ALTINOVA BELDESİNDE MEYDANA GELEN OLAYLARA İLİŞKİN İHD HEYETİ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU

ALTINOVA BELDESİNDE MEYDANA GELEN OLAYLARA İLİŞKİN İHD HEYETİ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU 

OLAY VE HEYETİN OLUŞUMU

30.09.2008 tarihinde (Ramazan bayramının 1. günü) Altınova Beldesinde toplumsal olayların meydana geldiğinin haber alınması üzerine 01.10.2008 tarihinde İHD Merkez yönetim kurulu kararıyla bir heyet oluşturulmuştur. 

Bunun üzerine; İHD MYK Üyesi Veysi ALTAY, İHD Marmara Bölge Temsilcisi Haşim USLU, İHD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Veysel BOLCAL, Balıkesir Şube Yönetim Kurulu üyesi Turan CENGİZ ve İHD Balıkesir Şube Başkanı Kemal TEKE’den oluşan, bir inceleme heyeti 02.10.2008 tarihinde Altınova Beldesine gitmiştir

HEYETİN GİRİŞİMLERİ

Heyet, İHD Balıkesir Şube Yöneticisi Turan CENGİZ’den ön bilgi ve değerlendirmeyi aldıktan sonra olay yerine hareket etmiştir. Heyet öncelikle yerel yöneticilerle, Balıkesir Valisi, Ayvalık Kaymakamı, Altınova Belediye Başkanı, Altınova karakol komutanı ve ayrıca mağdurlarla teker teker görüşmeyi hedeflemiştir. Bunun için ilk olarak Ayvalık İlçe Kaymakamı Nihat NALBANT ile görüşmek istemiş ancak İlçe Kaymakamının Altınova Beldesinde bulunduğunun anlaşılması üzerine Ayvalık İlçe Emniyet Müdürlüğü ile görüşmeye gidilmiştir. İlçe Emniyet Müdürlüğünde de yetkili bir kişinin bulunmadığının belirtilmesi üzerine doğruca Altınova Beldesine gidilerek Altınova Jandarma Karakol Komutanı Kıdemli Başçavuş Ahmet KANAT ile görüşmek istenmiş ancak karakol komutanının belde içindeki giriş çıkış noktaları ile devriye gezen birimlerle birlikte olabileceği ve görüşmenin bu yüzden gecikebileceği anlaşıldığından Altınova Belediyesine hareket edilmiştir. Altınova Belediye binasının önünde Balıkesir Valisi Selahattin HATİPOĞLU ile karşılaşılması üzerine kendisine görüşme talebimizin olduğu bildirilerek ve görüşme talebimizin de olumlu yanıt bulmasıyla; Balıkesir Valisi Selahattin HATİPOĞLU,Ayvalık İlçe Kaymakamı Nihat NALBANT,Altınova Belediye Başkanı M.Ali AKÇAL, Ayvalık İlçe Emniyet Müdürü ve ilçe jandarma komutanının da aralarında bulunduğu kamu kuruluşları temsilcileriyle Belediye Başkanlığı binasında görüşme gerçekleştirildikten sonra, yaşamını yitiren Oğuz DÖRTKARDEŞ ve Ezel KIRCALI’nın ailelerini de ziyaret etme isteği Vali Selahattin HATİPOĞLU’na aktarılınca böyle bir zamanda ziyaretin uygun olmayacağı ve gerginliğin hala sürdüğü sebepleriyle ziyaretin gerçekleştirilmemesinin daha doğru olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine heyet, Altınova esnafı ve yaşanan ölümlerin ardından gelişen olaylarda mağdur olmuş insanlarla birebir görüşmeler gerçekleştirmiştir. Görüşmelerden sonra zarar gören ev ve işyerleri teker teker gezilmiştir. Cenazeden sonra gelişen olaylardan dolayı Altınova dan ayrılmak zorunda kalan mağdurlarla görüşmek için Ayvalık İlçesine gidilmiş ve Ayvalıktaki mağdurlarla görüşülmüştür. Heyet son olarak da Balıkesir MHP milletvekili Ahmet Duran BULUT ile telefonda görüşerek görüşmelerini sonlandırmıştır

HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER 

1) BALIKESİR VALİSİ SELAHATTİN HATİPOĞLU

Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu İnsan Hakları heyetinin olaylar daha sıcakken ve insanlar daha gerginken gelmesinin doğru olmadığını, daha sonra gelmemiz gerektiğini söyleyerek sözlerine başladı. Daha önceden aralarında husumet bulunan ailelerden iki genç arasında kavga meydana geldiğini, bu kavga esnasında kalabalık bir grubun toplandığını, oluşan kalabalık grubun üzerine şu an gözaltında tutulan ve olay yerine sonradan bir kamyonetle gelen Murat Aksu tarafından, arabanın kalabalığın üzerine sürüldüğü ve kalabalığın arasından bir kişinin (Oğuz DÖRTKARDEŞ) ezilerek öldüğünü bir kişinin de (Ezer KIRCALI) ağır yaralandığını ve hastanede yaşamını kaybettiğini, halen gösteriler esnasında yaralanmış bir üçüncü kişinin de Ayvalık devlet hastanesinde hayati tehlike yaşamasa da, durumunun ağır olduğunu, diğer 6 yaralının ise durumlarının hafif olduğunu belirtmiştir. Bu ölümlerin ilkinde Oğuz DÖRTKARDEŞ’in cenazesinin 01.10.2008 öğlen namazından sonra Küçükköy’de en fazla 500 kişilik bir toplulukla toprağa verildiği, doğal olarak bazı tepkilerin gösterildiği, Ezer KIRCALI’ya ait ikinci cenazenin ise, ikindi namazında ALTINOVA daki mezarlıkta toprağa verildiği, esas olayların ve taşkınlıkların buralarda meydana geldiği, çünkü 4-5 bin kişilik bir topluluğun bir araya geldiği Cenaze dönüşünde bazı ev ve işyerlerine ait camların kırıldığı ve sloganlarla tepkilerin dile getirildiği anlatıldı. Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu olayın yaşandığı zaman hemen olay yerine intikal ettiğini ve 3 gündür ilin bütün mülki amirlerinin bu işle aralıksız ilgilendiğini, şu an her şeyin kontrol altında olduğunu, Bursa dan takviye ekiplerin beldeye geldiğini, olayın gerçekleştikten sonraki gün yani, cenazelerin kaldırıldığı gün gerçekleşen olayların önüne geçilemediğini, insanların acılı olduğunu, bazı şeyleri hoş gördüklerini zaten gelen insanların Dikili Bergama vs. den geldiklerini, dolaysıyla yürüyüşün çok kalabalık olduğunu, kalabalığın İzmir yolunu trafiğe kapattığını ve böyle bir kalabalığı durdurmanın zor olacağını, bunun üzerine belde halkına sağduyu çağrısı yaparak, provokasyonlara alet olmamalarını istediklerini, olaylarda kaba bir zarar tespiti yapıldığını, olay sırasında her hangi bir yağmanın yada talanın yapılmadığını, 9 araç, 10 iş yeri ve 25 evin camlarının kırıldığını, her hangi bir yakma veya kundaklama olayının yaşanmadığını, Olaylarda 42 kişinin gözaltına alındığını söylemiştir. Vali Selahattin Hatipoğlu, bu hiç arzulanmayacak bir olaydır. Evet bazı olaylar hoş görülmüştür. Zaten yürüyüşe 4-5 bin insan katılmıştı, onlara sessiz yürüyün deme şansımız yoktu. Ama sonra gereken yapılmış, bu işi provoke etmeye çalışan insanlar gözaltına alınmıştır. Cenazelere katılan bazı gruplar bu olayı bir noktadan başka yerlere çekmeye çalışmıştır. Televizyonlardaki görüntüleri izlediniz, bunu sanki bir Kürd-Türk çatışmasıymış gibi verdiler böyle bir şey yok bu yansıma biçimi bizi üzmüştür. Altınova’ya yakışmayacak görüntüler sergilenmiştir. Beldede bir hasar tespit komisyonunun kurulduğunu, zaten camları kırılan ev ve iş yerlerinin birçoğunun sigortalı olduğunu ama bütün zararların tespit edileceğini söylemiştir. Heyetimizin, “sigortalı olmayan ev ve iş yerlerinin zararları tazmin edilecek mi” sorusunu ise yanıtsız bırakmıştır. 

