09.05.2013
İHD, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl bir çözümü savunmuş ve bu konuda yıllardır mücadele etmektedir. Devlet yetkilileri ile Abdullah Öcalan ve KCK yetkilileri arasında yapılan görüşmelerin 2011 yılında kesilmesinden sonra silahlı çatışmalar yeniden şiddetlenmiş ve geçen süre içerisinde çok sayıda kişi yaşamını yitirmiştir. Görüşmelerin kesilmesi üzerine 2012 yılı içerisinde İHD Diyarbakır Şube, Mazlumder Diyarbakır Şube, Diyarbakır Barosu ve GÜNSİAD birlikte bir çalışma başlatmış ve bu çalışma sonunda temas ve diyalog ismi ile anılan kişilerden oluşan ve içerisinde Diyarbakır Şube Başkanımızın da olduğu bir grup kurulmuştur. Bu grubun başlıca görevi hükümetle/ AKP ile BDP arasında yeniden diyalog ortamını tesis etmek ve bu suretle kesilen müzakerelerin devam etmesini sağlamaktı. Bu çalışma Diyarbakır Şubemiz üzerinden yapılmış ve genel merkezimizin onayı dahilinde yürütülmüştür.
12 Eylül 2012’de başlayan ve 18 Kasım 2012’de sona eren süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri sürecinde Abdullah Öcalan’ın Kürt siyasal hareketi üzerindeki etkisi yeniden ortaya çıkmış, isteği üzerine açlık grevlerinin sona erdirilmesi, kendisi ile devlet görevlilerinin yeniden görüşmesine vesile olmuştur. Bu görüşme süreci ile birlikte BDP ve DTK yetkilileri 3 Ocak 2013 günü Abdullah Öcalan’ı İmralı Cezaevi’nde ziyaret etmiş ve kendisi ile görüşme gerçekleştirmişlerdir. Genel Başkanımız, DTK Eş Başkanı Ahmet Türk ile görüşerek süreçle ilgili ayrıntılı bilgi almıştır. Kürt sorununun çözümüne dair yeniden başlayan süreç hakkında İHD Genel Merkezi 8 Ocak 2013 günü düzenlediği basın toplantısı ile tutumunu ortaya koymuştur. İHD Genel Merkezi bu süreçte kalıcı çatışmasızlığın sağlanması, hızlı demokratikleşmeye gidilmesi ve Kürt sorunun çözümünde yeni ve demokratik Anayasa ile kalıcı çözüm bulunması konularında görüşlerini açıklamış, hükümet ve devlet yetkililerinin Abdullah Öcalan ile müzakere yürütmelerini ve eş zamanlı olarak BDP ile Anayasa ve yasal çözümler konusunda görüşmeleri gerektiğini ifade etmiştir.
12-13 Mart 2013 tarihlerinde İHD Genel Başkanı, İHD Diyarbakır Şube Başkanı, Mazlum Der Genel Başkanı ve BDP milletvekillerinden oluşan heyet Irak Federe Kürdistan Bölgesine gitmiş ve HPG tarafından alıkonulan 8 kamu görevlisini teslim alarak Türkiye’ye getirmiştir. İHD Genel Merkezi ile Şubelerinin Temmuz 2011 tarihinden beri esirlerin serbest bırakılması ile ilgili yürüttüğü çalışmalar da bir şekilde sonuca ulaşmıştır.
Hükümetin bilgisi dahilinde devlet görevlilerinin Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmeler sonucunda sürecin etkili bir şekilde izlenmesini sağlamak amacı ile akil insanlar heyeti kurulması konusunda mutabakata varmışlardır. Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden BDP heyetleri ile de İHD Genel Başkanı görüşmeler yapmış, süreç hakkında bilgi sahibi olmuştur. Dolayısıyla kamuoyuna açıklamalar yapılmadan önce akil insanlar heyetinin kurulması ile ilgili İHD Genel Merkezinin bilgisi olmuştur.
30 Mart 2013 günü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay İHD Genel Başkanını arayarak İHD Genel Başkanı olarak akil insanlar heyetinde yer almak için davet etmiştir. İHD Genel Başkanı derneğimizin bu konudaki ilkesel tutumunu ve faaliyetlerini göz önüne alarak davete olumlu cevap vermiştir.
