AKHİSAR İLÇESİ’NDE İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE İDDİALARINI ARAŞTIRMA – İNCELEME RAPORU

MANİSA İLİ AKHİSAR İLÇESİ’NDE İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE İDDİALARINI ARAŞTIRMA – İNCELEME RAPORU
17.12.2004

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ MAZLUMDER İZMİR ŞUBESİ
OLAYLAR
Selamettin GÜNGÖR, Cengiz GÜNGÖR, Kerem GÜNGÖR, Behçet GÜNGÖR isimli yurttaşlarımız 17.08.2004 tarihinde; Yasin GÜNGÖR isimli yurttaşımız 18.11.2004 tarihinde ve Faruk GÜNGÖR ile Hamdi GÜNGÖR isimli yurttaşlarımız da 26.11.2004 tarihinde Akhisar Emniyet Müdürlüğüne bağlı güvenlik görevlileri tarafından işkence, kötü muamele ve tehdide maruz kaldıklarını ileri sürerek İHD İzmir Şubesine başvuruda bulunmuşlardır.

HEYETİN OLUŞUMU
Derneğimize yapılan başvurular üzerine, işkence, kötü muamele ve tehdit iddialarını araştırmak, araştırma ve incelemeler sonrasında kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan işkence ve gayri insani muamele yasağının ve güvenli ortamda yaşama hakkının korunmasına ve sorumluların yargı önüne çıkarılmasına katkıda bulunmak amacıyla;

İnsan Hakları Derneği Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölge Temsilcisi Necla ŞENGÜL, İHD Genel Yönetim Kurulu Üyeleri Lütfü DEMİRKAPI ve Hüseyin ÇAPARTAŞ, İHD İzmir Şube Sekreteri Afitap ÖZHAL ve Mazlum-Der İzmir Şube Yöneticisi Hamza DAĞ’ın yer aldığı İnsan Hakları Heyeti oluşturulmuştur.

HEYET GİRİŞİMLERİ
İnsan Hakları Heyeti, işkence, gayriinsanî muamele ve tehdit iddialarını araştırma istenci ve çalışma amacını önceden İçişleri Bakanlığı’ na bildirerek, yazılı yolla Akhisar Kaymakamlığı, Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı ve Akhisar Emniyet Müdürlüğünden randevu talebinde bulunmuştur.

İnsan Hakları Heyeti, 3 Aralık 2004 tarihinde öğlene doğru Akhisar’da başvurucularla ve mağdurlarla görüştükten sonra, olaya ilişkin idari ve adli soruşturmaları yürüten Akhisar Kaymakamı Seyfullah HACIMÜFTÜOĞLU, Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem AYDINER ve Emniyet Müdürü İbrahim ÇELİK ile görüşme gerçekleştirmiştir.

BAŞVURUCU MAĞDURLAR İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
İnsan Hakları Heyeti, 3 Aralık 2004 tarihinde sabah 10.30 sıralarında Akhisar’a varmış,ve daha önceden heyet ziyareti ilgili mağdurlara bildirildiğinden mağdurların bir kısmını kendilerini bekler vaziyette bulmuştur. Heyetimiz, ayrıca aşağıda belirtilen ve 24 Kasım 2004’ de gerçekleşen vakanın mağdurları ile 24 Kasım 2004 günü İzmir Şube binasında yaptıkları basın açıklamasından sonra gerekli görüşmeleri yaptığından, olayla ilgili son bir kez daha başvurularını aldıktan sonra aşağıda belirtilen görüşmeleri gerçekleştirmiştir.