2) BALIKESİR MHP MİLLETVEKİLİ AHMET DURAN BULUT

MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, bu aile zaten tefecilik yapıyor, daha önce de Murat AKSU bundan dolayı birkaç kez gözaltına alınmış, ama arkası kuvvetli olduğu için ona yönelik bütün ifadeler geri alındığından salıverilmiştir. `Burada Türk-Kürt çatışması diye bir şey yok. Biz burada yıllardır kardeşçe yaşıyoruz. Birbirimize kız alıp vermişiz. Bunu tahrik etmeye çalışan bu tefeci grup, arkasına Doğu ve Güneydoğulu vatandaşları almak için provokasyon yapıyor` ve bu olayları büyütüyorlar, iki kişinin ölümüne neden olan Murat AKSU, ölen Oğuz Dörtkardeş ve Ezel Kırcalı`ya çarptıktan sonra, araçtan inip arkadaşlarıyla birlikte insanları bıçakladıklarını, kafalarına da piknik tüpüyle vurduklarını bu davranışın çok vahşi bir davranış olduğunu, kedisinin buna şahit olmadığını ama böyle söylendiğini, ayrıca olayları kışkırtmadığını aksine yatıştırmak için ciddi bir çaba içerisine girdiğini, olayın başkaları tarafından kışkırtılmaya çalışıldığını, DTP ve Özgür Gündem Gazetesinin bunu farklı mecraya çekmeye çalıştığını, olayların durulması için sağduyulu olmak gerektiğini, zaten kimsenin malına canına dokunulmadığını, hiçbir doğulu vatandaşın yaralanmadığını, kafasının kırılmadığını sadece Aksu ailesine ait iş yerlerinin camlarının kırıldığını, bunlarında üzücü olduğunu söyleyerek sonlandırmıştır. 

3) ESNAF VE MAĞDURLAR

Kasım YEĞİN
Evli 4 çocuk babası
Ağrılı Müteahhit

Olaydan hiç haberimiz yoktu. Gelen telefonlardan öğrendik. Şu an linç halindeyiz, mağazam talan edildi, 5 tane aracım tahrip edildi, 300 metrelik mağazamın çoğu yağmalandı, içerideki plazma Tv’ler götürüldü, adli olan bir işi siyasete çekerek kendi emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Olayın bizimle hiçbir ilgisi yokken biz Kürdlere mal ederek bizi perişan ettiler. Olayın birinci günü hiç hasarım yoktu ama ikinci günü cenazende sonra iş yerlerimize, evlerimize ve araçlarımıza saldırdılar. Belediye başkanı da bu işin içinde zaten, daha önceden de bizi pek sevmezdi, birçok kere iş yerimize ruhsat vermekte güçlükler çıkardı, olay gecesi de sadece bizim sokakta elektrikleri kestiler sonra saldırdılar. Yıllardır komşuluk yaptığımız insanlar işyerlerimize ve evlerimize saldırdılar. Hiçbir komşumuz geçmiş olsuna da gelmedi. Bize karşı ırkçılık yapılıyor. Korkuyoruz dışarı çıkamıyoruz. 3 gündür aç susuz evdeyiz. Akrabalarımızdan bize kontör göndermelerini istiyoruz bize gizliden akşam yiyecek ve içecek getiriyorlar. Evlerine ve iş yerlerine bayraklar asarak bizim buradan gitmemiz konusunda sloganlar atıyorlar. Benim birçok zararım var. Su bayisi işletiyorum, satmam gereken bir miktar su var, ama evimden bile çıkamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Araçlarım kapımın önünde duruyordu askerler hiçbir tespit yapmadan zorla tahrip olmuş arabaları alıp götürdüler. Zaten arabalar parçalanırken jandarmalarda seyrediyorlardı. Duyduğuma göre şimdi karakolun kapısında park halinde. Savcılığa suç duyurusunda bulunmadık. Çünkü evimizden çıkamadık. Ayrıca bulunsak ne olacak herkes bizi öldürmeye çalışıyor. Çocuklar panik içinde biz panik içindeyiz, ne zaman gelip bizi öldürecekler diye bekliyoruz. 