1 Nisan 2013 günü Ankara’da bulunan İHD MYK üyelerinin katılımı ile konu değerlendirilmiş ve ilk toplantıda ifade edilmesi gereken hususlar ortaya konmuştur. İHD Genel Başkanı 4 Nisan 2013 günü İstanbul’da Başbakanlık çalışma ofisinde yapılan toplantıya katılmıştır. Toplantıya katılanlardan 22 kişi söz almış ve konuşmuştur. Genel Başkanımız yaptığı konuşmada heyetin bileşiminin eksik olduğunu, heyetin statüsünün belli olmadığını, güvenceden yoksun olduğunu ifade etmiş, süreç ile ilgili olarak bir yandan barış çalışmaları yapılırken, bir yandan haksız ve uzun tutukluluğun yarattığı sakıncaların devam ettiğini, cezaevlerindeki hasta mahpusların ölmeye devam ettiğini, toplantı ve gösterilere müdahalelerden vazgeçilmesini dile getirmiş, başta ifade özgürlüğü olmak üzere hızlı bir demokratikleşme yaşanması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra hükümetin kullandığı dilin barış dili olmadığını, Türkiye’de barış kültürünün oluşturulabilmesi için barış dili kullanılmasının zorunlu olduğunu ifade etmiş, çözüm sürecinde nefret suçlarının mutlaka düzenlenmesi gerektiğini ayrıca ifade etmiştir. Diğer bazı hususlarla ilgili diğer konuşmacılar değindiklerinden ayrıca bu konulara girilmemiştir. Konuşmalardan sonra Başbakan eleştirileri cevaplamış ve süreçle ilgili açıklamalarda bulunmuştur. Başbakan heyetin oluşumu ve bölgesel gruplara ayrılmasında ve grup başkanlarının belirlenmesinde çok ayrıntılı çalışmalar yapıldığını, çözüm sürecinde hangi kişilerin hangi bölgelerde daha fazla etkili olabileceklerini düşünerek böyle bir dağılım yaptıklarını ancak heyetin isterse grup içerisindeki başkan, başkan vekili ve sekreteri değiştirebileceğini açıkça ifade etmiştir. Konuşmasında hükümetin heyetin çalışmalarına kesinlikle karışmayacağını, heyetin kendi metodunu ve çalışma planını kendisinin yapacağını ifade etmiş, kamu güvenliği müsteşarlığının heyete sekreterya hizmeti sunacağını ifade etmiştir. Başbakan süreçten hükümetin risk aldığını, kendilerinin de güvenceleri olmadığını, heyetin de vicdani olarak sorumlu olduğunu belirterek yasal güvence ile ilgili taleplere bu şekilde cevap vermiştir. Konuşmasında heyetin çalışmalarını 2 ay içerisinde yaparak hazırlayacakları raporları hükümete sunmasını, hükümetin bu raporlardan mutlaka yararlanacağını ve çözüm sürecinin ilerlemesinde etkili olacağını açıkça ifade etmiştir. Başbakan konuşmasında barış kültürünün önemli olduğunu bunun inşa edilmesi noktasında çabaları destekleyeceğini ancak yasalarla tanımlanan “terör gibi” deyimleri kullanacağını ifade ederek, barış dili konusunda sorularımıza tatmin edici düzeyde cevap verememiştir. Başbakan konuşmasında yeni ve demokratik Anayasa yapım sürecinin çözüm süreci ile bağlantılı çalışma olduğunu, CHP ile anlaşamamaları halinde çözüm sürecinin bir parçası olarak BDP ile Anayasayı yapacaklarını ifade etmiştir. Başbakan konuşmasında, akil insanlar heyeti çalışmasına çok değer verdiğini, hükümetin heyetin hizmetinde olduğunu ifade etmiştir.
İHD Genel Başkanı akil insanlar heyetinin Akdeniz Bölgesi grubunda yer almakta olup, grubun bugüne kadar Burdur, Hatay ve Kahramanmaraş illerini kapsayan çalışmaları tamamlanmıştır. Diğer iler ile ilgili planlama çalışmaları devam etmektedir. Akdeniz grubu il ziyaretleri sırasında İHD Hatay, İHD İskenderun şubeleri ile İHD Kahramanmaraş Temsilciliği ile yakın işbirliği içinde çalışma yürütmüştür. İHD şubelerinin bulunduğu diğer illerde de aynı şekilde çalışmalar sürdürülecektir. Akdeniz Bölge dışında kalan yerlerdeki çalışmalar için İHD Şube ve Temsilcilik iletişim bilgileri Akil insanlar Heyetine gönderilmiş ve birlikte çalışabilecekleri belirtilmiştir.
Akil İnsanlar Heyeti şiddetin son bulması ve demokratikleşme yolu ile Kürt sorunun barışçıl çözümü noktasında çalışma yürütmektedir. İHD Şube ve Temsilcilikleri ile MYK üyeleri ve aktivistleri İHD Halkların Hakları Çalıştayı sonuç bildirgesi doğrultusunda Kürt sorununun çözümü noktasındaki görüş ve önerileri ile il veya bölgelerindeki çeşitli sosyal, siyasal ve demokratikleşme sorunlarının neler olduğuna ve bunların çözümüne dair görüşlerini Akil İnsanlar Heyeti toplantılarına katılarak aktarması süreci devam etmektedir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