1.Başvurucu Mağdur Yasin GÜNGÖR ile Yapılan Görüşme:
Başvurucu Yasin Güngör’ ün 13 Ağustos 2004 tarihli vakaya ilişkin aktarımları şu şekildedir:
Başvurucu Yasin Güngör, Akhisar ilçesinde ailesiyle birlikte ikamet ettiğini ve 13.08.2004 tarihinde Akhisar ilçesi’nde Cafe 2000’de oturduğu sırada Akhisar Emniyet Müdürlüğüne bağlı sivil ekipler tarafından, gerekçe gösterilmeden amcası Hamdi Güngör’ ün gözaltına alındığını, bunu öğrenmeleri üzerine babası Selamettin Güngör ile birlikte amcasının gözaltına alınışına ilişkin bilgi edinmek üzere Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini, kendilerine verilen bilgiye göre amcasının, Savcılığın talimatı üzerine gözaltına alındığını ve Savcılığa sevk edileceği öğrendiklerini belirtmiştir. Başvurucu, bu görüşmeden sonra Adliyeye giderek beklemeye başladıklarını, Hamdi Güngör’ün Savcılığa getirilmemesi üzerine tekrar Akhisar Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini, babasının Emniyet Müdürlüğü binasına girerek bilgi edinmek istediğini, o esnada polislerin kendilerine birazdan bilgi verileceğini söyleyip babasının dışarıya çıkartıldığını ifade etmiştir. Başvurucu, bunun üzerine dışarıda beklemeye başladıklarını, Emniyet Amiri Süleyman Obuz’ un bir grup polis ile birlikte geldiğini gördüklerini, kendilerine ‘…Siz burada niye bekliyorsunuz?’ diye sorulduğunu, babası Selamettin Güngör’ün de kardeşi Hamdi Güngör’ ün gözaltında olduğunu ve bu nedenle akıbetini öğrenmek istediğini söylediğini ifade etmiştir.

Başvurucu, daha sonra, Emniyet Amiri Süleyman Obuz’ un ‘Ne hakla cevap veriyorsun!’ diyerek kendilerini azarladığını ve orayı hemen terk etmelerini istediğini, babasının da sadece bilgi almak için buraya geldiklerini söylediğini ileri sürmüştür. Bunun üzerine Amir Süleyman Obuz’ un ‘…Ananızı, avradınızı, sizi sinkaf yaparım!..’ diyerek ağza alınmayacak hakaret ve küfürler sarfettiğini ve orada bulunan polisler tarafından tartaklandıklarını beyan etmiştir. Obuz’ un, polislere talimat vererek, ‘Coplarınızı getirin hepsini gözaltına alın!’ şeklinde talimat vermesi üzerine, polislerin coplarla müdahale etmeye başladıklarını, gözaltına alınmak için lokantanın önünden geri çekildiklerini, bunun üzerine polislerin arabalarından aldıkları sopalarla Cengiz, Kerem ve Behçet Güngör’ e vurmaya başladıklarını, ardından Emniyet Amiri Süleyman Obuz’un silahını çekerek havaya ateş açtığını, sonra elindeki silahı Behçet Güngör’ün kafasına vurduğunu aktarmıştır.

Başvurucu Yasin Güngör, bu yaşananlar üzerine, Behçet Güngör’ün bayıldığını gördüğünü, babası Selamettin, Cengiz, Kerem ve Behçet Güngör’ün dövülerek ve zor kullanılarak gözaltına alındığını, Behçet Güngör’ün baygın olması nedeniyle saçlarından çekilerek sürüklenip içeriye alındığını belirtmiştir.

Yasin Güngör, İnsan Hakları Heyetine, daha sonra akrabası Cengiz Güngör’den aldıkları bilgiye göre, onların Akhisar Emniyet Müdürlüğünün bodrum katına alındıklarını ve beyzbol sopalarıyla dövüldüklerini, bundan dolayı Cengiz’in iki yerinden kafasının ve sol bacağının kırıldığını, ayrıca kollarında, sırtında ve bacağında darp izleri mevcut olduğunu, Behçet Güngör’ün kafasında kırık, boynunda incinme olduğunu, Kerem ve Suat’ın vücudunda darp nedeniyle ekimoz ve şişkinlik mevcut olduğunu belirtmiştir. 16.08.2004 tarihinde Kerem ile babası Selahattin’in tutuklanarak Alaşehir Cezaevine, Manisa Celal Bayar Üniversitesinde tedavi altına alınan Behçet ve Cengiz Güngör’ün ise tutuklanarak Manisa Kapalı Cezaevine konulduğunu beyan etmiştir.