Faik YEĞİN
Evli 7 çocuk babası
Ağrı Esnaf

Bayramın birinci günü akrabalarımıza bayram ziyaretine gitmiştik, akşama doğru bir akrabam telefon açtı ve olayların yaşandığını 2 kişinin öldüğünü, ortalığın karıştığını Kürd evlerine işyerlerine saldırdıklarını söyledi. Bunun üzerine apar topar çocukları da toplayarak eve geldik ve sadece telefonlarla diğer akrabalarımla haberleşmeye çalıştım. Herkes bir şeyler söylüyordu ne kadar doğru bilmiyordum. Bayram günü bir çok akrabamın ve arkadaşımın evlerine saldırdıklarını duydum. Ama bizim mahallede bir şey olmadı. Sonraki gün yine dışarı çıkamadık. O gün cenazeler kaldırılacakmış. Öğlenden sonra 300-500 kişilik bir gurup mahallede sloganlar atarak yürüyordu. Benim evim ve iş yerime ve Kürd komşularımın evlerine saldırmaya başladılar. O arada jandarmayı aradık, geleceklerini söylediler ama çok geç geldiler. Bizde mecbur kaldık kendimizi savunmaya ama biz sadece aile fertleri olarak o kalabalığa ne kadar karşı koyabiliriz ki? Kapılarımızı önceden kapattığımız için içeri giremediler ama arabama, evime ve iş yerime zarar verdiler. Sonra jandarma geldi müdahale etmedi. Bizim evden sonra gurup yürüyüşe devam etti. Her halde başka yerlere saldırmaya gitmek için. Bu arada sloganlar atıyorlardı “Kürdlere ölüm, kahrolsun PKK, kahrolsun Kürdler, Altınova Kürdlere mezar olacak” şeklinde. Jandarma da onlar gittikten sonra bizim yanımıza gülerek geldi ve bir iki cam kırılmış panik yapmaya gerek yok. İnsanlar gergin, olur bu tür şeyler dedi ve hiç bir şey yapmadan oradan ayrıldılar. Şimdiye kadar hiçbir devlet yetkilisi kapımızı açmış değil. Aksine saldırı yapan insanların birçoğu belediye başkanının adamıydı. Bize çok zarar verdiler, 3 gündür aç susuz evin içindeyiz. Küçük çocukları fırına gönderdim ekmek vermeyip geri göndermişler. Buradaki niyet bizim hepimizi buradan çıkarmak. Ben yap sat işi yapıyorum ama her zaman belediye bana sorun çıkardı, 1987 den beri bu mahalledeyim bir sürü komşumuz var iyi kötü günlerimiz geçti ama hiçbiri ziyaretimize gelmedi. Benim bir torunum var ve iki gündür kafasını tutarak cız cız diye dolaşıyor. Cenazenin olduğu günde yaşanan olaylar sonrası, birçok insan korkudan burayı terk edip değişik yerlere akrabalarının yanına gittiler.  

Özcan ALAN 
12 yaşında 
 
Akşam 8 gibiydi bizim iş yerlerimize saldırmaya başladılar. Evimiz iş yerinin üzerinde olduğu için ev ve iş yerine birlikte saldırdılar. Çok korkmuştum. Bizi öldüreceklerini düşündüm. Amcamın kızına sarılmıştım korkudan. Bir de bizim komşularımız da bağırıp küfür ediyorlardı. Bunlar o.ç, bunlar Kürd, bunların burada yeri yok diyip taş atıyorlardı. Babam izin verseydi bende karşılık vermek istiyordum. Neden her şey Kürd’lerin başına geliyor anlamıyorum. Birkaç gün sonra okula nasıl gideceğimi bilmiyorum. Daha önce beni Kürd olarak kabul eden sınıfta iki arkadaşım vardı şimdi bana nasıl davranacaklarını bilmiyorum. Diğer öğrenciler bana nasıl davranacak bilmiyorum. Öğretmenim duyarsa nasıl davranır bilmiyorum. Bizi öldürmeye çalışanlar beni nasıl okula kabul edecekler bilmiyorum. Aslında okula da gitmek istemiyorum şimdi. 

Sedat YILDIZ 
Ağrı

Cenazenin kaldırıldığı günün akşamı birçok olay oldu. Bizi koruyacaklarını düşündüğümüz askerler maalesef, önde panzer arkada 150-200 jandarma yürüyüş yapıyorlardı. Sıraya geçmiş yürüyüş yaparken “Vatan bölünmez bayrak İnmez, Vatan Sana Canım Feda, Her şey Vatan İçin” sloganları atıyorlardı. Kendimi biran Sincan da yürüyen tankların içinde gördüm. Burası Ankara Sincan a benziyordu. Bunlar bizi nasıl koruyacak ki?

Ali Osman ÇOBAN
Esnaf (Altınova yerlisi)

Olaylar 2 kişinin yaşamını yitirmesiyle başladı. Olay duyulduktan sonra Doğu Ve Güneydoğudan gelenlerin evlerine ve işyerlerine saldırdılar. Tabii ki bu olayı teşvik edenler vardı. Jandarma yanılmıyorsam onları yakalamış. Onun içinde bugün sakin. Bu insanlar suçsuz günahsız neden böyle yaptılar bende anlamadım.

