDULKADİR ŞAHİN:
Savcı beye geliş nedenimizin açıklanmasını ardından heyetimize yönelttiği ilk soru “siz gazete haberlerini dikkate alarak buraya geldiniz diyerek gazete çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını (gazete haberlerini bize okuyarak) belirtmiştir. Heyetimiz bu araştırma ve inceleme heyetimizin direk mağdur öğrencilerin başvurusu üzerine geldiğini beyan etmiştir.

“Kaygılarımızı dile getirdiğimiz olayın kendileri açısından da hassas olduğunu, üzerinde titizlikle durduklarını belirtmiştir. Hiç kimsenin bir başkasına ne amaçla olursa olsun suç işleme yoluyla bir mesaj veremeyeceğini, kendilerini belli bir biçimde tanımakla olsa da ulvi bir araç diye bir şeyi kabul etmediklerini belirtmiştir.

Ülkü ocaklarının bu ülkede İHD gibi bir sivil toplum örgütü olduğunu, bunlar bir suç örgütü gibi göremeyeceklerini belirtmiştir.

Öğrencilerin daha önce benzeri tehdit ve kaçırılmalara ilişkin şikayetlerinin işleme konulmadığının bu tutumda bir ayrımcılık olabileceğinin sorulması üzerine; Savcılığın iş yoğunluğunun ve genelde soyut, gereksiz başvurularla çok karşılaştıklarından dolayı Savcı Fırat Bey’in böyle bir şey yapmış olabileceğini, bunun arkasında başka türden düşünce aramanın yanlış olduğunu, kendilerinin aynı durumdaki herkese eşit işlem yaptığını belirtmiştir. Aynı olayda tutuklama sevkini yapanın Savcı Fırat Bey olduğunu, kendi kişisel kanaatine göre bu olayda tutukluluk gerektirecek delil ve durum söz konusu değildir. Buna rağmen toplumsal hassasiyet (siyasi görüş ayrılığı girdiği için ) gördükleri için üzerinde durduklarını belirtmiştir. Yoksa olayda bir basit yaralama, adam kaçırma olarak değerlendirdiklerini bir işkence vs. durum söz konusu değildir”; demiştir.

Ayrıca, heyetimizin görüşme için randevu talep ettiği Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğünden hiçbir yanıt gelmediğinden görüşme gerçekleşmemiştir.

HEYETİMİZİN TESPİT VE GÖZLEMLERİ

—Heyet ilk olarak Emniyet Müdürü ile yaptığı görüşmenin ardından, tüm çalışmalarını bitirip şehirden ayrıldığı ana kadar önce 03 AF 560 ve sonra 03 AP 375 plakalı araç tarafından takip edilmiştir.

__Heyetimiz mağdur öğrenciler Hayretullah Alkan ve Nezir Çin vücudunda ve baş bölgelerinde açıkça görülen morluklar, çürükler ve gözlerinin içinde görmelerini engelleyecek şekilde kızarıklıklar olduğunu tespit etmiştir. Görüşme boyunca sabit duramadıkları, ilgilerinin dağıldığı fark edilmiştir. Yaşadıkları olayın travmasını çok yoğun yaşamaktadırlar.

__Afyon ilinde yaklaşık 1.5 yıldır yaşanan benzeri olayların bugüne kadar dışarı çıkmaması için, duyulmaması için adeta bir çaba harcandığını, ancak özellikle Kürt öğrencilerin bu olayla birlikte bir travma içinde olduklarını, idari ve adli güvenliğin sağlanmadığını gözlemlemiştir.

—Son dönemlerde siyasal linç ve çatışma ortamının birçok ilde kendini farklı kimlikle tanımlayanlar üzerinde özellikle Kürt kökenli öğrenciler üzerinde ciddi linç ve saldırı girişimlerine, paramiliter suç odaklarının hareket serbestliğine neden olmaktadır. Bu durum toplumsal barış ortamının ve toplumsal güvenliğin ciddi bir biçimde engellendiğini göstermektedir.

__Öğrenciler Afyon esnafı tarafından da dışlanmış durumdadırlar. Yaşadıkları olayı insan hakları derneğine faks çekmek istemek üzere gittikleri esnaf tarafından fakslarının çekilemeyeceği bildirilmiştir. Öğrenciler derneğimize bilgi vermek için Afyon’da gece yarılarına kadar dolaşmışlardır.

__Öğrenciler tedavileri için gitmiş oldukları Devlet Hastanesin de de gereken tedavileri yapılmamış. Doktorlar tarafından “okula gidebilirler” denilmiştir.

__Mağdur öğrenciler dönem sonu sınavlarına(finallere) girememişlerdir.

__Mağdurlar kendilerini zorla kaçıran ve 5 saat alıkoyan 5 kişiyi daha savcılık makamına bildirmelerine rağmen bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmamış, aksine bu kişilerin her gün üniversitede olduğu beyan edilmiştir.

__Mağdur öğrenciler olayın arkasında emniyet yetkilileri ile rapor almak üzere gittikleri hastane de de doktorlar tarafından yüzeysel kontrol edilmişlerdir. Beyin tomografisi veya röntgen çekilmemiştir.