 Başvurucu Yasin Güngör’ ün 16 Kasım 2004 tarihli vakaya ilişkin aktarımları şu şekildedir:
“16.11. 2004 günü saat 01:00 sıralarında Akhisar yolunda kavga çıkmıştı, kavganın devam ettiği sırada ben de Akhisar yolundan geçiyordum. O esnada kavga edenlerin benim de arkadaşım olduklarını gördüm; kavga eden şahısları ayırdım ve evlerine yolladım, ben de eve gittim. Sabaha karşı saat 05.00 sıralarında, sivil bir ekip kapımızı çalarak anneme beni sordular. Annem de korktuğu için evde olmadığımı söyleyerek kapıyı açmadı. Bunun üzerine sivil ekipler gittiler. Ben de sabah saat 08.00’ de olayla ilgili bilgi edinmek için Karakola gittim, kavga eden arkadaşlarım da oradaydı, polisler ifadelerimizi aldılar. Benim olay tanığı olarak ifademi aldılar. Daha sonra arkadaşlarımla birlikte beni de Savcılığa sevk ettiler. Savcılık tarafından serbest bırakıldık. Kimliklerimizi alıp çıkarken bir polis memuru arkadan bize doğru bağırıp, “gidemezsiniz, Emniyet Amiri sizi çağırıyor…’ dedi. Ben kavga eden arkadaşlarımla beraber Emniyet Müdürlüğüne gideceğimizi düşünerek arabaya bindim, o anda bir polis memuru benim inmemi istedi ve “senin olayla bir ilgin yok, yine sen bilirsin’ dedi. Daha sonra bir başka polis memuru benim tekrar arabaya binmemi istedi, ben nedenini sorunca, “Emniyet Amiri seni görmek istiyor” dedi. Bunun üzerine ben tekrar arabaya binerek Emniyet Müdürlüğüne götürüldüm. Arkadaşlarım tek tek Emniyet Amirinin odasına götürüldüler, en son ben kaldım. Emniyet Amiri Süleyman Obuz, ifadesini aldığı arkadaşlarıma “Sizi bu seferlik affediyorum ama bir daha karşıma çıkarsanız sizi çok kötü döverim…’ demiş. Daha sonra beni odasına aldı, bana 5 Kasımdaki eyleme niye katıldığımı sordu; ben de demokratik bir eylem olduğu için katıldığımı söyledim. Bana bu tür eylemlere katılmamamı, bir siyasal partinin adını vererek oraya gitmememi ve Sendikalara gitmememi söyledi. “Seni oralarda görürsem gözaltına alırım, gözaltına almasam bile daha farklı şeyler yaparım. Benim kaybedecek bir şeyim yok, zaten karım beni bıraktı, çocuklarım benden ayrı, bir tek canım var onu da Allah’tan başka kimse alamaz. Zaten seni her yerde görüyorum, beni İnsan Hakları Derneğine şikayet eden de sensin, ben Devleti koruyan bir kişiyim. Buraya gelenler kendilerini sağa sola vuruyorlar, kolunu bacağını kırıyorlar, ondan sonra da bizi şikâyet ediyorlar. Sen de bunların başında geliyorsun. Bu işten bir şey çıkmaz, ayağını denk al hoplatırım seni, benim karşıma çıkma, benim olduğum bölgeden dahi geçme, yoksa sana yapacağımı bilirim” şeklinde tehdit etti.

Benim başıma her hangi bir olay gelirse sorumlusu Süleyman Obuz’ dur. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunulmasını ve İHD’ den konuyu takip etmesini istiyorum.’

2. Başvurucu Mağdur Faruk GÜNGÖR ile Yapılan Görüşme:
Başvurucular Faruk GÜNGÖR ve Hamdi GÜNGÖR, 26.11.2004 tarihinde İHD İzmir Şubemize başvuruda bulunarak, Manisa ili Akhisar ilçesi Merkez Polis Karakolunda işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirterek yardım talebinde bulunmuşlardır.