Süleyman ALAN
Evli 5 Çocuk babası 
Muş 52 yaş Esnaf

Olay yanılmıyorsam 16:30 gibi meydana gelmiş, bizde aldığımız telefonlardan öğrendik. Olayın içeriğini bile öğrenmek için gitmedik. Olayı gerçekleştirenlerle uzaktan yakından hiçbir ilgimiz alakamız yoktur. Olaydan hemen sonra beyaz 45 plakalı Şahin bir otomobil işyerimiz ve evimizin önünde tur atarak sıra size de gelecek hiç merak etmeyin diyerek turlar atıyordu. Bizde korkudan kendi evimizi ve canımızı kurtarmak için kilitledik ve beklemeye başladık. Saat 19:00 sularında önce araçlarımızı parçaladılar, aynı zamanda İnönü caddesinde bizim bulunduğumuz dar alanda elektrikler kesildi ve saldırılar devam etti. Sadece bizim bulunduğumuz alanda elektriklerin kesilmesi manidardır. Komşularımıza ve karşımızdaki sokaklara baktığımızda her hangi bir elektrik kesintisi yoktu. Daha araçlar, ev ve işyerlerimiz parçalanırken jandarma .da olay yerine geldi. Ama hiçbir şekilde müdahale etmediler. Yaşanan bütün gelişmeler jandarmanın gözleri önünde gerçekleşti. Ben jandarma yetkililerine müdahale etmeleri konusunda sık sık ricada bulundum ama jandarmanın bana verdiği cevap ise biz çekimleri yapıyoruz siz merak etmeyin oluyordu. Yani müdahale etmektense kamera çekimleri yapılıyordu. Yani ne can ne de mal güvenliğimiz sağlanmadı. Ben 14 yıldır burada iş yapıyorum, esnaflık yapıyorum, hiç kimseyle ciddi sorunlarımız olmadı. Olayların gerçekleştiği günden beri evlerimize hapis olmuş hiçbir yere çıkamıyoruz. Bundan sonrasının da nasıl olacağını bilmiyoruz. Olay gecesi görüştüğüm herkesin bu olayı bu noktaya getirenin MHP Balıkesir milletvekili Ahmet Duran BULUT’dan kaynaklandığı, çevre yerleşim yerlerinden topladığı insanlarla birlikte geldikten sonra olayların alevlendiği idi. Hiçbir şekilde nereye başvuru yapacağımızı bilmiyorum jandarma her hangi bir müdahalede bulunmuyor, savcılığa şikayette bulunamıyoruz, çünkü evlerimizden çıkamıyoruz, bizi şimdiye kadar arayan soran kimse olmadı. Ne vali, ne belediye başkanı, ne karakol komutanı, nede her hangi bir devlet yetkilisi. 4 aracım, iş yerimin bütün camları ve içinde bulunan bütün elektronik eşyalarım, marketimde bulunan bütün gıdalar zarar görmüş bir vaziyette. Araçlarım zorla karakol önüne çekildi. Şimdiye kadar hiçbir zarar tespiti yapılmadı, aksine delillerin hepsi karartıldı, taşlar, sopalar, araçlar ve kesici aletler jandarma tarafından ortadan kaldırıldı. Yıllardır burada yaşıyoruz, çalışıyoruz, çabalıyoruz çocuklarımızın geleceği için yatırımlar yapıyoruz. Ne bir kirli işimiz var ne de yolsuzluklar içindeyiz ama bu işlerin içerisinde olan insanlar var ve bizim iş yeri sahibi olmamız, araç sahibi olmamız, ekonomimizin iyi olmasını içselleştiremiyorlar ve Kürdler geldi ekmeğimizi elimizden aldılar, Kürtler gelip buranın sahibi oldular, gibi her zaman yaygara çıkarıyorlar. Açıkçası bizi burada istemiyorlar ve bu gelişmelerin altında ciddi ekonomik kaygılar var ama bunu Kürd Türk meselesine çekerek, bayrakları ellerine alarak kendilerini haklı çıkartmaya çalışıyorlar.