_Heyetimizin öğrencilerle görüştüğü sırada tutuklu öğrencilerin aileleri tarafından telefonlarına mesaj çekilmekte ve görüşme talep edilmektedir. Çeşitli aracılar konularak Aileleri ve öğrencilere bunlar mafya türü uyarılar yapılmıştır ki bu isimler öğrenci, aile beyanlarında vardır

__Geçmiş dönemde de bu yönlü kaçırma tehdit yönlü saldırıların geliştiği öğrencilerin bu anlamdaki şikayetlerinde muhataplarını bulamadığı bilgisi alınmıştır..

_Afyon ilinde yaşayan Kürt öğrenciler ciddi bir travma yaşamaktadırlar.

KANAAT VE SONUÇ

KANAAT
Heyetimizin yapmış olduğu inceleme araştırmalar neticesinde” Başvurucu öğrenciler saatlerce işkence görmüş ve ölüm korkusu yaşamışlardır. Başvurucular açısından Afyon’da yaşam hakkı ve güvenlikle ilgili bizimde kaygı duyduğumuz ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aldıkları tehditlerden ve tacizlerden dolayı yasal girişimlerine rağmen bu olayın patlak vermesi hukuk devletinde can güvenliği açısından yetkili birim ve kişilerin kamu görevlerini yürütürken aldıkları tutumla neden oldukları ihmal ve ihlaller açısından üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur. İhlalin ortaya çıktığı nokta açısından ayrımcılığı barındırabilen bu tip bir davranış ve yetki kullanımı tarafımızca çok vahim bir vaka olarak değerlendirilmektedir. Kolluk güçlerinin bir kesime (yaşanan olayda kendilerini ülkücü olarak tanımlayan gruba ) açıkça destek verme şeklinde de olmasa da kendini taraf gibi gösteren bir noktada davranması kaygılarımızı arttırmakta ve bu adli kurumların güvenliğin sağlanmasındaki caydırıcılık etkisini getirmektedir. Öğrencilerin güvenlik ve yaşam hakkı kaygıları bu sebeple daha da artmaktadır. Yaşadıkları baskı tehdit ve taciz olayları ile kaçırılma korkusu bir çoğunun eğitimlerine düzenli devam etmelerini engellemekte kentte temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile hareket ve yaşama imkanlarını azaltmaktadır. Güvenliklerinin sağlanmadığı bir ortamda eğitimlerini bırakabilecekleri beyanları eğitim hakkı açısından ciddi bir engelleme ile karşı karşıya olduklarını göstermektedir.

Sonuç
Heyetimiz raporunu kamuoyu ile paylaşma aşamasına geldiği bu aşamada Afyondaki mağdur &;ouml;ğrencilerden almış olduğu bilgi neticesinde kaygıları had safhaya ulaşmıştır. Olayın failleri tutuksuz yargılanmak üzere itirazla serbest bırakılmıştır. Afyonda halen olayın faili olarak aranan 5 kişi elini kolunu sallayarak gezerken mağdurlar tarafından tespit edilen bu faillerin serbest bırakılması endişe vericidir. Serbest bırakılan öğrenciler ertesi gün grup halinde üniversitede tur attıkları mağdur öğrencilerin beyanları içindedir. Savcı ile görüşmeye giden mağdur avukatı ile görüşme reddedilmiştir. Heyetimizin görüşmede bulunduğu Afyon Cumhuriyet başsavcısının heyetimize ilettiği “failler yakalanmıştır, basit bir yaralamadır, yeterli delil yoktur” değerlendirmesi ilginçtir. Bu tavır sonucu failler serbest kalmıştır. Cezanın niyeti caydırıcılıksa bu gerekçe ortadan kalkmıştır. Bizce olay basit bir yaralama olayı değildir. Aksine mağdurlar tanınmayacak bir durumda olduğu heyetimizin elindeki görüntüler ve kendi gördükleridir. Biz insan hakları savunucuları olarak bu aşamadan sonra Afyon ilinde gelişecek bu yönlü her türlü olumsuzluktan sorumlularının ve başta Afyon valisi, Afyon Cumhuriyet Başsavcısı, Afyon Emniyet Müdürü olacağını düşünmekteyiz. Gelinen aşamada bize söylenen “Hiç kimsenin bir başkasına ne amaçla olursa olsun suç işleme yoluyla bir mesaj veremeyeceğini, Adaletin herkese eşit olduğu” vurgusu AFYON’DA GERÇEKLEŞEMEMİŞTİR.

Hüseyin Demirton Necla Şengül Sinem Coşkun Lütfü Demirkapı Abdulkadir Tiril Ozan Ersan

İHD MYK Üyesi

İç Anadolu Bölge Temsilcisi 

İHD MYK Üyesi

Ege Bölge Temsilcisi 

İHD MYK Üyesi İHD İzmir Şube Başkanı

MAZLUMDER İzmir Şubesi

Yönetim Kurulu Üyesi 

DİSK-Genç-SEN

Temsilcisi

 

Bir cevap yazın