Başvurucu Faruk GÜNGÖR, İnsan Hakları Heyetine, 24.11.2204 tarihinde saat 14:00 sıralarında Akhisar Adliyesinde bir arkadaşını gördüğünü, arkadaşının mahkemede ifade verirken kendisinin de arkadaşının bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için dışarıda beklediğini, arkadaşının ifadesinden sonra polisler tarafından dövüldüğünü, bunun üzerine polislere arkadaşını neden dövdüklerini sorduğunu, polislerin yanıt olarak ‘Sana ne? Sen kimsin?’ diyerek bağırdıklarını, boğazını sıkıp kendisini orda tokatlamaya başladıklarını, kendisini Adliyenin dışına çıkararak 20’den fazla polisin üzerine saldırdıklarını, ellerini arkadan kelepçeleyerek saçını çektiklerini, kendisini sürüklemek suretiyle Adliyenin yanındaki Karakola götürdüklerini ifade etmiştir. Başvurucu mağdur Faruk Güngör, o esnada kendisini dışarıda görerek gelen amcası Hamdi GÜNGÖR’ün de aynı şekilde Karakola götürülerek yere yatırıldığını, polislerin amcasını yerde tekmeleyip boğazına, kafasına ve kulaklarına vurduklarını, daha sonra amcasını nezarete götürdüklerini ve nezaretten bağırma sesleri duyduğunu, bu sırada Akhisar Emniyet Amiri Süleyman OBUZ isimli polisin hızla üzerine gelerek boğazını sıktığını, kendisinin bademcik ameliyatı olduğunu söylemesine rağmen Süleyman OBUZ’un ‘başka ameliyatlı yerlerin varsa söyle oraya da vurayım’ dediğini, 10 kadar polisin üzerine saldırarak kendisinin her yerine vurduklarını, elleri arkadan kelepçeli olmasına rağmen Süleyman OBUZ’un ağzının içine, dudaklarının iç tarafına, iki burun deliğine ve iki gözünün içine kolonya döktüğünü, bu haldeyken polislerin üzerinde zıplayıp tekmelediklerini, Süleyman OBUZ tarafından kendisine, amcasına ve annesine küfretmesi için zorlandığını, kendisine yapılanlar karşısında korkudan söylenenleri yaptığını belirtmiştir.

Başvurucu, kendisine tehdit ve zor kullanılarak bu yapılanlar karşısında bu sefer de kendi kendine, amcasına ve annesine küfrettiği için dövüldüğünü, Süleyman OBUZ’un o sırada orada bulunan çaycıya da kendisini tekmelettiğini, ellerinden ve ayaklarından tutulmak suretiyle pantolonunun indirilerek hayalarının sıkıldığını, cinsel organından tutularak hava kaldırıldığını, ikişer kişi tarafından kolları ve ayaklarından tutulup havaya kaldırılarak o şekilde başının duvara vurulduğunu, sonrasında kendinden geçtiğini, pantolonu inik bir halde nezarete atıldığını aktarmıştır.

Başvurucu mağdur Faruk Güngör, İnsan Hakları Heyetimize daha sonra amcasıyla birlikte Savcılığa çıkarıldığını, Savcının kendisini Akhisar Devlet Hastanesine gönderdiğini ancak buradaki doktorun kendisiyle yeterince ilgilenmediğini, doktorla görüşmesi sırasında 3 polisin de yanında durduklarını, kendisinin 18 yaşından küçük olmasına rağmen Karakolda hiçbir şekilde bir avukatla görüştürülmediğini beyan ederek Derneğimizden yardım talep etmiştir.

3. Başvurucu Mağdur Hamdi GÜNGÖR ile Yapılan Görüşme:
Başvurucu Hamdi Güngör, İnsan Hakları Heyetimize, 24.11.2004 tarihinde saat 14:30 sıralarında Akhisar Adliyesi önünden geçerken yeğeni Faruk GÜNGÖR’ün polisler tarafından Adliye önünde dövüldüğünü gördüğünü, nedenini sormak için yaklaştığını ancak kendisinin de hiçbir şey söylenmeden dövülmeye başlandığını, ellerinin arkadan kelepçelenerek Karakola götürüldüğünü, Karakolda kelepçeleri çözülmeden ceketlerinin başlarına geçirildiğini, Süleyman OBUZ ile Cengiz isimli polisle birlikte diğer polisler tarafından yüzüstü yere yatırıldıklarını, sırtına, bacak ve cinsel organlarına tekme ve coplarla vurulduğunu belirtmiştir.