Nihat ASLAN
Evli 1 Çocuk Babası 
29 Yaş Esnaf

1986 dan beri burada yaşıyorum ve esnaflık yapıyorum. Olayla hiçbir ilgimiz yok ilgimiz sadece Kürd olmamız. Olayın yaşandığı günden beri evlerimizden çıkamıyoruz. Her hangi bir yiyecek giyecek ve diğer ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Çünkü, özellikle cenazenin olduğu gün, mezarlığın yolu buradan geçmemesine rağmen cenazeyi buradan götürdüler. Bundan dolayı, yaklaşık 300-400 kişilik bir grup bizim eve saldırdı, saldırılar yapılırken sloganlar da atıyorlardı “kahrolsun Kürdler, Kürdlere ölüm, kahrolsun PKK ve Altınova Kürtlere mezar olacak” iki katlı evimizde sağlam hiçbir penceremiz kalmadı. Evi daha temizleyemedik hala evin içinde bir sürü taş var cam parçaları evin her tarafına savrulmuş bir vaziyette, gece camlar açık üşüyoruz, camlarımızı da değiştiremiyoruz, çünkü camcılarda gelmiyor. Çocuklarımız korkuyor tedirginlik içindeyiz, geceleri uyumadan geçiriyoruz, nöbetleşe kalıyoruz. Olayın olduğu gün jandarmaya haber verdik, bize bir şey yapamayacaklarını, insanların çok gergin olduğunu, insanların rahatlaması gerektiğini, gerginlik giderildikten sonra ancak gelebileceklerini, insanların sinirlerinin yatışması gerektiğini söyleyerek bizi başka yerlere havale edip kendi kaderimizle baş başa bıraktılar. Van da yaşanan Newroz olaylarında toplanan 100 binlerce insanı bir anda dağıtan güvenlik güçleri maalesef buradaki 300-500 insanı günlerdir dağıtamıyor. Bu çok manidar. Yıllardır burada yaşıyorum ama maalesef 7 yaşındaki çocuklarımız kendi aralarında kavga etseler bile hemen bunu bir Kürdler geldi böyle oldu noktasına getiriyorlar, bu çok korkutucu bir şey burası onların olduğu kadar bizimde sayılır. Ama can güvenliğimiz yok bunu kolluk kuvvetleri de destekliyor maalesef.

Abdurahman AKSU
Murat AKSU nun dayısı

Ben altınovada olmadığım esnada olaylar meydana geldi. Bana göre kavga eden kişiler uzun zamandan beri, birbirlerini tanımakta olduklarından, aralarında tartışmalar çıkmış, küfürlü konuşmalar sebebiyle kavga çıkmıştır. Bu kavga tamamen bundan kaynaklıydı. Olayın faili Murat AKSU bu tartışma esnasında olay mahallinde olmadığı ancak kavga sonrası veya esnasında kendisini kimin aradığını bilmediğini ama biri tarafından telefon açılarak babası ile amcasının öldürüldüğü haber verildikten sonra, Murat transit arabaya binip kalabalığın arasına dalmış ve bu üzüntü verici olay meydana gelmiştir. Bütün bildiğim budur ve hiçbir şekilde Türk-Kürd çatışmasıyla alakalı bir durum değildir. Ancak sonrasında evlere ve işyerlerine saldırılar gelişti, Türk Kürd çatışması gibi gösterildi. Bunların altında yatan en önemli sebep ekonomik sebeplerdir. Kürdler Altınova da ekonomik olarak iyi bir düzeyde olduğundan yerli halk tarafından kıskanılmaktadır. Bu yüzden olay provakasyon için hazır bir hale getirilmiştir. Olayların failini kişisel ve ya kişi olarak belirtemem ancak son üç gündür bize sadece üzüntü kalmıştır ve üzüntümüz devam etmektedir. Ayrıca korku ve tedirginlik sebebiyle sekiz kişilik aile fertlerimi Ayvalığa getirmek zorunda kaldım. Evin pencere ve camlarının zarar görmüş olması vesilesiyle kalınacak gibi bir hali yoktu.

TESPİTLER

1 Heyetimiz olayların başlamasında etkili olan kavganın iki ölüm, altı yaralanma ile sonuçlanan ciddi sonucuna rağmen, kavga ve sonucunda işlenen cinayetin hiçbir etnik temelinin olmadığı, fakat olaydan sonra bazı çevrelerin gerek ekonomik, gerekse de, Kürd’lerin beldede yaşıyor olmasında ki rahatsızlığı sonucu Beldede yaşayan Kürd’lerin evlerine, işyerlerine, araçlarına ve canlarına yönelik ciddi bir linç girişiminde bulunulmuştur.  

2- Buna da geçmişte Türkiye’nin bir çok yerinde fazlasıyla karşılaştığımız Kürd’lere yönelik linç girişimlerinin devlet yetkilileri tarafından fazlasıyla ciddiye alınmaması, hatta bir çoğunun devlet yetkililerinin yaptığı konuşmalar ve attıkları adımlarla desteklemeleri sebep olmuştur. Mersin,Trabzon, Sakarya, Antalya, Ayvalık, Cunda Adası, Bozüyük ve Bursa da yaşan linç girişimlerinin hepsi cezasız kalmıştır. Altınova olayının da bunun bir devamı olduğu heyetimizce düşünülmektedir. 