Başvurucu mağdur Hamdi Güngör, Emniyet Amiri Süleyman OBUZ’un kendisine “Siz ada burada olduğunuz sürece sizin kaderiniz bu, sürekli bu uygulamalara maruz kalacaksınız’ şeklinde tehdit ettiğini, nefes almakta zorlanacak hale gelene kadar dövüldüğünü, kendisinin yerde, kulağının üstünde yatırıldığını, polislerin başını ve kulaklarını ayaklarıyla ezdiklerini, bu şekilde yerde yatarken bir polisin arkadan iki koluna basarak kelepçenin kollarını kesmesini sağladığını, başka bir polisin de sırtına vurduğunu, bir başkasının da bacaklarına ve hayalarına vurduğunu, kendisine yapılanlardan dolayı kusmaya başladığını, bir polisin başını kusmuğa sürdüğünü, bu uygulamaların bir buçuk saat kadar sürdüğünü, saat 16:00’da Akhisar Devlet Hastanesine götürüldüklerini, oradaki doktora polislerin kendilerini bu hale getirdiğini söylediğini ve kendilerini tekrar polise vermemelerini istediğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, bunun üzerine orada bulunan polislerin bunu kabul etmediklerini, kendilerini bu halde Karakola götürdüklerini söylediklerini, nefes almakta zorlandığı için doktordan su istediğini ancak doktorun ‘ben bir şey yapamam, buna polisler karışır’ dediğini, Hamdi isimli bir doktorun polislere ‘bunların hiçbir şeyi yok’ dediğini, daha sonra Karakola geri götürülerek kelepçeli olarak bir saat kadar bekletildiklerini ifade etmiştir.

Başvurucu, İnsan Hakları Heyetine ayrıca, daha sonra Savcılığa çıkarıldıklarını, Savcıya Karakolda iken polislerin kendilerine işkence yaptıklarını söylediğini, ertesi gün Savcı tarafından Adli Tabipliğe gönderildiklerini ancak düzenlenen raporun kendilerine verilmediğini, bundan üç ay önce yine Akhisar Emniyet Müdürlüğünde işkence gördüklerini, başlarına bir şey gelmesi halinde Akhisar Emniyet Müdürlüğüne bağlı birimlerin bundan sorumlu olacaklarını ekleyerek Derneğimizden yardım talep etmiştir.

HEYET ÜYELERİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ RESMİ GÖRÜŞMELER
1. Akhisar Kaymakamı Seyfullah HACIMÜFTÜĞLU İLE Yapılan Görüşme:
Heyet üyeleri, Akhisar Kaymakamı Seyfullah HACIMÜFTÜOĞLU ile yaptığı yüz yüze görüşmede Akhisar’daki olaylara ilişkin bilgilerini mağdur ifadelerine dayanarak aktarmıştır. Bunun üzerine Akhisar Kaymakamı Hacımüftüoğlu, heyetimize özetle şu aktarımlarda bulunmuştur:

‘Bu iş kapatılmayacağı gibi, taraflara gelin uzlaşın da denmeyecektir. Konuya ilişkin yargı süreci başlatılmış olup, iddialarda adı geçen emniyet mensubu hakkında Emniyet Amirliğince gerekli idari işlem başlatılmıştır.’

Heyetimizin, adı geçen aile mensuplarından Ağustos ve Kasım 2004 tarihlerinde İnsan Hakları Derneğine başvuruların bulunduğunu belirtmesi üzerine Kaymakam Hacımüftüoğlu, olayı küçümsemediğini belirtmiştir. Heyetin soruşturmanın selameti açısından her türlü idari tedbirin alınmasını talep etmeleri üzerine ise Kaymakam Hacımüftüoğlu, ‘Gerekli soruşturma başlatılmıştır, olay savunulacak bir olay değildir, adı geçen emniyet mensubu kişinin soruşturmada bilgi ve belge değiştirme riski olan bir görevde olmaması nedeniyle açığa alınması söz konusu değildir’ ifadesini kullanmıştır.

2.Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem AYDINER ile Yapılan Görüşme:
Başsavcı Ekrem AYDINER, heyet üyelerine özetle şu aktarımlarda bulunmuştur: ,
“İddialarda bulunan şahıslardan biri olan Hamdi Güngör’e ait bir davanın mahkemede görülmeye devam etmekte olup, 16 Kasım 2004’ de gerçekleşen olaya ilişkin dosyaya ben bakmaktayım. 24 Kasımda gerçekleşen ve diğer zaman dilimlerinde gerçekleşen vakaların tümü hakkında gerekli soruşturmalar başlatılmıştır ve hiçbir şeyin sümen altı edilmediğini de belirtmek istiyorum’ şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Heyet üyelerinin, aile fertlerinin farklı kişilerden tehditler aldıkları iddialarını iletmesi üzerine Başsavcı Aydıner, “ gerekeni yapıyoruz. Süreklilik arz eden soruşturma var ancak şu aşamada başka bir şey yapılamaz, bize intikal eden her olay için gereken yapılır, Sayın Kaymakam önleyici tedbirleri almakla görevlidir, biz ise adli bölümü ele alırız’ şeklinde beyanda bulunmuştur.