3- Yerel yöneticiler yeterince olaya müdahil olmamışlardır. Özellikle jandarma kuvvetleri olayı engellemektense seyretmeyi tercih etmiştir, güvenlik güçleri ciddi bir zafiyet içerisine girmiş, buna da insanların gergin ve üzgün olmasını neden göstermiştir.
   
4- Jandarmaya giden telefonlar konusunda gerekli hassasiyet gösterilmemiştir. Hassasiyet gösterilmediği gibi, işlerinin yoğunluğunu sebep göstererek şikayetleri geçiştirmeye çalışmışlardır.

5- Olayların birinci günden nereye varacağı bilinmesine rağmen, önleyici her hangi bir tedbir alınmamıştır. Tahrip edilen ev, işyerleri ve araçlar Valinin de beyan ettiği gibi Bursa dan gelen takviye kuvvetlere rağmen, sadece seyredilip ve kameraya çekilerek karşılanmıştır.

6- Olayın aslında bir Türk-Kürd çatışması olmadığı, bunun basın tarafından böyle yansıtıldığı vali tarafından ifade edilmiştir. Bütün saldırıların Kürd’lerin ev ve işyerlerine yapıldığı açık bir şekilde ortadayken, olayın ciddiyetinin yöneticiler tarafından kavranamadığına kanaat getirilmiştir. 

7- Beldede yapılan araştırmada 30 civarında işyerinin tahrip edildiği tarafımızdan görülmüştür. Ayrıca gittiğimiz evlerin hepsinin camlarının da kırıldığı görülmüş, 60 civarında hasarlı işyeri ve ev tespit edilmiştir. Ayrıca başvurusunu alabildiğimiz insanların beyanlarına göre 14 otomobil kullanılmaz hale gelmiştir. Tanıkların beyanlarına göre hasarlı ev, otomobil ve işyerleri sayısının daha fazla olduğu kanaati oluşmuştur.

8- Tahrip edilen bütün iş yerlerinin, evlerin ve otomobillerin Kürd’lere ait olduğu da bunun önceden planlandığı izlenimi yaratmıştır. 
 
9- Evi, işyeri ve otomobilleri tahrip edilen Kürdlere yönelik linç girişimine, yıllardır komşuluk yaptıkları insanların katıldığı, yapılan bütün görüşmelerde mağdurlar tarafından ifade edilmiştir.
 
10-Tahrip edilmiş işyerlerinin, tahrip edildiği gibi kaldığı, iş yeri sahiplerinin linç ediliriz korkusuyla iş yerlerine sahip çıkamadıkları tespit edilmiştir.

11-Altınova da hemen hemen bütün iş yerlerinde ve evlerde bayrak asılı olduğu tespit edilmiştir. Hatta Kürd olup ta korkudan evine ve işyerine bayrak asmak zorunda olduğunu beyan eden mağdurlara da rastlanmıştır. Bayrak asan vatansever asmayan hain, fetişizminin Altınova’da da yoğun bir şekilde yaşandığı, gerek gösterilerde kullanılan, gerekse de ev ve işyerlerinde asılı duran bayraklarla da ortaya çıkmıştır.

12- Kürd kökenli insanlar yiyecek, içecek, gıda vs ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, korkudan çocuklarını bile bakkala, fırına gönderemediklerini ifade etmişlerdir. Bu tarafımızca da tespit edilmiştir. 

13- Heyetimiz ilk beldeye girişi sırasında 02.10.08 günü beldeye girişlerin bütününde jandarmanın kontrol noktaları oluşturduğunu, girişlerde yoğunluklu bir şekilde arama yapıldığını tespit etmiştir. Fakat Valiyle yapılan görüşmede Vali cenazeye katılan insanların çoğunun belde dışından geldiğini ifade etmesine rağmen, oluşturulan kontrol noktalarında bu insanların girişi engellenmemiştir. Aksine Kürd kökenli insanların girişlerinin engellendiğini yaptığımız görüşmede, heyetimiz tespit etmiştir.

14- Mağdurların can ve mal emniyeti ve geleceğe yönelik kaygılarının çok güçlü olduğu bu anlamda tehlikenin potansiyel olarak devam ettiği, bundan dolayı da bir çoğunun beldeyi terk ederek, değişik yerlere akrabalarına ya da memleketlerine gitmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.

15-Yaşanan olaylardan sonra hiçbir yerel yönetici, Vali, Karakol komutanı, Belediye Başkanı ve Hükümet temsilcisi mağdurlarla her hangi bir iletişime geçmemiş, her hangi bir geçmiş olsun dileğinde bulunmamış, can güvenliği sorununun olmadığını ifade etmemiş, mağdur insanlara hiçbir güvence verilmediği tespit edilmiştir.