Heyet üyelerinin, benzer işkence ve dövülme vakalarının iki ay önce de gerçekleşmiş olmasından dolayı bundan sonra da aynı ihlallerin yaşanmasından kaygı duyduklarını ve gerekli tedbirlerin alınmasını istediklerini belirtmeleri üzerine, Başsavcı Aydıner, “Bize deseniz ki Cezaevinde bir sorun var biz oraya ait önleyici tedbirleri almakla yükümlüyüz. İlçede ancak belli toplantılara katılmaktayız ve o toplantılarda bu tür sıkıntıları dile getireceğiz, ancak işkencenin sistematik olduğunu düşünmüyorum’ şeklinde yanıt vermiştir.

Heyetin, Karakolların da Savcılıkların gözetiminde yerler olduğunu söylemesi üzerine de, Başsavcı Aydıner, “Bu doğrudur, ancak dikkatinizi çekmiştir ki olaylar, bina önünde ve koridorda olmuştur. Vakalar gözaltı birimlerinde değil, farklı yerlerde ve bir anda olup biten şeylerdir’ şeklinde beyanda bulunmuştur.

3.Emniyet Müdürü İbrahim ÇELİK ile Yapılan Görüşme:
Heyet üyeleri, aynı gün saat 13.30’ da görüştükleri Emniyet Müdürü İbrahim Çelik’e, belirtilen vakalar üzerine araştırma yapmak için geldiklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine Emniyet Müdürü İbrahim Çelik, heyet üyelerine şu aktarımlarda bulunmuştur: ‘İlgili idari tahkikatı bizzat kendim yapıyorum. Yargı makamları da kendi açısından takip yapıyor ve yargının kimsenin tahakkümü altında kalmadan kararını verdiğini düşünmekteyim.’

Heyet üyelerinin aynı aileden farklı kişilerin yaşadığı 3 ayrı olayın gerçekleşmesinde bir süreklilik olduğunu ve bu nedenle bundan sonra da benzer ihlallerin yaşanmasından kaygı duyduklarını belirtmeleri üzerine, ‘Her kim olursa olsun herkes bizim vatandaşımızdır. Biz hiçkimseye ön yargıyla bakmıyoruz., bu yaşananlar Akhisar’daki münferit olaylardır. Yapılanların sorumlusu kim ise karşılığını görecektir’ şeklinde yanıtlamıştır. Emniyet Müdürü Çelik, devamla, ‘8 Kasım 2004 tarihindeki olay esnasında izinde idim. İzin bitiminde aileyi çağırarak olayı karşılıklı anlayışla çözdük. Diğer olaydan da haberim var, adli ve idari boyutu devam ediyor. Henüz sonuçlanmadı. Sonuçlandığı zaman Kaymakamlığa ileteceğim’ şeklinde ifadelerde bulunmuştur.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
1- Heyetimiz, olayla ilgili yaptığı incelemelerde mağdurların vücutlarında çıplak gözle görülen darp ve cebir izlerinin gözlemini yapmıştır. Buna göre yukarıda adı geçen mağdurların keyfi gözaltı, işkence, gayriinsanî ve kötü muameleye maruz kaldığını tespit etmiştir.

2- Heyetimiz, mağdurların maruz kaldığı muamelelerin uygulayıcısı olarak gördükleri Akhisar Emniyet Müdürlüğü görevlisi hakkında idari ve adli çalışmaların başlatıldığını tespit etmiştir.

3- Heyetimiz, görüştüğü mağdurların, halen keyfi gözaltı, tehdit, kötü muamele ve işkence görme riski altında bulunmaları nedeniyle, kendilerini güvende hissetmedikleri tespitini yapmıştır.

4- Adı geçen emniyet mensubunun ilçede başka kişilerce de agresif bulunduğu ve halen mağdurlarla karşılaşma anlarında tehditkar davranışlarda bulunduğunu mağdur aktarımlarından tespit etmiştir.

5- Gözaltına alınan Faruk Güngör’ ün 18 yaşının altında olmasına rağmen müdafi talebinin karşılanmaması ciddi bir ihlaldir ve mevcut yasalara aykırıdır.

6- İnsan Hakları Heyeti, çalışma yürüttüğü sürece herhangi bir şekilde engellenmemiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
1.Gerçekleşen işkence, gayriinsani ve kötü muamele, keyfi gözaltı, tehdit gibi son derece ciddi ihlallerin aynı aile üyelerine karşı işlenmiş olmasıyla, GÜNGÖR ailesinin Akhisar’ ı terk etmesi mi hedeflenmektedir?

2.GÜNGÖR ailesine yönelik gerçekleşen bu ihlallerin süreklilik ve sistematiklik arz etmesine rağmen, adli ve idari makamlar tarafından yeterli önlemler neden alınmamıştır?

3.Akhisar Emniyet Müdürlüğüne bağlı güvenlik görevlilerinin, aynı aile fertlerine yönelmesi ilçede yaşayan diğer yurttaşlarımızdan farklı olarak negatif ayrımcılığa tabi tutuldukları anlamına mı gelmektedir?

KANAAT VE SONUÇ

Kanaat
Heyetimiz, Akhisar ilçesinde resmi makamlar ve mağdurlarla yaptığı görüşmeler sonucunda, Akhisar emniyet görevlilerince bizzat Emniyet Müdür Yardımcısı Süleyman OBUZ’un denetiminde gözaltına alınan başvurucuların tehdit, gariinsani ve kötü muamele ile işkenceye maruz kaldıkları kanaatine varmıştır.

Heyetin elindeki bilgi, bulgu, mağdurlara darp ve cebir uygulandığını gösteren tüm izler ve belgeler, vakaların ciddiyetini ortaya koymaktadır. Heyet ayrıca, tüm mağdurların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen kaygılı bir ruh halinde oldukları sonucuna varmaktadır. 17 yaşındaki mağdur başvurucu Faruk GÜNGÖR’ ün kelepçelenmesi ve gözaltında iken avukat talebinin karşılanmaması’da mevcut yasaların ihlal edildiğini göstermektedir.

Sonuç
Heyetimiz, devam eden adli soruşturmalara rağmen, son üç ay içinde Güngör ailesinin sistematik ve keyfi olarak işkence, gayriinsani muamele, kötü muamele, tehdit ve keyfi gözaltına alınma gibi ihlallere maruz kaldığı sonucuna varmaktadır.

Heyetimiz, benzer ihlallerin mağdurlarının hep aynı aileden olması ile, Güngör ailesinin Akhisar’dan zorunlu göçe tabi tutulmalarının hedeflendiği sonucuna varmaktadır.

Heyetimiz, Akhisar İlçe Kaymakamının, ilgili emniyet amirinin görevden uzaklaştırılması ile ilgili olarak görevden uzaklaştırmayı gerektirecek bir durum olmadığı yönündeki tespitine katılmamakta ve adı geçen Emniyet Müdür Yrd. Süleyman Obuz’ un, bulunduğu konum itibarıyle olayın tanıklarını etkileyebilecek konumda olduğundan soruşturmanın selametini olumsuz yönde etkileyebileceği sonucuna varmaktadır. Heyetimiz bu nedenle, mağdurların halen benzer risk altında olmalarından dolayı, Akhisar Emniyet Müdür Yardımcısı Süleyman OBUZ’un acilen görevden alınmasının gerekliliği sonucuna varmaktadır.

İşkence ve gayriinsani muamele yasağı, insanlığa karşı işlenen suçlardandır ve bu nedenle İHD, faillerin yargılanması ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları sonucu doğana kadar olayın ulusal ve uluslar arası makamlar önündeki takipçisi olmaya devam edecektir.

 
Necla ŞENGÜL Lütfü DEMİRKAPI Hüseyin ÇAPARTAŞ Afitap ÖZHAL Av. Hamza DAĞ

İHD GYK Üyesi

ve Ege Bölge Temsilcisi 

İHD GYK Üyesi İHD GYK Üyesi İHD İzmir Şb. Sekreteri Mazlum-Der Şb. YK Üyesi

Bir cevap yazın