SORULAR VE ÖNERİLER; 

Heyetimiz yapmış olduğu araştırma ve incelemeler neticesinde aşağıdaki hususların aydınlığa kavuşturulması gerektiği kanaatine ulaşmış ve kanaatini bu rapor vasıtasıyla yetkililerin ve kamuoyunun dikkatine sunmayı uygun görmüştür.

– Jandarma birlikleri neden yaşanan linç girişimlerine müdahale etmeyip seyretmekle yetinmiştir?
 
– Olayların yoğun yaşandığı İnönü caddesinde, neden elektrikler kesintiye uğramıştır?

– Araçların parçalanmasından sonra neden hemen zarar tespiti yapılmamıştır? Ayrıca, neden araç sahiplerinin görüşleri alınmadan araçlar hemen karakola çekilmiştir? 

– Jandarma yetkililerinin sürekli kamera çekimi yaptıklarını söylemelerine rağmen, gözaltına alınan insanlardan neden sadece sekiz kişi tutuklanmıştır?

– Altmışın üzerinde ev ve işyeri ayrıca 15-20 aracın tahribatını sadece sekiz kişi mi gerçekleştirmiştir?

– İlk gün yaşanan saldırılardan sonra, cenazelerin kaldırılacağı günde aynı olayların olacağı bilindiği halde neden ciddi önlemler alınmamıştır? Ve neden gruplar halinde dışarıdan gelen insanlar engellenmemiştir? Neden sadece Kürd’lerin şehre girişi engellenmiştir?

– Toplanan kalabalık, işyerlerine, evlere ve araçlara saldırdığında neden her hangi bir uyarı yapılmamıştır?

– Hükümet yetkilileri neden toplumsal barışı zedeleyecek linç girişimlerine duyarsız kalmıştır?

– Kalabalığın toplandığı sırada orada olan Balıkesir MHP milletvekili Ahmet Duran BULUT’un topluluğu kışkırttığı hakkındaki iddialar aydınlatılmalıdır.

– Belediye araçlarıyla taş taşındığı, belediye başkanının Kürd’lere karşı ayırımcı politikalar güttüğü ve dışarıdan belediye araçlarının yürüyüşe katılmak için insan taşıdığı iddiaları araştırılmalıdır.

– Zararların tazmini için ciddi bir çalışma yapılmalıdır. Mağduriyetler derhal giderilmelidir. 

– Olayların büyümesinin önüne geçemeyen ve zafiyet içinde olan yöneticiler hakkında derhal kapsamlı soruşturmanın açılması sağlanmalıdır.
 
– Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu’nun heyetimize de ifade ettiği; “Bazı taşkınlıkları hoş gördük” şeklindeki ifadelerini kabul edilemez buluyoruz. Vali hakkında derhal kapsamlı soruşturma açılması ve Valinin açığa alınması sağlanmalıdır.

Bu bağlamda TBMM derhal bir inceleme komisyonu oluşturarak bölgede meydana gelen olayları bütün ayrıntılarıyla açığa çıkarıp, olayın bu noktaya gelmesine sebebiyet veren kişi ve kamu görevlileri hakkında inceleme ve soruşturma başlatılmasını sağlamalıdır.

SONUÇ

Unutulmamalıdır ki Türkiye, 6-7 Eylül, Maraş, Çorum ve Sivas olaylarını yaşamıştır. Bu yağma, talan cinayet ve linç girişimleri manzarasına Türkiye yabancı değildir. Halkları birbirine düşman eden, insanların sürekli kaygı ve korkularla yaşamasını sağlayan dil ve adımlardan, başta devlet yetkilileri Askerler ve Siyasetçiler, sonrada bunu kışkırtan “sivil toplum örgüt”leri vazgeçmelidir. Türkiye linç girişimi ve insanların biri birini boğazlayacağı bir duruma doğru hızla gidiyor. Böyle bir tehlike maalesef başta Ege de olmak üzere birçok yerde mevcut. Bunun önüne geçmek hepimizin görevidir. Herkesi bu konuda duyarlı ve sorumluluk sahibi olmaya davet ediyoruz.

VEYSİ ALTAY HAŞİM USLU KEMAL TEKE VEYSEL BOLCAL TURAN CENGİZ
İHD MERKEZ YÜRÜTME KURULU ÜYESİ İHD MARMARA BÖLGE TEMSİLCİSİ İHD BALIKESİR ŞUBE BAŞKANI İHD İSTANBUL ŞUBE YK ÜYESİ İHD BALIKESİR ŞUBE YK ÜYESİ

Bir cevap yazın